KORUNMA, KOLLANMA, KAYRILMA “ARTIK YETEEERRRR!”

TARAFTAR GÖZÜYLE SÜPER LİG 19. HAFTA (11-13 Ocak 2025)

Spor 16.01.2025 19:02:00 0
KORUNMA, KOLLANMA, KAYRILMA “ARTIK YETEEERRRR!”

KORUNMA, KOLLANMA, KAYRILMA

“ARTIK YETEEERRRR!”

 

“Saha dışı, masa, dış güçler...”

“Birileri...”

“Yapı, üstyapı, bir yapı...”

“Koruma, kollama, kayırma...”

“Arsızlar...”

“Ahlaksızlar...”

“Bütün bu işler iki takıma göre dizayn edilmişse bizim işimiz ne?”

“Şerefsizler...”

“Hakemleri yenemedik...”

“Kara gece...”

“Senaryosu önceden yazılmış maçlar...”

“Düzgün maçlar...”

“Hırsızlar...”

...

...

Nedir bütün bunlar böyle?

Spor, barış, dostluk ve kardeşlik demek değil miydi?

Futbol en güzel oyun değil miydi? Tam anlamıyla coşku, heyecan ve eğlence.

Peki, acımasızca neyin kavgası bu böyle?

Federasyon başkanlarına, MHK’ye, hakemlere, kulüp başkanlarına, yöneticilere, sahadan daha çok saha dışında olan teknik kadrolara “artık yeter” diyorum.

Futbolun eğlencesini ve keyfini istiyorum 

---

Enpolitik’te Taraftar Gözüyle Süper Lig yazılarımda üçüncü seneme geldim. 

Evet, ben bir Galatasaray taraftarıyım. 

İyi ki Varsın Galatasaray-I, Türk Olmayan Takımları Yenmek” isimli kitabımda söylediğim gibi fanatik değil, “sağlıklı” bir taraftarım.

Süper Lig yazılarımda da adil ve hakkaniyetli olmaya çalıştım, çalışıyorum.

Bazen dilim şişse de içim acısa da başardığımı sanıyorum. Tabii ki takdir okurun.

Son zamanlarda yaşananlar, sürekli bir gerilim ve kavga taraftarı sıktı, bezdirdi.

Yıldım ben.

Hayır, futboldan henüz vazgeçmedim, vazgeçmeyeceğim. Yazılarıma da devam edeceğim. 

Ancak bu haftadan sonra bir süre başkan, yönetici, federasyon, MHK ve hakemleri yazmayacağım.

---

Futboldan vazgeçmeyeceğim. Ta ki bir gün futbolumuz tamamen seyredilemez, tahammül edilemez hâle gelse de vazgeçmem. 

Premier Lig’e odaklanırım. Mücadele, tempo, oyun aklı, zekâsı, saygısı, heyecan ve coşku, ille de kalite. Daha da ötesi “oyun ahlakı.” 

Vallahi gıpta ediyorum şu İngilizlere, saygı duyuyorum. 

İmkânı olanlara tavsiye ederim efendim...

---

Sergen Yalçın, kardeşinin sağlık sorunları gerekçesiyle (Gürsoy Yalçın’a geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum) Beşiktaş’ın teknik direktörlük görevini kabul etmemişti.

Ancak ikinci bir iddia vardı; Sergen Yalçın Fenerbahçe ile görüşmüş ve Mourinho sonrası Fenerbahçe’nin başına geçecekti. 

Yine iddialara göre Beşiktaş yönetimi “Sergen’e kalmadık” demişti. 

Net bir kaynağa ulaşamadığım için tüm bunların “iddia” olduğunu yineliyorum.

Ancak görmezden de gelemedim. Eğer bu iddialar doğru ise... Fenerbahçe yönetiminin Mourinho’dan vazgeçtiği anlamına gelmez miydi.?

---

Antalya’da görev değişimi... Trabzon maçı sonrası Antalya, Alex ile yolları ayırdı. Antalya yönetimi Emre Belözoğlu ile anlaştı.

--- 

Benfica’da harika bir başlangıç yapan Kerem Aktürkoğlu Portekiz basının hedefinde. Son bir aylık performansı beğenilmeyen Kerem’e ağır eleştiri okları yöneldi. Portekiz basını Kerem’i genel anlamda “atakları yanlış kaleye yöneltmekle” eleştiriyordu. 

Evet, Kerem Aktürkoğlu “top kayıplarına” çözüm bulmak zorunda.

Bu arada Kerem, Portekiz’de ilk kupasını kazandı.

 

KUPA MESAİSİ...

Ziraat Türkiye Kupası maçları başladı. Ancak heyecan yok, kupa gerçekten statüsüyle dibe vuruyor. Futbolseverler ekranları başında heyecanla İtalya Kupası maçlarını seyrederken kendi kupa maçlarına ilgi duymuyor. Kupanın sponsorunun, yayıncı kuruluşun (ATV grubu ki yayınları Süper Lig’in yayınlarından daha iyi) ve federasyonun bir araya gelip bir çözüm bulması gerekmez mi?

Hem Kasımpaşa ve Fenerbahçe’nin katılıp katılmayacağı, katılacaklarsa hangi kadrolarla katılacakları hâlâ bir muamma. 

Ben uyarayım; denenen bu saçma formatlarla birkaç yıl içinde kupaya sponsor da bulunmaz yayıncı kuruluşta... Kupa, ligin aksine futbolun şov alanı olmalı, iddialı olmalı. Değilse bırakın bu işleri...

Ayrıca pek çok büyük ligde kupa mesaisi ya tamamlandı ya da final aşamasına geldi... Oysa biz yeni başlıyoruz.

Son kupa şampiyonu Beşiktaş, Sivas’ta işe galibiyetle (1-0) başladı. 

Trabzon Alanya’yı 3-0 ile geçerken zorlu maçta Galatasaray Başakşehir ile 2-2 berabere kaldı.

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, düzenlediği basın toplantısında takımının Türkiye Kupası’na katılacağını açıkladı. 

Fenerbahçe U-19 takımı ile sahaya çıkan Kasımpaşa’yı 3-0 yendi. 

Kupanın ilginç maçlarından biri 4-4 biten Kırklarelispor-Bodrumspor maçı oldu. 

 

11.01.2025/Cumartesi

Samsun, Kayseri deplasmanında çok erken bir dakikada (Mouandilmadji, 1’) attığı golle öne geçti. Maçın ilk yarısında konuk takım daha iyi bir oyun sergiledi.

İkinci devre daha cesur ve atak oynayan ev sahibi, Boa Morte’nin gayretine rağmen gol atamadı. Portekizli şanssız bir gününde olsa gerekti. 

Samsun 1-0 kazanarak 3 puanı alıp evine döndü.

 

Hatay-Rize: 1-2

Goller: Boutobba (23’)/Lamine Diack (11’-KK), Ghezzal (63-P)

Başa baş geçen oyunda Hatay en azından 1 puan alabilirdi. Lakin Rize, çok kolay çalınan penaltı ile 3 puanı kapıp gitti.

 

HAKEME İTİRAZ! SESSİZ VE SAKİNCE 

BEŞİKTAŞ AŞ-SİPAY BODRUM FK: 2-1

Goller: Ndour (32’), İmmobile (40’)/Puşcaş (90+4’)

 

Bir kere ters gidince insanın işi muhallebi yerken bile kırılabiliyordu dişi... Beşiktaş fena başlamadığı oyunda 2-0 öne geçmeyi de başardı ancak Bodrum’un rakip kalede yarattığı tehlikeler göz ardı edilemezdi.

Nitekim ikinci devre puan için daha cesur ve önde oynayan konuk takım ciddi pozisyonlar üretti. Buna karşın Beşiktaş risk alan rakibine karşı etkili olamadı. 

Bodrum’un golü 90 artılarda gelince Beşiktaş kazandı. 3 puan teknik direktör arayışında olan yeni yönetime bir “oohhhh!” dedirtmiş olabilir. 

 

Beşiktaş’ta ilginç bir şekilde Mert Günok yine maçın en iyisi olurken Muçi görece iyi oynadı.  Bodrum’da Fredy ve Taylan Antalyalı ikilisi etkili oldu.

 

Hakem; yorumculara göre Bodrum’un ikisi net üç penaltısı verilmemişti. Ben de bu fikirdeyim. Özellikle Taylan’ın pozisyonu inanılmazdı. Hakem Mehmet Türkmen, VAR davetiyle pozisyonu monitörde izledi fakat kararından vazgeçmedi, penaltıyı vermedi. 

Mourinho’nun maşallah dediği “Türkmen” verdiği ve vermediği kararlarla son haftaların en çok tartışılan hakemlerinin başında geliyor maalesef. Yorumcu eski hakemlere göre maç esnasında yer alma sorunu da var genç hakemin ki bazen topun olduğu bölgeye arkasını dönebiliyor. Bu, hakemlik tekniğinde kabul edilemez bir şey olsa gerek.

Ayrıca bu maçta beyin sarsıntısı geçiren Gedson Fernandes 25. dakikada oyunu terk etti. Beşiktaş ceza sahası içinde hava topu mücadelesinde -yanılmıyorsam- Ali Aytemur’un kolu/dirseği Gedson’un ensesine geldi. Eski hakemler, dirseğin silah olarak kullanılmaması ve şiddetin yeterli olmaması nedeniyle pozisyonu sarı kart olarak yorumladılar. Oyuncu sağlığı, insan sağlığı diyoruz. Başa, yüze el, kol, dirsek gelmesin diyorum. Ne şiddeti ne silahı? Oyuncu beyin sarsıntısı geçirdi yahu. 

Bu bir çarpışma falan değil, Ali sakınmadan ve rakibi düşünmeden çıkıyor topa. Bence çok net kırmızı kart. Lütfen federasyon, MHK, taraf tutmadan yorumcular ve eski hakemler, lütfen. Bir oyuncu gerçekten çok fena sakatlanacak. Başa, yüze faullere sert ceza lütfen.

 

Maçı hakeme bağlamak istemeyen Bodrum TD Volkan Demirel, 3 penaltılarının verilmediğini söyledi. Ama bunu o kadar sakin söyledi ki inanamadım, aklıma Bodrum-Galatasaray maçı geldi.    

 

12.01.2025/Pazar          

Sivas-Alanya: 1-1

Goller: Koita (29’)/Cordova (56’)

Dengeli maçta taraflar puanı paylaştı. Sivas, son dakika da inanılmaz bir pozisyonu kaçırınca TD Ömer Erdoğan 3 puanın kıyısından dönmüş oldu.

 

MALHEİRO GOLCÜYMÜŞ YA...

TRABZONSPOR AŞ-ONVO ANTALYASPOR: 5-0

Goller: Banza (21’), Malheiro (52’, 64’ ve 87’), Cham (70’)

 

Malheiro Trabzon’da ve Süper Lig’de ilk golünü geçenlerde atmıştı. Bu maçta coştu Portekizli ve birbirinden güzel 3 golle bir üçleme yaptı.

Farklı skora karşın Antalya fena başlamamıştı aslında ama kaleci Uğurcan Çakır gole izin vermemişti. Trabzon ilk ciddi ve organize atağında golü atınca rahatladı. Bu gol öncesi Banza’nın rakip oyuncuya yaptığı müdahale faul olsa da hakem devam demişti.

İkinci yarı Malheiro skoru 2 farka çıkarınca maç koptu. Sonrasında sahada Malheiro, Edin Visca ve Trabzon vardı.

Farklı galibiyet ve güzel oyunla Şenol Güneş çok rahatladı. Ancak bu oyun devam eder mi? Evet demek gerçekten hiç kolay değil. Fark Antalya’nın ilk gole tepki verememesi, reaksiyon gösterememesi nedeniyle ortaya çıktı.

 

Adana Demirspor onurlu mücadelesine devam etti. Mavi Şimşekler daha maçın 4. dakikasında Okere’nin golüyle 1-0 geriye düşmesine rağmen maçı hiç bırakmadı.

Ev sahibi Gaziantep 3 puanı almasına karşın çok zorlandı. Selçuk İnan’ın bu maç analizi hayli uzun sürebilir.

 

KURT DUMANLI HAVAYI SEVER... PEKİ YA ASLAN? 

RAMS BAŞAKŞEHİR FK-GALATASARAY AŞ: 1-2

Goller: Piatek (53)/Barış Alper Yılmaz (42’ ve 59’)

 

Çok soğuk... Puslu ve yağışlı bir hava... Son derece güçlü bir rüzgâr, bayrak direkleri neredeyse yerlere yapışacak. Neyse ki zemin fena görünmedi. Bu ortamda oynamak zor, mutlak kazanmak isteyen takım için daha da zordu.

 

Çağdaş Atan, kupa maçının tersine savunmacı bir anlayışla çıkmıştı sahaya. Başakşehir blokları iyi kapadı, oyunu dar bir alana hapsetti. Dolayısıyla Galatasaray ceza sahasında topla fazla buluşamadı, pozisyon üretmekte bereketli olamadı. Bir sorun da Osimhen’in topla buluşturulamamasıydı ki Nijeryalı yine çok istekli ve çalışkandı.

Devrenin 0-0 bitmesi olağan görünürken Yunus Akgün-Barış Alper-Osimhen organizasyonunda Barış Alper topu filelere gönderdi ve takımını öne geçirdi.

 

Sıkı savunma yapan ve defansı neredeyse hiç boşaltmayan Başakşehir’in tek silahı uzun toplardı. Zira Keny ve Piatek, Sanchez-Abdülkerim Bardakçı ikilisine büyük üstünlük kurmuştu hava toplarında. Nitekim bunların birinde Piatek topu Keny’e indirdi, Keny’nin asistinde golü attı: 1-1

Bu ev sahibinin ilk isabetli şutuydu. Figueiredo’nun çok yumuşak kafa şutunu saymazsak başka da isabetli şut atamadı Başakşehir.

Gole tepkiyi çabuk ve yine Barış Alper’le verdi Galatasaray ve tekrar öne geçti. Hemen ardından maçı koparacak birkaç pozisyon buldu Galatasaray fakat golü atamadı.

Aslında Galatasaray da 14 şuttan sadece 3 isabet çıkarabilmişti. 

Bu şartlarda Okan Buruk 3 puanı almanın mutluluğunu yaşarken Çağdaş Atan, iyi oynadıkları maçı kaybetmenin üzüntüsünü yaşadıklarını söyledi. Benzer bir ifadeyi Bodrum-Galatasaray maçı sonrası Volkan Demirel de söylemişti. 

Çağdaş Atan, sadece savunmadan bahsediyorsa evet, takımı iyi savunma yaptı. Buna karşın hücumda hiç yoktu Başakşehir. Sadece Piatek’in kişisel gayreti vardı ki golü de Polonyalı attı. Çağdaş Atan’a önerim, maçı yeniden sakin kafayla seyretsin. 

 

Galatasaray’ın yıldızları bu maçta pek görünmedi. Osimhen çalışkanken Barış Alper, haftanın performanslarından birine imza attı. 

Başakşehir’de Piatek gerçekten çok iyi bir oyun oynadı. 

 

Hakem-VAR... Atilla Karaoğlan, kupa maçında iyi bir performans sergilemişti. Ancak bu maça iyi başlamadı ve gerçekten sonuca tesir edecek hatalar yaptı. Ben elbette fikrimi yazacağım ama eski hakem ve yorumcuların çok büyük bir kısmı pozisyonlarda hemfikir oldu. Bunu “genel kanaat” olarak söyleyeceğim.

Önce Opoku’dan başlayayım. Geçen haftalarda bazı oyuncuların adeta dokunulmaz ve bunlardan birinin Opoku olduğunu yazmıştım. Evet, dokunulmaz Opoku bu maçı da tamamladı. Bunu subjektif yorum gibi görenlerle tartışırım ancak tabii ki saygı duyarım.   

MAJÖR HATALAR;   

13. dakika: Osimhen-Opoku pozisyonu. Bariz gol pozisyonu nedeniyle kırmızı kart görmesi gereken Opoku’ya hakem sarı kart gösterdi. Ki pozisyonda Galatasaray’ın ikinci bir oyuncusu; Barış Alper Yılmaz da vardı. 

Genel kanaatte çoğunluk kırmızıdan yanaydı ancak sarı diyenler de oldu. Ancak yorumcuların tamamı bu pozisyonda Barış Alper’i yok saydı. Faul olmasa Osimhen topu Barış Alper’e aktarabilirdi.

27. dakika: Hamza Güreler’in topa elle teması... Hakem ve VAR ihlal görmedi, pozisyon devam etti.

Genel kanaat penaltı oldu. Penaltı değil diyen görmedim. (Not: Galiba Erman Toroğlu kasıt yok demiş.)

45. dakika: Keny koluyla Davinson Sanchez’in başına vurdu, sarı kart gördü. Ben, başa-yüze müdahalelerde sert karar istediğimden kırmızı diyorum

Genel kanaatte sarıyı doğru bulan yorumcular vardı ancak az bir çoğunlukla kırmızıydı.

51. dakika: Abdülkerim-Keny pozisyonu. Yerde kalan Keny penaltı istedi, hakem devam dedi. Aldatmadan Keny sarı görmeliydi. Genel kanaat penaltı yok, Keny aldatmadan sarı görmeli şeklindeydi. Hakem gösterseydi Keny’nin ikinci sarısı olacaktı bu.

37’de sarı kart gören Hamza Güreler, Barış Alper Yılmaz’ın ayağına bastı. Yorumcular sarı kart dedi.

Ben bu pozisyonu maç esnasında atlamışım. Genel kanaat sarıydı. Bu da Hamza’nın ikinci sarısı olacaktı.

4 majör hata; hepsi de Başakşehir lehine...

Abdülkadir Bardakçı-Hamza Güreler ve Jacobs-Opoku penaltı pozisyonları. Hakem-VAR yönetimi devam dedi. Genel kanaat kararları doğru buldu, “penaltı” diyen çıkmadı.

Çağdaş Atan (Başakşehir TD): Torreira ve Sallai ikinci sarıdan oyundan atılabilirdi...

Genel kanaat; Torreira’nın sarı kartının yanlış olduğu düşüncesindeydi. İkinci sarı kart beklenen pozisyonda da karta gerek yoktu dendi.

75’de oyuna giren Sallai’nin ilk sarı kartını atladı hakem. Piatek pozisyonunda ise sarıyı gösterdi. Sarı kartı olsaydı 79’da Piatek’e o müdahaleyi yapar mıydı Sallai bilinmez ama yaptı diyelim. İkinci sarıdan ihraç gerekirdi ama oyunda kaldı Sallai. Tamam, burada Galatasaray lehine bir karar.

5’e karşın 1... 

Ha! Bir de Galatasaray’ın ikinci golünden önce Osimhen’in elle oynadığı yönünde itirazı oldu ev sahibi takımın. Genel kanaat; ihlal yok, gol nizami oldu.

Atilla Karaoğlan kusura bakmasın ama bu maçı 3 kez seyretsin. Biraz abartarak hakem, Galatasaray’a karşı tek başına (ya da VAR’la birlikte) Başakşehir’den daha iyi direndi desem çok da yanlış olmaz.

 

Bir de Fenerbahçe resmî sitesinin maç sonu açıklaması vardı. Açıklamadaki Türkçe hataları kabul edilemezdi. Koskoca kulüp, resmî sitesinden resmî bir açıklama yapıyor; yakışmaz.

İçeriğe gelince; açıklamayı yapanlar ne görmüşlerdi de “Arsızlar korunmaya, kollanmaya, kayrılmaya devam ediyor; Yavuz hırsız ev sahibini bastırmak için VAR’ını yoğunu ortaya koyuyor!” demişlerdi...

 

13.01.2025/Pazartesi

Göztepe-Kasımpaşa: 5-0 

Goller: Tijanic (7’), Silva (52’), Romulo (78’), Hugo (86’), İsmail Köybaşı (90+3’)

Kırmızı kart: Opoku (71’, Kasımpaşa)

İşte maç, işte futbol, işte keyif... Bu ligin iyilerinden ve en renkli takımlarının başında gelen Göztepe, zaten evinde çok daha iyi bir oyun oynuyordu. Bu maçta coştu sarı kırmızılılar.

Maçın tek olumsuz yanı konuk takımın fazlasıyla etkisiz kalması yenilen ilk golden sonrası teslim olmasıydı. Kasımpaşa biraz oyuna katılabilseydi çok daha iyi bir oyun ortaya çıkabilirdi.

Tebrikler Göztepe yönetimine, teknik kadro ve Stoilov’a...

Tebrikler Göztepeli futbolculara...

Tebrikler İzmirlilere...

Bu arada oyun ve formuyla dikkat çeken Romulo maçın yıldızıydı. Romulo tipik bir Brezilyalı golü attı ve haftanın golü için aday oldu. 

 

ZOR OLSA DA...

TÜMOSAN KONYASPOR-FENERBAHÇE AŞ: 2-3

Goller: Pedrinho (1’), Kramer (44’)/Mert Müldür (14’), Çağlar Söyüncü (25’), Tadic (60’)

 

Konya evinde zorlu bir takımdı. Sadece Galatasaray’a kaybetmişti. Fenerbahçe için zorlu bir maç olacağı beklentisi yüksekti. Nitekim...

Daha bismillah demeden Konya golü atınca (25. saniye) maç sarı lacivertliler için daha zorlaştı. Ardından Kramer (7. dakika) net pozisyonda Livakovic’e takıldı. Bu da gol olsaydı maç çok daha zor bir hale gelebilirdi. 

Fenerbahçe şoku atlattıktan sonra topa daha çok sahip oldu ve oyunu rakip alana yıktı. Lakin takım pozisyon üretmekte ve hatta tehlike oluşturmakta zorlandı. Bu bölümde topu rakibe bırakan ev sahibi hızlı ve çabuk ataklarla karşı kaleye tehditten uzak kalmayacağını gösterdi.

Fenerbahçe bu bölümde iki savunmacısıyla kornerden 2 gol atarak öne geçmeyi başardı. Çağlar Söyüncü’nün golünde boşa çıkan kaleci Slowik hatalıydı. Fenerbahçe’nin etkili oynadığı bölümlerdi bu bölümler ve Dzeko ile Nesyri iki pozisyonu harcadı. 

Devrenin bitimine bir dakika kala Kramer çok şık bir kafa golüyle skorda eşitliği sağladı.

 

İkinci devrede Konya daha iyi oynadı. Buna karşın kaleci Slowik’in hatasına Uğurcan Yazğılı da katılınca Tadic bir halı saha golü atarak takımını öne geçirdi. 

Sonrasında Konya’nın çabaları sonuç vermedi, skoru korumayı amaçlayan konuk takım bunu başardı ve 3 puanı aldı. 

 

Maçın yıldızı, takımı kaybetmesine rağmen Kramer oldu. Slovenyalı bir asist ve bir golle kapadığı maçta çok çalışkandı. Fenerbahçe savunmasında Çağlar-Djiku ikilisine büyük üstünlük kurdu.

Oyunda pek görünmemesine karşın doğrudan 2 gol katkısı ile Tadic, sahanın bir diğer yıldızı oldu.

Kaleci Slowik en talihsiz günlerinden birini yaşamış olsa gerek. Bir maçta iki golde de hata nadiren olur. 

 

Hakem-VAR, yorumcular;

Sahada çok kötü bir hakem-VAR uygulaması vardı. İki majör/büyük hata; Dzeko’nun Uğurcan’a basması, kırmızı kart ve Kostic’in Louka Prip’e dirseği, penaltı ve sarı kart... Hakem-VAR ihlal görmedi.

Bu maçta çok geç sarı kart gören (63’) Kostic’in sonrasında da kartlık hareketleri oldu. Kostic oyunu Direnç Tonusluoğlu’nun engin hoşgörüsü ile tamamladı.

Maça fena başlamayan Tonusluoğlu 10. dakikadan itibaren tam deyimiyle dağıldı. Maçı faul ve kart hatalarıyla tamamladı. Standardı hiç yoktu, benzer müdahalelerde farklı kararlar vermesi ilginçti.

 

Hakemlerimiz böyle de eski hakemler ve yorumcular farklı mı sanki?

Ben pozisyon yorumlamalarında bir ara hepten şaşırdım. Sandım ki; Uğurcan, bacağını Dzeko’nun tabanın altına soktu... Hani penaltı verilse yeriydi.

Sandım ki; Prip, Kostic’in dirseğine kafa atarak faul yaptı. 

Bir de kupa maçında Abdülkerim Bardakçı-Crespo pozisyonuna penaltı/kırmızı kart diyenlerin (ben hâlâ ihlal yok diyorum) Kostic-Oğulcan Ülgün pozisyonuna bahaneler üretmesi vardı. Bu insanlar bizi “balık hafızalı mı” sanıyorlar, söyle geç... Tabii şunu da hiç unutmuyorlar; pozisyonlar birbirinin aynı değildir. 

Tamam efendim, oldu.

Trio ekibi pazar gecesi hayli sertti. Buna karşın pazartesi gecesi çok iyi niyetli ve naifti. Jacobs-Opoku pozisyonunda (Başakşehir-Galatasaray maçı) yetersiz görüntülere rağmen penaltı çıkarmaya çalışan ekip, penaltı çıkaramayınca kararı; biz bütün açıları verdik diyerek seyirciye bırakmıştı. 

Aynı ekip Fenerbahçe’nin gol öncesi “korner pozisyonunu da” defalarca izledi ve karara varamadı. Ekip bu defa kararı seyircilere bırakmadı, hakemin kararına saygı duydu. 

Trio ekibi, bazen yönetmenden görüntünün yavaşlatılmasını istiyor. Ama kendi kuruluşlarının yavaş çekimi (slow motion) yok ki... Pozisyon yavaşlatılınca görüntü dağılıyor, top ragbi topundan daha beter ve şekilsiz bir hâle geliyor. 

Bu pozisyonla ilgili görüşüm; buna benzer küçük hatalar hemen her maçta yaşanır, hata sonucu gol olursa tartışma çıkar. 

Daha vahimi Dzeko’nun basmasına yorumlardı. Tümer Metin, net kırmızı olarak yorumladığı pozisyonda sarıyı anlayamayacağını söyledi. Haklıydı; ayağa basmanın cezasının sarı olduğu yerde kavala basma -istemsiz ve çok talihsiz olsa da- sarı ile geçiştirilemezdi. VAR (inceleme daveti yapıp yapmadığını bilmiyorum) mutlak hakemi uyarmalıydı.

Bir söylem; hakemler cesur olmalı, hakemler yürekli olmalı... Yüreği olmayan bu işi yapmamalı.

Doğru ama genç insanlar bunlar. Bunca baskı altında işleri çok zor. Muhtemelen MHK ve federasyona da güvenmiyorlar. Sonuçta tuhaf kararlar ve kötü maç yönetimleri çıkıyor ortaya.

Peki yorumculara ne oluyor? Onlar neden yürek yemiyor? Neden cesur olmuyorlar?

Yorumcuları hayretle dinliyorum, okuyorum. Büyük bir kısmı “istek, kasıt, bilerek/bilmeyerek” gibi sözlerle pozisyon yorumluyorlar. Bunlar yok artık hocam, niyet okuması yapılmıyor artık; kontrolsüz hareket denen bir şey var. Oyun kuralı isteyip istememeye bakmıyor. 

Hayat gibi; trafikte öndeki araca vuran sürücü hatalıdır. Takip mesafesini korumamıştır. Burada hatalı sürücünün isteyip istememesine, kasıtlı olup olmamasına bakılmaz, ceza kesilir.

Elbette Dzeko, gidip şu Uğurcan’ın ayağını kırayım demez ki çok da üzüldü Bosnalı. 

Trio için soru işaretlerim maalesef giderek artarken eski hakemler ve yorumcular içinde eğrisiyle doğrusuyla bir tek Ahmet Çakar’ı cesur gördüm.   

 

Mourinho... İlginç bir teknik direktör olduğunu elbette biliyorduk. Ancak her hafta ve bu kadar yakından görmemiştik kendini. Her hafta şaşırtmaya devam ediyor Portekizli.

Mourinho:        Takım hâlâ istediğim seviyede değil. (Birinci devre bitti hocam)

                        Çok düzgün maç oldu. Böyle maçlar oynansaydı puan durumu farklı olurdu.

 

Haftanın maçı;

Başakşehir-Galatasaray (1-2)

Haftanın takımı;

Trabzon

Göztepe

Haftanın iyi maçları;

Trabzon-Antalya (5-0)

Göztepe-Kasımpaşa (5-0)

Haftanın futbolcusu;

Malheiro (Trabzon)

Haftanın performansları;

Visca (Trabzon), Barış Alper Yılmaz (GS), Mert Günok (BJK), Taylan Antalyalı (Bodrum), Kramer (Konya), Romulo (Göztepe)

Haftanın golü;

Malheiro (kafa ile attığı gol)

Haftanın güzel golleri;

Malheiro’nun (Trabzon) golleri... Romulo (Göztepe)

Haftanın asisti;

Onur Bulut (BJK)

Romulo (Göztepe)

Haftanın hakemi;

-

Haftanın pozisyonu;

Gedson Fernandez-Ali Aytemur mücadelesi

Dzeko-Uğurcan Yazğılı pozisyonu

Haftanın söylemi;

Kimse demedi ama bir gün biri “biz oynamayalım, gidelim o zaman” diyecek.

Haftanın talihlisi;

Trabzon

Haftanın talihsizi;

Gedson Fernandez (BJK)

GÖZE TAKILANLAR;

*NİHAT KAHVECİ... Övgüsünden yergisine... Takdirinden eleştirisine... Oyunun ve oyuncuların hakkını vermesine... Samimiyetinden üslubuna... Yorumculuğu en az futbolculuğu kadar iyi olan birkaç insandan biri. 

Harikasın Kahveci... Helal olsun, helal olsun, helal olsun. 

*Ali Koç’un basın toplantısı, Çağdaş Atan ve Sergen Yalçın...

Başkan Ali Koç basın toplantısında ya çok gergin ve öfkeliydi ya da tutuktu veya iyi hazırlanmamıştı. Eski tabirle gazetecilere/medyacılara diskur çekti, yeni tabirle ayar verdi, görevlerini hatırlattı. Ne yapmaları gerektiğini söyledi.

Yargı ve TRT de başkandan nasibini aldı. 

Basın toplantısında Çağdaş Atan ve Sergen Yalçın’dan örneklemeler de veren başkanın hedefinde sadece ve sadece Galatasaray vardı. O kadar vardı ki iş bir futbolcunun, Barış Alper Yılmaz’ın sarı kartına kadar vardı.

Çağdaş Atan, Adana Demirspor maçından sonra yaptığı sert açıklamalarda hakemin niyetini de sorgulamıştı. İki futbolcusunun sarı kart görerek cezalı duruma düşmesini, Galatasaray maçı öncesi kumpas gibi görmüştü. 

Galatasaray ile oynadıkları kupa maçından sonra her ne kadar önceki sözlerinin arkasında olduğunu söylese de daha sakin bir görüntü verdi. Lakin Çağdaş Atan’ın maç esnasında verdiği agresif görüntüler ve alaycı tavırlar büyük eleştiri konusu oldu. Kadıköy ve Rams Park farkı söylemleri eleştiri aldı. Atan’a önerim, Galatasaray maçında kendisini izlemesi olacak. Çağdaş Atan başarılı genç teknik direktörlerden. Daha büyük başarılar da elde edebilir. Ancak söylem, hâl ve tavırlarına dikkat etmedikçe “iyi ve büyük” teknik direktör olamaz. Kendisinin de dediği gibi bir gün herkes kaybolacak lakin geride başarılarla birlikte iyilikler ve güzellikler kalacak. Bir örnekse rahmetli Ahmet Suat Özyazıcı.

Sergen Yalçın... Müthiş bir sol ayak ve olağanüstü bir yetenek. Ancak futbolcu Sergen ehli keyif ve oyunu gerektiği kadar ciddiye almayan biriydi. Yeterince profesyonel değildi. Öyle olsaydı bugün başka bir Sergen Yalçın’ı konuşuyor olurduk.

Teknik direktör Sergen Yalçın’ın bir oyun karakteri ve geride Beşiktaş ile bir şampiyonluğu var...   

Bütün bunların ötesinde Yalçın’ın aklıyla dili arasında bir mesafe olmamalı. Cesaretle fikir ve düşüncelerini açıklamaktan çekinmez. Bu nedenle futbol dünyasında hesapsız ve özü sözü bir biri olarak bilinir...

Ancak bu defa açıklaması olmadı, ben Sergen Yalçın’a yakıştıramadım. Yalçın’ın iddiasına göre geçen sezon Antalya-Galatasaray maçında hakem (Abdulkadir Bitigen) Antalya’yı doğramış ve maçı Galatasaray kazanmıştı. Aynı hakem birkaç hafta sonra yine Antalya maçını yönetmiş ve Antalya kazanmıştı. Bitigen bu defa Sergen Yalçın’a “Galatasaray maçını telafi ettik hocam” demişti. Buna cevap vermesi gereken kişi elbette Bitigen’dir lakin benim yakıştıramadığım durum, Sergen Yalçın’ın o zaman sessiz kalması ve bu açıklamayı bugünlerde yapmasıdır. 

Malum; kilise nikahında papaz, itirazı olan varsa hemen söylesin ya da sonsuza kadar sussun der. 

Gereksiz bir merak; ikinci maçta hakem Antalya’nın rakibini doğramış ve maçı Sergen Yalçın’a hediye mi etmiştir?

Bir de aralık ayında 8 puan farkın kapanmayacağını -en azından kolayına kapanmayacağını- söylemişti Sergen Yalçın. Bir ay içinde ne değişmişti ki farkın kapanacağı kanaatine varmıştı.

Biz seni gerçekten özü sözü bir olan bir kişi olarak tanıyoruz; lütfen yanıltma bizi...

GÖZE BATANLAR;

*Kupanın yayıncısı ATV grubu maçlar esnasında verdiği reklamlarla can sıkıyor. Hoş, aynı şeyi Avrupa maçlarında TRT’de yapıyor.

*Gazeteciler ve medyacılar... Eskiden basın denirdi ve basının aklı da kalbi de Babıali idi. Ne zaman ki gazeteler -sonrasında televizyonlarla- medya oldu, plazalara taşındı, gazetecilere bir haller oldu. Gazeteci sayısı hızla tükenirken “medyacılar” türedi. 

Ali Koç’un basın toplantısında başkan üstenciydi. O salondaki gazeteciler/medyacılar bundan rahatsız olmadı. O salondaki adamlar başkana sıkı soru soramadı. Allah’tan salonda iki kadın gazeteci vardı.

Beril Böke (Play Spor Yayın Yönetmeni): Türkiye Kupası’na katılacağınızı bugün açıklıyorsunuz. Karar verme, aksiyon alma ve bunu açıklama konusundaki zamanlama tercihleriniz, sportif başarısızlıkta etkili olabilir mi?

Başkan önce anlamadım dedi ama öfkelenmişti. Böke anlamadım hitabına karşın soruyu açtı; “futbolcularınızın ne zamandan beri haberi var oynayacaklarından?”

Başkan şu andan itibaren cevabını verdi. 

Bir de bir kadın gazeteci sıkı bir soru sordu. Bu gazetecinin ismini anlayamadım. İnternette de bulamadın. Hanımefendi beni bağışlasın.

İyi ki varsınız kadınlar... İyi ki varsınız gazeteciler... 

*Trio programı izlediğim ve saygı duyduğum programların başında geliyordu. Ekip gerçekten çok saygılı ve hassastı, kırıcı olmamaya özen gösteriyordu. Ne zaman ki Acun Ilıcalı, “akşam Trio’yu izleyin” dedi, programa bi haller oldu.

Trio ekibi bu hafta inanılmazdı. Hayır, tabii ki Keny’nin Sanchez’in kafasına vurmasını sarı kart olarak değerlendirebilirler. Ancak hakemin sarı kartını doğrulamak için açıklamaları gerçekten inanılmazdı. “Sanchez başını eğmeseydi hareket bu denli şiddetli olmayacaktı ya da görünmeyecekti.” 

Bir an Sanchez “suçlu,” kart görmeliydi diyecekler sandım.

İkincisi Jacobs-Opoku pozisyonunda ekip penaltı çıkarmak için çok çabaladı. İki açıda top Jacobs’un eline temas ediyor gibi görünse de altı açıda top Başakşehirli oyuncunun sırtından gidiyordu.

Açıkçası yayıncı kuruluş bu pozisyonda net karar verilebilecek bir görüntü sunamamıştı. Zaten sunamıyordu... Premier Lig ve Bundesliga yayıncıları pozisyonları seyircinin gözüne sokarken... Biri yavaş çekim üç tekrar yetiyor kanaat için. 

*Taraftarlar, tribünlerden cep telefonu ile çektiği görüntüleri sosyal medyadan paylaşıyor. Şaşırtıcı ama bu görüntülerin bazıları yayıncı kuruluşun görüntülerinden çok daha iyi. Hayret doğrusu.

 

Haber-Yorum; Yüksel Durak


Pazartesi 9.7 ° / 3.3 °
Salı 8.7 ° / 1.3 °
Çarşamba 9.5 ° / 2.4 °