Yesevi Hareketi Derneği Ankara İl Temsilciliğinin düzenlediği, söyleşinin İlk konuşmacısı, Alperenlerin ağabeyi , Ülkücü Hareket’in önde
gelen isimlerinden fikir ve siyaset adamı, Araştırmacı Yazar, Hakkı Öznur oldu.
Programa, Ülkücü camianın önde gelen yazarlarından Metin Turhan , Yazar Emre Keskin, Milli Düşünce Merkezinden Hicabi Koçak’ta katıldı Programın açış konuşmasını, uzun yıllar, Alperen Ocaklarında Genel Merkez Yöneticiliği yapan Yesevi Yardım Hareketinin Ankara İl Temsilcisi Gökhan Bozbıyık yaptı. Bozbıyık konuşmasında, Ankara’da üzerinde çalıştıkları, hedefledikleri, şekillendirdikleri, 200 kişilik Arama Kurtarma ekibinden ve Kurban Bayramına yönelik yardım çalışmalarından söz etti.
Eylül ayı itibarıyla Ankara da, Yesevi Hareketinin çok güçlü bir şekilde ivme kazanacağını bir taraftan “ARAMA KURTARMA EKİPLERİ”, öte yandan yardım çalışmaları ve kültürel –sosyal faaliyetlerle milletimize hizmete devam edeceklerini ifade etti.
Şehit lider Muhsin Yazıcıoğlu’nun talebelerinden Gökhan Bozbıyık Şehit lider Muhsin Yazıcıoğlu’nun çizgisinde yürümeye, onun dik duruşunu sürdürmeye ve onun hayallerini gerçekleştirmek için ellerinden gelen bütün gayretleri, çabaları sürdüreceklerini söyleyerek “Yolumuz Allah Yolunda şehit Düşenlerin Yoludur” diyerek sözlerini bitirmiştir.
Bozbıyık’ın kısa ve öz konuşmasından sonra Şehit lider Muhsin Yazıcıoğlu’nun dava ve yol arkadaşı Yazıcıoğlu çizgisini sürdüren onun yolunda ve izinde giden, Alperen hareketinin ağabeyi Hakkı Öznur konuşmuştur.
Öznur Başkan konuşmasında Yesevi Hareketine 12 yıldır sürdürdükleri muazzam ve çok kıymetli çalışmalarından dolayı teşekkür etmiş ve kutlamıştır. Öznur konuşmasında. Yesevi Hareketi Derneğinin çalışmalarını yakından takip ettiğini, Yesevi kadrolarının şehit lider Muhsin Yazıcıoğlu’nun çizgisini sürdüklerini, onun hayallerin gerçekleştirmek için hem Türkiye’de hem sınırlar dışında büyük işler başardıklarını ve tarihe not düştüklerini söylemiştir.
Öznur Başkan konuşmasında Hoca Ahmet Yesevi’den bahsetmiştir. Hoca Ahmet Yesevi’nin eserlerinde merhametten, şefkatten, fikirden, tevazudan, samimiyetten bahsettiğini ve hakiki Allah dostlarını örnek almayı, sahtelerden uzak durmayı nasihat ettiğini aktardı.
Öznur Başkan konuşmasında yine şehit lider Muhsin Yazıcıoğlu’nun 40 yıllık siyasi yaşamını ve onun ilkeli, tutarlı, çizgisini milletten, adalet’ten , hukuk’tan ,demokrasi’den yana olan duruşunu ve yiğit tavrını anlatmıştır. Öznur konuşmasında şunları söylemiştir:
TÜRK DÜNYASININ ORTAK ATASI VE ORTAK MAYASI : HOCA AHMET YESEVİ
Hazret-i Türkistan Hoca Ahmet Yesevi Hazretleri, Hikmetleriyle Hazreti Peygamberin yaşadığı, yaşattığı İslam’ın aşk özünü sade hikmet diliyle kalplere telkin etmiş; Türkistan’dan Afganistan, Pakistan, Hindistan ve Anadolu’ya, Anadolu’dan tüm Türk Dünyasına nûru ulaşacak olan hak çerağını yakmıştır.
Türkistan Piri Hoca Ahmet Yesevi Hazretleri, tam bir Peygamber sevdalısıdır. Hz. Peygamber’e sonsuz hürmet ve sevgi besleyen birisidir. Hz. Muhammed’e olan sevgisi, O’nu 63 yaşında, yer altında yaşamaya götürecek kadar derindir. Hoca Ahmet Yesevî görüşleri ile sadece Türk dünyasına değil, tüm İslam âlemine derin izler bırakmıştır. Hoca Ahmed Yesevî’nin şahsiyet ve düşüncesinin hareket noktasını ve ideallerinin ufkunu Kur’ân yanında Hz. Peygamber (s.a.s.) ve onun öğretileri oluşturmakta ve bunun etkileri onun üzerinde görülmektedir.
İlk Türk mutasavvıfı olan Ahmet Yesevî, öğretileri ile sadece Türk dünyasını değil, aynı zamanda İslam dünyasını da derinden etkilemiştir. Kur’an ve sünnet temelinde şekillenen öğretileri, hoşgörü, vatan sevgisi, toplumları birleştirici gücü ile O’nu günümüzde de takip edilen “zamansız” bir düşünür kılmıştır.
Anadolu’yu mayalayan ruhun izini takip ettiğimizde varıp duracağımız en mühim durak Türkistan’dır. “Türk-ili” anlamına gelen “Türkistan” tabiri, büyük bir kültür coğrafyasının adıdır. Pîr-i Türkistan kimdir? Yol inşa eden “kurucu” bir bilgedir. Bu yol, hak ahlak,, ilim, irfan ve tefekkür yoludur.
Hoca Ahmed Yesevî, Orta Asya’da (1103-1166) XI. yüzyılda 63 yıl yaşamıştır. Ahmed Yesevî Türk tasavvuf edebiyatının kurucusu ve ilk Türk mutasavvıfı olup “Pîr-i Türkistan” olarak bilinir. Türklerin Mürşidi Ahmed Yesevî öğretisini "Dört Kapı" olarak bilinen şu ilkeler üzerine kurmuştur: Şeriat, Tarikat, Marifet ve Hakikat´ tir.
Hazret-i Türkistan Ahmed Yesevî; bir büyük ahlâk, aşk ve irfân adamı, bir Allah dostudur. Türk kültür tarihimizin en önemli şahsiyetlerinden birisidir. O, sadece Yûsuf Hemedânî Hazretlerinin gönlünde yaktığı İslam’ın aşk ve irfan kıvılcımını kendinden sonraki taliplere aktarmakla kalmamış, yetiştirdiği aksiyoner alperenleri Asya’nın bir ucundan Avrupa içlerine kadar göndererek insanlara adalet, tevazu, birlik ve dirlik düşüncesini telkin etmişti.
Hoca Ahmet Yesevi Türk milliyetinin kökü ve en büyük temsilcisidir.. Hoca Ahmed Yesevî bu coğrafyanın kahramanıdır. Bu coğrafyayı vatan kılan büyük insanların hocasıdır. Kâmil zat Pîr-i Türkistan Hoca Ahmet Yesevi Hazretleri Türk'un özüdür. Ahmet Yesevi milletimizin ruh hamurkârıdır.
Türk boyları arasında XII. yüzyılda gösterdiği faaliyetlerle halkın gönlünü kazanarak “Pir-i Türkistan” unvanına layık görülen Hoca Ahmed Yesevî ’nin öğretileri etrafında oluşan Yesevîlik,, “Türk dünyasının sadece gönül dünyasını aydınlatıp, ruhunu manevi zevklerle süslemekle kalmadı. O aynı zamanda Türk boylarının kimliklerinin korunmasına ve devam ettirmesine yaradı. Geçmişte sağlam bir dinî ve ahlakî hayat sürmelerini sağladı,
Ahmed Yesevî’nin yetiştirdiği dervişler Buhara, Horasan,Anadolu ve hatta Avrupa’ya kadar ulaşmış; Türk boylarına İslâm’ın inanç, ibadet ve ahlak anlayışını kazandırmaya çaba sarf etmiştir. İlk defa Türkler arasında tarikat kurmuş ve böylece Türk insanının ruh, din, dil ve kültür hayatını korumuştur. Bunun yayılması içinde yetiştirdiği dervişleri,tebliğci olarak Asya’dan Avrupa’ya kadar yayılmışlardır.
Ahmed Yesevî’nin hikmetlerini dikkatle incelediğimizde, tasavvufun asıl amacı olan güzel ahlâkı benimsemek ve yaşamakla ilgili birçok malzeme olduğu görülür. İyi huylardan olan cömertlik ve sadakat da, Yesevî’nin önem verdiği ahlakî değerlerdendir.
“Pîr-i Türkistan” lakabıyla anılan Hoca Ahmed Yesevî, İslâm-Türk düşüncesinin merkezi olmuş ve kendi felsefesini geliştirip yayacak olan yeni halifeler ve Türk sûfîleri yetiştirmiştir. Türkistan’dan çıkarak Balkanlara kadar uzanan bir coğrafyaya yayılan Yesevî Türk sûfîlerine, genel olarak Horasan Erenleri veya Alperenler adı verilmiştir.
Hoca Ahmed Yesevî gibi Türk Tasavvuf Edebiyatı’nın kurucusu, aynı zamanda Türk dilinin edebiyat ve bilim dili hâline gelmesinin öncü ismi olan bir şahsiyetin, tarihi misyonunu Yesevi Yardım Hareketi büyük bir inanç ve azimle sürdürüyor.
YESEVİ YARDIM HAREKETİ TÜRK –İSLAM ÜLKÜSÜ’NÜN IŞIĞI PİR -İ TÜRKİSTAN AHMET YESEVİ’NİN YOLUNDA
Bir Milletin tarihini, medeniyetini ve geleneklerini tanımak açısından, önderlerin, bilginlerin ve onların nesilden nesile miras kalan eserlerinin, düşüncelerinin önemi oldukça büyüktür. Pîr-i Türkistan lakabıyla maruf Hoca Ahmed Yesevî İslam kültür ve medeniyetinde, Türk din ve tasavvuf tarihinde ayrı bir referans değeri ve önemli bir yeri vardır.
Tarih boyu Türk coğrafyası, insanlığa büyük hizmetler vermiş, toplumlara zengin medeni kültürel hayat ortaya koymuş, tarihte iz bırakmış
mütefekkirler ve şahsiyetler yetiştirmiştir. Böyle büyük şahsiyetlerden birisi de Türkistan’dan doğan ve bu güne kadar devam eden güneş Hoca Ahmed Yesevî’dir. Yesevi, İslam’ın Sunduğu Temel Değerleri Türkçe Olarak Öğretti. Türkçeyi XII. asırda dünyanın en gelişmiş dilleri seviyesine yükselten büyük Türk düşünürü Ahmed Yesevî’nin mirasına sahip çıkmak Türklüğün tarihsel görevidir.
Bizler, Nizam-ı alem davasına gönül vermiş insanlarız. , İlk Türk Mutasavvıfı Hoca Ahmet Yesevi , çırasını yaktığı Alperenleriz. Hoca Ahmet Yesevi’nin öğrencileri bütün Türk dünyasında, Anadolu ve Balkanlar'da Türklüğün ve Müslümanlığın devam etmesini sağlamıştır. İslâm şeriatına ve Hz. Peygamber’in sünnetine sıkı sıkıya bağlı olan Pir-i Türkistan Hoca Ahmed Yesevi’nin yolunda yürüyen Yesevi Yardım hareketine yardım etmek, yardımcı olmak her insanımızın görevidir.
Yesevi ruhuna sahip Alperenler bir bakıyorsunuz afet bölgelerinde, deprem bölgelerinde . İnsanlarımıza yardım etmek için hepsi tam kadro sahadalar. Hepsi mağdur, mazlum, kimsesiz insanlarımızın yardımına koşuyorlar.
Türk İslam Ülküsü'nün Işığı Ahmet Yesevi’nin izinde giden Yesevi Yardım Hareketi Kerkük’te, Telefar’de, Türkmen dağında, Balkanlar da, (Bosna da, Kosova da, Üsküp’te) , Batı Trakya da , Türk dünyasında, Afganistan da, Pakistan da, Afrika da her yerdeler. Mazlumlara yardım götürüyorlar. Şimdiden ülkemizin önde gelen Sivil Toplum Kuruluşlarımızdan biri olarak tarihi, büyük hizmetlerde bulunuyorlar. Gönül coğrafyamız olarak ifade ettiğimiz coğrafyamızda, eğitim merkezleri, kültür merkezleri kuruyorlar.
“Yetim Gülsün” projeleriyle yetim çocukların yardımına koşuyorlar onları sevindiriyorlar “Fidan Ana Yetim ve Kültür Merkezi 'nde yarınların umudu çocuklarımızı geleceğe hazırlıyorlar.
Hoca Ahmet Yesevi Yetim Okulu' gibi bir çok yerde açtıkları merkezlerle mazlum insanlarımızın çocuklarına eğitim veriyorlar .Eğitim ve bir sevgi projesi olan Gönül Kardeşliği özellikle okul çağındaki çocukların eğitimine çok büyük katkılar sağlıyor.
Davamızın adı Nizam-ı Alem İlay-ı Kelimetullah davası. Davamız Türk-İslam kültür ve medeniyet davasıdır. Bu kutlu davanın yolunda ve izinde giden kutlu yürüyüşlerini sürdüren cefakar ,vefakar, çilekeş , dava erlerini, ülkü erlerini , yesevi ruhuna sahip kardeşlerimizi canı gönülden ,yürekten kutluyorum. Rabbim hepsinden razı olsun . Hepsinin gözlerinden öpüyorum.
Hem Yesevi Hareketi ile hem ANDA Kardeşe Vefa Derneği ile camia olarak gurur duyuyoruz. Hepsiyle İftihar ediyoruz . Muhsin-i duruş ve tavrı yiğitçe sürdüren kahraman Yesevi mensuplarına selam olsun. İyi ki varlar. Varolsunlar.
TÜRKİYE ,TÜRK DÜNYASI MUHSİN BAŞKAN’IN YOKLUĞUNU DERİNDEN HİSSEDİYOR
Bugünün en önemli sorunu: Kaht-ı rical. Eskilerin "kaht-ı ricâl" yani “devlet adamı kıtlığı” dedikleri bir süreç yaşanıyor ülkemizde. Onun yokluğu hem devlet nezdinde hem millet nezdinde derinden hissediliyor. Toplumun bütün kesimleri onu özlemle arıyor. Birleştirici, bütünleştirici, yol gösteren, sağduyulu, itidalli tavrıyla hep örnek olmuştur. Türk siyasi ve demokrasi tarihine ilkeli ve dik duruşuyla yiğit tavrıyla, damga vuran milletin adamı şehit liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu Türkiye’nin milli direnç merkeziydi, meclisin sigortasıydı. Muhsin Yazıcıoğlu’nun cenaze töreni; kalabalığı, kuşatıcılığı, mesajları ve toplumun her kesimini kucaklaması ve her kesime mesaj vermesi açısından çok önemlidir.
Devleti kuran ilk meclisten bu yana ilk kez millet meclisinde tekbirler duyuldu. Kocatepe Camii’nden Tacettin Dergâhına uzanan yolları, sokakları, caddeleri dolduran milyonlar onun için gözyaşı döktü ve hüsn-ü şahadet etti. Cumhuriyet tarihi boyunca ölümüyle milyonları ağlatan, hüzne boğan ve ardından dualar, hatimler gönderilen kaç siyaset ve devlet adamı var!
Muhsin Yazıcıoğlu, her zaman adaletten, demokrasiden ve milletten yanaydı. Muhsin Yazıcıoğlu, devletin kilit noktalarında görev yapmadı. Ne Cumhurbaşkanı oldu ne başbakanlık yaptı ne bakanlık… Ne iktidara geldi ne de hükümete ortak oldu. Hep milletin ve devletin bekasını savundu. Hep “Türk devleti ve milleti yaşasın” dedi. Ama buna rağmen hep darbeler yedi, zulümler gördü. Devlet ona bir gün lazım oldu, o gün de devlet Keş Dağları’nda yanında yoktu.
ALLAH MUHSİNLERLE BERABERDİR
Milletin adamı şehit lider Muhsin Yazıcıoğlu’nun siyasi çizgisinde kırıklık yoktur. “Gizli” ajandası yoktur. Ahlaklı, faziletli, dürüst, haysiyetli bir liderdi. ‘Aldanmadı’, ‘aldatmadı’, milletimizden özür dileyecek yanlışlar yapmadı. Ne ‘aldandı’ ne ‘aldattı’. Hep doğru, ilkeli, tutarlı siyaset izledi. Kendisi için bir gün yaşamadı. Her türlü istibdada karşıydı, İstiklal aşığıydı. her daim adaletten, demokrasiden, millet’ten yana olmuştur.
İstikameti-kıblesi dosdoğru bir dava adamıydı. O, istikamet ve vakar sahibiydi. yüksek ahlaklı ve dik duruşlu bir dava insanıydı. Bizler, Allah yolunda, Kur’an yolunda, millet yolunda şehit düşen Muhsin Başkan’la beraber olduk. İyi ki onun gibi yiğit bir liderle, yol ve dava arkadaşı olmuşuz. Ne mutlu bizlere…
MUHSİN YAZICIOĞLU: LOCALARA, LOBİLERE, SERMAYE ÇEVRELERİNE, KÜRESEL MERKEZLERE ASLA BOYUN EĞMEYİZ!
Muhsin Yazıcıoğlu, küresel güç merkezlerine koşmadı. Siyonist merkezlerde konuşmalar yapmadı. Yahudi lobilerinden, İngiliz kraliçesinden madalya almadı. CIA istasyon şefleri ile yurt içinde, yurt dışında gizli kapaklı görüşmeler yapmadı. Malikânelerde, ofislerde bir araya gelmedi. Sabah kahvaltılarında, akşam yemeklerinde onlarla oturup yemek yemedi.
ABD, AB ve Davos’ta dünyayı yönetmeye çalışan dünya kapitalizminden icazet almadı. Muhsin Yazıcıoğlu, siyasi yaşamı boyunca küresel güç merkezleriyle mücadele etti. Muhsin Yazıcıoğlu’na küresel emperyalist güçler diz çöktürtemedi.
Bu ülkede, bu coğrafyada emperyalizme boyun eğenler, işbirlikçiliğini, taşeronluğunu yapanlar oldu. Ancak, milli lider Muhsin Yazıcıoğlu, emperyalizme boyun eğmedi, emir ve talimat almadı, dışa bağımlı olmadı, güç odaklarının önünde eğilmedi, küresel diktatörlerin, karanlık merkezlerin emrine girmedi, onlarla kirli ve karanlık ilişkiler kurmadı.
Milli ve yerli lider, milletin adamı Muhsin Yazıcıoğlu ABD ve İngiltere'den oluşan Anglosakson ittifakına ve onun Ortadoğu’daki işbirlikçisi İsrail’in bölgedeki oyunlarına ve küresel proje olan BOP, BİP ve BAP’a net karşı koyan tek liderdi.
Anglosakson çizgisinin Türkiye ve Orta Doğu’daki kirli ve karanlık oyunlarına, İngiliz/Yahudi fitnesine, Atlantik konseyine, Atlantik haydutlarına, Atlantik işbirlikçilerine dünya çete başlarına meydan okuyan Muhsin Yazıcıoğlu’ydu. Kapitalist-emperyalist sistemle, mücadele eden, BOP’çuların, BİP’çilerin, Atlantikçilerin “İkinci İsrail projesine” karşı çıkan, lider Muhsin Yazıcıoğlu’ydu. Milletin adamı Muhsin Yazıcıoğlu BOP, BİP vb. küresel emperyalist projelere, bölgemizde ABD, İngiltere, İsrail üçlüsü tarafından kurulmak istenen ikinci İsrail’e karşı çıktığı için şehit edilmiştir
HER ZAMAN MAZLUMLARIN YANINDA YER ALDI ZALİMLERLE, ZULMEDENLERLE MÜCADELE ETTİ
Muhsin Yazıcıoğlu, Dünyadaki gelişmeleri yakından takip ederdi. Dış politikayı çok iyi bilirdi. Türk- İslam dünyasının meselelerini. yakından takip ederdi. Siyasi yaşamı boyunca, dünya Türklüğüyle, İslam dünyasının meseleleriyle her daim yakından ilgilenmiş ve onlara sahip çıkmıştır. Küresel emperyalistler, dünya kapitalist-emperyalist sistemi, terör rejimi İsrail, Almanya, İngiltere Rusya, Çin vb. ülkeler, o’nun milli duruşundan, Türk-İslam coğrafyasıyla yakından ilgilenmesinden rahatsız olmuşlardır.
Muhsin Yazıcıoğlu, İslam dünyasında yaşananlara da kayıtsız kalmadı. Her zaman ezilen, zulme uğrayan Müslümanların yanında yer aldı. Zulme uğrayan mazlum ümmetin derdiyle hep ilgilendi. İkinci Dünya Savaşı sonrası ABD ve Batı emperyalizminin desteğiyle Filistin’i işgal eden, yakan, yıkan, terör rejimi, terör üssü, Siyonist İsrail’e en şiddetli tepkiyi koyan liderlerin başında Muhsin Yazıcıoğlu gelmekteydi.
2006 yılında Filistin mülteci kamplarına dayanışma ziyaretinde bulunarak islam kardeşliğinin ihyası için çalışmıştır Terörist İsrail, Lübnan’ı işgal ettiğinde, kan döktüğünde Lübnan sınırına giden ve “katil İsrail, Filistin topraklarından, Lübnan topraklarından defol” diyen ve Siyonizm’e meydan okuyan, Lübnanlı ve Filistinli Müslümanların yanında olan tek lider, Muhsin Yazıcıoğlu’ydu. Terör devleti Siyonist İsrail’in Temmuz 2006 ortasında Lübnan’ı işgaline ve yapmış olduğu hunhar katliamlara sessiz kalmayan ve dava arkadaşlarıyla Lübnan sınırına giden, yine Muhsin Yazıcıoğlu idi.
YARGILANACAKSINIZ , HESAP VERECEKSİNİZ!
Milletin adamı liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu ve dava arkadaşlarımız hastane köşesinde ölmedi. Keş dağları’nda şehit edildiler. Bu suikast ülkeyi 22 yıldır yöneten AKP iktidarında, döneminde oldu.
AKP Hükümeti ABD Uşağı Suudi Arabistan Kralı Abdullah bin Abdulaziz el-Suud'un ölümü sebebiyle 24 Ocak 2015 günü bir günlük milli yas ilan etmişti Yine 19 Mayıs günü ölen , İran Cumhurbaşkanı Tahran Kasabı İbrahim Reisi için bir günlük milli yas ilan etti. Bu yas bizim yasımız değildir. Bu Yas AKP/ Saray rejiminin yasıdır. ABD uşakları için , zalimler için, katiller için, krallar için, diktatörler için, yas ilan eden AKP/ Saray rejimi; keş dağlarında, küresel bir tertiple şehit edilen Muhsin Başkanın davasını 15 yılı geçti, bilerek ve bilinçli olarak unutturmaya ve kapatılmasına çalışıyor.
“Suikaste” “kaza” diyen AKP / Saray rejimi, Muhsin Yazıcıoğlu davasıyla 15 yılı geçti. ilgilenmemiştir, üzerine bile gitmemiştir.. Bu davanın ilelebet takipçisi olacağız. Devlet içinde, hükümet içinde, ordu içinde, bürokrasi içinde bu olayı örtbas etmeye, karartmaya, kapatmaya çalışanlar, hain emellerinde muvaffak olamayacaklar.
Muhsin Yazıcıoğlu soruşturmasına engel olanlar, “kaza” diyenler, “kazadan kaza çıkarmayın” diyenler, “bu davanın peşini bırakın, kaza ile düştü, ne uğraşıyorsunuz?”, “helikopter dağa çarptı öldüler ne peşine düşüyorsunuz”, “Ne karıştırıyorsunuz? Gitti dağa çarptı. Bırakın bu olayla ilgilenmeyin.” diyenler, bir gün mutlaka alayı adalet önüne çıkarılacak ve millete hesap vereceklerdir.
Kaçışınız yok! Hepiniz, adalet önünde hesap vereceksiniz.
Gün gelecek devran dönecek, alayı hukuk önünde yargılanacaklar. Bu suikastta kim, kimler varsa, yer almışsa, rol almışsa nerede saklanırlarsa saklansınlar, bulacak, çıkaracak, milletimizin huzurunda hukuk içinde hesabını soracağız. Bir gün mutlaka hukukun hâkim olduğu gerçek mahkemelere çıkartılacaksınız. Milletimize hesap vereceksiniz.
TÜRKLÜĞÜN KUTUP YILDIZI : MUHSİN YAZICIOĞLU
Muhsin Başkan Türklüğün Kutup yıldızı… Yıldızlar çoktur ama kutup yıldızının yeri başkadır.
Zira onunla yönümüzü ve istikametimizi buluruz. Her asrın, her yerin her beldenin ve her zamanın bir kutup yıldızı vardır. O, bizim kutup yıldızımızdı.
Ey şehit liderim: Davan Davamız, Yolun Yolumuz, Kavgan Kavgamız, Sevdan Sevdamızdır..
Yiğit lider, şehit lider, Muhsin Başkanımızı tüm şehitlerimizi dava büyüklerimizi, dava arkadaşlarımızı rahmetle yâd ediyorum. Ruhları şad, mekânları cennet olsun. Onları ı asla unutmadık ve unutmayacağız.