İSTANBUL (AA) - OMO'nun Çocuk ve Oyun Araştırması'na göre, tüm dünyada çocukların açık havada oyun oynama süreleri giderek azalıyor ve oyun alışkanlıklarındaki dengesizlik artıyor.
Unilever markalarından OMO, 10 yılı aşkın süredir devam eden 'Kirlenmek Güzeldir' sloganı kapsamında 10 ülkede 12 bin ebeveynle gerçekleştirilen Global Çocuk ve Oyun Araştırması Türkiye sonuçlarını açıkladı.
Araştırma sonuçlarına göre, tüm dünyada çocukların açık havada oyun oynama süreleri giderek azalıyor ve oyun alışkanlıklarındaki dengesizlik artıyor. Çocukların gelecekteki başarısının oyundaki dengeye bağlı olduğu belirtilen araştırma, çocukların oyun zamanının önemli bir düşüşte olduğunu ve günümüzde çocukların çoğunun dışarıda bir mahkum kadar az zaman geçirdiğini ortaya koyuyor.
-'Gerçek hayatta spor yerine sanal ortamda spor oyunu'
Amerika, Brezilya, İngiltere, Türkiye, Portekiz, Güney Afrika, Vietnam, Çin, Endonezya ve Hindistan olmak üzere toplam 10 ülkede yürütülen araştırma kapsamında Türkiye'deki ebeveynlerin yüzde 57'si çocuklarının kendi çocukluk dönemlerine kıyasla daha az oyun oynama fırsatına sahip olduğuna inanıyor.
Türkiye'deki her 10 ebeveynden 9'u çocuklarının gerçek hayatta spor yapmak yerine sanal ortamda spor oyunları oynamayı tercih ettiğini belirtirken, her 2 ebeveynden 1'i çocukları ile açık havada oyun oynamak için zamanlarının olmadığını söylüyor. Türkiye'de ebeveynlerin yarısı yaşadıkları toplulukta çocuklarının güvenli bir şekilde oynamaları için uygun alanlar bulunmadığını belirtiyor.
Uzmanlar, çocukların teknolojiyi kullanmalarının kendilerine farklı yararlar sunduğu konusunda hem fikir olmakla birlikte, ekran başında geçirilen zamanı çocukları açık havaya çıkarmada bir engel olarak görüyor. Türkiye'de yaklaşık her 10 ebeveynden 9'u çocuklarının herhangi bir teknolojinin yer almadığı durumlarda oyun oynamaya itiraz ettiklerini bildiriyor.
-'Endişe verici bir oyun dengesizliğiyle karşı karşıyayız'
Açıklamada görüşlerine yer verilen Kirlenmek Güzeldir Global Çocuk Gelişim Danışma Kurulu Başkanı Sir Ken Robinson, şunları kaydetti:
'Akademik araştırmalar aktif bir şekilde oyun oynamanın çocuklar için doğal ve öncelikli bir öğrenme yolu olduğunu gösteriyor. Bu oyun türü, özellikle hızlı beyin gelişiminin yaşandığı dönemdeki çocukların sağlıklı büyümeleri ve ilerleme kaydetmeleri için büyük önem taşıyor. Ancak oyun önemsiz olduğu gerekçesiyle çoğunlukla göz ardı ediliyor. Bunun sonucu olarak çocukların hayatlarındaki aktif oyun süresinin azalmasıyla ilgili artan ve alarm verici bir eğilim söz konusu. Endişe verici bir oyun dengesizliğiyle karşı karşıyayız. Ekranlar eğitim ve eğlence için harika kaynaklar olabilir ancak çocuklar, zihinlerini ve vücutlarını tam anlamıyla kullanabilmeleri ve etraflarındaki dünyayı daha fazla öğrenmeleri için farklı türdeki oyunları dengeli biçimde oynamalılar.
Oynamak, çocukların öğrenmelerine, tecrübe etmelerine, odaklanmalarına, konsantrasyonlarına, kendilerine daha dönük olmalarına ve sosyal güvenlerini geliştirmelerine yardımcı olur. Oyun aynı zamanda çocukların paylaşım, kurallara uyma, sıra bekleme, diğerlerinin seçimlerine saygı duyma, kaybetmeyi kabullenme, sabretme, hoşgörülü olma, açık fikirli olma ve empati kurma gibi önemli sosyal değerleri kazanmalarına yardım eder. Çocukların serbest türde, daha az kurgulanmış oyunları dışarıda güvenle ve özgürce oynamalarına izin verilmesi gerekiyor. Çocukların girişken tavırları, hayal kurma ve yaratım becerileri anne babalarını şaşırtacaktır. Onları şimdiden geliştirmek ve gelecekte başarılı, çok yönlü ve mutlu birer erişkin olmalarına yardımcı olmak için çocuklarımızın hayatında aktif oyuna yer vermeliyiz.'
-'Çocukların dijital teknolojiyle iç içe büyümesine karşı çıkmak hayatın akışına aykırı'
Kirlenmek Güzeldir Global Çocuk Gelişim Danışma Kurulu Türkiye Danışmanı Prof. Dr. Yankı Yazgan ise araştırma sonuçlarının ortaya koyduğu oyun oynama alışkanlıklarındaki dengesizlikte üç temel engelin etkin olduğunu belirterek, bunları ebeveynlerin aşırı kontrolcü yaklaşımı, çocukların ekranlara olan aşırı ilgisi ve çocukların gündelik programlarının giderek yoğunlaşması olarak sıraladı. Yazgan, şunları kaydetti:
'Çocukların gelişim dönemlerinde ihtiyaç duydukları oyun ve faaliyetler hakkında yeterli bilgiye sahip olmayan ebeveynler, bilgi eksiklikleri nedeniyle risk almamak için kontrolcü davranıp ev ortamını çocuklar için daha güvenli bulabiliyor. Ev, onlar için dışarıda yaşanabilecek kazalara, soğuğa, sıcağa ve daha pek çok riske karşı bir kale. Ancak bu kalede yeterli uyaran olmadığı gibi çocukların karşılaşması gereken zorluklardan paylarına düşen dersleri alma şansı da yok. O yüzden ailelere çocuklarının oyunlarına ve aktivitelerine doğrudan müdahil olmadan ama elbette güvenliklerini gözeterek, yaparak, yaşayıp anlamlandırarak ve deneyimleyerek öğrenme fırsatı tanımalarını öneriyoruz.'
'Dijital dünyaya doğan bir nesil yetiştirildiği' gerçeğinin kabullenilmesi gerektiğini belirten Yazgan, çocukların dijital teknolojiyle iç içe büyümesine karşı çıkmanın hayatın akışına aykırı olduğunu ifade etti. Teknolojiyi ve ekranları çocuk bakıcısı olarak ya da ilişkiyi, sahici deneyimi engelleyici biçimde kullanmamanın dikkat edilecek hususların başında geldiğini vurgulayan Yazgan, şu açıklamalarda bulundu:
'Ekran ile ilişki artıp ekran hem bir oyun yeri hem de oyun arkadaşı haline gelince oyun dengesizliği karşımıza çıkıyor. Ebeveynlere düşen sorumluluk içeride ve açık alanda oynanan oyunlar ile ekran başında ve ekran dışında oynanan oyunlar arasında bir zaman dengesi kurabilmeleri için çocuklarına rehber olmak.
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de aileler çocuklarının zaman programlarını giderek daha fazla aktivite ile zenginleştiriyor ve çocukları için denge kurmakta zorlanıyor. Çocukların hayatında akademik ya da spor faaliyetleri gibi tanımlı çerçeveleri olan aktiviteler ile serbest oldukları aktiviteler arasında bir denge olması gerekiyor. Çünkü çocuklar serbestçe deneyimleyebildikleri, kurallarla sınırlandırılmadıkları, keşfetmenin kendilerine kaldığı aktivitelerle öz yönetimlerini geliştirebiliyor. Problem çözme, karar verme, planlama, düşünce ve duygularını fark etme ve duruma uygun biçimde kontrol etme yetenekleri serbest olduklarında daha etkili bir gelişim gösteriyor.'
-Çocukların yerinde ve deneyimleyerek öğrenmeleri için yeni eğitim projesi
Unilever Türkiye Ev ve Kişisel Bakım Kategorilerinden Sorumlu Başkan Yardımcısı Kamuran Uçar da planladıkları çalışmalara ilişkin şu bilgileri verdi:
'Günümüzde çocukların dışarıda mahkumlar kadar az zaman geçirdiklerini tespit ettiğimizde çok şaşırdık. Bu nedenle OMO olarak bu meseleyi dünyanın her yerinde gündeme taşımak ve çocukların öğrenmeleri ve gelişimlerinde dengeli oyunun önemiyle ilgili bir farkındalık başlatmak istedik. Yeni reklam kampanyamız farkındalık çalışmalarımızın ilk adımı olacak. Sir Ken Robinson, Stuart Brown ve Prof. Dr. Yankı Yazgan'ın da aralarında olduğu uzmanlarla çocuk gelişimi alanında çalışmaya devam edeceğiz ve ebeveynlere uzmanların sunduğu bilgileri ulaştıracağız.
Araştırma verilerimizden biri de Türkiye'deki ebeveynlerin yüzde 81'inin çocukların farklı yaş ve gelişim dönemlerinde ihtiyaç duydukları faaliyetler hakkında daha fazla bilgi almak isteğiydi. Onlara çocuklarıyla birlikte oynayabilecekleri faklı oyunlara ilişkin rehberler sunacağız. Ek olarak dünyada giderek yaygınlaşan çocuklar için yerinde ve deneyimleyerek öğrenme uygulamalarını destekleyen tarzda bir eğitim projesini, yurt dışında farklı ülkelerde yaptığımız gibi Türkiye'de de hayata geçirmek için planlama çalışmaları yürütüyoruz.'