Çetin Ay
BWA/ BAŞKANI
Türkiye yakın tarihinin en karanlık sayfalarından biri, belki de en çok sessizlikle örtülmek istenenidir: Yarbay Melih Gülova’nın şehadeti.
Bu millet, Gülova’yı sadece bir asker olarak tanımamalı. O, Türk savunma sanayisinin öz evladı, İnsansız Hava Araçları alanında öncü düşüncelerin ve stratejik projelerin sahibiydi. O dönemde ülkesinin dışa bağımlılığını kırmak için fikir üreten bir beyin, inançla görev yapan bir subay, vatan için yürüyen bir adamdı.
2007 yılında gönüllü olarak gittiği Şırnak’ta, uzaktan kumandalı bir bombayla şehit edildi. Aynı saatlerde, ailesini emanet ettiği en yakın arkadaşı Yüzbaşı Hasan Özmen, Manisa’da ölü bulundu. Bu kadar mı tesadüf olur?
Hayır.
Bu olay, sadece bir terör saldırısı değil; Türk ordusunun içinde, üreteni susturan, sorgulayanı cezalandıran, milli akla düşmanlık eden karanlık ellerin hâlâ varlığını koruduğunun göstergesidir.
Bugün bu olayları sorgulayan, araştıran ve milletin vicdanını dile getiren Cem Kılıç’ın “orduda düzeni bozmak” suçlamasıyla yargılanması ve hapis cezasına çarptırılması, adalet sisteminin hangi düzeni koruduğunu sorgulatmaktadır. Bu düzen, kimi koruyor? Şehitleri mi, susturulmuş gerçekleri mi, yoksa bu milletin gözünden kaçırılmak istenen derin yapıları mı?
Bu ülkede proje geliştirenler birer birer ya yok ediliyor ya da itibarsızlaştırılıyor.
Neden?
Çünkü bu topraklarda hâlâ içerideki ve dışarıdaki odaklar, güçlü bir Türkiye istemiyor. Çünkü kendi göbeğini kendi kesen bir devlet modeli, bazı odakların çıkarlarını tehdit ediyor.
Ama biz unutmayacağız:
“Bir milleti işgalle yıkamazsan, içindeki üretken aklı susturarak çökertirsin.”
— Çetin Ay
Yarbay Melih Gülova, bu milletin gözünden kaçırılan bir dosya değil, hesabı kapanmamış bir davadır. Bu davayı ne zaman konuşsak, birileri tedirgin oluyor. Demek ki hâlâ içimizde korkanlar var. Ama bu millet susmayacak. Şehitlerinin ardında dimdik duracak. Hakikati susturmak isteyenlere karşı, vicdanı büyütecek.
Gülova’nın anısı, Türkiye’nin hafızasında bir utanç değil, bir uyarıdır.
Bu ülke, hainleri aklayan değil; kahramanlarına sahip çıkan bir millet olmak zorundadır