SESSİZ, SAKİN ve YUMUŞAK BİR MAÇ
GALATASARAY AŞ-FENERBAHÇE AŞ: 0-0
Öncelikle kazananları ve kaybedenleri yazayım... Derbinin;
Kazananı: Galatasaray taraftarı... Tribünler harika bir performans sergiledi. Rakiple fazla ilgilenmedi, kendi takımına odaklandı. Bu tribünler, en az bir golü hak etmişti ama olmadı. Nihayetinde gol sahada atılıyordu.
Kaybedeni: Açık ve net bir biçimde MHK ve Türk hakemler...
Kaybedeni: TFF... Bundan sonra yabancı hakem isteyen taraflara ne denecek, hangi gerekçeler sunulacak... Ya da her maça yabancı hakem mi atanacak?
Kaybedeni: Mourinho... 6 puan geriden gelen Portekizli teknik direktör kazanmak için oynamadı. Maç bittikten sonra 7 puan (6+1) farkla evine döndü. İyi bir performans göstermeyen hocanın basın toplantısı da tam bir felaketti.
Kaybedeni: Okan Buruk... Kazandığında şampiyonluk kupasının bir kulpunu tutmuş olurdu, olmadı. Geçmiş yazılarımda hocanın basın toplantılarındaki performansından övgüyle bahsettiğimi okurlar hatırlayacaktır. Ancak bu basın toplantısı hiç iyi değildi.
“Hoca Mourinho’ya cevap verdi” denilebilir. Öyle olsa da çok daha kontrollü olması gerekirdi.
Kazananı: Okan Buruk... Beraberlik -kendi deyimiyle de- 2 puan demekti. Beraberlikle 6+1 puanlık farkı korudu.
Kazananı: Mourinho... Yenilmemek için geldiği Ali Sami Yen’den beraberlikle ayrıldı.
Nasreddin Hoca’mın ruhu şad olsun... Gerçekten de birileri hem kazanan hem kaybeden olabiliyor.
Kaybedeni: Türk futbolu.
Kaybedeni: Çok daha iyi bir maç bekleyen futbolseverler.
Kazananı: Slavko Vincic... Vasat bir maç yöneten Slovenyalı hem parasını aldı hem havasını attı hem de birçok kesimden -başta Mourinho- övgüleri topladı.
Kurtaranı: Yusuf Akçiçek... Daha birinci dakikada sarı kartı cebine koyabilirdi ama Vincic uyarıyla geçiştirdi. Mourinho bu pozisyonu basın toplantısında gündemine aldı ve hakemi tebrik etti. Ancak yorumcuların neredeyse tamamı (Triocular da) sarı kart konusunda hemfikirdi.
Kurtaranı ve Kaybedeni: Skriniar... Slovak maçı kart görmeden tamamladı. Sert ve Sağlam bir futbolcu Skriniar; hani her takıma bir tane lazım cinsinden. Derbideki tavır ve mimikleri hiç hoş değildi. Özellikle Torreira’yı kendini atmakla alaycı bir şekilde suçlayan Skriniar, 30 saniye geçmeden kendini ceza sahası içinde yere attı ve ilginç bir şekilde faulü de aldı.
Derbide bir “saygı sıralaması” yapsam ön sıralara kimi koyarım bilmem ama son sıraya Skriniar’ı koydum.
Ne kazananı ne de kaybedeni, arafta kalanı: Acun Ilıcalı. Böylesi bir maçtan sonra bu kadar uzun bir basın toplantısı ve açıklamalar... Amaçtaki gaye neydi acaba?
Kazananı: İstanbul Emniyeti...
Ancak maç esnasında bir ara tribünlerde yanıcı madde/meşale görüldü. Yayıncı kuruluş bu konuda bilgi vermedi.
Bu yanıcı maddeleri kimler atmıştı, stada nasıl girmişti?
İstanbul Valiliği konuyla ilgili olarak 71 kişi hakkında işlem yapıldığını açıkladı.
Bunu İstanbul Emniyeti’nin nazarı sayıp bir daha stadyumlara böylesi maddelerin sokulmasına izin verilmesin.
Görüldüğü üzere henüz oyuna gelemedim. Mamafih gelinebilecek bir oyun söz konusu olmadı, olamadı. Maçın ilk devresinde isabetli şut yoktu. Korner yoktu. Pozisyon yoktu.
Her iki teknik direktör de öncelikle ve öncelikle yenilmemek için sahaya çıkmıştı. Bunun için sağlam savunma ve kontrollü bir oyun tercih edildi. İlk devre hiç ama hiç tat vermedi.
İkinci devre de biraz daha hareket vardı ama o kadar.
Maçtan akıllarda kalan; Barış Alper Yılmaz ve Oğuz Aydın’ın iki ortası oldu. Tuhaf bir şekilde kaleye yönelen iki topu kaleciler kurtardı. Bir de duran topta Djiku’nun kafa vuruşu heyecan verdi fakat Muslera topa hâkim oldu.
Maçta şut ve isabetli şutlar vardı fakat bu şutların hiçbiri kayda değer değildi.
Galatasaray topla daha çok oynadı fakat özellikle Barış Alper Yılmaz ve Sallai’nin son pas tercihleri birçok atağı başlamadan bitirdi.
Fenerbahçe heyecan verici pozisyonlarda görece bir tık önde olsa da bu tehlikeler organize ataklardan gelmedi.
Derbi ya bu, yine de oyunculara şöyle bir bakalım.
İki kaleci; Muslera ve İrfan Can Eğribayat pek fazla mesai yapmadı. Buna karşın maçı gol yemeden kapattıkları için başarılı sayılabilirler.
Sanchez ve Abdülkerim Bardakçı önceki maçlarına göre daha iyiydiler. Hava toplarında rakip hücumculara pek şans tanımadılar. Yine de bu ikili, bir pozisyonda arka arkaya hata yaparak Fred’e bir fırsat verdi.
Frankowski için idare etti demek mümkün ancak Kostic iki orta yapmayı başardı.
Eren Elmalı... Savunmaya kattığı sertlik değerli. Kanadını iyi korudu.
Torreira... Yine çalışkandı ama yorgunluğu, mental yorgunluğu görüldü.
Sara... Muhtemelen en etkisiz maçlarından birini oynadı.
Sallai ve Barış Alper... İyi niyet ve mücadele yeterli olmadı. İki oyuncunun pas tercihleri iyi olmadı.
Osimhen... Nijeryalı gerçekten çok çalışkan ve fedakâr. Ancak bu maçta top alamadı, fırsat yakalayamadı. Zaman zaman geriye gelerek top almaya çalıştı.
MARİO LEMİNA... Gençler düzeyinde Fransa Milli Takımı’nda oynayan Gabonlu sonradan ülkesinin milli takımını seçmişti. Bu maçın en iyisiydi. Lemina, Fenerbahçe’nin orta saha hakimiyetine izin vermedi. Bu maçın bir yıldızı varsa Lemina’ydı.
Skriniar... Sağlam ve sert oynadı, Osimhen’e fırsat vermedi.
Çağlar Söyüncü elinden geleni yaptı.
Yusuf Akçiçek... Fenerbahçe’nin en iyisiydi. Neredeyse hatasız oynadı.
Oğuz Aydın... Bölgesini iyi savundu, Barış Alper’le eşleşmesinde çoğunlukla kazanan oyuncu oldu.
Kostic, konuk takımın bir diğer iyi oyuncusuydu.
Szymanski ve Fred... Savunma kısmında söylenecek çok söz yoktu fakat hücum konusunda iyimser olmak mümkün olmadı.
Tadic... Etkili olduğunu söylemek hiç kolay değil.
En Nesyri... Formda Faslı ilginç bir oyuncu. Gol atmadığı/atamadığı maçlarda yok gibi.
Dzeko... Fenerbahçe’de galibiyeti en çok isteyen oyuncu gibiydi. Ama yorgunluğu ve mental yorgunluğu gözlemlendi.
Her iki takımda da oyuna giren oyuncular fark göstermedi. Sadece Djiku kafa vuruşunda öne çıktı.
Hakem... Yabancı hakem; Vincic...
Hayli övgü aldı Vincic. Ama gerçekten iyi miydi?
Yoksa farkı gösteren oyuncuların ona saygısı mıydı?
Ya da hakem şansı yanında mıydı?
Belki de hepsi. Ancak vasat bir maç yönetti Slovenyalı. Çok faul çaldı. Oyunu hızlandırma gayreti görülmedi. Bir Türk hakemi gibi hatalı faul kararları ve kart hataları vardı ancak kendi içinde bir standardı da vardı. Fazla kritik pozisyon da yaşanmadı zaten. İptal edilen gol ve penaltı kararında büyük çoğunluk kendisini haklı gördü.
Vincic, otoritenin sadece kartlarla gösterilmeyeceğinin güzel bir örneğini vermek konusunda iyiydi. Ancak özellikle 70’ten sonra -bu benim subjektif izlenimim, algım- maçın berabere bitmesini istedi.
Bu arada son bir haftada 3. maçına çıkan Vincic’te yorgun ve mental yorgun bir görüntü verdi.
KIRILMA-MA NOKTASI... Okan Buruk, 89’da Osimhen’i kenara alıp Kaan Ayhan’ı sahaya sürdü. Osimhen istemediyse, bir sakatlık söz konusu değilse riskli bir karardı. Bu hamle doğru olsa bile yenilebilecek bir gol Buruk’un başını çok ağrıtabilirdi.
SONUÇ... Reel sonuç, Galatasaray ve Okan Buruk, istediği iki seçenekten birini gerçekleştirerek kazanan taraf oldu.
DERBİ ve YABANCI HAKEM
#Kazık...
TFF Başkanı, “federasyona bir kazık olsun işte, ne olabilir işte” dedi.
(Kayseri-Konya maçındaki ofsayt pozisyonu için)
---
TFF Başkanı, damarımı kesseniz kanım bordo-mavi akar... Bizim rengimiz belli; kırmızı-beyaz dedi. Başkan ayrıca Başkanvekili Otyakmaz’ın da Sivasspor gömleğini çıkardığını söyledi.
Sayın Başkan ve Başkanvekili, bunların bizim için bir önemi yok. Önemli olan söylem ve eylemlerinizde iyi olmanız, görevin gereğini yerine getirmenizdir.
Örneğin çözümü yabancı hakemde bulmak, iyi midir, görevin gereği midir?
---
Mesele Sloven Vincic değildir. Vincic’in ülkesi de değildir. Eğer çözümü yabancı hakemde buluyorsak, bu yabancının, bizim ligimizin üstündeki bir ligden olup olmamasıdır.
Derbi hakeminin İngiliz ya da Alman olmaması tartışma konudur. Bakın, Marciniak bile demem ki Polonyalı şu an dünyanın en iyi hakemlerinden biridir, belki de birincisidir ama derbiye olmaz...
---
Haftanın sorusu; Kayseri-Konya maçı ne olacak? Tekrar edilecek mi?
---
TRT Spor, Slovenyalı bir gazeteci ile yapılan röportajı yayınladı. Gazetecinin söylemlerine göre Vincic harika bir hakemdi.
Ben bir ara gazetecinin, “dünyanın en iyi hakemi” demesini beklemedim değil doğrusu.
Bu arada Vincic, UCL’de PSV-Juventus (3-1) maçını yönetmişti. İtalyanlar, Juventus’un iyi oynamadığı ve turu hak etmediği görüşünde olsalar da Vincic’den şikayetçi oldular.
AVRUPA MESAİSİ
Fenerbahçe, 3-0’ın rövanşında Anderlecht ile 2-2 berabere kaldı ve adını son 16 turuna yazdırdı. Temsilcimizin son 16 turundaki rakibi İskoçya’dan Rangers oldu.
Kolay bir eşleşme olmamakla birlikte turun favorisi Fenerbahçe... Sarı lacivertliler büyük ihtimalle çeyrek finale kalacak gibi...
Diğer temsilcimiz Galatasaray, turu zaten ilk maçta kaybetmişti. Galatasaray, evindeki rövanş maçında AZ Alkmaar ile 2-2 berabere kalarak Avrupa’ya veda etti.
21.02.2025/Cuma
KARTAL KANATLANDI...
İKAS EYÜPSPOR-BEŞİKTAŞ AŞ: 1-3
Goller: Tayfur Bingöl (1’)/Rafa Silva (18’), Rashica (45+2’), Semih Kılıçsoy (60’)
Eyüp, sağlam savunması ve mücadeleci oyunuyla dikkat çekmiş, puan cetvelinde -sezon başı itibarıyla- beklenmedik bir yer elde etmişti.
Bu maçta da hemen öne geçince tam Eyüp’ün istediği durum hasıl oldu... Sıkı savunma, hızlı hücumlar.
Ama iyi bir gününde değildi takım, ya da... Yediği gole rağmen Beşiktaş izin vermedi.
Ev sahibi asla organize olamadı, rakip sahaya geçemedi. Şaşılası durum takımın savunma yapamaması idi. Doğrusu Arda Turan’ın takımı bugün kevgir gibiydi.
Şok gole karşın Beşiktaş ilk devrede müthiş bir oyun ortaya koydu. Eyüp kalecisi Berke Özer, birkaç maç haricinde hiç bu kadar kurtarış yapmamış olmalı.
Konuk takım daha ilk devrede koparabileceği maçı biraz zora soksa da devreyi Rafa Silva ve Rashica’nın golüyle önde kapamayı bildi.
Futbol bu işte... Beşiktaş’ın ikinci golünden önce Eyüp, golden sonra bir kez gidebildiği rakip kalede Thiam ile Mert Günok’a takıldı. Dönen top Berke’nin kalesinde gol oldu.
Ole Gunnar, ikinci devreye İmmobile yerine Semih Kılıçsoy ile başladı. Beşiktaş aynı oyununa devam ederken genç Semih golü atınca iş bitti. 60’tan sonra tempoyu biraz düşüren konuk takım yine de pozisyon üreten taraf oldu.
Ole Gunnar ile Beşiktaş’ın mutluluğu bu hafta da devam etti.
İmmobile çalışkanlığına karşın verimsiz bir günündeydi. Rafa’ya asist yapmasına karşın kendisi inanılmaz pozisyonları harcadı.
Maçın yıldızı şüphesiz Rafa Silva oldu. Rashica ve temiz futboluyla Joao Mario kendisine eşlik etti.
Takım olarak iyi bir gününde olmayan Eyüp’te -mecbursa- Emre Mor söylenebilirdi. Ancak Emre oyunun sadece hücum kısmını oynamaya devam etti.
Maç sonunda Beşiktaş’ı tebrik eden Arda Turan, kendisinin ve takımının eleştirisini çok güzel yaptı.
Hakem... Muhammet Ali Metoğlu. İyi de neden bu maçın hakemi yabancı değildi?
Cuma’nın diğer maçında Bodrum, konuk ettiği Hatay’ı eli boş gönderdi. 41’de Puşcaş’ın golüyle 1-0 yenen Bodrum çok önemli bir 3 puan alırken rakibini kaderiyle baş başa bıraktı.
Talihsiz kent Hatay, bu mağlubiyetle umutlarını büyük ölçüde kaybetti, Adana Demirspor’dan sonra ligden düşmenin en büyük adayı oldu.
Portekizli Teknik Direktör Morais 3 maçta 7 puan toplayarak Bodrum’un umutlarını canlandırdı. Ama hâlâ işleri çok zor.
Maçın en iyisi Taylan Antalyalı oldu.
Bu maçın hakemi Ali Şansalan’dı... Yerli hakem.
22.02.2025/Cumartesi
Sivas-Konya: 1-1
Goller: Emrah Başsan (8’)/Yusuf Erdoğan (13’)
Kırmızı kart: Radakovic (Sivas, 80’)
Hataların maçıydı. Daha da gollü bitebilirdi. Konya, kazanmaya daha yakın bir oyun sergiledi. Konya’nın formda golcüsü Kramer bu maçta pek ortada görünmedi.
Yerli hakem Zorbay Küçük takımlara göre çok daha az hata yaptı.
Antalya-Kasımpaşa: 2-1
Goller: Soner Dikmen (10’), Samudio (42’)/Hajradinovic (90+5’)
Antalya, iyi başladığı maçta Soner Dikmen’in hazırlanış açısından çok güzel golüyle öne geçti. Devreyi 2-0 önde kapayan ev sahibi çok rahatladı.
İkinci devre vites yükselten Kasımpaşa çok üretken olamadı. Son dakika da gelen gol puana yetmedi.
Samsun-Rize: 2-3
Goller: Samet Akaydın (23’-KK), Emre Kılınç (41’)/Şatka (52’-KK), Ali Sowe (86’), Altin Zeqiri (88’)
Hayret verici bir şekilde Eyüp gibiydi Samsun. Mouandilmadji’nin yokluğunda organize olamadı takım. Ercan Kara da kadroda değildi. Ntcham kadroda olmasına karşın son dakikalarda oyuna girdi. Holse de etkisizdi.
Buna rağmen Samsun ilk devreyi 2-0 önde kapadı.
Gemileri yakan İlhan Palut 3 oyuncu değişikliğiyle oyuna başladı. İyi bir gününde olmayan Samsun bu değişikliklere cevap veremedi ve baskıyı kabul etti.
2-1’i erken bulan konuk takım moral kazandı ve daha iyi oynadı. Son dakikalarda 2 gol daha atan konuk takım maçı 3-2 kazanarak 3 puanı kaptı.
Samet’in ceza sahası içinde rakibine müdahalesi bence net penaltı iken yerli hakem Halil Umut Meler ve yabancı VAR pozisyonda ihlal görmedi.
Maça sonradan giren Altin Zeqiri oyuna gerçekten damga vurdu.
23.02.2025/Pazar
Kayseri-Göztepe: 1-0
Kayseri, Nazon’un 44’de attığı golle maçı 1-0 kazandı. Jakirovic ile nefes alan ev sahibi gelecek umutlarını güçlendirdi.
Ligin iyilerinden Göztepe de diğerleri (Eyüp ve Samsun) gibiydi bu hafta. İzmirliler mağlubiyeti kabullenmiş göründü.
Hakem Cihan Aydın’dı.
Alanya-Adana Demirspor: 3-2
Goller: Arda Okan Kurtulan (63’-KK), Hadergjonaj (68-P), Yusuf Özdemir (90’)/Yusuf Barası (33’ ve 37’)
Adana Demir şok bir biçimde öne geçti ve devreyi 2-0 önde kapadı. Bunu daha önce yapmıştı Adanalılar. Ancak yine sonuç alamadı takım. Diğer bir deyişle büyük bir geri dönüşe imza attı ev sahibi.
Hakem Ozan Ergün’dü.
KOLAY ve ZOR
TRABZONSPOR AŞ-GAZİANTEP FK AŞ: Banza (45+2’ ve 58’), Visca 45+6’)/Semih Güler (77’), Maxim (85’)
Maça Gaziantep daha iyi başladı ve konuk takım ilk 45 dakikayı iyi oynadı. Selçuk İnan, puan istediğini maç boyu gösterdi. Ancak ilk devrenin uzatma dakikalarında gelen 2 gol Trabzon’u rahatlatırken konuk takım için iş çok daha zorlaşmıştı.
Buna rağmen ikinci devreye de iyi başladı Gaziantep. Lakin iyi oynanan dakikalarda yenilen bir gol maçı bitirdi...
Hayır, bitmemiş. Gaziantep son bölümde attığı 2 gol ile skorda farkı bire indirdi ve bir puana çok yaklaştı. Buradan verilecek 1 puan hem takımı hem de Şenol Güneş’i sıkıntıya sokabilirdi.
Çok iyi bir gününde olmamasına rağmen Simon Banza 2 gol atarak maçın en iyi oyuncusu oldu.
Maçın hakemi Atilla Karaoğlan, bir Türk.
Haftanın maçı;
-
Haftanın takımı;
Beşiktaş
Haftanın futbolcusu;
-
Haftanın performansı;
İlham Palut (Rize TD)
Haftanın performansları;
Rafa Silva (BJK), Taylan Antalyalı (Bodrum), Altin Zeqiri (Rize), Banza (Trabzon), Lemina (GS)
Haftanın golü;
-
Haftanın güzel golleri;
Soner Dikmen (Antalya), Ali Sowe (Rize), Emre Kılınç (Samsun)
Haftanın asisti;
-
Haftanın hakemi;
-
(Vincic haftanın hakemi performansı gösteremedi. Diğer hakemler Türk’tü zaten!)
Haftanın pozisyonu;
-
Haftanın söylemi;
Serdal Adalı (BJK Başkanı): Bizim maçlarımıza da (Galatasaray ve Fenerbahçe maçlarına) aynı hakemi (Vincic) istiyoruz/İyi bir yol açılmadı...
Bünyamin Ateş (Yorumcu): Neresinden bakarsan bak Sayın Başkan bir dinamit daha attı.
(TFF Başkanı Hacıosmanoğlu’nun Konya-Kayseri maçıyla ilgili açıklaması. Başkan, Konya’nın golünün ofsayt olmadığını ve çizginin -ısrarla ya da kasıtla- hatalı olduğunu söyledi)
Haftanın talihlisi;
MHK ve TFF (Derbiden dolayı hakem eleştirisi görmemek)
Haftanın talihsizi;
MHK ve TFF (Bundan sonraki hakem atamaları)
Kadir Sağlam (Derbinin 4. hakemi; Türk hakemliği ve Türk hakemler adına Mourinho’nun “fırçasına” maruz kalması.
GÖZE TAKILANLAR;
*Galatasaray, yabancı hakem ataması için Tahkim’e başvurdu. Tahkim başvuru talebini reddetti.
*Hacıosmanoğlu: “Survivor’a yarışmacı mı alıyorsunuz? İnsanlara bu kadar büyük anlamlar yüklemenin manası yok/TFF bir tarafta, UEFA Başkanı bir tarafta. Acun Ilıcalı gidip Slovenya’dan Survivor’a yarışmacı alabilir, cazip gelir gider. Bir kişiye bu kadar anlam yüklemenin manası var mı veya herhangi birinin haddine mi? UEFA’ya ve TFF’ye hakaret bu. Herkesin herkesle bir yerde resimleri var. Bu kadar büyük saçmalık olabilir mi?”
*Bir öneri de benden; Trio’daki yorumcular değişsin. Yabancı yorumcular görev yapsın. Acun Bey, bu işi başarabilir.
*Bir dakika! Kulüp başkanları ve yöneticileri de yabancı olsun...
*Okan Buruk, belki de ilk kez oyun formatını değiştirdi. Belki de hoca buna mecbur kaldı. Takım çok yorgundu. Mental yorgunluk had safhadaydı. Oyuncuların formunda düşüş vardı. Bütün takımlar aynı durumda denemez; Galatasaray, kulübenin zayıf kalması nedeniyle maçlarını neredeyse 12 kişi ile oynadı. Şimdi kulübe kuvvetlendi, takım ritmini bulduğunda yine iyi futboluna dönecektir.
GÖZE BATANLAR;
*TFF Başkanı Hacıosmanoğlu’nun açıklamaları gündem oldu. Başkan, Kayseri maçında Konya’nın attığı golde ofsayt yoktu dedi ve devam etti, “Bunu yapan şirket var, o arkadaşı bir daha göndermemelerini söyledik. Kamuoyunun takdirine bırakıyorum, oranın hâkimi olan hakemi dinlemiyorsun! Federasyona bir kazık olsun işte, ne olabilir işte!" ifadelerini kullandı.
*Başkanın açıklaması üzerine Konya, maçın tekrarını istedi.
*UEFA öncelikle Ceferin’den kurtulmalı.
*Hacıosmanoğlu: Adam (Vincic) bir maçta kariyerini mi yok edecek?
Hayır, diyelim ki Vincic maçta büyük hatalar yaptı. Vincic’e cezayı kim, nasıl verecek?
*Acun Ilıcalı’dan Galatasaray’a “Bu bir zekâ meselesi! UEFA’ya yine rezil olmayın” dedi.
Acun Ilıcalı: Maymunu siyahi bir insana söylersen, ırkçılıktır. Beyazlara söylersen, nasıl ırkçılık bu! Nasıl bir ırkçılık bu! “Sincap gibi zıplama, maymun gibi zıplama” dediğimde, bu nasıl ırkçılık. İnsanlar sarı kart için zıplarken, bu grup beyaz ise... Jose Mourinho’nun orada söylediği şey insanların fazla zıplaması ve tepki göstermesi. O kulübe rengi ile ilgili bir konu değil bu. O kulübedekileri fiziksel olarak maymuna benzetmiyor. Zıplıyorsunuz, maymunlar ormanda zıplar ya... “Sarı kart için zıplıyorsunuz” diyor. “Maymun gibi zıplama” dersem, ben de mi ırkçıyım! Kötü oynadınız anladık, hakemi eleştirdiniz anladık! Ne ara ırkçılığa geldiniz ya? Kimseyi aptal yerine koymayın. (ajansspor.com)
Eh! Maymunların ormanda zıpladığını da öğrenmiş olduk böylece.
Yorum-Haber: Yüksel Durak