Son yıllarda işyerlerinde iyice artmasına ve çağın vebası olarak da tanımlanmasına rağmen mobbing, yönetimlerin bu konudaki farkındalık oluşturamamasından ve ülkemizde de bununla ilgili müstakil bir kanun çıkarılamamasından dolayı çalışanların huzurunun önündeki en büyük engel olarak devam ediyor.
Son günlerde intiharlara varan huzursuzlukların artması üzerine görüşlerine başvurduğumuz Mobbingle Mücadele Derneği Genel Başkanı İlhan İşman; her örgütün kendi psikolojik tacizcisini yaratma kabiliyetine sahip olmasına rağmen yönetimlerin bu konuda bir farkındalık oluşturamamasından dolayı vakaların gittikçe artmasından kaygı duyduklarını, bunun için de mevzuatımıza muhakkak müstakil bir mobbing yasasının girmesinin artık kaçınılmaz olduğunu söyledi.
Dernek olarak ülkemizin hangi noktasında olursa olsun bu vakaların yakın takipçisi olduklarını, mağdur ve yakınlarına ulaşarak bilgi aldıklarını, ellerinden geldikçe destek olduklarını ifade ederken de her çalışanın da mobbing farkındalığı konusunda mutlaka üzerine düşeni yapması gerektiğinin altını çizdi.
Özellikle kurumlarda kimi yöneticilerin, arkalarındaki desteği abartarak birimlerinde baskı kurduklarını, güç devşirdiklerini ve iş barışını bizzat kendi elleriyle yok ettiklerini gözlemlediklerini belirten İşman, örgütte çalışan her çalışanın bu yüzden mobbing kavramı hakkında bilinçli olması, sorumluluklarını bilmesi gerekmektedir dedi.
Mobbingle Mücadele Derneği Genel Başkanı İşman sözlerini şöyle sürdürdü:
“Mobbing örgüt içi barışı bozan bir unsurdur. Yapılan araştırmalar mobbingin bireyler, aileler, örgütler ve toplum üzerinde olumsuz etkileri olduğunu ortaya koymaktadır. Mağdurlarda aşırı strese bağlı fiziksel ve psikolojik rahatsızlıklar ve intihar ile sonuçlanabilen travmalar; ailelerde mutsuz ebeveynler ve çarpık yetişen çocuklar, artan boşanmalar demektir. Kurumlarda anlaşmazlıklar, hastalıklı şirket kültürü, düşük moral ve kısıtlanmış yaratıcılık; Toplumda mutsuz bireyler ve politik kaygısızlık demektir.
BİREY KADAR KURUMU DA TAHRİP ETMEKTE
Mobbingin birey üzerinde olduğu kadar kurum üzerinde de tahrip edici sonuçları vardır. Bir işveren ya da yönetici, mobbingin işyerine vereceği zararların ne denli ağır olacağını bilmeli, bu süreçle mücadele etmek ve buna son vermek için süratle elinden geleni yapmalıdır. Bilerek ya da bilmeyerek yapılan psikolojik taciz davranışı, makro düzeyde ülkemizin beşeri ve sosyal sermayesini yok ederken; mikro düzeyde ise çalışanların itibarını ve onurunu zedeliyor. İnsan kaynağımızı tüketiyor. Verimliliğimizi azaltıyor. İnsanımızın sağlığını kaybetmesine neden olarak, çalışma hayatını olumsuz etkiliyor.
İŞVEREN VE YÖNETİCİ BİLİNCİ
Her işveren ya da yönetici, mobbingin işyerine vereceği zararların ne denli ağır olacağını bilmeli, kendisine ulaşan ihbarlara duyarlılık göstererek anında müdahale etmelidir.
Mobbing ile Mücadele Yöntemlerini bireysel, örgütsel, toplumsal ve hukuksal yöntemler olarak sınıflandırabiliriz. Mobbing ile Bireysel Mücadele Çalışanların mobbing ile bireysel olarak mücadele edebilmeleri için öncelikle haklarını çok iyi bilmeleri ve haklarını aramaktan çekinmemeleri gerekir. Kişinin öncelikle mesleki niteliklerini geliştirerek özgüvenini yitirmemesi, koruması gerekir. Kişinin kendisini ‘kurban’ zihniyetinden kurtarması, kontrollü adımlar atarak, önündeki tüm seçenekleri değerlendirmesi gerekir.
TACİZCİYE KARŞI SAĞLAM ÖRGÜT KÜLTÜRÜ
Mobbing her örgütte görülebilir. Bir başka deyişle her örgüt kendi psikolojik tacizcisini üretme yeteneğine sahiptir. Bu nedenle de örgütler psikolojik tacizi yönetme yeteneğine de sahip olmalıdır. Örgütün ilk yapması gereken sağlam bir örgüt kültürü oluşturmaktır ki bu aşamada uzman psikologlardan da yardım alınmalıdır. Örgüt içerisinde huzurlu bir iş ortamının yaratılması psikolojik tacizi önleyici bir tedbirdir. Çalışanlar eğitilerek mobbing konusundaki farkındalıkları arttırılmalıdır. Örgütler mobbinge karşı yaptırımlarını, şikâyet ve soruşturma prosedürleri ve uygun olduğu hallerde, işyeri düzeyinde uyuşmazlık çözüm mekanizmalarını kesin olarak ortaya koymalıdır.
MÜSTAKİL MOBBİNG YASASI
Mobbing ile Hukuksal Mücadelede en büyük görev devlete düşmektedir. İlk olarak mobbing eylemleri suç olarak kanunlara yansıtılmalı ve yaptırımları ortaya konmalıdır. Ülkemizde son yıllarda artan mobbing davaları bu konuda mağdurların artık sessiz kalmadığının ve yasal düzenleme gerekliliğinin en önemli göstergesidir. Mobbing’e karşı özel bir yasal düzenleme olmamasına karşın Anayasa, iş Kanunu, Medeni Kanun ve Yeni Borçlar Kanunu’nda kişilik haklarına karşı saldırılara ilişkin hükümler yer almaktadır. Ülkemizde hiç vakit geçirilmeden müstakil bir mobbing ile mücadele kanunu çıkarılmalıdır.