İddianamede, şüpheli hakim ve savcıların, soyut delillere dayanılarak, 'talebe konu soruşturmanın tam olarak aydınlatılabilmesi, grubun hiyerarşik yapısının deşifre edilerek faaliyetlerinin ortaya çıkarılması, şüphelilerin suç delil
İSTANBUL (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) 'Selam Tevhid' soruşturmasında kumpas yaptığına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında, o dönemde görev yapan 54 hakim ve savcı hakkında hazırlanan iddianamede, şüpheli hakim ve savcıların, soyut delillere dayanılarak, 'talebe konu soruşturmanın tam olarak aydınlatılabilmesi, grubun hiyerarşik yapısının deşifre edilerek faaliyetlerinin ortaya çıkarılması, şüphelilerin suç delilleri ile birlikte yakalanabilmesi için başka türlü delil elde etme imkanının olmadığı ve suç işlendiğine dair kuvvetli şüphe sebeplerinin bulunduğu' şeklindeki matbulaştırılan gerekçelerle, iletişim tespiti (telefon-mail-uzatma), fiziki ve teknik takip ile buna benzer talep ve karar aldıkları belirtildi.
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcıvekili Ömer Faruk Aydıner tarafından tamamlanarak gönderildiği Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamede, takipsizlikle sonuçlanan ''Selam Tevhid terör örgütü'ne üye olduklarından bahisle hukuka aykırı şekilde çok sayıda kişinin telefonlarının dinlendiği, fiziki ve teknik olarak takip edildiği iddiası üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, şüpheli hakim ve savcılar hakkında yasal gereğinin yapılmasının talep edildiği bildirildi.
Bunun üzerine HSYK Başmüfettişliğine yollanan dilekçelerde, müştekilerin, herhangi bir şekilde ''Selam Tevhid (Kudüs Ordusu) Terör Örgütü' ile bağlantıları olmadığı halde 3 yıldan fazla bir süre elde tutulan soruşturmada yasaya aykırı biçimde iletişimlerinin dinlendiği, teknik araçlarla takip edildikleri iddiasıyla soruşturmada talepte bulunan ve karar veren savcı ve hakimler hakkında şikayetçi oldukları kaydedilen iddianamede, şüpheli hakim ve savcıların, takipsizlikle sonuçlanan ''Selam Tevhid soruşturması'' kapsamında, yaptıkları eylemler anlatıldı.
İddianamede, şüpheli hakim ve savcıların, soruşturma kapsamında silahlı terör örgütü faaliyetine ilişkin bir delil olmamasına rağmen bu yöndeki vasıflandırmayı devam ettirdikleri belirtilerek, kolluktan gelen talep yazılarında haklı ve ikna edici bilgi ile belgeler sunulamadığı halde, muhatapların silahlı terör örgütüyle bağlantıları ilişkilendirilmeksizin, başka surette delil elde etme imkanının bulunup bulunmadığının yeterince irdelenmediği vurgulandı.
Şüpheli hakim ve savcıların, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen aralarında Fetullah Gülen, kolluk amir ve memurların da bulunduğu 122 sanıklı davada yargılanan kişilerle fikir ve eylem birliği içerisinde olduğu anlatılan iddianamede, şüphelilerin planlı ve sistematik şekilde yürütülen bir organizasyonun parçası olarak hareket edip mesleğin şeref ve onurunu bozan veya mesleğe olan genel saygı ve güveni zedeleyen nitelikte eylemlerde bulundukları iddiasıyla haklarında soruşturma başlatıldığı kaydedildi.
- 'Sahte e-postalardan atılan maillerle tehdit'
İddianamede, haklarında iletişimin tespitine yönelik dinleme ve kayda alınması, izlenmesi tedbirlerinin uygulandığı, politikacı, gazeteci, akademisyen, bürokrat, sivil toplum kuruluşu yöneticisi gibi toplumun değişik kesimlerinden ve farklı konumlardan çok sayıda kişinin olduğu belirtildi.
Aralarında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Başbakan, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun da Dışişleri Bakanı olduğu dönemdeki danışmanlar, bazı bakan ve bürokratların da bulunduğu kişilerin usulsüz şekilde dinlenildiğinin altı çizilen iddianamede, bu kişilerin görüştüğü üçüncü şahısların da dinlemeye takıldığı ve kişisel verilerin bu yolla ele geçirildiği kaydedildi.
İddianamede, 'İletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması tedbirine başvurulan kişiler için toplam bin 348 kez, teknik araçlarla izleme kararı verilen kişiler bakımından ise toplam 950 kez uzatma kararı verildiği, öte yandan iletişim tespiti tedbirine 5 kişi hakkında toplam 5 kez, teknik araçlarla izleme tedbirine 30 kişi hakkında toplam 63 kez yeniden başvurulduğu tespit edilmiştir. Kamuoyunda bilinen bazı gazeteci, yazar ve sivil toplum kuruluşu temsilcilerin herhangi bir terör örgütüne üye olmadığı anlaşılmasına rağmen, fiziki ve teknik takibin defalarca yapıldığı, bu şahısların sahte e-postalardan mail yollanarak tehdit edildiği tespit edilmiştir' görüşü aktarıldı.
- Usulsüz dinlemelere yönelik operasyon
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 17 Nisan 2014 tarihli yazısıyla soruşturma dosyasının adli ve idari yönden incelenerek suç tespiti halinde sorumlular hakkında rapor düzenlenmesi talimatı verildiği bildirilen iddianamede, Polis Teftiş Kurulu Başkanlığı İstanbul Bölge Başkanlığı tarafından 22 Nisan 2014 tarihinde 3 polis başmüfettişi görevlendirildiği belirtildi.
İddianamede, 'Selam Tevhid' soruşturmasında yapılan fiziki ve teknik takip kapsamında dinlemeyi yapan emniyet mensupları ve idari amirlerin, 'telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişim denetlemesinde gizliği ihlal' suçunu işledikleri anlatılarak, şu bilgiler verildi:
'Ceza Muhakemesi Kanunu'nda Öngörülen Telekomünikasyon Yoluyla Yapılan İletişimin Denetlenmesi, Gizli Soruşturmacı ve Teknik Araçlarla İzleme Tedbirlerinin Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 20/4. maddesinde belirtilen 'İzleme süresi kesintisiz olarak devam eder. Bu süre içinde gerçekleştirilen işlemler ve ara vermeler, yazılı olarak kayda alınır' hükmünün uygulanmadan yerine getirildiği, uygulanabilmesi için karar sürelerinin takip edilmediği ve zamanında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına talepte bulunulmadığı, etkili mahkemelerden alınan iletişimin tespiti kararlarına istinaden hedef şahısların suç teşkil etmeyen görüşmelerinin tape edilerek, görüşmelerin içeriğinin yürütülen soruşturma kapsamı dışında hedef şahsın özel hayatının gizliliğini ihlal ettiği tespitine yer verilmiştir.'
Emniyet Genel Müdürlüğünce şüpheliler hakkında hazırlanan raporun yer aldığı iddianamede, raporda cumhuriyet savcıları Adem Özcan, Adnan Çimen, Cihan Kansız, Hakan Karaali?, Mustafa Çavuşoğlu, Mehmet Berk, Salim Duran, İsmail Tandoğan, İsmail Işık, Celal Kara, Hüseyin Ayar, Ümit Zafer Çolak, Muammer Akkaş, Abdullah Mirza Coşkun, Ramazan Saban, Sadrettin Sarıkaya, Rasim Işıkaltın, Hikmet Usta, Ayhan Bedi?rhan, Murat İnam, Durmuş Yi?ği?t ve Mehmet Ali Uysal ile hakimler Davut Bedi?r, Gökmen Demi?rcan, Yakup Hakan Günay, Rüstem Eryılmaz, Mehmet Karababa, Mehmet Erdoğan, Hadi Çağdır, Murat Üründü, Mehmet Eki?nci?, Nurullah Çınar, Birol Bi?len, Metin Özçeli?k, Fatih Mehmet Uslu, Mehmet Hamzaçebi?, Kazım Kahyaoğlu, Hikmet Şen, Muzaffer İren, Mustafa Başer, Seyfettin Mermerci?, Abdullah Öztürk, Mesut Özcan, Eşref Aksu, Sedat Sami Haşıloğlu, Dursun Ali Gündoğdu, Osman Kaya , Nalan Can, Vedat Dalda, Mustafa Boz, Bülent Kınay, Menekşe Uyar, Süleyman Karaçöl ve Yakup Kaya'nın Paralel Devlet Yapılanması kapsamında örgütlü bir şekilde hareket ettiklerine ve örgütle bağlantılı olduklarına dair iz ve emarelerin görüldüğünün bildirildiği aktarıldı.
(Bitti)