Genel seçimler yaklaştıkça bir dönem birbirlerini faşistlikle suçlayan AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye Türkiye'yi yasa boğan depremlerden sonra güven kalmadı
AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli beraber gittikleri deprem bölgesinde vatandaşın büyük tepkisiyle karşılaştı. Deprem bölgesine depremin gerçekleştiği 48 saat içerisinde yardımın gitmemesi ve 3. günün de ise çok az denebilecek bir desteğin gösterilmesi afetin yaşandığı bölgedeki vatandaşları çileden çıkardı.
Vatandaştan toplanan bağışlarla deprem bölgesine ilk günden yardıma koşması gereken Kızılay'ın yetersiz kalması ve Ahbap Derneği'ne çadır satışının ortaya çıkması tepkileri daha da arttırırken MHP lideri Bahçeli'nin Elbistan'da derdini anlatmaya çalışan depremzede vatandaşları azarlaması ise yine vatandaşın büyük öfkesine neden oldu. Oluşan tüm bu tepkiler Erdoğan ve Bahçeli'ye yönelik öfkenin iyice ayyuka çıkmasına neden olurken 14 Mayıs'ta yapılması muhtemel genel seçimler öncesi özellikle seçmenin Cumhur ittifakına güveninin kalmadığını net bir şekilde gösterdi.
Hatırlanacağı üzere Erdoğan ve Bahçeli'nin Cumhur ittifakını oluşturmadan önce birbirlerini faşistlikle suçlaması ise hala hafızalarda yerini koruyor. 2011 yılında yapılan genel seçimler öncesinde Recep Tayyip Erdoğan MHP'yi faşistlikle suçlarken MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise, "“MHP’yi ahlaksızca suçlamaya kalkışmışlardır. Zaman bu işin ilacıdır. Sandıkta gerekli cevap verilecektir ve o Meclis’ten Sayın Başbakan Yüce Divan’a gönderilecektir” demişti. MHP lideri, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın MHP’ye yönelik ‘faşist’ suçlamasına, ‘Faşizmin ne olduğunu bilmez. Birisi kulağına bir şey söylemiştir onu tekrar ediyor’ diye cevap vermişti.
MHP Genel Başkanı Bahçeli yine kendilerini faşistlikle suçlayan Erdoğan'a 2015 yılındaki Kahramanmaraş mitinginde, ""Be hey densiz, be hey kanun tanımaz, ahlak bilmez." sözleriyle seslenmişti.
15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili yazıyı kaleme alan Yeniçağ Gazetesi Yazarı Orhan Uğuroğlu ise yazısında çok sayıda iddiayı ve soruyu gündemine taşımıştı. Uğuroğlu'nun öne sürdüğü düşünceler şu şekilde:
"Ülkücülere ağza alınmayacak sözler sarf eden, "her türlü milliyetçiliği ayaklar altına aldık" diyen Erdoğan'ı Devlet Bahçeli neden affetti?
Fethullah Gülen'in; demokratik hukuk devletine karşı olduğu hakkında televizyonlarda canlı yayınlar yapılırken, kitaplar yazılırken, Necip Hablemitoğlu suikasta kurban giderken "Ergenekon'un savcısıyım" diyen AKP ve Recep Tayyip Erdoğan neden bunlara ve TSK'ya operasyona sessiz kaldı.
AKP ve Erdoğan Türk Silahlı Kuvvetlerinin komuta kademelerinin FETO'cular tarafından doldurulmasına neden göz yumdu?
15 Temmuz'a giden yolda hala ortaya çıkarılamayan, "Yurtta Sulh Konseyi" kimlerden oluşuyordu ki Erdoğan ve Soylu bu hainlerin peşini bıraktı?
"FETÖ'nün siyasi ayağı" hala neden örtbas ediliyor?
15 Temmuz'da ordusundaki hain FETÖ yapılanmasından haberi olmayan (!) ve derdest edilen Genelkurmay Başkanı neden Milli Savunma Bakanı yapıldı?
15 Temmuz hain darbe girişimini Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'a bizzat giderek haber veren MİT müsteşarı Cumhurbaşkanı Erdoğan'a neden haber vermedi? Neden görevden alınmadı?
15 Temmuz'un ana sorusu şudur:
- Askeri bir darbe boğaz köprüsüne tank gönderip trafik durdurularak mı başlatılır, yoksa ülkeyi yönetenler gözaltına alınarak mı başlatılır?
Daha açık seçik sorayım;
- Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakanlar gözaltına alınmadan akşamüstü askeri darbe başlatılır mı?
- Televizyon yayınları durdurulmadan, TRT ele geçirilmeden darbe yapılabilir mi?
Bunları elbette 27 Mayıs 1960 ve 12 Eylül 1980 askeri darbelerini yaşayan bir gazeteci olarak soruyorum.
Türkiye'yi 15 Temmuz hain darbe kalkışmasına ve 251 şehit verilmesine neden olan AKP iktidarı ve Erdoğan yargıya hesap vermesi gerekirken, nasıl oldu da Devlet Bahçeli'nin önerisi ve MHP'nin desteği ile Türkiye'de parlamenter rejimi değiştirildi?
Devlet Bahçeli nefret dolu siyasi hakaretleri ile düşmanlığı varken bir anda neden Recep Tayyip Erdoğan'a hayranlık duyup "Tek Adam Rejimi" hediye etti?
Fethullah Gülen için "Hoca Efendi" deyip gözyaşı döken FETO'cular bir gecede nasıl oldu da fikir değiştirip hep bir ağızdan "hain FETÖ" diye haykırdılar?
FETÖ elebaşı Fethullah Gülen'in Türkiye'ye iade edilip yargılanmasından vaz mı geçildi?
Gülen'in iadesi için Amerika'da neden dava açılmadı?
AKP ve sarayda hala kripto FETO'cular var mı?
İDDİALAR - SORULAR
15 Temmuz'un 6. Yılına günler kala şu iddiaları da ortaya koyalım:
İDDİA 1 - MİT Müsteşarı Hakan Fidan 15 Temmuz gecesi Amerikan Büyükelçiliğinde ya da Büyükelçilik konutunda mıydı?
İDDİA 2 - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a, "Darbe var" diye haber veren eniştesi değil, Amerikan Büyükelçisi miydi?
İDDİA 3 - Hain darbe girişimi Amerika'daki Norfolk NATO Müttefik Dönüşüm Komutanlığında mı planlandı?
Burada, Komuta Kontrol Konuş ve İdame Edilebilirlik Daire Başkanı olan Tümamiral Mustafa Zeki Uğurlu darbe planlamasının başındaki isim mi?
Uğurlu darbe girişimi gecesi Pensilvanya'da, Fethullah Gülen'le birlikte miydi?
Uğurlu, TSK'dan ihraç edildi ve Amerika'dan nasıl sığınma hakkı aldı.
İDDİA 4 - Uğurlu ise Amerika'da yaptığı açıklamada dedi ki;
- "Bir sahte bayrak operasyonuydu. Rejim tarafından başlatılan, kontrol edilen ve bitirilen mükemmel bir plandı. Ancak çok hata yaptılar ve arkalarında bariz kanıtlar ve şahitler bıraktılar."
İDDİA 5 - Hulusi Akar'ın mahkemelerde tanıklık yapmaması davaları hukuken etkileyecek önemli bir hukuki sorun mu?
İDDİA 7 - Genelkurmay'ın harekete duyarlı kameralarının tamamının kayıtları mahkemelere iletildi mi? Kayıp kayıt cihazı var mı?
İDDİA 8 - Genelkurmay özel kuvvetler tarafından basıldığında karargah muhafız bölüğü ya da genelkurmay başkanı korumaları uzun namlulu silahları da olmalarına rağmen neden müdahale etmedi?
İDDİA 9 - Hulusi Akar ve Mehmet Dişli 15 Temmuz gecesi makam odasında 1 saat 45 dakika başbaşa neler konuştular. Mahkeme kayıtlarında açıklanan diyalog ise ancak dakikalarla ifade edilebilir. Odada neler konuşuldu?
İDDİA 10 - Mehmet Dişli o gece yaşanan detayları anlatmadı ama mahkeme ifadesinde dedi ki;
- "Hulusi Akar için çok şey söylendi. 2-3 yıl çalışanlar onu saatlerce anlattı. Ben onunla hasbelkader 16 yıl çalıştım.
Burada olmamın tek sebebi Hulusi Akar'ın haksız beyanlarıdır. Akıl almaz beyanlarına ilişkin 93 sorum vardı, ama gelmedi.
Böylelikle tek ve en yakın tanığımı dinletme ve yüzleşme imkanım olmadı. Sorulacak, söylenecek o kadar çok şey var ki!"
İDDİA 11 - Dişli'yi yargılayan ve 141 kez müebbet hapse mahkum eden mahkemeler bu 93 soruyu neden merak etmedi? Hulusi Akar ile Mehmet Dişli'yi neden yüzleştirmediler?
İDDİA 12 - Hulusi Akar makam odasındaki 4 adet alarm varken bir tuşa basıp karargah koruma muhafız alayı için neden alarm vermedi?
İDDİA 13 - Mehmet Dişli'nin ağabeyi Şaban Dişli Erdoğan tarafından Hollanda'ya Büyükelçi olarak neden atandı?"
Haber: Enpolitik Haber Merkezi