Milliyetçi Camianın önde gelen isimlerinden Ülkücü Hareket’in tarihini yazan, Ülkücü fikir ve siyaset adamı, Hakkı Öznur: Türk ve Bozkurt
düşmanlığı yapan küresel emperyalizme ve onların yerli işbirlikçilerine yönelik sert bir açıklama yayımladı. Açıklamasında “Bozkurt Türk’ün kadim sembolüdür. Dünya var oldukça Bozkurt Türk’ün ve Türklüğün sembolü olacaktır. Türk Milletinin yiğit Bozkurtları, Bozkurt Duruşlu, “Bizim Çocuklara” selam olsun. Yeryüzünün bütün Bozkurtlarına selam olsun. Her yer Ayyıldız, her yer Bozkurt ” ifadelerini kullandı. Bozkurt ve Ülkücü Hareket düşmanı Nazi ruhlu, Alman hükümetine, Futboldaki Alman lobisine, BND uzantılarına ve AB ülkelerine çok sert tepki gösterdi.
Hakkı Öznur’un açıklamasının tam metni:
AVRUPA ÜLKÜCÜLERİ HAÇLI FAŞİZMİNE BOYUN EĞMEZ!
Ülkücü kuruluşlar, 1970'den beri Almanya'nın anayasal düzenine saygılı, kanunlarına riayet ederek, kendi imkânlarıyla oluşturduğu disiplinli, fiziki ortamlarında sosyal ve kültürel faaliyetler yapan, demokratik, sivil, toplum örgütleridir. Demokrasi, insan onuru ve insan haklarına öncelikli olarak önem veren Ülkücü kuruluşlar, ırkçılığı, faşizmi, şiddetin ve terörün her türlüsünü inancı ve taşıdığı kültürel anlayışın gereği reddetmektedir.
Gurbete giden işçilerimiz, mensubu oldukları aziz Türk milletinin inançlarına, değerlerine, kültürüne, diline hep bağlı kalmışlar, o zor ve fırtınalı yıllarda Avrupa ülkelerinde inandıkları dünya görüşü doğrultusunda teşkilatlarını kurmuşlardır.
Avrupa ülkelerinde yaşayan Türklerin kültürel varlıklarını koruyarak, birlikte yaşadıkları topluma uyum sağlamalarına yardımcı olmak gayesiyle kurulmuş olan dernekleri, farklı gösterme ve düzmece iddialarla itham etme girişimi, art niyetlidir. Tamamen siyasi kararlardır. Almanlar 1960’ların başlarından itibaren Almanya’ya çalışmaya gelen ve Alman ekonomisine ve Almanya’nın gelişmesinde büyük rolleri olan, sayıları bugün 4 milyona yaklaşan Türkleri ve Türk toplumunda karşılığı olan Ülkücü hareket çizgisindeki birçok Ülkücü kuruluşları tehdit olarak görmesi, son derece tehlikeli ve art niyetli bir yaklaşımdır.
Ülkücü kuruluşlar, yasa dışı kuruluşlar olarak gösterilerek buralara üye olanları sicil altına alma, özellikle gençlere iş hayatında ve başka alanlarda yükselemezsiniz algısını vermek istiyorlar. Yapılanlar planlı ve programlı Türk düşmanlığıdır.
Anglo-Sakson stratejisi, her yönüyle işliyor. Hedef, Türkleri özellikle Avrupa’dan söküp atmak. Avrupa ülkeleri, Türk düşmanlığına aldıkları Haçlı, faşist kararları ile devam ediyor. ABD ve Avrupa’da ırkçı, faşist akımlar, son yıllarda, İslam ve Türk düşmanlığının politikalarını merkezine koyarak güç topladılar, önemli mesafeler kat ettiler. Pek çok ülkede bu bağnaz/ırkçı, “Neo-ırkçı” akımlar, parlamentolara girdiler, hükümet ortağı oldular.
TÜRKİYE’DE “ DEM ” ALMANYA’DA “YEŞİLLER” VE “SOL” PARTİ
Ülkücü Hareketi’n güçlü olduğu Almanya'da da iktidar ve muhalefet partileri Ülkücülerin mevcut dernek ve kuruluşlarının yasaklanmasını istiyor Almanya’da Türkiye düşmanı Sol Parti, Ülkücü kuruluşların Almanya'da yasaklanmasını uzun süredir talep ediyor.
Almanya’da hükümeti oluşturan partiler, Ülkücü hareket ile bağlantılı derneklerin faaliyetlerini mercek altına alan bir kararı 18 Kasım 2020 günü kabul etti. Karar doğrultusunda Ülkücü topluluklar, hükümet tarafından takip edilecek. Almanya'da Ülkücü harekete mensup dernek ve kuruluşların yasaklanması girişimini, federal meclisteki siyasi partiler gündeme taşısa da Almanya genelinde örgütlü bir yapılanmanın yasaklanmasına ilişkin kararı Federal İçişleri Bakanlığı veriyor.
Bu haçlı faşist önerge, tamamen ön yargılı, ideolojik saplantılı, ilmi ve fikri gerçeklerle bağdaşmayan, akıl ve izan dışı iftiralarla dolu. Aşırı sağcı, nasyonalist, ırkçı vb. ithamlar asla kabul edilemez. Avrupa ülkeleri, eğer nasyonal, faşist hareketler, ırkçı, faşist yapılar ve zihniyetler arıyorlarsa, önce kendi kirli geçmişlerine bir bakmaları lazım. Nazizm, faşizm ve Bolşevizm gibi insanlık düşmanı ideolojiler, Batı dünyasından çıkmıştır.
TÜRK ÜLKÜSÜ’NE BAĞLI AVRUPA’DAKİ ÜLKÜCÜ KURULUŞLARA SELAM OLSUN
Bazı AB ülkelerinde Ülkücü kuruluşları hedef alan Türkiye düşmanı bölücüler ve derin Sol örgütler, çevreler tarafından desteklenen karalama
kampanyaları, NATO merkezli gladyo tarafından bir plan dahilinde yürütülmektedir. Hedef; Avrupa’daki, Türkiye sevdalısı Ülkücüleri baskı altına almak ve sindirmektir.
Küresel terörizme destek veren, dünyanın dört bir yanında taşeron örgütleri maşa olarak kullanan Amerikan ve batı emperyalizminin Ülkücü Kuruluşları hedef almaları boşuna değildir. Çünkü Avrupa’daki Ülkücü kuruluşlar; küresel terörizme destek veren, terör örgütlerini himaye eden ABD, AB, Rusya ve Çin gibi küresel güçlere ve her türlü emperyalizme karşıdır. Ülkücü Kuruluşlar terörizme destek veren emperyalizmin oyunlarını bozduğu ve terör örgütlerine destek verenleri bulundukları ülkelerde; deşifre ettikleri için demokrasi ve hukuk yolundan çıkmadıkları, ayrılmadıkları için kapatılmak istenmektedir.
Avrupa’da faaliyet gösteren Ülkücü kuruluşlar her zaman şiddete karşı olmuş, hak, hukuk, adalet çizgisinde faaliyetler yürüten demokrasiye ve hukuka bağlı olan meşru ve demokratik kuruluşlardır. Ne ABD’nin, ne AB’nin, ne AP’nin, ne AB ülkelerinin Ülkücü Kuruluşlar aleyhine aldıkları faşist kararlar ve baskılar Ülkücüleri yıldıramaz, sindiremez, susturamaz ve korkutamaz.
Avrupa’daki Türkler Haçlı faşizmine karşı omuz omuza olmalı ve mücadele etmelidir. Türk Milleti, Türklük Ülküsüne sahip Avrupa’daki Ülkücülerle beraberdir. Türklük ülküsüne bağlı, Türkiye sevdalısı, ADÜTDF, ATB/ANF, Ülkü Ocakları, Alperen Ocakları, Nizam-ı Alem Ocakları gibi tüm Ülkücü kuruluşlar gururumuzdur. Kalbimiz, gönlümüz ve yüreğimiz her daim onlarla beraberdir.
HAÇLI FAŞİZMİ , NAZİZ Mİ AVRUPADA YENİDEN HORTLAMIŞTIR
ABD ve AB ülkelerinin Ülkücü Hareket düşmanlığının temelinde Türk ve Türkiye düşmanlığı yatıyor. Türkiye ve Türk milleti sevdalısı Ülkücülerin Avrupa ülkelerinde ve ABD’de kurdukları dernekler, kuruluşlar, şimdi küresel bir plan dahilinde kapatılmaya çalışılıyor.
Haçlı faşizmi, Nazizm’i tekrar AB bloğunda hortlamıştır. Haçlı faşistler, liberaller, yeşiller, sosyal demokratlar ve Marksistler, Ülkücü düşmanlığında, Türk düşmanlığında birleşmişlerdir. Ülkücülere düşmanlık, Türk’e düşmanlıktır, Türkiye düşmanlığıdır. Türkiye düşmanları, Avrupa’da, Türklük ülküsüne sahip Ülkücüleri sindirmeye çalışıyor. Irkçılıkla, terörle, şiddetle hiçbir bağı olmayan Ülkücü kuruluşları, terör örgütü gibi göstermeye çalışmanın temelinde, Haçlı faşistlerin Türkiye’ye olan düşmanlığı yatmaktadır.
Yüzlerce, binlerce bölücü/Marksist militana vatandaşlık veren, ev sahipliği yapan, himaye eden, derin Sol ve bölücü terör örgütlerinin Türkiye düşmanlığına açık destek veren ABD, Batılı ülkeler ve AP, açıkça terörizme arka çıkmaktadır.
PKK ve derin Sol örgütlerin Avrupa ülkelerinde açıkça faaliyet gösteren büroları, merkezleri var. AB bloğu, terör örgütlerine maddi finansman değil her türlü desteği vermektedir. PKK’nın Kandil’deki ve Avrupa’daki örgüt şefleri AP’de konuşmakta, Batılı ülkelerde ellerini kollarını sallayarak gezmekte, örgütsel çalışmalar yapmaktadır. ABD ve AB ülkeleri, taşeronları olan PKK, PYD/YPG gibi terör örgütlerinin dilini ve söylemini kullanarak Ülkücülere düşmanlık beslemeye devam ediyorlar.
ABD ve AB ülkeleri, PKK ve PYD şeflerini küresel merkezlerde ağırlıyor, misafir ediyor, görüşüyor ve destek veriyor. CIA başta olmak üzere Batılı istihbarat servisleri, Kandil’de, Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyinden, terör örgütlerinin şefleriyle görüşüyor, örgüt yöneticileri ile beraber poz vermekten, resim vermekten kaçınmıyorlar. Birlikte basın toplantıları bile yapıyorlar.
PKK, YPG, DHKP-C vb. terör örgütleri içli dışlı olanlar, terörle, terörizmle ilgisi ve ilişkisi olmayan Ülkücü kuruluşları; terör örgütü gibi göstermeye çalışıyorlar. Avrupa’da her zaman yasalara ve kanunlara uymuş, demokrasiye bağlı, demokratik çizgiye sahip Ülkücü hareketin temsilcisi, Ülkücü kuruluşları kapatmak ve yok etmek için kirli ve karanlık planlarını uygulamaya sokmuşlardır.
Terörizmin destekçisi olan ve coğrafyamızda Türkiye düşmanı PKK ve onun Suriye’deki kolu olan PYD/YPG’ye her türlü silah ve para desteğinde bulunan ABD ve AB bloğunun Ülkücü düşmanlığı, Türkiye düşmanlığıdır.
Avrupa ülkeleri PKK, PYD/YPG, DHKP-C, TİKKO vb. bölücü örgütlere, derin Sol örgütlere, destek veriyor, sahip çıkıyor. Ama bulundukları ülkelerde, yasalara saygılı, demokratik kuruluşlar olan Ülkücü kuruluşlara ise baskı uygulamaya, onları yasaklamaya, kapatmaya ve sindirmeye çalışıyor.
BOZKURT İŞARETİ YAPMAK VE TÜRKİYE’Yİ SAVUNMAK YASAK BÖLÜCÜLÜK VE TÜRKİYE DÜŞMANLIĞI SERBEST
Avrupa Parlamentosu (AP) ilk defa bir Türkiye raporunda Ülkücü kuruluşların "AB terör örgütleri listesine eklenmesi" fikrini gündeme taşıdı. AB içinde bu konuda ilk adım Fransa'da atılmış, Fransız hükümeti 4 Kasım 2020 tarihinde yayımladığı bir kararnameyle, “Bozkurtlar” olarak nitelendirdikleri Ülkücü Kuruluşları hedef almıştır.
Önce Fransa, ardından Almanya, Avrupa’da 56 yıldır var olan demokrasiye ve demokratik nizama saygılı her zaman saygılı olan "Ülkücü hareket"in derneklerini, kurumlarını yasaklama yoluna gidiyor. AB’nin yeni kirli ve karanlık planı, “Ülkücüleri AB’nin güvenliğini tehdit eden aşırı sağ gruplar" olarak göstermektir. Ardından Avusturya'nın Türk-İslam düşmanı, haçlı, faşist Başbakanı Sebastian Kurz, Ülkücü kuruluşlara yönelik faaliyetlerin yasaklanacağını açıklamıştır.
Almanya'da iç istihbarattan sorumlu olan, Anayasayı Koruma Teşkilatı (BfV), Ülkücü hareketi yakından izliyor. Federal Anayasayı Koruma Dairesi’nin son yayınladığı raporda, Almanya’daki "Ülkücü hareketi" de Ülkücü hareketin Avrupa’daki temsilcileri olan Ülkücü kuruluşları ele almaktadır.
Almanya’da, Nazizm’in ruhu hala yaşıyor. Alman devleti ve Almanya’daki sağ ve sol çeşitli siyasi partiler, bilerek ve bilinçli olarak Ülkücü kuruluşları, dernekleri açıkça hedef gösteriyorlar.
BOZKURT TÜRK’ÜN KADİM SEMBOLÜDÜR
Almanya İçişleri Bakanı şeytan ruhlu Nancy Faeser, milli oyuncumuz Merih Demiral'ın gol sevincini hedef alarak UEFA'dan yaptırım istemesi ardından "Aşırı sağcı Türklerin sembollerinin stadyumlarımızda yeri yoktur. “ ifadesi tam bir Nazi ruhudur.
Almanya İçişleri Bakanı, "Güvenlik birimlerimiz Almanya'daki Türk aşırı sağcıları yakından takip ediyor. 'Bozkurtlar' Anayasayı Koruma Teşkilatı tarafından izleniyor" ifadelerini kullanması Türk düşmanlığının bir göstergesidir.
Başta Almanya olmak üzeri AB ülkelerinde yükselen Faşist sağ endişe vericidir. Almanya’da Hitler ruhu, Nazi ruhu, yeniden hortladı. Nazi terörü devam ediyor.
Alman Bakan gibi Türk ve Bozkurt düşmanlığı yapan tüm Almanya’daki Faşistler- Solcular önce kendi karanlık ,faşist ve ırkçı tarihlerine baksınlar.
Bozkurt, Türklerin 5000 yıllık sembolüdür. Asıl ırkçı olanlar -Bozkurt işaretini kullananlar değil. Bozkurt üzerinden, Türk düşmanlığı yapan Avrupalı faşistler ve faşist zihniyetlerdir.
Bozkurt Türk’ün kadim sembolüdür
Bozkurt’u aşırılık ve terörle ilişkilendirmek hezeyandır
Bozkurt Türk milletinin şerefini milli ve tarihi değerlerini simgeler.
Dünya var oldukça bozkurt Türk’ün ve Türklüğün sembolü olacaktır.
Her milletin nasıl bir "mit"i varsa Türk Milletinin "mit'i de bağımsızlık ve hürriyetin sembolü BOZKURT'dur. Türklerin Ergenekon'dan çıkışında önlerinde Bozkurt vardır, Göktürklerin bayrağında Bozkurt vardır.
Eskiçağda Türkler, büyük devletler kurduklarında Bozkurt sembolünü benimsemişlerdir. Göktürkler döneminde, kurt tuğ ve sancakların tepesinde yer alan bir devlet sembolü haline gelmiştir.
Oğuz Kağan Destânı’nda Bozkurt bir yol gösterici olarak ortaya çıkmıştır.
Kutadgu Bilig ve Dede Korkut Hikâyeleri’nde de birçok yerde Bozkurt ismi geçmiştir.
Göktürklerin menşe efsanelerinde Bozkurt, kurtarıcı ve rehber bir figür olarak yer alır.
Bozkurt; Türk destanlarında ve efsânelerinde çok önemli bir yere sâhip olmuş ve Türk milletinin sembolü hâline gelmiştir.
Türkler üstün özelliklerle yaratılmış olan kurda, Köktürkler döneminden beri büyük önem vermiş, bununla birlikte günümüze kadar Türklüğün sembolü olarak adını yaşatmıştır.
Türkün fikir kalesi en eski sivil toplum kuruluşu 112 yıllık şanlı bir geçmişi olan- Türk Ocaklarının da amblemi Bozkurt’tur . Türk Ocağı resmen 25 Mart 1912'de kurulmuştur. Fakat onun kuruluşuna ilişkin çalışmalar 1911 yılında başlayıp gelişmiştir.
Türk Ocakları Atatürk'ün direktifleri doğrultusunda Bozkurt amblemini şerefle taşımaya devam etmektedir. Yani Bozkurt sadece Türk Ocaklarının değil TÜRKLÜĞÜN SEMBOLÜDÜR. Yani; "Bozkurt TÜRKLÜK demektir.
Bozkurt Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk tarafından da mili sembol ilan edilmiş ve birçok yerde kullanılmıştır. Bir Milli Devlet kurmaya çalışan Atatürk paralara Bozkurt'u bastırmış, yavru kurt teşkilatına Bozkurt amblemini vermiş, masasına Bozkurt heykeli koymuş, kurdurduğu bir çok sanayi kuruluşuna (Petrol Ofisi gibi) Bozkurt'u amblem olarak koydurmuş, kabinesindeki adalet bakanı "Mahmut Esat" Bey'e "BOZKURT" soyadını vermiş, manevî başkanlığını yaptığı Türk Ocaklarına da Bozkurt'u amblem olarak seçtirmiştir.
Cumhuriyetin ilanından sonra, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu'nda 1924 yılında alınan karar ile İstanbul Darülfünun’una bağlı olarak kurulan Türkiyat Enstitüsüne bir arma teşkil edilmesi gündeme gelmiştir. Ord. Prof. Dr. Fuat Köprülü, Atatürk'e Türkiyat Enstitüsünün ambleminin nasıl olması gerektiğini sorduğu zaman Atatürk: bu armanın Bozkurt'u içermesi gerektiğini belirterek şöyle demiştir:
“Karlı Tanrı dağlarının önünde, elinde meşale tutan bir Bozkurt olsun. Bu meşale genç Türkiye Cumhuriyeti’nin ilminin ifadesi olsun. Ergenekon’dan çıkmamızda kılavuz olan Bozkurt, Türklüğün Anadolu topraklarındaki yeni devletinin kuruluşunu ifade etsin”.
Bozkurt sembolü, Cumhuriyet’in ilk yıllarında resmi paraların ve pulların üzerinde kullanılmıştır. Bu dönemde bazı resmi veya özel kurum ve kuruluşların amblemlerinde de Bozkurt motifine rastlanır.