TARAFTAR GÖZÜYLE SÜPER LİG 11. HAFTA (1-4 Kasım 2024)
BİR YAPI!
“Saha dışı şerefsizler”
Futbolumuzun en büyük sorunu, sahadan daha çok masanın konuşulmasıydı.
Konu bu kadar çok konuşulduğuna göre alanlar da verenler de memnundu durumdan. İçerideki bu durum şüphesiz dışarıyı ilgilendirmiyordu.
Avrupalılar boyumuzun ölçüsünü vermekten bıkmıyorlar.
Masa bu sezon evrildi, “bir yapıya” dönüştü. Varsa yoksa bir yapı...
Oysa o kadar yapılar vardı; federasyon, MHK, kulüpler, medya...
Hepsi bir yana, bir yapı bir yana.
Daha ne kadar sürecek bu böyle? Bu yapı neyse açıklansın. Dosyalar ortalığa dökülsün. Bunu kim yapacaksa yapsın ve “bir yapı” meselesi bitsin.
Değilse futbolun patronu(!) federasyon bu işi çözsün ve herkesi sustursun.
Yoksa Mehmet Büyükekşi federasyonunu arayacağız.
Masa, bir yapı derken futbolun değeri hızla düşüyordu. Nitekim Mourinho, “Süper Lig’i kimse seyretmiyor... Bu ligi kim seyreder ki” dedi.
Marka oluşturmayı başaramadık ama değer erozyonu yaşıyoruz. Korkarım yakın zamanda heyecanı da kalmayacak ligin.
Futbolun bütün paydaşlarının en önemli sorunu bu olsa gerek.
Bakın beyler! Bundesliga-II... İkinci Bundesliga... Almanya ikinci ligi... Maç başı seyirci ortalaması 40 binlere dayandı.
Yabancı hakem dedik, yabancı VAR hakemi geldi, memnun olmadık.
Genç hakem dedik...
Mourinho, -özellikle Atilla Karaoğlan’ı kastederek- “bu hakemleri istemiyoruz” dedi.
Şenol Güneş, “kazanacağımız bir maçtan mağlubiyetle ayrıldık” dedi.
Trabzon Başkanı Ertuğrul Doğan ise çok sert tepki gösterdi. Oyuncularını tebrik eden başkan, “saha dışındaki şerefsizler yüzünden kaybettik” dedi.
KISMET...
TRABZONSPOR AŞ-FENERBAHÇE AŞ: 2-3
Goller: Banza (59’-P ve 67’-P)/Fred (42’), Dzeko (75’), Amrabat (90+12’)
Âdetim değildir ve pek sevmem saha dışından başlamayı fakat...
Geçen sezon önemli başlıklarımdan biri “Sahadan Masaya” olmuştu. Bu sezon bir türlü sahaya getiremediğimiz futbol, masadan “bir yapıya” gitti.
“BİR YAPI” olduğuna dair görüş açıklamak düşünceyi ifade etme özgürlüğü kapsamımda ele alınabilir fakat inat ve ısrarla ve sürekli olarak “bir yapıdan” bahsediliyorsa deliller gerekmez mi?
Toplarsın delillerini, ilgili mercilere şikâyet eder, suç duyurusundan bulunursun.
Yoksa “demokratik hukuk devletinde” vura vura yıkmak kimseye düşmez.
Bir yapı varsa; federasyon, MHK, kulüpler gibi yapılar ne işe yarar ne yapar?
Bütün bunlara karşın derbi saha içinde oldukça sakin ve olaysız geçti lakin saha dışında kıyamet koptu.
HAKEM/VAR...
Kulüplerimizin en azından bir kısmı -kendi tabirleriyle- “kaşarlanmış” hakemleri istemiyor, bunun yerine maçlarına genç hakemleri talep ediyorlardı. Hatayı yapacaksa genç hakemler yapsındı...
Kulüplerimizin büyük çoğunluğu hakem/VAR uygulamalarından şikayetçiydi... Hakem/VAR yönetimleri her hafta şiddetli eleştiri ve tepkilere maruz kalıyordu fakat federasyon ve MHK’den şikayetçi olan yoktu.
MHK, genç hakem isteğini kabul ederek Trabzon-Fenerbahçe derbisine genç bir hakemi; Oğuzhan Çakır’ı atamıştı. VAR’da Atilla Karaoğlan vardı.
Federasyon ve MHK risk almıştı fakat bazen risk almak en iyisi olabilirdi.
Oğuzhan Çakır maçı başlattığında duruşu ve özgüveni nedeniyle “aha da olacak” dedim ancak hiç olmadı. Çakır’ın hakem şansı da yanında değildi, maçta çok kritik pozisyon yaşandı.
“Uzaydan bile görülse dahi” pozisyonları biz “rengimize” göre değerlendirdiğimiz için ortak bir karar, sonuç asla mümkün olmaz bizde.
Pozisyonlarla ilgili görüşlerimi yazacağım elbette ama bu değerlendirmelerim doğal olarak “rengime” bağlı olarak düşünülecek; en azından bir kısım tarafından.
Pozisyonlar bir şekilde sana göre-bana göre olarak değerlendirilebilir ancak “disiplin” kararlarının akıl ve vicdan sahipleri için sana-bana göresi olmaz.
BİR MAÇIN, sadece hakem üzerinden konuşulmasını doğru bulmam. Bunu teknik kadrolara, futbol emekçilerine ve emeğe saygısızlık olarak değerlendiririm. Derbiyi de hakem üzerinden değerlendirmeyi düşünmüyordum; ta ki Amrabat o golü atana kadar. Keşke golü bir başka futbolcu atsaydı...
Kastım pozisyonlar değil, disiplin kararları ya... Enis Destan ve Amrabat mücadelesinde her iki futbolcu da kırmızı ile ihraç edilmeliydi. Her iki takım da 10 kişi kalmalıydı. Ama ne yazık ki kırmızıdan kurtaran Amrabat skoru belirleyen oyuncu oldu.
Mourinho kesinlikle kırmızı ile ihraç edilmeliydi. Portekizli hocanın tepkisi hakem/VAR ile birlikte kurumlara da (federasyon, MHK) tepkidir.
Pozisyonlara gelince; Trabzon’un geçerli sayılmayan golü... Bu golün geçersiz sayılması futbol ayıbıdır. Yine de hakeme bir şans tanıyayım, Okay Yokuşlu-Mert Müldür pozisyonunda takdir hakkını kullandı, Trabzonlu oyuncunun faul yaptığını düşündü diyeyim diyorum. Ama VAR uygulamasının olduğu bir müsabakada o düdüğün acelece çalınmasının izahı yok. Açık ofsaytlarda bile pozisyonun bitmesi beklenirken bu pozisyondaki acele... Vahim hata.
Trabzon’un iki penaltısı da penaltı. Ancak ikisi de VAR’dan geldi. İkinci penaltıyı görmemek/görememek büyük hata.
Çağlar Söyüncü-Denswil pozisyonu açık penaltı. Ha! Nesyri’nin Denswil’e müdahalesi var denilebilir. Bana göre faul ama takdir hakkına da saygı duyarım. Hele de hakemin standardı var ise...
Olmadı... Oğuzhan Çakır, bu maçtan gerekli dersleri çıkarırsa olur mu? Olabilirdi lakin diğer Mert Müldür-Okay Yokuşlu pozisyonundaki standart farkı beklentimi kırdı.
Hakem, iki pozisyonda hatalı da olsa standart karar verseydi belki...
SÜRE... 90+5+13 ile birlikte maçın toplam süresi 108 dakika oldu.
Buna karşın topun oyunda kalma süresi sadece 40 dakika idi ki bu bir -olumsuz- rekor olabilir.
Hakem ne yapsın? Doğru. Doğru fakat sadece iki penaltı pozisyonunda sakatlık ve inceleme süresi 16 dakikaydı.
İşte bunun da yorumu, sana-bana göre durumu yoktu. Rakamdı, matematikti. Penaltıların sonrasında oyunun durmasını ve oyuncu değişiklikleri katmadan dahi 16, 12’den büyüktü.
DERBİ... 40 dakika da olsa bile futbolcular bir teşekkürü hak ettiler. Oyuna odaklıydılar, iyi mücadele ettiler. Tempo ve heyecan, topun oyunda kaldığı sürelerde hep yüksekti.
Bir teşekkür yine bu genç insanlara; baskı, adrenalin, kazanma isteğine rağmen yöneticilerden de teknik direktörlerden de hakemlerden de medyacılardan da daha sakin ve sağduyulu oldukları için.
Trabzon, benim tahminim çok ötesinde iyi başladı maça. İyi de bir ilk devre çıkardı. Fenerbahçe’ye çok az fırsat verdi. Gole yakındı ev sahibi ancak Fred yine attı Trabzon’da, devre 1-0 bitti.
Skora aldırmadan Trabzon ikinci yarıya da iyi başladı. Baskı da kurdu. 2 penaltı ile bir anda 2-1 öne geçti. Banza penaltıları çok iyi kullandı.
Golden sonra Mourinho bütün oyuncu değişikliklerini ve hamlelerini -risk alarak- yaptı. Dzeko ve İrfan Can Kahveci çok etkili olunca Fenerbahçe 3-2’lik skor ile 3 puana kavuştu.
İki tarafından kazanabileceği ve son anlarda berabere biter zannedilen maç Fenerbahçe’nin kısmetiymiş. Son dakikada gelen kısmet golünü, Mourinho’nun sevincinden okumak çok mümkün.
OYUNCULAR
Livakovic, Fenerbahçe’nin şüphesiz en iyilerindendi. Penaltılar haricinde kalesini gole kapattı.
Buna karşın Fenerbahçe’nin savunma hattı hatalar yaptı, açıklar verdi. Hücum hattı -Yusuf en-Nesyri istekli ve çalışkandı ama- çok etkili olamadı.
Livakovic’ten sonra en iyi iki oyuncu Fred ve Amrabat oldu.
Maçın yıldızları kenarda oturuyormuş. İrfan Can Kahveci ve Dzeko oyuna girdikten sonra bu maçın yıldızları oldu. 3 puanı bu iki oyuncu getirdi.
Futbol böyle bir oyundu işte; son dakikada Amrabat golü atınca maçın yıldızı seçildi.
Uğurcan Çakır, maçın en talihsiz oyuncusu olmalı. Çok önemli kurtarışlara rağmen maçı 3 golle kapattı.
Trabzon savunması da hatalar yaptı, açıklar verdi.
Lundstram ve Ozan Tufan yetersiz kalırken Okay Yokuşlu orta sahayı tek başına tutmaya çalıştı. Zaten Trabzon’un en iyisi sahanın da iyilerinden biriydi.
Forvet hattı da beklenenin altında kaldı.
EREN ELMALI... Milli Takım’ımızın da sol beki. Bu maçı oturup seyretmeli... Özellikle yenilen 2 golü. Hayır, skor elbette Eren’e bağlanamaz ama çok büyük pay çıkar.
Fred’in golünde geç kalmak... Dzeko’nun golünde faul beklentisiyle yerde yatıp beklemesi -faul olsa bile- vahim hata.
Teknik direktörler;
MOURİNHO... Hiç şaşırtıcı değil. Yılların hocası ve fıtratı... Ve fakat Süper Lig’i bu derece aşağılaması kabul edilemez. Ligin bu derece aşağılanması için bir Portekizliye milyon avrolar vermeye hiç gerek, biz kendimiz yaparız o işi.
Hem Bay Mourinho unutmasın ki o ligin başat unsurlarından birisi başında bulunduğu Fenerbahçe’dir.
Basın toplantılarında teknik, taktik ve oyun konuşmaması, sürekli başka konuları konuşması sıkıcı olmaya başladı.
Şaşırtıcı... Mourinho’nun rakip takım futbolcularıyla diyalogu...
ŞENOL GÜNEŞ... Geçen haftaki yazımda hocanın Trabzon’daki geleceğinin Fenerbahçe maçına bağlı olduğunu söylemiştim. Güneş, takımını maça iyi hazırlamıştı. Oyunun büyük bölümünde takım başarılı da oldu. Lakin 2-1’den sonra oyunu tutamamak, hele de maçı puansız kapatmak büyük sorundu. Hocanın, finallerle ilgili bir sorunu olabilir mi?
01.11.2024/Cuma
Söz konusu olan Göztepe ise o maç kesinlikle heyecanlı bir maç olacaktır… Oldu da.
Ancak deplasmanda kazanmakta zorlanıyordu İzmir ekibi. Gaziantep deplasmanı da hiç kolay değildi.
İlk devre başa baş bir oyun oldu. Pozisyonlar da geldi fakat gol çıkmadı.
Göztepe ikinci devreye biraz daha önde başladı. Bu oyunun temposunu yükseltti. Konuk takım golü de bulup öne geçti. Ahmet Ildız çok güzel bir gol attı.
Selçuk İnan golden sonra risk aldı, oyuncu değişiklikleriyle takımını öne taşımak istedi. Oyuna giren Kenan Kodro hava toplarını isabetli bir şekilde arkadaşlarına indirince ev sahibi baskıyı kurdu.
Biri penaltıdan 2 gol atan Gaziantep maçı kazandı.
02.11.2024/Cumartesi
Sivas, evinde erken bir golle geriye düştü. Ancak ikinci yarıda attığı 2 golle maçı çevirmeyi başardı. Rize, fena oynamadığı bir maçtan puansız ayrılmanın üzüntüsünü yaşadı.
İyi bir futbol oynamasına rağmen Adana Demirspor, öne geçtiği Sivas maçını kaybetmişti. Bu defa Kayseri deplasmanındaydı takım.
Burada da iyi oynadı Adana temsilcisi fakat gol atmayı başaramadı.
Galibiyeti çok isteyen ev sahibi Kayseri… İstemek yetmiyor bazen. Gol atamadılar. 0-0 biten maçta taraflar 1’er puanı paylaştı.
ERKEN KIŞ…
BEŞİKTAŞ AŞ-KASIMPAŞA AŞ: 1-3
Goller: Ernest Muçi (45+3’)/Winck (54’), Aytaç Kara (70’), Fall (88’)
Kırmızı kart: Nuno da Costa (90+2’)
Geçen haftaki yazımda, Beşiktaş camiasının, Galatasaray maçını sadece hakem üzerinden konuşmasının hata olduğunu ve bundan en fazla zararı takımın göreceğini belirtmiştim. Doğrusu bu kadar çabuk olacağını düşünmemiştim.
Beşiktaş topa daha fazla sahip olduğu savıyla iyi oynayan tarafın kendisi olduğunu ve hakem yüzünden kaybettiğini iddia etmişti.
Kasımpaşa maçında da topa daha fazla sahip olan taraf yine Beşiktaş’tı ama…
Beşiktaş maça önde başladı ve çabuk bir gol istedi. Ama bu saman alevi gibi baskıyı konuk takım çabuk kırdı ve devrede daha iyi top oynayan, daha fazla pozisyon bulan taraf oldu.
Buna rağmen devre biterken Muçi’nin golüyle skoru da buldu Beşiktaş. Bu kazanmak için önemliydi.
Ancak Kasımpaşa ikinci devreye çok daha iyi başladı. Winck’in şok ve güzel golüyle skora eşitlik getirdi; 1-1.
Beşiktaş bu gole tepki gösteremedi ve rakibin oyununu kabul etti. Konuk takıma geniş alanlar bıraktı. Bu Paşa’nın en çok sevdiği şeydi. Oyunu istediği gibi oynadı konuk takım ve 2 gol daha atarak maçı kazandı.
Bu sezon evinde ilk kez kaybeden Beşiktaş için hakem gibi bir bahane de söz konusu olmadı.
Oysa beklenen, takımın derbi mağlubiyetine karşı bir tepki göstermesi ve bu maçı rahat/farklı kazanmasıydı.
Beşiktaş’ta öne çıkan bir oyuncu olmadı. Yıldızlar ve süper bir sezon başlangıcı yapan oyuncular etkisiz kaldı.
Kasımpaşa’da bütün oyuncular, maçın hemen her dakikasında oyunun içindeydi. Hajradinovic, basit ama etkili bir oyunun nasıl oynanması gerektiğini örnekledi. 18 yaşındaki Yasin Özcan süper oynadı. Bütün açıkları kapatıp olası tehlikeleri önledi.
Kötü geçen sezonun ardından Beşiktaş süper bir başlangıç yapmış ve Süper Kupa finalinde, son iki senenin şampiyonu Galatasaray’ı 5-0 yenmişti.
Ardından Rafa Silva’nın süper oyunu, kendisine eşlik eden vatandaşı Gedson Fernandez’in süper formu ve İmmobile’nin peynir ekmek gibi golleri atmasıyla camia coştu. Medyacılar da gazı verdi, yeni hocasıyla ve kısmen yenilenmiş kadrosuyla Beşiktaş, sezonun en büyük şampiyonluk adaylarından biri, kimilerince birincisi olarak gösterildi.
Ancak Beşiktaş’ın kadrosu yeterince geniş değildi. İmmobile gol atsa da her maç oyundan biraz daha düşüyordu. Rafa’nın etkisi azalmaya başlamıştı. Gedson yoğun tempo sonucu yorulmuştu.
Oyunu düşmüştü Kartal’ın ama skorlar alındığı için problem görülmemişti. Evet, Lyon’da mucizevi bir zafer elde etmişti Beşiktaş. Ama daha ilk devrede Lyon maçı bitirebilirdi.
Derbide de çok etkisizdi Beşiktaş. Pozisyon denilebilecekse erken dakikalarda Semih Kılıçsoy’un pozisyonu vardı sadece. Bir de Rafa’nın Muslera’da kalan şutu ki Muslera o şuttan golü yese çok eleştirilirdi. Ha! Bir de Rafa’nın Mario’ya topuk pası. Muçi’nin golü kısmetten başka bir şey değildi.
Beşiktaş, benzer bir maçı evinde oynadı ve Kasımpaşa’ya da kaybetti.
Sami Uğurlu tebrikleri ve alkışı fazlasıyla hak etti.
Derbide fazla kusur bulunmayan Bronckhorst bu defa sınıfta kaldı. Nitekim maç sonu konuşmasında “umarım kötü oynanan son maçımızdır bu” dedi.
Beşiktaş, devre arasına kadar en az puan kaybıyla oynayıp devre arasında kadrosunu güçlendirirse yarışın içinde kalabilir. Aksi takdirde Kartal yine çok soğuk bir kışa maruz kalabilir.
03.11.2024/Pazar
Konya, Başakşehir’i 3-2 yendi ama yeni teknik direktör Recep Uçar kenarda, tabiri caiz ise öldü öldü dirildi. Bunun sebebi takımının oyunu değil maçın hakemi Emre Kargın oldu.
Kargın’ın Başakşehir lehine çaldığı penaltı inanılmazdı. O da Oğuzhan Çakır gibi düdüğü hemen çaldı. Oysa pozisyonun bitmesini bekleyip kararını verseydi VAR ile düzeltme imkânına kavuşurdu.
Konya, yeni hocasıyla hak ettiği maçı kazanırken Çağdaş Atan ve Başakşehir’de geri gidiş devam etti.
Eyüp, rakibi Hatay’ı 2 golle geçti. Ev sahibi maçta daha iyi olan taraftı. Arda Turan, yere sağlam basmaya devam etti.
Hatay’ın attığı golün VAR incelemesinden sonra iptali Rıza Çalımbay’ı çıldırttı. İtirazlarını durduramayan Çalımbay, kırmızı kart gördü.
Atılan gol öncesi faul vardı-yoktu konusu çok tartışıldı. Hakem sahada faulü çalsa idi çok daha iyi olurdu.
Ben atlamışım; Bodrum İsmet Taşdemir ile yolları ayırmış. Erken bir karar olduğunu düşündüm. Bodrum Volkan Demirel ile anlaşmış.
Yeni hocasıyla Bodrum maçta iyi bir görüntü vermedi. Ancak Fatih Tekke’nin Alanya’sı da ne zamandır eski tadında değil.
Hal böyle olunca 0-0 biten maç, haftanın en keyifsiz maçlarından biri olarak kayıtlara geçti.
04.11.2024/Pazartesi
Haftanın kapanışı iyi ve güzel bir maçla yapıldı. Ligin flaş takımı Samsun, konuk ettiği Antalya’yı 2-0 yendi. Maça iyi bir oyunla başlayan ev sahibi aynı zamanda sabırlıydı. Sabrının karşılığını devrenin sonunda Holse ile buldu.
İkinci devre Alex, takımını öne çıkardı ancak Samsun bu oyunu daha çok seviyordu. Nitekim Dimata ile golü hemen buldu ve skoru 2-0’a getirdi. 2-0’dan sonra çok daha iyi bir Samsun vardı sahada.
Alex, Townsend değişikliği ile beraber taktiği de değiştirdi ve oyunu dengeledi Fakat Samsun savunmasını aşmak mümkün olmadı. Üstelik ev sahibi net pozisyonlar bulan taraf oldu.
Sonunda hak ettiği 3 puanı alan Samsun, puan cetvelindeki yerini de hak ettiğini gösterdi.
İyi bir kaleci performansı ve sağlam bir savunma hattı var Samsun’un. Bennasser (savunma ağırlıklı) ve Ntcham (hücum ağırlıklı) ile iyi bir orta saha... Hareketli ve etkili forvet hattı...
Toplamda iyi bir takım oyunu.
Bu maçta Dimata ve Ntcham arkadaşlarından bir adım öne çıktı.
Alex, Antalya’da bir oyun anlayışı oturtma çabasında. Takım zaman zaman iyi oyun sergilese de gol sorunu var. Defansı da yeterince kapatamıyor. Brezilyalının başarılı olup olmadığını -Antalya sabrederse- zaman gösterecek.
Hakem Direnç Tonusluoğlu, Samsun lehine bir penaltı incelemesi için çağrıldı. Tonusluoğlu pozisyona devam demişti. Monitöre gitti, pozisyonu inceledi hakem. Lakin ikna olmadı ve kararında “direnç” gösterdi, penaltı vermedi.
Pozisyon, hakemin sahada takdir hakkıyla vermesi gereken bir karadı. Direnç Tonusluoğlu ihlal görmemişti. Demek ki neymiş; hakem VAR’a rağmen kararında durabilirmiş.
Haftanın maçı;
Trabzon-FB (2-3)
Samsun-Antalya (2-0)
Haftanın takımı;
Fenerbahçe
Samsunspor
Haftanın futbolcusu;
Amrabat (FB)
Haftanın performansları;
Ndao (Konya), Okay Yokuşlu (Trabzon), Dzeko (FB), Dimata (Samsun), Ahmed Kutucu (Eyüp)
Haftanın golü;
Ahmet Ildız (Göztepe)
Haftanın güzel golleri;
Winck (Kasımpaşa)
Haftanın asisti;
İrfan Can Kahveci (FB)
Haftanın hakemi;
Direnç Tonusluoğlu (Samsun-Antalya)
Haftanın pozisyonu;
Amrabat’ın son dakika golü
Haftanın söylemi;
Ertuğrul Doğan (Trabzon Başkanı): Takımımız gereken mücadeleyi gösterdi. Sahada kaldılar. Ama saha dışında şerefsizlere maalesef yine yenildik
Haftanın talihlisi;
Mourinho; son dakikada gelen 3 puan
Haftanın talihsizi;
Şenol Güneş; son dakikada kaçan puan
GÖZE TAKILANLAR;
*Mourinho ve demeçleri. Süper Lig’i küçük görmesi...
GÖZE BATANLAR;
*Muhabir Emre Kaplan ile ilgili haber yapılmaması.
*Tolga Zengin, yayıncı kuruluşun, derbinin devre arası programında hakemi eleştirmiş ve bu yüzden maç bittikten sonra yayına çıkarılmamış. İddia buydu fakat gerçekten Tolga Zengin maç sonu yayınında yer almadı.
Yayıncı kuruluş bir açıklama yapmak zorunda. Yapar mı?