Hayalet Balıkçılık Raporu'nda dikkat çeken tespitler
Ulusal ve uluslararası önleyici politika ve uygulamaların gerekliliğine dikkat çeken uzmanlar İstanbul Boğazı ve İstanbul Adaları‘nda belirlenen alanlara yapılan dalışlarda tespit edilen ağların tamamına yakınının gırgır ağları olmasından hareketle İstanbul Boğazı'nın gırgır balıkçılığına kapatılması çağrısında bulunuyor.
İSTANBUL (İGFA) - Hayalet balıkçılık, balıkçılık ekipmanlarının, balıkçı kontrolü olmaksızın avcılık yapmaya devam etmesi anlamına geliyor.
WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı), Deniz Yaşamını Koruma Derneği (DYKD) ve İstanbul Üniversitesi “Hayalet Balıkçılık” başlıklı raporla deniz plastik çöpünün en ölümcül haline dikkat çekiyor. DYKD tarafından, Arçelik'in desteği ile İstanbul'un Prens Adaları'nda yürütülen denizdeki ağların tespiti, çıkarılması ve bertarafı çalışmalarının sonuçlarından hareketle kaleme alınan rapor, "Hayalet Balıkçılık" olarak adlandırılan kayıp balıkçılık takımlarının sualtı habitatlarına etkilerini ve oluşum sebeplerini ortaya koydu.
Hayalet balıkçılığa yol açan kayıp balıkçılık takımlarının nedenleri arasında derin sularda balıkçılık, kötü hava şartları, yasa dışı balıkçılık ve yakalanmamak için ağların kesilmesi, operasyonel faktörler ile eskimiş ekipmanların suya atılması gibi faktörler sıralanabilir.
Hayalet balıkçılığın başlıca çevresel etkileri arasında hedef ve hedef dışı türlerin kontrolsüz avlanması, tehlike altındaki türlerin olumsuz etkilenmesi, deniz zeminine fiziksel zarar, istilacı türlerin yayılması, deniz besin ağına sentetik maddelerin girişi yer alıyor.
Hayalet balıkçılık ayrıca diğer balıkçılık operasyonlarını engelleyebiliyor ya da yeni balıkçılık ekipmanlarının kaybolmasına neden olabiliyor.
Raporda kayıp balıkçılık takımlarının yol açtığı plastik atık sorununa dikkat çekilirken, plastik malzemelerin balıkçılık ekipmanlarında kullanılmasının belirli avantajlarına rağmen, kayıp ekipmanların deniz ortamında yol açtığı çevresel etkilerin altı çizilerek terk edilmiş ve kaybolan av araçlarının, plastik sorununu derinleştirdiği vurgulandı.
İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi'nden Doç. Dr. Taner Yıldız, Birleşmiş Milletler sürdürülebilir kalkınma hedeflerinden olan “sudaki yaşamı” (SDG14) tehdit eden etkenlerden en “görülmeyeni” “hayalet av araçları”nın tespiti, sudan çıkarılması ve balıkçılık ekipmanlarının balıkçı kontrolü dışına çıkmaması adına tekil örneklerden bütüncül bir yaklaşıma geçmek için geç kalmış sayılmayacağını belirterek, "Hayalet ağlar ile mücadele için Kanada hükümetinin 10 milyon dolar tahsis ettiği örneğini hep zihnimizde tutarak bu fenomenin önemini her daim hatırlamalı ve tüm paydaşları aynı masada toplayan adımlar atmalıyız" dedi.
Deniz Yaşamını Koruma Derneği Kurumsal İlişkiler Yöneticisi Engin Hınçer, deniz dibine terk edilen her av aracının yüzlerce yıl boyunca pasif olarak avlanmaya devam ettiğine dikkat çekerek hayalet av araçlarının milyonlarca sualtı canlısının hatta dalıcı kuşların yaşamını yitirmesine neden olduğunu söyledi.