Tarih: 29.12.2022 13:38

Hakan Ekmen; Koro, “hayatı çok sesli yaşamanın ilk adımıdır…(1)”

Facebook Twitter Linked-in

AY: Hakan Bey, nasılsınız? Kendinizi okurlarımıza kısaca tanıtır mısınız?

EKMEN: Merhaba. Teşekkür ederim. Ben Ankara’da doğdum ve büyüdüm. Piyano lisansımı Hacettepe Üniversitesi’nden, Yüksek Lisans ve “Piyano Yorumculuğu” üzerine Doktora / Sanatta Yeterlik uzmanlığımı da Bilkent Üniversitesi’nden aldım. 1990 yılından bu yana Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı’nda akademisyen olarak çalışıyor, resital ve konserlerle mesleğimi sürdürüyorum.

 

AY: Müziğe ilk olarak TRT Ankara Radyosu Çocuk Korosu’nda başlamışsınız…Küçük yaşta müzikle ilgilenmenin (dez)avantajları neler?

EKMEN: Avantajları oldukça fazla sayarız. Ama “dezavantaj” derseniz görece; çocukluğun koşa oynaya, hoplaya zıplaya geçmesi için (ki ben koroya devam ederken hobi için de piyano dersleri alıyordum) pek zaman bulunamayacağı söylenebilir. Avantajlarına gelirsek; her şeyden önce müzik kulağını olağanüstü geliştirdiğini sanırım herkes kabul eder. Yan yana şarkı söylemek salt olarak müzik bilgisi almanın çok ötesinde müziği anlamayı, dinlemeyi ve sevmeyi kazandırır bir çocuğa. Küçük yaşta doğru alınan koro eğitimiyle çocuk, müziğin gerektirdiği çalışma disiplinini tanımış ve azmini kazanmış olur. Ben bu tüm kazançları yılar sonra fark ettim. Öyle güzel bir temel atılmış ki bizlere, tüm edindiklerim ve emekleri için o dönemki hocalarıma (ki büyük çoğunluğu artık bu dünyada değiller) sonsuz teşekkür ediyorum. Son olarak bir de sosyal kazanımları vardır koronun. Bireyin sosyal hayata uyum sağlamasına, grup olarak çalışmaya ve arkadaşlıkların gelişmesine olanak tanır. O günlerde kuruduğumuz dostluklarımız bugünlere kadar ulaştı ve devam etmekte. Koro, hayatı çok sesli yaşamanın ilk adımıdır.

 

AY: Konservatuvarı başarıyla  bitirmişsiniz.. Konservatuvar okumak şart mı?

EKMEN: Şüphesiz her mesleğin okulda öğrenilmesi, o mesleği yetkin şekilde yapabilmeniz için gereklidir. Ben konservatuvar okumanın deneyimli hocalarla çalışma imkânı bulunabilmesi bakımından önemli ve değerli olduğunu düşünüyorum. Yoğun ve rekabete dayalı çalışmaların yorucu ama, kişiyi geliştirici olduğuna inanıyorum.

 

AY: Siz de dahil, tüm virtüözler, mutlaka yurt dışındaki eğitimlere de katılıyor, ders veriyor, workshopları takip ediyor. Türkiye’de yapılmıyor mu ki, yurt dışı tercih ediliyor…Yapılmıyorsa neden?

EKMEN: Türkiye’de özellikle son yıllarda yapılıyor. Giderek de artmakta. Bu sevindirici. Fakat şunu da söylemek lâzım: bu tür deneyimleri hem kendi ülkenizde hem de başka ülkelerde kazanmanız oldukça yararlıdır. Gerek öğretmek, gerek öğrenmek için başka ülkelerin insanlarıyla bir araya gelmek, bilgi ve becerilerini paylaşmak hem doyurucu olur hem de yaptıklarınızı evrenselleştirmeniz açısından iyidir. Az ya da çok yapılabilmesi organizasyonel ve finansal çözümlere bağlı tabii.

 

 

AY: Yurt içi ve yurt dışı ödülleriniz de var. Ödül’ün alınması mı, ödül veren kuruluş mu önemli…Ödüller, sanatçıya ne kazandırıyor…

EKMEN: Belki klasik bir cevap olacak; ama ödül çalışmanızın takdir edilmesi ise, bizler için en büyük ödül yaptığımız çalışmaların başarıyla sonuçlanması olur. Sanırım buna pek çok meslektaşım katılır. Ama fiziksel bir ödülün sunulması hatta bu ödüllerin meslekte yetkin kişi ve kurumlarca verilmesi bizleri yüreklendirir, cesaretlendirir. Elbette kariyerinizin yükselerek devam etmesinde de etkindir.

AY: Siz de yabancı sanatçıların açtığı kurslara katılmış, tanınmış sanatçılarla birlikte olmuşsunuz. Bugünkü konumunuza gelmek için şart mı?

EKMEN: “Konum” için ne kadar etkili olur? Bilemem. Ama deneyim için çok etkisi oluyor kursların, yarışmaların, başka ülkelerde de okumanın.

 

AY: Yazı, makale, bildiri, radyo programı yaparak müziğe sürekli hizmet etmiş, akademik olarak da Y.Lisans ve San.Yet. yapmışsınız. Bu programların kariyerinize bir katkısı oldu mu? Piyanoyu daha mı ustaca çalmaya başladınız?

EKMEN: Yorumculuk bizzat bir çalgıyı çalarak yaptığınız bir meslektir. Ama okumak, araştırmak, tanımak icra ettiğiniz bestecileri ve eserlerini yorumlamak için faydalı ve hatta gereklidir diyebilirim. Bir de akademide çalışıyorsanız belli ölçülerde bütün bunları yapmakla da yükümlüsünüzdür.

AY: Konservatuvarların sayısının artmasını (49 oldu) doğru buluyor musunuz?

EKMEN: Yine klasik denebilecek bir cevap vereyim; nicelikten ziyade nitelik esas olmalıdır. Eğer niteliği yüksek sanat eğitim kurumlarını tüm şehirlerde yaygınlaştırıp artırırsanız, öğrencilerin doğdukları yerlerde ailelerinin yanında yaşayıp meslek sahibi olmaları mümkün olur. Bu sayede aile bütçesi daha verimli kullanılmış, öğrencinin sosyal uyum sorunları büyük ölçüde ortadan kaldırılmış olur. Bir de o okullardan mezun olanların istihdamının sağlanması şarttır. Bu amaçla hem eğitim kurumlarına daha çok sayıda öğretim elemanı alınması hem de mesleğimizin doğal iş alanlarından sayılacak (yeni) orkestra ve operaların açılması yönünde hareket etmek çözüm getirecektir.

Devam edecek….




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —