BEYRUT (AA) - ENES KANLI - Lübnan'ın Kana köyünde, İsrail'in Birleşmiş Milletler Lübnan Barış Gücü'ne (UNIFIL) sığınan sivilleri bombalaması sonucu 106 sivilin hayatını kaybetmesinin üzerinden 20 yıl geçti. Ancak o acı günün izleri, görgü şahitlerinin hafızasında hala tazeliğini koruyor.
20 yıl önce Lübnan'ın Kana köyünde bulunan UNIFIL'e sığınan sivillerin, İsrail tarafından 'Gazap Üzümleri' operasyonu adı altında katledilmesine şahitlik edenler yaşadıklarını AA muhabiriyle paylaştı.
Kana köyünde lokanta sahibi Hasan İbrahim Kreyha (58), ailesinin o gün BM üssünde bulunduğunu ve yaşadıkları korku dolu anları anlattı.
Olayın gerçekleştirildiği 18 Nisan 1996 sabah saatlerinde Hizbullah milislerinin İsrail tarafına roket ve top atışı gerçekleştirdiğini belirten Kreyha, bunun ardından tüm sivillerin BM üssüne sığındığını söyledi.
Karısı ve çocuklarının da BM üssünde saklandığını ve bombalamanın ardından her şeyin çok hızlı geliştiğini vurgulayan Kreyha, şunları kaydetti:
'Bombalardan biri BM üssüne düştüğünde, havaya uçan bir ceset gördüm. Traktörümle üsse geldim. Yolda, meydanda, sokakta her yanda cesetler vardı. Arkadaşlarımın, dostlarımın, kolları bacakları paramparça olmuştu. 106 ölü, yüzlerce yaralı vardı. Arkadaşlarım, Hüseyin ve Mustafa Abbas'ı iki parça halinde gördüm. Bunlar amca çocuklarıydı. Bu aileden 18 kişi hayatını kaybetti. Korkunç bir sahneydi, tarif edilemez. Feci bir katliamdı. Ölenler arasında savaşçılar yoktu, sadece siviller vardı. Evet, İsrail'e ateş açılmıştı ama onlar kime karşılık verdi? BM üssüne karşılık verdiler. Neden bu üsse ateş ettiler ki?'
Yedi çocuk babası Kreyha, birinci derece ailesinden kimsenin hayatını kaybetmediğini belirterek, karısı ve henüz doğmamış en küçük oğlu Hüssam'ın o gün hayatta kalmasını sağlayan olayı şöyle aktardı:
'Karım en küçük oğlum Hüssam'a hamileydi ve 18 kişinin hayatını kaybettiği Abbas ailesiyle aynı yerdeydi. Bu sırada sancıları başlayınca, Fijili askerler karımı sığınağın içindeki beton bölmeye aktarmışlar.Top atışı başladı ve ben deliye döndüm, çünkü ailem oradaydı. Üsse girdiğimde ölen insanları gördüm. Hepsini köyden tanıyordum. Çocuklarımı teker teker buldum ve her çocuğuma diğer kardeşlerini sordum. Kiminin yaralılara yardım için hastaneye gittiğini söylediler ancak olanlara inanamıyordum. Köyünüzden 106 kişi ölmüştü.'
İsrail'in BM üssünü yanlışlıkla vurduğu savunmasını kabul etmeyen Kreyha, 'Evet, Hizbullah ile İsrail arasında bir savaş var. Sen arada kalırsan nereye gidersin? BM'ye gidersin. Burası uluslararası olarak korunan bir yer. Peki, uluslararası koruma nerede? İsrail, insani ya da uluslararası kuralları önemsemiyor. Seçilmiş insanlar olduklarını kendileri de söylüyor. Filistinli, Lübnanlı, Türk veya Norveçli öldürseler dahi onlara hiç bir şey olmuyor.' ifadelerini kullandı.
- 'Çektiğim görüntüler İsrail için çok kötü sonuçlar doğurdu'
İsrail'in varlığını ilk başta reddettiği ancak daha sonra kabul etmek zorunda kaldığı, bölgede uçuş yapan İsrail insansız hava aracını görüntüleyen UNIFIL'de görev yapan Norveç eski Askeri Gunnar Brandsdal ise BM'nin olaya ilişkin soruşturmasını kapsamlı yürüttüğünü ancak İsrail'i kınamakta görüş birliği sağlanamamasından hayal kırıklığına uğradığını söyledi.
Brandsdal, söz konusu görüntülerin Fijili bir asker tarafından çalınarak İngiliz bir gazeteciye verilmesi sonucu basına sızdığını ifade ederek, 'Her halükarda görüntüler İsrail için çok kötü sonuçlar doğurdu. İsrail, defalarca yaptığı açıklamaları değiştirmek zorunda kaldı.' dedi.
Kana Köyü'nün bombalamasının ilişkin hazırlanan BM raporunun Genel Sekreter Butros Butros-Gali'nin de diplomatik kariyerinin sonunu getirdiği ve dönemin İsrail Başbakanı Şimon Peres için siyasi sonuçlar doğurduğu değerlendirmesinde bulunan Brandsdal, şunları söyledi:
'Şimon Peres, Lübnan'daki operasyona ilişkin eleştiriler sonucunda İsrail'deki seçimleri kaybetti. Yayımlanan görüntüler ve sonrasında hazırlanan BM raporunda Kana olayıyla ilgili İsrail'e yöneltilen eleştiriler, Butros-Gali'nin BM'de ikinci dönemde seçilmesini engelledi. ABD de BM'yi bu rapordan dolayı çok sert eleştirmişti.'
Raporun kabul edilmesi için BM Genel Kurulu'nda yapılan oylamada Norveç'in de çekimser oy kullanmasını eleştiren Brandsdal, şunları söyledi:
'Konu BM'ye getirildiğinde Norveçli yetkililer, BM Lübnan Barış Gücü'nde görev yapan askerlerin ortaya koyduğu kapsamlı delillere rağmen korkakça davrandı ve çekimser oy kullandılar. Bu tavır yüzümüze indirilen bir tokat gibiydi.'
- Kana UNIFIL üssünün bombalanması
İsrail, 1996 seçimlerinden bir ay önce işgal altında tuttuğu güney Lübnan'da Hizbullah'a karşı 'Gazap Üzümleri' operasyonunu başlatmıştı. Operasyonun ilk haftasında, UNIFIL'de görev yapan Fiji birliklerine ait Kana'daki BM üssünü vurması sonucu, buraya sığınan 106 sivil hayatını kaybetmişti.
BM Genel Sekreteri Askeri Danışmanı Tümgeneral Franklin Van Kappen ise Kana olayı üzerine hazırladığı raporda, İsrail'in savunmasında öne sürdüğü gibi BM üssünün 'teknik ve prosedür hatası olarak vurulmasının pek mümkün olmadığı' sonucuna yer vermişti.
Rapora göre, 18 Nisan 1996'da Hizbullah milisleri Kana'daki BM üssünün yakınlarından sabah saatlerinde top ve roket atışı yapması üzerine saat 14.00 sularında İsrail?in kuzeyindeki topçu birliği emir ve komuta zincirinde üst kademelerin de onayıyla bölgeyi 155 milimetrelik toplarla bölgeyi vurdu.
İsrailli yetkililer, savunmalarında BM üslerinin haritalarında yanlış işaretlendiğini, top atışının gerçekleştirildiği sırada bölgede helikopter, gözlem uçağı veya herhangi bir insansız hava aracının bulunmadığını öne sürdü ancak bu savunma daha sonra basına sızan Norveçli Gunnar Brandsdal?ın çektiği görüntülerle yalanlandı.
Kana'da çatışmalardan kaçan sivillerin sığındığı BM Lübnan Barış Gücü Fiji Birlikleri üssüne isabet eden top mermileri sonucu 106 sivil hayatını kaybetti ve yüzlerce kişi yaralandı.
BM'nin hazırladığı rapor sonrasında ve genel kurulda kabul edilen kararda, İsrail'in 'Gazap Üzümleri' operasyonundaki eylemleri 'savaş sürecinde sivillerin korunmasını öngören uluslararası kanunların ağır ihlali' diye nitelendirildi.
İsrail ise, UNIFIL üssünün vurulmasında 'terör örgütlerinin ve Lübnan hükümetinin işbirliğinin' sonucu olduğunu savundu. İsrail'in, UNIFIL'e 1,2 milyon dolarlık tazminat ödemesini öngören karar 66 evet, Türkiye ve Norveç'in de içinde olduğu 59 çekimser, İsrail ve ABD'nin iki ret oyuyla kabul edildi. ABD, İsrail'e destek olarak kararın oy çokluğu değil oy birliğiyle alınması gerektiğini savundu.
Kana'da yaşanan birinci olayın on yıl ardından İsrail bir kez daha Kana köyünü 2006 yılında vurmuş on altısı çocuk yirmi sekiz sivilin ölümüne yol açmıştı.