Tarih: 20.04.2016 13:12
'Siperler arası mesafe 8-10 metre, ölüm muhakkak'
ÇANAKKALE (AA) - MEHMET BAYER - Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Öğretim Üyesi Doç. Dr. Burhan Sayılır, Çanakkale Kara Savaşları sırasında özellikle Arıburnu ve Anafartalar bölgesindeki muharebelerde arazi yapısı nedeniyle karşılıklı siperler arasında mesafenin 8-10 metreye kadar düştüğünü, askerlerin birbirlerinin seslerini duyabilecek kadar yakın mevzilerde çarpıştıklarını belirterek, 'Her iki taraf siperlerinin bu derece birbirine yakın olması ve bundan dolayı duyulan ızdırap birçok arşivin belgesine, hatırata ve günlüğe yansımıştır.' dedi.
ÇOMÜ Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Burhan Sayılır, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Çanakkale muharebeleri sırasında Türk ve İtilaf birlikleri arasındaki çatışmaların bazı dönemler çok şiddetlendiğini anımsattı.
Sayılır, İtilaf Devletlerinin Gelibolu Yarımadası'na asker çıkardıkları 25 Nisan 1915 ve takip eden 3 günlük taarruz ve karşı taarruzlar sonucunda her iki taraf askerlerinin Arıburnu bölgesinde siperlere kalıcı olarak yerleştiğini belirterek, bu durumun Arıburnu bölgesinde 19 Mayıs 1915'teki Türk taarruzu ve 6-7 Ağustos Kanlısırt Muharebesi hariç savaşın sonuna kadar devam ettiğini anlattı.
- 'Birbirinin seslerini duyabilecek kadar yakın mevziler'
Arıburnu'nda 1 Mayıs'tan itibaren savaşın, mevzi muharebeleri halini aldığını ifade eden Sayılır, 'Ancak bölgenin arazi yapısı her iki taraf askerlerinin siperlerinin birbirine çok yakın olmasını zorunlu kılmıştır. Bu zorunluluk, Türk askerleri ile İtilaf askerlerinin birbirinin seslerini duyabilecek kadar yakın mevzilerde kalmasına yol açmıştır. Her iki taraf siperlerinin bu derece birbirine yakın olması ve bundan dolayı duyulan ızdırap birçok arşiv belgesine, hatırata ve günlüğe yansımıştır.' diye konuştu.
Sayılır, 14 Mayıs 1915'te 19. Tümen Komutanı Mustafa Kemal'in siperlerin durumu ve bu durumda Türk askerinin ruh halini şu sözlerle anlattığını aktardı:
'Karşılıklı siperler arasındaki mesafe 8 metre, yani ölüm muhakkak. Birinci siperdekilerin hiçbirisi, kurtulmamacasına hepsi düşüyor. İkinci siperdekiler yıldırım gibi onların yerine gidiyor fakat ne kadar imrenilecek bir soğukkanlılık ve tevekkülle biliyor musunuz? Bomba, şarapnel, kurşun yağmuru altında öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor ve en ufak bir çekinme bile göstermiyor. Sarsılma yok. Okuma bilenler Kur'an-ı Kerim okuyor ve cennete gitmeye hazırlanıyor. Bilmeyenler ise Kelime-i Şehadet getiriyor ve ezan okuyarak yürüyor. Sıcak cehennem gibi kaynıyor. 20 düşmana karşı her siperde bir nefer süngüyle çarpışıyor. Ölüyor, öldürüyor. İşte bu Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren dünyanın hiçbir askerinde bulunmayan tebriğe değer bir örnektir. Emin olmalısınız ki Çanakkale Muharebeleri'ni kazandıran bu yüksek ruhtur.'
- Göğüs göğüse çarpışma
Çanakkale Cephesi'nde bu durumun birçok örneğinin bulunduğunu anlatan Sayılır, 19. Tümen İstihkam Bölük Komutanı'nın imzasını taşıyan bir belgenin bunu kayıt altına aldığını, 1 Ağustos 1915 tarihli belgede 57. Piyade Alayı'nın görev alanı içindeki siperlerin düşman siperlerine olan uzaklıklarının bildirildiğini ifade ederek, şunları kaydetti:
'Bu yazıya göre en yakın siper 8-10 metre, en uzak siper ise 50-90 metredir. Bu durum savaşın şiddetini ve kayıpların artmasına neden olmuştur. Arıburnu ve Anafartalar bölgesindeki muharebelerde askerlerin şehit olma şekillerine bakıldığı zaman her iki tarafın siper ve mevzilerinin birbirine ne kadar yakın olduğu görülmektedir. Göğüs göğüse çarpışmaların yaşandığı bu bölgedeki muharebelerde, siperlerin yakın olması her iki taraf askerlerinin siperlere el bombası atma, lağım kazma ile rahatsız etme şeklinde yöntemlerin de geliştirildiği görülmektedir.'
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —