Tarih: 19.03.2024 11:43

FUTBOL KAPANSIN! TFF KAPATILSIN!

Facebook Twitter Linked-in

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli zaman zaman “TTB kapansın”, “Anayasa Mahkemesi kapatılsın” gibi çıkışlarda bulunuyor ya asıl çıkış “FUTBOL KAPANSIN” ya da “TÜRKİYE FUTBOL FEDERASYONU KAPATILSIN” olmalı.

Bu ülkenin ve milletin onca sorunu varken futbol, daha doğrusu futbol üzerinden yaratılan bir gerginliği bu ülkenin insanı taşıyamaz, taşımamalı. 

Bu ülkenin insanları farklı forma rengi nedeniyle düşmanlaştırılamaz, düşmanlaştırılmamalı. 


 

ÇANAKKALE ZAFERİ’NİN üzerinden geçen 109. yılda tüm şehit ve gazilerimizi rahmet, minnet ve saygıyla anarken, o zaferde farklı etnik kökenden ve inançlardan insanımız savaşmış, 250 binin üzerinde kayıp verilmiş iken bu nedir ALLAH AŞKINA?

Trabzonspor ile Fenerbahçe maçında yaşananlar nedir?

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten ilhamla biz zeki, çevik ve AHLAKLI spora, futbola ne zaman kavuşacağız?


 

Tüm paydaşların görev bilinci ve sorumluluğu ile bir araya gelmesi, bu çirkin durumun ortadan kaldırılması için gereğinin yapılması çağrısında bulunuyorum. 

Başta TFF ile Gençlik ve Spor Bakanlığını, İçişleri Bakanlığını, kulüp başkanı ve yöneticilerini, yorumcuları ve medyayı aklıselime davet ediyorum.

Aksi takdire bunun vebali çok ağır olacaktır. Bu vebali gerekli cezaları alsalar bile dünyada ödemek mümkün olmayacaktır.


 

Çanakkale Zaferi haftasında ve Ramazan ayında umarım bu bir milat olur.

*** 

Hafta yine “masada” başladı maalesef. Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, görüntüler eşliğinde bir basın toplantısı düzenledi. Ali Bey bu toplantının hem moderatörü, hem hakem yorumcusu, hem savcısı hem de hâkimiydi.

Ancak bu defa toplantı öncekiler kadar gündem olmadı. Başkan, yönetici ve fanatik taraftarları bilmem ama milyonlarca insan, başkan ve yöneticilerin birbirlerine “göndermelerinden”, amiyane tabirle birbirlerine “laf sokuşturmalarından” sıkılmış olsa gerekti.

Gerçekten başkan ve yöneticilerin birbirleriyle derdi, bir futbolsever olarak artık beni hiç ilgilendirmiyor. 


 

Yine de bu toplantıdan iki manşet çıktı;

Galatasaray ile FETÖ bağlılığı/birlikteliği iddiası.

Galatasaray’ın “Beka Sorunu” olması...

Birincisine söyleyecek hiçbir şeyim yok; müddei iddiasını ispatla mükelleftir. 

İkincisine gelince çok tuhaftı. Ali Koç’un Dursun Özbek ve yönetimiyle ilgili sorunlarına gerçekten hiç girmeyeceğim. Ama 119 yıllık bir camiaya, tarihe geçmiş, tarih yazmış bir camiaya böyle bir itham “akıl tutulması” olsa gerek. 


 

Bir de “mütekabiliyet” denen bir şey var. Karşılıklılık. Yani bir başkanın muhatabı, diğer kulübün başkanıdır. Oysa Ali Koç, toplantıda Galatasaray camiasını, başkanını ve yönetimini muhatap almakla birlikte teknik direktörünü, futbolcularını, hatta eski futbolcularını ve bazı medya mensuplarını muhatap aldı ki bu daha önce pek görülmüş bir şey değildi. 


 

Ey başkanlar! Ey yöneticiler! Siz illaki gidicisiniz. Vaktiniz geldiğinde gideceksiniz. Ama Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş hep duracak. Dünya ve Türkiye durdukça duracak bu camialar. 


 

FB Başkanı Ali Koç’a GS cephesinden cevap gecikmedi. Açıklama “Psikolojide yansıtma” başlığıyla verildi. 

Bir önceki basın toplantısında Pendikspor’dan da Ali Koç’a bir cevap gelmişti. Bu defa Eyüpspor Başkanı Murat Özkaya’da Ali Beye cevap verdi, Thiam ve Samu Saiz transferlerinde sorun olmadığını söyledi. Özkaya, kulübün marka değeri için GS ile sponsorluk anlaşması yaptığını da açıkladı.


 

Bir de biz başka ülkelere benzemeyiz. Gettolaşma yoktur bizde. Bizde Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray mahalleleri yoktur. İç içeyizdir biz. Bu ülkenin her yerinde, her köşesinde, her köyünde Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaraylı bulunur. Bu ülkenin hemen her evinde Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaraylılar vardır. Ali Koç’un eniştesi de Galatasaraylıdır. 

Ağır ve zorlu bir rekabetimiz vardır ama nihayetinde kardeşiz biz. 

Kardeşleri ötekileştirmeye, düşmanlaştırmaya, birbirinden nefret eder hale getirmeye hiç ama hiç kimsenin hakkı yoktur. Lütfen!

***

Bu arada bir de “ortak dost” sorunumuz ortaya çıktı. Ali Koç, bir ortak dostun, Dursun Özbek’in kendisi ile görüşmek istediğini açıkladı. Dursun Özbek, kendisinin değil, ortak dostun böyle bir şey önerdiğini söyledi. Ortak dost konuşmadıkça işin aslını iki başkan, ortak dost ve bir de Allah bilecek. Biz yine havanda su döveceğiz. 

***

Süper Lig hafta değerlendirmelerimi yaparken adil olmaya, herkese hakkını teslim etmeye uğraşıyorum. Ancak tarafsız kalmak adil olmayabilir. Bazı durumlarda hiç olmaz. 

Fenerbahçe-Galatasaray yönetim kavgalarında da tarafsız olma gayretim var. Benim derdim bu kavgalarda “camiaların” hedef alınması. Bütünüyle camiaların hedef alınmasını (Utanmaz bir camia, FETÖ gibi) çok yanlış ve çok zararlı buluyorum. 

***

PREMIER LİG’DE Liverpool-Manchester City maçı vardı. Hile yoktu, aldatmaya yönelik hareketler yoktu. Darbe almadığı halde yüzünü gözünü tutanlar, seksen takla atanlar yoktu. Mücadele vardı. Ayağa, bileğe basmalar, yüze dirsek ve tokatlar yoktu. İkili mücadelelerde kuralların izin verdiği ölçüde mertçe bir sertlik vardı. Vakit geçirmek, zamanı öldürmek yoktu. Tribünlerde taraftara ve ekran başında seyircilere saygı vardı. Kenarda takımını yöneten teknik direktörler vardı. Sahada maçı yöneten adam... Kısacası zeki ve çevik sporcular aynı zamanda AHLAKLIYDI.

Marka değeri parayla, reklamla, söylemle olmuyordu işte.

Bir an için bu İngilizlerin futbol ahlakı dünyaya hâkim olsa dünyada sorun kalmaz vallahi diye düşünmeden edemedim.

***

TEKNİK DİREKTÖR… Bakar mısınız saygıya, Liverpool’un belki de en başarılı teknik direktörünün saygısına;
Jürgen Klopp: İşimi iyi yaptığımı biliyorum. Pep Guardiola beni çok geliştirdi. Dünyanın en iyisi o. 

***

GENÇ TEKNİK ADAMLAR… Takımlarımızın yönetiminde yer almaya başladınız. Bu çok hoş ve olumlu bir gelişme. Ancak teknik direktörlük için çok şey gerek lakin en fazla da kenarda takımı yöneten bir lider olmak gerek. Ve bu konuda büyük sıkıntılarınız var. Hâl, hareket, söylem ve mimiklerinizde sıkıntılarınız var. 

Ama şanslısınız, önünüzde çok iyi örnekler var. İzleyin Jürgen Klopp’u, Pep Guardiola’yı… 


 

KUPA AVRUPA

FENERBAHÇE MUTSUZ

Fenerbahçe-Union Saint-Gilloise: 0-1

Fenerbahçe, deplasmanda 3-0 yendiği rakibe karşı rotasyonlu bir kadro ile çıktı. İlk maçın skorunun getirdiği rahatlıkla muhtemelen hafta sonu oynanacak Trabzon maçı akıllardaydı. 

Taraftar açısından keyifsiz bir akşam oldu. Sarı lacivertliler özellikle ikinci devrede fazlasıyla etkisiz kaldı. Takım maçı tek isabetli şutla tamamladı. 

Önemli olan turu geçmekti elbette. 

Turu geçen FB, çeyrek finalde Yunanistan’ın Olympiakos takımıyla eşleşti. 

Temsilcimiz Konferans Ligi’nin favorisi olarak emin adımlarla yoluna devam ediyor.


 

Buna karşın FB camiası pek mutlu olmadı. Geçen hafta zorlu Pendik galibiyeti sonrasında da camia pek mutlu görünmedi. FB başkanı ve yönetimi öncelikle bu sorunu çözmeli.


 

15.03.2024/Cuma

VAVACARS FATİH KARAGÜMRÜK-TÜMOSAN KONYASPOR: 1-1

Goller: Güven Yalçın (85’)/Ndao (43’)


 

Maç fevkalade durgun başladı. Hani iki takıma birer puan aldınız dense hiç oynamayacaklar gibiydi. Yine de ilk yarının daha derli toplu tarafı Konya idi. Devreyi önde kapamaları kendileri için büyük şanstı.


 

2. devrede çok fazla kapandı Konya. Bu ev sahibini daha çok üstüne çekti. Ancak Karagümrük’ün tempo sorunu vardı ve bu yavaş oyun ile gol mümkün değildi. Nitekim gol, maç boyunca iyi savunma yapan Konya defansının hatasından geldi.


 

Maçın en iyisi Konya’dan N’zonzi oldu. Kongolu Fransız takımının oyun lideri olarak iyi bir performans sergiledi.


 

Hakem Bahattin Şimşek, Konya’nın bir penaltısını atladı. Genel olarak iyi bir görüntü verdi Şimşek. Ligin boyunun kısaldığı şu günlerde hakemler çok daha dikkatli olmak zorunda.

 

SİLTAŞ YAPI PENDİKSPOR FUTBOL AŞ-İSTANBULSPOR AŞ: 1-0

Gol: Halil Akbunar (90+7’)


 

Kırmızı Kart. Vorobjovas (75’, İstanbul)


 

İstanbul, temiz oyununa ve mücadelesine devam ediyor. Bu maçta da 1 puanı son dakikaya kadar elinde tuttu takım.


 

Şiddetle puana ihtiyacı olan ev sahibi, oyununu etkili kılmakta zorlandı. Yine de birkaç net pozisyon buldu. Buna karşın ligin ikinci yarısına müthiş bir başlangıç yapan forvet hattı suskun kaldı. 3 puanı getiren gol son dakikada biraz da kısmetle geldi. 


 

Hakem Oğuzhan Çakır’ın maç içinde tartışılabilir kararları olmakla birlikte gol öncesi don dakikada verdiği faul kararı çok değerliydi.


 

16.03.2024/Cumartesi

CORENDON ALANYASPOR-MONDİHOME KAYSERİSPOR: 1-0

Gol: Oğuz Aydın (90+13’)


 

Maçın 90 dakikasında iki takımın da skora hiç itirazı yoktu. Maçın tek etkili pozisyonu konuk takımdan geldi, Cardosa’nın kaleci Ertuğrul’un üzerinden aşırdığı top direkten döndü.


 

Maç ilave edilen sürede heyecan fırtınasına döndü. Alanya serbest atıştan bir gol buldu. Çok uzun süren bir inceleme sonucu gol ofsayt gerekçesiyle iptal edildi. 

Alanya üzülür ve Kayseri sevinirken Oğuz Aydın’ın şok golü geldi. Hemen ardından son Kayseri atağında Yusuf Özdemir topu kale çizgisinden çıkardı ve takımına 3 puan kazandırmada gol kadar bir etki yaptı.

Oğuz Aydın golleriyle takımını sırtlamaya devam ediyor.


 

Alanya’nın attığı golde Richard ofsayt pozisyonundaydı. Ancak pasif miydi, rakibi etkiliyor muydu? Bu kararı vermek için 8 dakika çok uzun bir süre. Kural ofsayt diyor ama ben futbolun doğasında bu tür gollerin geçerli olması gerektiğini düşünüyorum. 


 

MKE ANKARAGÜCÜ-RAMS BAŞAKŞEHİR FUTBOL KULÜBÜ: 2-1

Goller: Tolga Ciğerci (57’-P), Ali Sowe (67’)/Figueiredo (80’)


 

Puana çok daha fazla ihtiyacı olan taraf Ankaragücü’ydü. Ramazana rağmen tribün desteği de arkasındaydı ev sahibinin. Ancak ilk yarısı ortada bir maç oldu.


 

İkinci yarıda çok da etkili olmayan oyunculardan Ali Sowe ortaya çıktı ki Başkent ekibinin buna çok ihtiyacı vardı. Gambiyalı takımına önce bir penaltı kazandırdı, sonra da bir gol attı. 

Ancak kaleci Bahadır Güngördü de kritik kurtarışlarıyla 3 puana büyük bir katkı verdi. Kaleci bir de Ali Sowe’ye asist yaptı. 


 

Başakşehirli Hamza Güreler daha dikkatli olmak zorunda. Hakem Cihan Aydın’ın hoşgörüsü olmasaydı genç oyuncu maçı tamamlayamayabilirdi. Hamza Güreler-Tolga Ciğerci pozisyonunda Hamza’ya sarı kartı doğru bulan yorumcular da vardı fakat ben futbolcu sağlığı diyorum… 

Bu arada Cihan Aydın’ın, Hamza Güreler haricinde çok iyi bir maç yönettiğini söylemek gerek.


 

SON DAKİKAYA SIKIŞAN HİKÂYELER

BEŞİKTAŞ AŞ-BITEXEN ANTALYASPOR: 1-2

Goller: Muçi (46’)/Bünyamin Balcı (5’), Buksa (38’-P)


 

Son dakika… Beşiktaş 2-1 geride. Duran topta Mert Çetin ileri çıkıyor. Kaleci gelen topa kafayı vuruyor. Top Antalyalı oyuncunun açık olan koluna çarpıyor. Hakem Burak Pakkan VAR ikazıyla penaltı kararı veriyor. 

Penaltı için Rashica topun başına geliyor. Kosovalı tam topa vuracakken ayağı kayıyor ama yine de topa vuruyor, top ağlarla buluşuyor. Anında kaleci Helton Leite ve Antalyalı oyuncular itiraz ediyor. Rashica’nın sol ayağıyla da bir teması var diyorlar. VAR incelemesi sonunda Beşiktaş aleyhine çift vuruş kararı geliyor. Maç bitiyor.


 

Maçın ilk yarısında Antalya’nın dengeli oyununa karşın BJK sahada değildi adeta. Bu durumdan çok iyi yararlanan Sergen Yalçın’ın takımı ilk yarıyı 2-0 önde kapadı.


 

İkinci devrenin hemen başında gelen gol tribünlere umut verirken takımı da canlandırdı. Bu devre ev sahibi daha etkiliydi. Ancak bulduğu pozisyonlarda kaleci Leite başarılıydı. 

Santos’un oyunu konusunda görüşlerimi daha transferin başında belirtmiştim. Hafta hafta değerlendirmelerim de çok umutlu değildi. Lakin BJK’nin bu derece skor alamayacağını düşünmemiştim. Zor gol yiyecek olan bir Beşiktaş’ın, maçlarını da zorlukla ve kısır skorlarla kazanma ihtimali vardı. Olmadı. Portekizli skor alma konusunda başarılı olamadı.

Tamam, bu sene için çok fazla eleştiri yanlış olabilir fakat Santos’un gelecek sene için umut verdiğini söylemek çok zor olsa gerek.

Belki de Beşiktaş’a başkan, yönetici ve teknik direktör şansı gerek.


 

Antalya lehine çalınan penaltı kolay bir penaltıydı fakat Gedson Fernandes rakibinin formasını biraz fazla sündürmüştü. VAR’ın elinde kanıt vardı, hakem Burak Pakkan’ın da takdir hakkı. 

Beşiktaş penaltısında Naldo’nun kolları olması gerektiğinden fazla açıktı. 

Pakkan başarılıydı.

 

YUKATEL ADANA DEMİRSPOR AŞ-EMS YAPI SİVASSPOR: 4-1

Goller: Youcef Atal (13’), Yusuf Sarı (54’), Nani (65’), Emre Akbaba (83’)/Koita (51’)


 

Kırmızı Kart: Youcef Atal (85’, Adana Demirspor)


 

Sivas’ta Manaj cezalıydı. Manaj’ın olmaması demek Sivas için hücumda büyük sıkıntı var demekti. Zaten Bülent Uygun ile oldukça defansif bir oyun oynayan konuk takım için bu deplasman iki kere zordu.


 

Adana Demirspor ise oyun anlayışını kısmen düzeltse de skor anlamında zorlanıyordu. Daha önceki haftalarda dediğim gibi Hikmet Karaman’ın ciddi anlamda bir teknik direktör şansına ihtiyacı vardı. 

İyi başladı ev sahibi. Atal’ın slalom yaptıktan -4 kişiyi geçti oyuncu- sonra attığı erken golle öne de geçti. Fakat kalan bölümde bir türlü ikinci golü atamadı, devre 1-0 bitti.


 

İkinci devre Sivas şok golle beraberliği yakalayınca Mavi Şimşekler için işler zora girdi derken Yusuf Sarı takımını 3 dakika içinde tekrar öne geçirdi. Sarı, zaten sahanın en iyisiydi. 

Ardından ADS eski günlerinden bir kesit sundu ve maçı farklı kazandı. Skorla birlikte oynanan oyun TD Hikmet Karaman’ı mutlu etmiştir. 


 

17.03.2024/Pazar

ÇAYKUR RİZESPOR AŞ-GAZİANTEP FUTBOL KULÜBÜ AŞ: 3-1

Goller: M’Bakata (64’-KK), Olawoyin (84’), Zeqiri (90+7’)/Sorescu (54’)


 

Cumartesinin durgun maçlarına karşı pazar maçları iyi başladı, heyecanlı ve olaylı bitti.

Selçuk İnan’ın takımı iyi bir ilk devre çıkardı lakin gol atamadı. Buna karşın ev sahibi skora razı bir görüntü verdi.


 

Maçın 2. devresi müthişti. Gol ve puan isteyen konuk takım 54’te amacına ulaştı. Golden sonra daha da iyi oynadı takım. 10 dakika içinde biri mutlak gol pozisyonu, biri direkten dönen top olmak üzere üç tehlike oluşturdu rakip kalede. İkinci golün gelmesi an meselesiydi. 

Bu dakikaya kadar oyunda pek görünmeyen Rize, duran topta bir kısmet golüyle eşitliği yakaladı. M’Bakata topu kendi kalesine gönderdi.

Gol Gaziantep’te moral bozukluğuna yol açarken Rize top oynamaya başladı ve Olawoyin’in golüyle öne geçti.


 

Son dakikalarda riskleri göze alan ve Rize kalesinde korner üstüne korner atan Gaziantep 3. golü de yedi. 


 

TD Selçuk İnan’ı bu maçın en iyisi ama talihsizi olarak gördüm. Maxim zorlarken Draguş iyi bir gününde değildi. Ogün Özçiçek çok çalışkandı.

Bir de penaltı kaçıran Shelvey isteğine rağmen çok etkili olamadı. Sonradan açılan Olawoyin ve kulübeden gelen Zeqiri sonucu değiştiren oyuncular oldu. 


 

Ben, verdiği penaltı kararına katılmadım ancak temas ve takdir hakkına söylenecek sözüm yok. Kitapta penaltı diyor lakin Rizeli oyuncu abartıyla aldı penaltıyı.

Haftanın başarılı hakemlerinden biriydi Bitigen, sorunsuz bir maç yönetti.


 

İNANILMAZ…

KASIMPAŞA AŞ-GALATASARAY AŞ: 3-4

Goller: Icardi (34’-KK), Aytaç Kara (57’), Nuno da Costa (77’)/Mertens (27’), Icardi (48’ ve 83’), Vinicius (90’)


 

Kırmızı Kart: Winck (79’, Kasımpaşa)


 

Mauro Icardi, Galatasaray’da birçok maçta büyük hikâyeler yazdı. Ancak bu defa Arjantinli tekmili birden bir roman yazdı;

Sürpriz bir şekilde kendisine çarpan top kendi kalesine gol oldu, rakip beraberliği yakaladı. 

Sonra rakip kaleye bir gol attı, takımını öne geçirdi.

Skor aleyhine 3-2 iken penaltıyı kaleciye teslim etti, takımının beraberlik sayısını kaçırdı

Sonra güzel bir gol attı beraberliği getirdi.

Zor pozisyonda vurduğu top direkten döndü, arkadaşı tamamladı ve takımı kazandı.

Icardi’nin futbol hayatında böyle bir ikinci maçı yoktur herhalde.


 

Maç zorlu görünüyordu GS için ama ben çok fazla zorlanacağını tahmin etmemiştim. Hele iki defa öne geçen konuk takım için maçın kolay biteceğini de düşündüm. Ama inanılmaz bir rakip vardı karşıda.

Paşa, oyunun hiçbir anında oyundan ve disiplinden kopmadı, bildiğini oynadı. Hajradinovic ve Aytaç Kara zaten kariyer sezonlarını oynuyordu. Bu maçta bir de Nuno da Costa olağanüstü bir performans sergileyince geriden gelip öne geçmeyi de başardı ev sahibi. 

Ancak maçın iyilerinden Winck’in sebep olduğu penaltı ve gelen kırmızı kart oyunu etkiledi. Winck, Zaha’yı bıraksaydı ne olurdu bilemem ama Paşa maçı 11 kişi tamamlardı muhtemelen.


 

Kasımpaşa haftanın takımı, Nuno da Costa haftanın oyuncusu ve Sami Uğurlu haftanın teknik direktörü olmayı hak ettiler ancak talihsizdiler. Maçı kaybettiler.


 

Berkan Kutlu, Nelsson’un tandeminde ikinci kez sahadaydı. İkinci maçında da hata yapmadı genç oyuncu. Buna karşın Abdülkerim Bardakçı ve Sanchez’den en az birinin olmamasının, takımın boyunun uzamasına neden olduğu görüldü. Takım boyunun uzaması önde baskıyı zayıflatırken rakip takımların ceza sahasına daha fazla girmesi sonucunu doğuruyor. Nitekim Avrupa maçları da dâhil hiç kimse Antalya ve Kasımpaşa kadar ceza sahasına girememiştir.


 

İki kez öne geçmesine rağmen gelen skor dezavantajı (3-2) ve o dakikalarda kaçan penaltı, GS’nin puan kaybedeceği maçın bu maç olacağını düşündürdü. Ancak sarı kırmızılılar vazgeçmedi ve şampiyonluk yolunda çok önemli bir maçı çevirmeyi başardılar. 

Kenardan gelen Zaha ve Ziyech ile Vinicius’un katkısı unutulmaz nitelikte oldu. 

Vinicius’un golü Mitroglou’nun golünü akıllara getirdi. 2019 yılında Mitroglou, berabere bitmekte olan Akhisar maçının son dakikasında GS’deki ilk ve tek golünü atmış, o gol şampiyonluktaki en önemli gollerden biri olarak kayıtlara geçmişti. 


 

Eğer takımı kazansaydı maçın yıldızı Nuno da Costa olacaktı. Müthiş bir gol atan Aytaç Kara ve Hajradinovic çok iyi oynadı.

Icardi maçın olduğu kadar haftanın performanslarından birine imza attı. 

GS’de 2 Kerem (Aktürkoğlu ve Demirbay) etkisiz kaldı, Torreira -ki o kadarcık hakkı olsun Uruguaylının- vasat kaldı. 


 

Atilla Karaoğlan müthiş bir maç yönetti. VAR kararı beklemeden çaldığı penaltı ve çıkardığı kırmızı kart tam yerindeydi. 

Tek hatası Ben Ouanes-Barış Alper Yılmaz pozisyonu oldu. Bu pozisyonda Kasımpaşa lehine bir faul ve Ben Ouanes’e sarı kart çok daha iyi olurdu. Kitap, sarıdan sonra Ben Ouanes’in tepkisine ikinci sarı ve kırmızı der ama o dakikalarda ağır olurdu bu karar. Takdir hakkı olmasaydı günümüz teknolojisinde “robot hakemler” yönetirdi maçları.


 

ATAKAŞ HATAYSPOR-YILPORT SAMSUNSPOR: 3-0

Goller: Strandberg (3’), Dele-Bashiru (89’), Rivas (90+2’)


 

Haftanın sürprizi denemezdi ama sürpriz skoru Hatay’dan geldi. Ligin sağlam takımlarından Samsun beklenmedik bir şekilde 3 farklı bir skorla yenildi.

Bu maç, pazara cumartesinden kalan maçlardan biri gibiydi. Tempo, heyecan ve kalite vasatın altında kaldı. 


 

KAZANAN FB, KAYBEDEN TRABZON TRİBÜNLERİ

TRABZONSPOR AŞ-FENERBAHÇE AŞ: 2-3

Bardhi (63’), Trezeguet (78-P)/Fred (13’ ve 45+1’), Batshuayi (87’)


 

Geçen sezondan kalan GS-FB çekişmesi bu sezon da bütün hızıyla devam etmiş, futbol sahadan daha çok masaya çekilmişti. Buna diğer kulüpler de zaman zaman dâhil edilmişti. Beşiktaş, Pendik ve son zamanda Eyüp… Elimizde zaten bir de kızgın Trabzon-Fenerbahçe rekabeti vardı. Kadıköy’de oynanan ilk maçta olay yoktu ancak “Trabzon’da şapkadan hangi tavşan çıkacak” sorusuyla ortam hepten gerilmişti.

Bu gerilimi Trabzon tribünleri, daha doğrusu tribünlerdeki bir grup taşıyamamış olmalı ki daha ilk yarının ortalarında, Eren Elmalı/Osayi-Samuel mücadelesinin hemen sonrasında sahaya maddeler yağmaya başladı.

Oyunun kalan bölümü “sular” ve maddeler yağmuru altında “oynanamaz bir halde” devam etti. Yardımcı hakemin kulağının dibinde bir şey patladı. Kaleci Livakovic’in çenesi bir madde ile yaralandı, kan aktı. İsmail Kartal’ın koluna bir madde geldi. Futbolcular hemen her an su ve madde yağmuruna maruz kaldı. 

Çok ilginç! 2-0’dan 2-2’ye gelen oyunda bile “yağmur” devam etti.

Hakem oyunu tatil edemedi. Son dakikada gelen golle FB maçı kazandı lakin herkes, hepimiz kaybettik. 

O kadar kaybettik ki bitiş düdüğünün ardından saha karıştı, arbede çıktı, uçan tekmeler, tokatlar havada uçuştu.

Futbol, böyle bir şeydiyse hiç gerek yoktu, kapansındı…


 

Trabzon tribünlerinde yüzleri maskeli bir kısmın çıkardığı olaylar sebep değil sonuçtu aslında. Bunda futbolun bütün sorumlularının -devlet de dâhil- ve paydaşlarının vebali vardı. Allah korusun, çok daha kötülerini de yaşamak olasıydı.


 

İçişleri Bakanlığı ve Spor Bakanlığı olaylara el attı, TFF hemen bir bildiri yayınladı;

Trendyol Süper Lig’de Trabzonspor A.Ş. ile Fenerbahçe A.Ş. arasında oynanan maç sırasında ve maçtan sonra meydana gelen olaylarla ilgili; temsilcilerimiz ve devlet yetkililerimiz ile iletişim halindeyiz. 

Dostluk, barış ve kardeşlik oyunu olan futbolda yaşananlar asla kabul edilemez. 

Bu olayların tekrarlanmaması için soruşturmalar tamamlandıktan sonra olayların sorumluları ile ilgili gerekli cezai müeyyide uygulanacağından kimsenin şüphesi olmasın.

Türkiye Futbol Federasyonu 


 

Bay federasyon, cezai müeyyide konusunda kimsenin şüphesinin olmamasını istiyordu. Neden acaba? Normalde resmi kurumlarına güvenir bu millet. 


 

Yine de maça gelecek olursak;

Fenerbahçe çok etkili başladı. Rakibini kendi alanına sıkıştırdı. Bu bölümde ev sahibi çok etkisiz kaldı ve iyi savuma yapamadı. Konuk takım Fred’in çok güzel ve şok golüyle skoru yakaladı. 

İlk yarının kalan bölümünde ev sahibi oyunu dengeledi fakat rakip kalede etkili olmayı başaramadı. Fred’in 45+1’deki golü ilk yarının skorunu 2-0 olarak belirledi. 


 

Abdullah Avcı ikinci devreye Enis Bardhi ile başladı. Kuzey Makedonyalı çok istekli ve iyi bir günündeydi. Bu bölümde Bardhi’yle birlikte biraz canlanan Trezeguet ve Visca ile Trabzon oyunu karşı kaleye yıktı. FB, Trabzon’unun bu oyununu kıramadı ama sahaya maddeler yağdıran tribünler tempoyu bozdu.

Bardhi’nin frikikten attığı çok güzel gol ile ev sahibi oyuna ortak oldu fakat tribünler sahaya madde yağdırmaya devam etti. 

Sonra Trezeguet’in penaltı golü geldi ve skor eşitlendi ama tribünler yine durmadı. Ne istiyorlardı acaba?


 

Son dakikada gelen Batshuayi golü ile FB 3 puanı kurtardı.


 

Doğal olarak Fred oyunun yıldızıydı. Trezeguet/Osayi-Samuel, Visca-Ferdi Kadıoğlu eşleşmelerinde sarı lacivertliler daha üstündü.

İrfan Can Kahveci ile Edin Visca ve Abdullah Avcı diyalogları ilginçti. 

Geçen haftaki yazımda çok güzel bir maç bizleri bekliyor olabilir demiştim. Gerçekten de böylesi olaylar olmasaydı iyi bir oyun izleyebilirdik.


 

Hakem Halil Umut Meler’in ataması bile tartışmaya açılmıştı. Oysa şu an için en iyi ve elit hakemimizdi. Oyun içinde ciddi hataları oldu Meler’in. Trabzon’un penaltısında Djiku’ya kırmızı kart göstermemesi ve Batshuayi’nin golü öncesi -atak başlangıç fazı- Oosterwolde’nin faulü gibi. Ayrıca atladığı birkaç sarı kart… Trezeguet ikinci sarıyla ihraç olabilirdi. 

Ancak zayıf bir hakemle bu maç tamamen çığırından çıkabilirdi. Bu nedenle Halil Umut Meler’in hakemlik performansını değerlendirmek çok da doğru olmaz.

Maçı tatil etse daha mı iyi olurdu? Edilmez efendim. Türkiye’de maçlar öyle kolay tatil edilmez. Hiç kimse kimseyi kandırmasın. 


 

(Olaylar nedeniyle Trabzon-FB maçı değerlendirmeye alınmamış fakat oyuncular değerlendirilmiştir.) 

Haftanın Maçı 

Kasımpaşa-GS (3-4)

Haftanın Güzel Maçı

Rize-Gaziantep (3-1)

Haftanın Heyecanlı Maçı

ADS-Sivas (4-1)

Haftanın Takımı

Adana Demirspor

Haftanın Futbolcusu 

Icardi (GS)

Haftanın performansı

Fred (FB)

Haftanın Performansları

Nuno da Costa, Aytaç Kara (Kasımpaşa), Yusuf Sarı (ADS), Zeqiri (Rize), Bardhi (Trabzon)

Haftanın Golü

Mertens (GS)

Güzel Goller

Fred (FB, 1. gol), Aytaç Kara (Kasımpaşa), Bardhi (Trabzon), 

Haftanın Asisti

Gökhan Akkan (Rize kalecisi)

Bahadır Güngördü (Ankaragücü kalecisi)

Ziyech (GS)

Haftanın Pozisyonu

-

Haftanın Hakemi

Cihan Aydın (Ankaragücü-Başakşehir)

Haftanın iyi hakemleri

Diğer 8 maçın hakemi de iyiydi bu hafta. Halil Umut Meler değerledirmeye alınmadı.

Haftanın Talihsizi

Kasımpaşa

Haftanın Talihlisi

Icardi (GS)

Haftanın Söylemi

Okan Buruk: Ali Koç’un benimle ilgili söylemini anlamadım. Hakem arkadaşım yok. Keşke olsaydı. Keşke hepimizin olsaydı. Keşke Ali Koç’un da olsaydı.

MOR KART

Maç öncesi koreografisi nedeniyle Trabzon taraftarını tebrik ederken Trabzon’da sahaya madde yağdıranlar ve işin buralara gelmesine sebep olan herkese mor kart…


 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —