TARAFTAR GÖZÜYLE SÜPER LİG 16. HAFTA (13-16 Aralık 2024)
DERBİ Mİ? ALİ SAMİ YEN’DE (RAMS PARK) O
Havlu atmak
Galatasaray-Trabzon maçı tam bir derbi gibi oynandı. Maçın her anı büyük heyecana sahne oldu. Taraftarlar tribünlerde ve ekran başında adeta nefes alamadı.
Futbolseverler için son derece heyecanlı ve keyifli maçı Galatasaray 4-3 kazandı.
---
Malum; ringde boksörün biri dayak yemeye başlar fakat farkında değildir. Sağlamlığıyla ayakta durmaya, direnmeye çalışır. Ancak antrenörü görür ve ringe bir havlu atarak maçı bitirir.
Pep Guardiola da benzer durumda. Ne yapsa kazanamıyor, hatta kaybediyor. Manchester derbisinde City 1-0 önde oynadığı maçı son dakikalarda yediği 2 golle kaybetti.
Guardiola, “bu takımın patronu benim, çözüm bulmam gerekiyor ama bulamıyorum” dedi.
Evet, birileri artık sahaya havlu atsın, Guardiola’yı bu cendereden çıkarsın.
Benzer bir durumu Beşiktaş’ta yaşıyor. Siyah beyazlılar Adana’da kaybetti.
---
Aslında çok güzel bir şey olmuştu. Fenerbahçe Barış Alper Yılmaz’a geçmiş olsun derken Manaj’ı ve hakemi eleştirmişti. Bu yeni bir başlangıç olabilirdi.
Ancak Fenerbahçe mesajın devamında kendilerine eleştiri getiren Galatasaraylı yöneticiye de cevap vermişti.
Evet, Galatasaraylı yöneticinin Fenerbahçe’ye göndermesi gereksizdi. Fenerbahçe yönetiminin de Galatasaraylı yöneticiye göndermesi gereksiz ve hataydı.
İş yeniden “sana-bana” davasına döndü.
---
ELEŞTİRİ
Bir insanı, bir eseri, bir konuyu doğru ve yanlış yanlarını bulup göstermek amacıyla inceleme işi; tenkit, muaheze.
Bir edebiyat veya sanat eserini her yönüyle değerlendirerek anlaşılmasını sağlamak amacıyla yazılan yazı türü; tenkit, kritik.
Özellikle bilginin temellerini ve doğruluk durumunu inceleme, sınama, yargılama.
Tanım TDK Türkçe Sözlükten...
Bu tanıma göre biz eleştiriyi bilmiyoruz ki eleştiri yapabilelim. Biz, doğru ve yanlış yanları bilmeden hüküm veriyoruz, hakaret ve küfür ediyoruz maalesef.
Örneğin “şerefsizlik” söylem ve ithamları...
---
DÜNYA KUPASI
2026 FIFA Dünya Kupası Avrupa Elemeleri Grupları belli oldu.
Türkiye, E Grubunda yer aldı. Rakipler; İspanya/Hollanda Uluslar Ligi Çeyrek Final galibi ile Gürcistan ve Bulgaristan oldu.
---
Bu sezon oyundan daha çok söylem ve tavırlarıyla gündeme gelen Sivasspor Teknik Direktörü Bülent Uygun ile yol ayrıldı. Geçen hafta istifasını isteyen taraftara sitemini saklamayan Uygun teknik direktör değişimlerinden biri olarak kayıtlara geçti.
AVRUPA MESAİSİ
GALATASARAY, İsveç’te soğuğa çarpılmış olmalıydı ki maça kötü başladı. Malmö öne geçti. Ardından Davinson Sanchez sakatlanıp oyundan çıktı. Okan Buruk, tercihini Nelsson’dan yana kullanmadı, oyuna Kerem Demirbay’ı aldı.
Bu süreçte Galatasaray kontrolü ele aldı ve Jelert’in golüyle (43’) devreyi 1-1 kapattı.
Avrupa Ligi’nin flaş oyuncusu Yunus Akgün yine gol attı (56’) ve skor üstünlüğünü aldı temsilcimiz. Ancak 80’den sonra Malmö baskısına engel olamayan Galatasaray, son dakikalarda (90+2’) golü yedi ve maç 2-2 bitti.
Fazlasıyla eksikti Galatasaray. Ancak -bir futbolcu için bunu pek söylemek istemem ama- sahada da eksik kaldı, Batshuayi’nin oyuna hiçbir katkısı olmadı.
BEŞİKTAŞ, bir başka soğuk ülkede, Norveç’teydi. Sezonun formda ismi Gedson Fernandez ile öne geçen temsilcimiz (21. dakika) 2 gole engel olamadı ve ilk devre 2-1 Bodo Glimt üstünlüğüyle kapandı.
İkinci devrede fırsatlar yakalayan Beşiktaş bunları değerlendiremeyince maçı puansız kapattı. Oysa en az 1 puanı hak etmişti siyah beyazlılar.
FENERBAHÇE, Kadıköy’de misafir ettiği Girona’ya 2-0 kaybetti. Girona, UEFA Avrupa Ligi’nin iddialı ve iyi takımlarından biriydi. Girona’ya kaybetmek olasıydı ancak oynanan oyun üzücü oldu.
Tribünlerde öfkelenen taraftarın bir kısmı yönetimi protesto etti ve “istifa” istedi.
Mourinho’nun maç sonu açıklamaları da kimseyi tatmin etmedi.
Mağlubiyetin faturası daha çok Samet Akaydın’a kesildi. İlk gol erken bir dakikada Samet’in hatalı geri pası sonucu gelince tribünlerin bir kısmı ilk 45 dakika boyunca oyuncuyu ıslıkladı. Bireysel hatalar futbolda bazen sonuç bile belirleyebilir fakat fatura tek bir oyuncuya kesilemez.
Başkan Ali Koç’un Mourinho ile bir toplantı yapacağı haberleri medyaya düştü ancak toplantı yapılmadı.
Konferans Ligi’nde BAŞAKŞEHİR, evinde Heidenheim’i 3-1 yenerek ilk galibiyetini aldı. Temsilcimizin gollerini Deniz Türüç, Crespo ve Piatek attı.
13.12.2024/Cuma
Kasımpaşa-Eyüp: 2-0
Oldukça hareketli geçen ilk yarıda gol olmadı fakat ikinci devrede, Brekalo ve Barak’ın 2 golüyle ev sahibi maçı 2-0 kazandı. Doğrusu hak eden taraf Paşa oldu.
Zaman zaman karşı kalede etkili olsa dahi önceki maçlarına göre durgun kaldı Eyüp. Üstelik Fenerbahçe maçı öncesi kaleci Berke Özer de sakatlandı.
Bodrum-Sivas: 2-0
Doğrusu Sivas beklenmedik ölçüde etkisiz kaldı. Konuk takım rakip kaleye tek bir isabetli şut atamadı.
İlk devre Bodrum da pek iyi değildi. İkinci devreye Dimitrov’u oyuna alarak başlayan ev sahibi Seferi ile golü de çabuk buldu. Ardından maçın en iyisi Dimitrov’un penaltı golü ile skor belirlendi.
14.12. 2024/Cumartesi
Rize-Konya: 1-1
ATMAK GEREK... Ev sahibi çok iyi ve etkili bir oyun ortaya koydu. Daha maçın başında bu maçın kazananının kim olacağı belli olmuştu, lakin...
Bir de penaltı atışından yararlanamayan Rize Sowe’nin golünden başka gol atamadı.
Savunmada kalan Konya’nın iyi savunma yaptığını söylemek olası değildi. Ancak konuk takım kısmetli olmalıydı. İki isabetli şuttan bir gol (Aleksic) çıkaran Konya 1 puanı kapan taraf oldu.
Alanya-Gaziantep: 3-0
Gaziantep fazlasıyla şaşırttı, oyunun hiçbir bölümünü iyi oynamadı. Takım hücumda yoktu ama iyi savunma yaptığı da söylenemezdi. Buna rağmen galibiyeti isteyen Alanya sadece 1 gol (Aliti) atabilmişti.
Maçın son dakikalarında bir Gaziantep golü ev sahibini hayal kırıklığına uğratabilirdi. Ancak ilginç bir son kısım yaşandı. Bekli de zaman geçirme değişikliğiyle oyuna alınan Ui-jo arka arkaya 2 gol (88’ ve 90’) atarak skoru bir anda 3-0’a getirdi.
15.12.2024/Pazar
Hatay-Göztepe: 1-1
Göztepe iyi başladı, Romulo’nun penaltı golüyle (12’) öne de geçti ancak sonrası beklenmedik bir şekilde geriye yaslanmak oldu. Takımın formunda mı bir sıkıntı vardı? Değilse TD Stoilov kendini gözden geçirmeli.
Golden sonra baskılı oynayan Hatay, golü en istekli ve çalışkan oyuncusu Aboubakar ile (52’) buldu.
Beraberlikten sonra iki tarafta 3 puan için fırsatlar buldu fakat gol olmadı.
Antalya-Kayseri: 2-0
Kayseri’nin işi bu ligde gerçekten çok zor. Bir de maç 0-0 iken Bahoken mutlak pozisyonda Boa Morte’ye vermeyip golü kaçırınca iş daha da zorlaştı. Konuk takım pasif kaldı.
Antalya sabırlı ve iyi oyununun karşılığını 2-0 ile aldı. Golleri Streek (45+1’) ve Soner Dikmen (74’) attı.
Maçın ilginç pozisyonu Sander van de Streek’in şutu oldu. Auta giden top, kale arkasında, sırtı kaleye dönük bir şekilde oturan güvenlik görevlisinin plastik sandalyesine çarptı. Sandalye kırıldı ve ne olduğunu anlayamayan görevli yere düştü. Neyse ki bir sakatlık olmadı.
BU NE ŞİDDET BU NE CELAL...
FENERBAHÇE AŞ-RAMS BAŞAKŞEHİR FK: 3-1
Goller: Dzeko (41’), Yusuf en-Nesyri (74’ ve 90’)/Piatek (59’)
Kırmızı kart: Ousseynou Ba (45+1’)
Kadıköy yine ilginç bir maça tanık oldu. Maça Başakşehir önde baskı ve gol ile başladı. Ancak gol öncesinde Davidson ofsayttı.
Sonra dengelenen maçta İrfan Can Kahveci ve Amrabat’ın sinirli ve agresif hali dikkat çekti. Başakşehir kalecisi Deniz Dilmen’in yavaş hareketlerine kızan İrfan Can fitili ateşledi.
Başakşehir’de de Ba ile Opoku bu iki futbolcuya, sizden aşağıda kalmayız dedi. Maç gereğinden fazla gergin bir hal aldı.
İlk devrede Oğuz Aydın ile iki tehlike oluşturan Fenerbahçe Dzeko’nun golü ile skoru aldı.
Devre biterken Dzeko ile Ba arasında gerginlik başladı. Hakem bu gerginliğe hiç bulaşmadı ya da görmedi. Devam eden gerginlik esnasında Dzeko’nun kaşı açıldı.
Bu arada devam eden oyunda Opoku-Amrabat gerginliği de başladı.
Oyunu durduran hakem hangi bölgeye gideceğini bilemedi.
VAR’dan inceleme daveti hakemin imdadına yetişti. Dzeko’ya kafa atan -bu durumlarda şiddetin çok da önemi yok bence, ne olsun, adamın gözü mü çıksın- Ba kırmızı kart ile oyun dışı kaldı.
Skor 1-0 ve rakip 10 kişi... Artık ev sahibi için kolaya dönen bir maç olmalı bu.
İkinci devreye eksik Başakşehir daha iyi başladı ve Fenerbahçe’nin yarı sahasına yerleşti. Ancak konuk takım pozisyon ve şut üretmede başarılı olamadı.
Mourinho önce sinirli oyuncusu İrfan Can’ı oyundan alıp sahaya Tadic’i attı. Hoca, bir anlamda İrfan’ı neden oynatmıyorsun sorusuna cevap verdi.
Başakşehir pozisyon ve şut üretememesine karşın yine de golcüsü Piatek ile skoru eşitlemeyi başardı.
Mourinho bu defa Amrabat’ı kenara alıp Yusuf en-Nesyri’yi sahaya sürdü. Aynı zamanda Osayi-Samuel ile Mert Müldür’ü değiştirdi.
Oyunu dengeleyen Fenerbahçe Nesyri’nin kafa golüyle maçı 2-1 öne geçti. Ardından Becao sakatlanınca (78’) sarı lacivertliler de sahada 10 kişi kaldı.
10’a 10 oyunda da konuk takım etkili olamadı. Buna karşın Nesyri bir kafa golü daha atıp skoru 3-1 olarak belirledi.
Başakşehir’de Kemen ve Davidson iyi görünürken Deniz Türüç hiç varlık gösteremedi.
Fenerbahçe’de oyuna sonradan giren Nesyri ve Tadic etkin oldu. Oğuz Aydın ve Kostic ön plana çıktı. Maçın yıldızı Dzeko oldu. Zor bir golü kolay atan Bosnalı, profesyonel bir şekilde Ba’nın oyundan atılmasını sağladı.
Meslektaşına zarar veren ve Dzeko’nun kaşını açan Ba maçın çirkini oldu.
Puan kaybı halinde büyük eleştirilere maruz kalacak olan Mourinho kazanmayı başardı ve 3 puan ile takibe devam etti. Portekizlinin galibiyeti “değerli bir arkadaşım” diyerek Samet Akaydın’a hediye etmesi dikkat çekti.
Çağdaş Atan sınıfı geçemedi. Takımı maçı tek isabetli şutla tamamladı.
Hakem var mı?
Bir önceki maçta (BJK-FB) Hakem Mehmet Türkmen genel anlamda beğenilmişti. Fakat sonradan Türkmen’in 7 ciddi hatası gözler önüne serilmişti.
Bu maçta da Ozan Ergün aslında iyi göründü. Ancak ayrıntılarda büyük sıkıntıları vardı. Dzeko-Ba gerginliğini görmemesi/görmezden gelmesi ve oyunu devam ettirmesi olacak iş değildi ki Ba’nın kafa darbesini kaçırmıştı işte. Ayrıca açık ve bariz hatalı faul kararları vermiş, sarı kartları atlamıştı.
Hakemin en iyi tarafı kaleci Deniz Dilmen’i erkenden ikaz etmesi ve 66’da sarı kartı göstermesi oldu.
Szymanski-Opoku-Deniz Dilmen pozisyonuna hakem devam dedi. VAR incelemesi oldu mu bilmiyorum. Ancak böylesi pozisyonlarda sahadaki hakemin kararına saygı duymak en iyisi. Yine de “süpürme kuralı” dikkate alınacaksa penaltı vermek hata olmazdı.
Ozan Ergün’ün karar ya da karasızlığında mesele hata ise sorun yok, düzelir. Lakin söz konusu olan “cesaretse” sıkıntı büyük... Çözülmez.
Deniz Dilmen... Zorlu bir maçta bir anda kaleye geçmek (Muhammet Şengezer yerine) kısmetin oldu. Bu fırsatı iyi değerlendiremedin çocuk. İyi kaleci özelliklerine sahipmişsin. Reflekslerin de iyi, bu belli. Ancak oyun okunmanı bilmiyorum. Yaşın henüz çok küçük. Çok başarılı bir kaleci olabilirsin. Ama iyi ve büyük kaleci olabilir misin?
İyi ve büyük olmak için rakibe, oyuna ve seyirciye saygı duyman olmazsa olmaz bir zorunluluk. Ben, seni burada biraz sıkıntılı gördüm. Takım arkadaşlarına da saygı konusunda sorun vardı.
Saygı konusunu çözersen/çözebilirsen iyi ve büyük olabilirsin.
Sakatlıklar... Oyuncu sağlığı gittikçe gerçekten büyük sorun olmaya başladı. Takvim ve yoğun maç temposu buna neden oluyorsa -ki bu maçta yaşanan sakatlıklar darbesiz sakatlıklar- buna acilen çözüm bulmak gerek.
Kaleci Livakovic, Oğuz Aydın ve Becao maçı tamamlayamadı. Becao’nun sezonu kapattığı söyleniyor.
Sakatlanan tüm futbolculara geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
16.12.2024/Pazartesi
KANATSIZ KARTAL
ADANA DEMİRSPOR AŞ-BEŞİKTAŞ AŞ: 2-1
Goller: Yusuf Barası (31’), Aimbetov (39’)/Al Musrati (72’)
Kırmızı kart: Tayyip Talha Sanuç (76’)
Beşiktaş ilk devrede hiç yoktu. Kanatlar hiç çalışmadı. Buna karşın sahada özgüveni yüksek bir Adana Demirspor ve Yusuf Sarı vardı.
Ev sahibi ilk devredeki iyi oyununu 2 gol ile süsledi ve devreyi 2-0 önde kapadı.
İkinci devreye Chamberlain yerine Muçi ve Masuaku yerine Zaynutdinov ile başladı Beşiktaş. Böylece kanadın biri (Muçi) çalışmaya başladı. Adana Demirsporlu oyuncular da skoru koruma gayretiyle her dakika biraz daha geri çekildi. Topa hâkim olan Beşiktaş yakaladığı fırsatlardan sadece birini gole çevirdi. Diğerlerinde genç kaleci Deniz Eren Dönmezer’e takıldı.
Tayyip Talha Sanuç’un kırımızı kartından sonra her şey için çok geçti artık.
Derbide Fenerbahçe’yi yenen Beşiktaş, Bodo Glimt deplasmanında kaybetmiş fakat oldukça iyi mücadele etmişti. Buna karşın ligde galibiyeti olmayan Demirspor müsabakasının ilk yarısında döküldü takım.
Adana Demirspor’u; teknik kadro, futbolcular ve taraftarıyla tebrik etmek gerek. Sıralamadaki yerlerine ve zor günlerine rağmen onurlu bir birliktelik gösteriyor, mücadele veriyorlar.
Kaleci Deniz harika bir maç çıkarırken Maestro Muanza orta sahada çok çalıştı. Yusuf Sarı maçtan öte haftanın yıldızı olmaya aday bir oyun oynadı.
Beşiktaş’ta sonradan oyuna giren Muçi etkili oldu. Takımın en iyisi, golü de atan Al Musrati’ydi. Libyalı iki pozisyonda da Deniz’e takıldı.
Rafa Silva... 31 yaşındaki Portekizliyi biraz abartmış olabilir miyiz? Yanılmıyorsam Rafa Silva Beşiktaş’a gelene kadar hiç Portekiz dışına çıkmamıştı. İyi bir Portekizlinin Portekiz dışına çıkmaması biraz garipti.
İyi bir oyuncu Rafa Silva. Oyun aklı, çabukluğu ve çalımlarıyla göze hoş gelen bir oyunu var. Müthiş bir sezon başlangıcı yapmış, oyunu herkese keyif vermişti.
Ancak son haftalarda sıradan bir futbolcuya dönüştü Silva. Bu durum eksikleriyle beraber Beşiktaş’ı çok etkiledi.
Maçın iyilerinden Maestro Muanza kardeşinin ölüm haberini almış ama maça devam etmişti. Muanza’ya sabır diliyor ve başsağlığı dileğimi iletiyorum.
KALBİ OLANLAR VAR... LÜTFEN!
GALATASARAY AŞ-TRABZONSPOR AŞ: 4-3
Goller: Mertens (8’), Yunus Akgün (29’), Batshuayi (63’-P), Ali Şahin Yılmaz (90+8’, kendi kalesine)/Ozan Tufan (17’ ve 55’), Banza (51’)
Maç aslında tam da beklenildiği şekilde başladı, Galatasaray muazzam bir baskı kurdu. Trabzon nefes alamadı. Yunus Akgün’ün harika pasında Mertens golü atıverdi.
Trabzon olmaz dedi. Bordo mavililer maçın ve sezonun en iyi oyununu bu bölümde ortaya koydu ve kısa zamanda skoru eşitledi. Cham’ın nefis ortasına Ozan Tufan müthiş bir kafa vuruşu yaptı.
Oyun, orta sahaların kaybolduğu, her iki kalede tehlikelerin yaşandığı bir maça dönüştü. İlk devrede son sözü ceza sahası dışından muhteşem bir golle Yunus söyledi, devre 2-1 bitti.
İkinci devreye daha iyi başlayan taraf ev sahibiydi. Trabzon geçiş hücumlarıyla gol aradı. Ancak gününde olmayan Abdülkerim Bardakçı, Banza’ya bir pozisyon ikram etti. İkramı memnuniyetle kabul eden Banza golü attı.
Sarı kırmızılılar golün şokunu atamadan Trabzon 3-2 öne geçmeyi başardı.
Santrfor yoksunluğunda maça Barış Alper Yılmaz ile başlayan Okan Buruk, Jelert’i çıkarıp Batshuayi’yi sahaya attı. Oyuna giren Bats, Mertens’in kazandığı penaltıyı gole çevirerek skora tekrar eşitlik getirdi.
Okan Buruk daha sonra Osimhen’i de sahaya sürerek çift forvete döndü. Kazanmak istiyordu hoca ama karşıda da en azından kaybetmek istemeyen bir Güneş vardı.
Galatasaray son dakika golüyle maçı 4-3 kazandı ve 6 puanlık farkı korumayı başardı.
Okan Buruk, maçın hiçbir bölümünde kazanmaktan vazgeçmedi. Riskleri de aldı. Bu riskler zaman zaman sonucu ciddi anlamda tehlikeye attı lakin sonunda kazanan Buruk oldu.
Şenol Güneş, geldiğinden bu yana en iyi oyununu sergiledi. O da gerektiğinde risk aldı. En azından bir puana çok yaklaştı fakat kısmeti yetmedi.
Bu yüksek tempo, mücadele ve aşırı heyecan için her iki teknik direktöre de teşekkür etmek gerek. Taraftarların hop oturup hop kalktığı maç futbolseverler için tam bir seyir zevkiydi doğrusu.
Kalite? Zaman zaman ortaya çıksa da orta sahaların olmadığı bir maçta kaliteden bahsetmek çok da mümkün değil.
Buna karşın maç, şu ana kadar sezonun en iyi maçı olarak kayıtlara geçti.
Nwakaeme eski günlerinden bir resital sundu. Banza, asla ihmal edilmeyecek bir santrfor olduğunu gösterdi. Mendy orta sahayı tek başına tuttu. Muhammed Cham 10 numara bir oyun sergiledi.
Ozan Tufan, orta sahadan gelip 2 gol atarak maçın dikkat çeken oyuncularından biri oldu. Şenol Güneş’i bilemem ama Arsene Wenger olsaydı Ozan’ın kulağını çekerdi. Zira Ozan savunma katkısı veremedi, Mendy’i yalnız bıraktı. Trabzon savunması da çok gayret etti fakat futbol bir hatalar oyunuydu.
Sakatlıktan iğneyle dönen Abdülkerim zorlu anlar yaşadı. Rakibe ikram ettiği pozisyonun akabinde büyük üzüntü yaşayan oyuncu Draguş’un şutunu çıkararak maça damga vuranlardan biri oldu. Kaan Ayhan sakatlıktan iyi döndü. Orta sahada Torreira ve Sara standartlarının altında kaldı. Barış Alper çok çalışkandı fakat paylaşma ve son vuruşlarını gözden geçirmeli. Sallai fena değildi.
Maçın yıldızı kuşkusuz Yunus Akgün-Mertens ikilisinden biriydi. Pozitif bir ayrımcılıkla Yunus’u maçın oyuncusu seçtim.
Kaleciler (Muslera ve Uğurcan Çakır) için şanssız bir gün olmalıydı. Kötü ve hatalı olmamalarına rağmen kalelerinden çok top çıkarmak zorunda kaldılar.
İlginç bir hakem yönetimi vardı sahada. Ben, Kadir Sağlam hakemliğini beğenenlerden değilim. Ancak öyle bir oyun vardı ki sahada, bazı anlarda hakem adeta görünmez oldu. Ancak maç sonrası tekrarlarda detaylar iki taraf için de can sıkıcı oldu.
Hakem Kadir Sağlam’ın en büyük hatası Serdar Saatçi’ye gösterdiği sarı kart oldu aslında. O pozisyonda sadece faul vardı.
Sağlam, Mertens’e yapılan penaltıyı görmeli, VAR’a bırakmamalıydı.
Trabzon’un 3. golünde, Eren Elmalı’nın çevirdiği topun çıkıp çıkmadığına karar vermek hiç kolay değildi. Doğrusu yayıncı kuruluş iyi ve tatmin edici bir görüntü veremedi. Maçı kaç kamera çekiyor, bilmiyorum ama bu görüntüleri iyi servis etmemek/edememek pek makul görünmüyor.
Ozan Tufan ve Yunus Akgün’e çıkan sarı kartlar da tartışma konusu oldu. Bizim ülkemizde bu pozisyonlarda kırmızı kart çıkmıyor. Ben her iki oyuncunun da masum olduğunu düşünmüyorum.
Yunus’u kaçıran Ozan, gözünü faule dikiyor. Çelme takmıyor, rakibini çekmeye çalışmıyor. Ayağının tabanı aşil tendona gidiyor. Şiddet yeterli değil, güç transferi gerçekleşmemiş... Peki “teşebbüs” diye bir şey yok mu? Yunus’u Allah korudu, hastanelik olabilirdi.
Daha sonra yaşanan pozisyonda Yunus, Cham’a öfkeli gidiyor. Dirseğiyle Cham’ın omzuna güç transfer ediyor. Ancak o dirsek omuzdan sıyrılıp Cham’ın yüzüne geliyor.
Ben, futbolcu sağlığı sebebiyle bu pozisyonlara -tabii ki bir standartla- kırmızı çıkmasından yanayım.
Haftanın maçı;
GS-Trabzon (4-3)
Haftanın takımı;
Adana Demirspor,
Galatasaray
Haftanın futbolcusu;
Yunus Akgün (GS)
Haftanın performansları;
Yusuf Sarı, Deniz Dönmezer (ADS), Dzeko (FB), Nwakaeme, Cham, Banza (Trabzon), Mertens, Barış Alper (GS)
Haftanın golü;
Yunus Akgün (GS)
Haftanın güzel golleri;
Mertens (GS), Ozan Tufan (ilk gol), Banza (Trabzon),
Haftanın asisti;
Yunus Akgün (GS)
Haftanın hakemi;
-
Haftanın pozisyonu;
Eren Elmalı’nın çizgiden çevirdiği (içerde mi, dışarda mı) top.
Draguş’un Rabona pası.
Haftanın söylemi;
Fatih Şahin: Siz çizgiyi çoktan geçtiniz ama... (Sosyal medya paylaşımı)
Yüksel Durak: Yine kazandı...
Haftanın talihlisi;
Abdülkerim Bardakçı; mutlak golü ince bir dokunuşla önlemek.
Haftanın talihsizi;
Abdülkerim Bardakçı; gol pası ikramı.
GÖZE TAKILANLAR;
*Maalesef hakemler.
*Yayıncı kuruluş.
*Hissiyat... Bir kısım insanlara göre top çizgiyi geçmişti. Ben de geçtiği kanaatindeyim fakat VAR hissiyatla incelemeye çağıramaz hakemi.
*Sevgili Eren Elmalı, oyun oynandı, maç bitti. Puanlar da Galatasaray’a gitti zaten. En yakından sen gördün topu... Bizi merakta bırakma; top çizgiyi geçti mi, geçmedi mi?
*Avrupa’da da hakem hataları, hatta bazen büyük hakem hataları oluyor. Fakat o hakemler, hataları bir yük olarak sırtlarında taşımıyorlar. Hatayı başka bir hata ile düzeltmek yoluna asla gitmiyorlar.
GÖZE BATANLAR;
*Trioculara bir çift söz. Daha Doğrusu Deniz Bey (Çoban) ile Bahattin Bey’e (Duran); bu iki eski hakem ve günümüz yorumcularına göre Eren Elmalı’nın çevirdiği top için içeride ya da dışarıda yorumu -ekrana gelen görüntülerle- yapılamazdı, eyvallah. Ama bu iki yorumcumuza göre yardımcı hakem tam da olması gereken yerdeydi. Açılardan biri bu durumu gösteriyordu. Çoban ve Duran bunu görmüştü. İyi ve güzel. Ama yardımcı hakemi de bize gösteremediler ya... Sahi! Neredeydi bu yardımcı hakem? Kararı nereden vermişti?
*“Topun izdüşümü, çizgiye bir milim dahi değse bile top oyundadır.” İyi de bu bir milim dahi’yi hangi göz seçebilir Allah aşkına... Yardımcı hakem yerindeyse hissiyatla karar verecek bir milimlerde...
*Futbol oyun kuralları acilen revize edilmeli. “Dikkatsiz faul” diye bir tanımlama mı olur? Hakemler, teknik direktörler, futbolcular pozisyonları anlatsın, kuralları “matematikçiler ve/veya mühendisler” yazsın.
Yorum-Haber: Yüksel Durak