Tarih: 11.03.2025 16:10

MAÇLARI KİM YÖNETİYOR?

Facebook Twitter Linked-in

MAÇLARI KİM YÖNETİYOR?

#VARcılar mı?

Acun Ilıcalı’ya bir soru...

 

Kurumlarda bir hiyerarşik yapı vardır... Görev, yetki ve sorumluluk buna göre belirlenir, verilir.

Şimdi bu maçları kim yönetiyor? Öncelikli sorumluluk kime ait?

Sahadaki “hakem kisvesi” giymiş kişiye mi? Hakem kisvesi giymiş kişi diyorum, çünkü maçlarda hakem pek göremiyorum. 

Ekran başındaki “VARcıya mı?”

Normalde sahadaki hakemin yönetmesi gerek. Büyük/fahiş bir hata olunca da VARcının UYARMASI değil, İNCELEME daveti yapması gerek. 

Ama TFF protokolüne göre bizde maçları VARcılar yönetiyor.

Buyurun; Kasımpaşa-Galatasaray maçı, Kasımpaşa penaltısı...

VAR: Sana penaltı için sahada inceleme öneriyorum. Bana en iyi görüntüyü göster.

Operatör: Açık

VAR: Top hücum oyuncusunun kontrolünde ve şimdi oyuncunun davranışına bak. Aksiyonun sonunda iki elle onu tuttuğu anda topu kontrol edemiyor. 

Hakem: Bana başka açı verebilir misin?

VAR: İki eli üstünde bu aksiyon yüzünden devam edemiyor.

Hakem: Başka açı lazım. Tamam.

VAR: Kart yok, çünkü gol atma olasılığı yok. Ama topu kontrol edebilirdi. 

Hakem: Penaltı veriyorum, toptan bağımsız olduğu için sarı kart veriyorum.

VAR: 26 numaraya aşağıdan tuttuğu için sarı kart.

Hakem, sahada pozisyonu devam ettirmiş. İncelemede başka açı istemiş.

Pozisyonun doğrusunda yanlışında değilim. Ama kararı bildiğin VARcı veriyor, sahadaki hakem onaylıyor. Üstelik başka açıyı görmeden.

Böyle protokol mü olur? Böyle VAR mı olur.

Buyurun; benim protokolüm...

VAR: Sana monitörde inceleme öneriyorum.

Hakem: Tamam, geliyorum.

Hakem: Geldim.

VAR: Potansiyel penaltı incelemesi. Görüntüleri veriyorum.

Hakem: Tamam.

Hakem görüntüleri ve varsa başka görüntüleri de inceler, kararını verir. Karar hakkında VARcıyla bir şey konuşmaz. Sahaya döner ve kararını bildirir.

Böylece maçları kimin yönettiği de “kabak gibi” ortaya çıkar. 

Mim: Kasımpaşa-Galatasaray maçında VARcı, hakemi hiç “iplemiyor,” kulağının üstüne yatıyor, başka açı var mı sorusuna cevap bile vermiyor. 

---

Acun Ilıcalı’nın futbolu takibi ve bilgisi herkesin malumu... Bunun için Bay Ilıcalı’ya bir soru sormak istiyorum; Süper Lig’de bir maçta, 7 sarı kart gören bir takım var mı? Hem de yerli bir hakemle...

---

“Teknik direktörlük şansı gerek” demiştim haftalar önce Ömer Hoca için.

Ömer Erdoğan (Sivas TD): Sezon başından beri şanssızlık mı, basiretsizlik mi, kısmetsizlik mi, bilemiyorum, bu tür maçlarda çok puan kaybettik.

Ömer Hoca daha sonra görevinden istifa ettiğini açıkladı. Hocaya gelecek hayatında başarılar diliyorum.

Sivas, Rıza Çalımbay ile anlaştı.

---

“Mourinho büyük hoca...” “Mourinho çok da zeki biri...” “Mourinho ile Fenerbahçe şampiyonluğun en büyük adaylarından biri...” “Mourinho... Mourinho... Mourinho...”

Fenerbahçe Rangers’e yenildi... Neredeyse bütün bir ülke olarak Mourinho’dan özür dileyeceğiz yahu!

Nitekim Portekizli, Rangers maçının sorumluluğunu üçe böldü; teknik kadro, futbolcular ve taraftar.

Mim: Bay Mourinho, sen asıl şampiyonluğu kaybedersen asıl o zaman görürsün o tribünleri... 

---

KENDİ kalesine gol; ofsayt... Yayıncı kuruluşun görüntülerinden şikâyet edip duruyorum. Ama bu zamanda böylesi görüntüler, pozisyonlar hakkında fikir verdirmeyen görüntüler gerçekten bir başarı olsa gerek. 

Bir görüntü düştü sosyal medyaya. Kasımpaşa maçında Osimhen’in ofsayt gerekçesiyle geçerli sayılamayan golünde, bir açıdan topa vuran oyuncu Kasımpaşalı gibi görünüyor. Bu görüntüye göre Kasımpaşa golü kendi kalesine atmış. 

Hadi bakalım yayıncı kuruluş; açık ve net bir biçimde golü Osimhen’in attığını bize göster. 

---

BİZ, sizi teknik direktör sanıyorduk...

Mourinho: Türk futbolunu temizlemek istiyorum. Galatasaray’ın hakimiyetini kırmak istiyorum ama bu bir sistem hakimiyeti. Bu da işimizi zorlaştırıyor/Türkiye’de Fenerbahçe ile Galatasaray arasındaki rekabet sadece futbol rekabeti değil. Galatasaray’ın hâkim olduğu bir sistem var. Pek de hoş olmayan bir şey. Zor olsa da bunu yıkmak için çalışıyorum. 

Federasyon alınmıyorsa be ne diyeyim. 

Bizi, bir Portekizli temizleyecek Allah’a şükür mü diyeyim. 

Bir soru: Bu açıklamaları bir Türk Hoca, bir Portekiz takımının başındayken Portekiz için yapsa...

Bir de bizim ligimizin sportif gerçekliği yoktu, geri geldi mi acaba?

---

TÜRKİYE Kupası eşleşmeleri; Trabzon-Bodrum/Konya-İskenderun/Beşiktaş-Göztepe ve bir manşet atayım;

Erken final: Fenerbahçe-Galatasaray

 

AVRUPA MESAİSİ

Son 16 turunun ilk maçında Fenerbahçe Rangers’e 3-1 yenildi. Kadıköy’de sakatlanan Çağlar Söyüncü’nün (16’) yerine giren Djiku’nun şok golüyle skoru 1-1 getiren temsilcimiz yediği 2 golle turu zora soktu.

İlginç bir oyundu. Mourinho çok sevmediği halde topla daha fazla oynamak (%64-%36) zorunda kaldı. Fenerbahçe’nin attığı 23 şuta (7 isabet) karşın Rangers sadece 8 şut (6 isabet) attı.

Buna karşın konuk takımın attığı 2 gol de burun farkı ofsayta takıldı. 

Yazılarımda sürekli yazdığım gibi içeride saçma sapan işlerle uğraşıp bir şekilde idare ediyoruz ama sınır ötesinde ellerin çocukları boyumuzun ölçüsünü alıveriyordu hemen. 

Temsilcimiz tur şansını çok zora soktu. Lakin Mourinho şansı ve bir futbol mucizesiyle oynanacak ikinci maç az da olsa tur ihtimalini barındırmakta. 

--- 

Şampiyonlar Ligi maçları muhteşemdi. Barcelona Cubarsi’nin 22’de gördüğü kırmızı kartla 10 kişi kalsa da deplasmanda Benfica’yı 1-0 yendi. Liverpool hiçbir varlık gösteremediği ve tabiri caiz ise ezildiği Paris deplasmanından 1-0’lık galibiyetle dönmeyi başardı. Bir kez daha atamayana atılmış oldu ya da bir futbol mucizesine tanıklık ettik. 

Hani biz Mertens’e kızmış ve neredeyse edilmedik hakaret bırakmamışken Şampiyonlar Ligi maçlarında çok benzer 3 penaltı çalındı ve gol oldu. 

 

07.03.2025/Cuma

Bodrum-Kasımpaşa: 1-0

Gol: Fredy (73’)

Bodrum yönetimi sürpriz bir şekilde İsmet Taşdemir ile yolları ayırmış ve takımın başına Volkan Demirel’i getirmişti fakat takım Demirel ile dibe yolculuğu hızlandırmıştı. 

Bu defa yönetim Volkan Demirel ile yolu ayırıp Jose Morais ile anlaşmıştı. Morais ile gol yemeyen ve kazanmaya başlayan Bodrum, Kasımpaşa’yı da yenerek umudunu çoğalttı.

Kasımpaşa Galatasaray karşısında mücadele ve yüksek performans göstermiş, çok zorladığı rakibini adeta elinden kaçırmış, berabere kalmıştı.

Buna karşın İstanbul ekibi bu maçta çok yorgun ve isteksiz göründü. İlginç bir şekilde Galatasaray ile oynayan takımlar, skorlardan bağımsız olarak sonraki birkaç hafta zorlanıyorlar.

Takımda biraz olsun çabalayan bir tek Nuno da Costa vardı.

Fredy’nin golünü haftanın golü adaylarından bir seçecektim fakat top defansa çarpmıştı.

Yerli Hakem Mehmet Türkmen...

 

08.03.2025/Cumartesi

Kayseri-Başakşehir: 3-1

Goller: Mane (44’), Bahoken (67’), Cardoso (72’)/Keny (89’)

Bir başka hoca değiştiren ve Jakirovic ile anlaşan Kayseri’de en önemli değişiklik bir oyun karakterinin oturmasıydı. Bosnalı Hoca’nın takımı bu maçta çok iyiydi gerçekten. Kayseri, anasının ak sütü gibi helal 3 puanı 3 golle aldı.

Çağdaş Atan’ın takımı çok etkisiz kaldı doğrusu.

Bourabia ve Cardoso öne çıkan oyuncular oldu.

Şanslı, pardon yerli hakem Ali Şansalan.

 

Antalya-Rize: 2-1

Goller: Gaich (90’-P ve 90+8’)/Ali Sowe (58’)

Rize maçın başlama düdüğünden 90.ncı dakikaya kadar iyi olan taraftı. Ali Sowe ile golü atan konuk takım farkı arttıracak pozisyonları harcadı.

Fenerbahçe maçında 3 faul ile oynayan Antalya bu maçta daha sert bir görüntü verdi ve 18 faulle oynadı. Buna rağmen puana ulaşması şansıydı. Taha Şahin’in sebep olduğu gereksiz ve sakar penaltı Rize’nin puanlarını buhar ederken Antalya’ya 3 puan getirdi. 

Maça sonradan giren Adolfo Gaich (79’) maça damga vuran futbolcu oldu.

Hakem yerli; Cihan Aydın idare etti.  

 

TERSİNE FIRTINA

TRABZONSPOR AŞ-ATAKAŞ HATAYSPOR: 1-2

Goller: Zubkov (42’)/Görkem Sağlam (21’), Massanga (65’)

 

Deplasmanda “yokları” oynayan Trabzon, evinde iyi bir seri yakalamış ve hatta aldığı farklı galibiyetlerle taraftarına bir umut vermişti. Buna karşın, artık lige veda maçları oynuyor denilebilecek olan Hatay karşısında takım tam anlamıyla... Kötüydü. 

Hatay’ın attığı golden sonra da bit tepki veremedi belki ama ilk devrenin tek organize atağında golü buldu ev sahibi ve skoru eşitledi.

 

İkinci devre taraftar için daha da büyük hayal kırıklığı oldu. Futbolcular ipe unu sermiş gibiydiler ki bu tribünleri öfkelendirdi, protestolar yükseldi.

Bu arada işine bakan Hatay 3 puanı alıp gitti ki Massanga haftanın en güzel gollerinden birini attı. 

 

Tabii yerli hakem ama VAR’da bir yabancı... Alper Akarsu 29 yaşında. VAR’da ki yabancı Iraklı bir Danimarkalı olup Sandi Putros 37 yaşında. Danimarka liginde maçlar yöneten FIFA kokartlı bir hakem.

Bizim çocuk penaltı düdüğü çalıyor, Putros gel, incele, penaltı verme diyor, Akarsu kararından vazgeçiyor. Trabzon cephesi doğal olarak küplere biniyor.

 

Maç sonu Trabzon yönetimi toplantı yaptı. Şenol Güneş ile ayrılık kararı çıkmadı.

Ancak devamında (ertesi gün) Trabzon’un Fatih Tekke ile anlaştığı haberi ajanslara düştü. Hayırlı olsun.

Ben, daha başta (Güneş ile anlaşıldığı zamanlarda) fikrimi beyan etmiştim. Teknik direktörlükte artık kıdem ve ileri tecrübe yerini “genç teknik direktörlere” bıraktı. Zaman hızla değişiyor nitekim.

 

09.03.2025/Pazar

Sivas-Göztepe: 3-1

Goller: Harisis (46’), Bekir Turaç Böke (66’ ve 77’)/Matsuki (33’)

Kırmızı Kart: Koray Günter (43’, Göztepe)

Göztepe iyi başladığı oyunda skoru da aldı ancak Koray Günter’in kırmızısından sonra oyun döndü.

Teknik direktörlük şansı diyorum ya, bir kez daha Sivas’ta göreve başlayan Rıza Çalımbay, şanslı bir başlangıç yapmış oldu.

Maçı tamamlayamayan ve hastaneye götürülen iki Sivaslıya; Manaj ve Simic’e geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.

Burak Pakkan’ın Koray Günter’e gösterdiği ilk sarı kart (1. dakika) tartışmaya çok açıktı.

 

Samsun-Adana Demirspor: 3-2

Goller: Soner Aydoğdu (5’ ve 11’), Emre Kılınç (62’)/Salih Kavrazlı (29’), Tayfun Aydoğan (80’)

Konuk takım kaleci ve savunma hatasıyla başladı. Kendi ceza sahası civarında City, Bayern ve Barcelona bile bu kadar pas yapmazken... Real Madrid zaten yapmazken kaleci ve savunmanın bu pas sevdası akıllara zarar. Nitekim Soner Aydoğdu arka arkaya belki de hayatının en kolay gollerini attı.

Samsun için maçın zorluk derecesi “çok kolaya” dönmüş iken 90 dakika öyle bitmedi. 

Samsun oyun bazında zor günler yaşıyor... Belki de kısıtlı kadro yoruldu biraz.

Hakem yerli; Arda Kardeşler idare etti.

 

Eyüp-Konya: 2-1

Goller: Emre Akbaba (15’-P), Umut Bozok (76’)/Tunahan Aşçı (58’)

Kırmızı Kart: Robin Yalçın (90+8’, Eyüp)

Eyüp’te durağan bir döneme girmişti. Arda Turan, bir galibiyetle buna son vermek istedi fakat hayli zorlandı.

Konya, en azından bir puan hak eden bir mücadele ortaya koydu lakin futbolda daha çok gol atan puanları topluyordu.

Yerli Hakem Atilla Karaoğlan.

 

OSİMHEN’İ OLAN KAZANIYOR

CORENDON ALANYASPOR-GALATASARAY AŞ: 1-2

Goller: Vilhena (23’)/Fidan Aliti (52’-KK), Osimhen (62’)

 

Bi bakalım, bundan önce bir maçta 7 sarı kart gören takım var mı? Belki vardır. Ancak maç öyle bir hâl aldı ki ben, maçın hakemi Yasin Kol’un tribünlere de sarı kart göstereceğini sandım.

 

Galatasaray aslında maça belki de “kamp” moraliyle iyi başladı, oyunu rakip sahaya yıktı. İlk 10 dakika tek taraflı bir oyun vardı. Ancak sarı kırmızılıların üretme sıkıntısı devam ediyordu. Bu bölümde sadece Frankowski’nin şutu vardı.

Alanya ancak 15 dakikadan sonra karşı yarı sahayı hatırladı lakin onlar da üretken değildi. Buna rağmen ilk ve tek şutta golü attılar. Gol öncesi Galatasaraylı futbolcuların yarıdan fazlası topa sırtını dönmüştü ki bu durum ilerleyen bölümlerde de zaman zaman görüldü. Sonuç; Alanya cezayı kesti.

 

Golden sonra devrenin kalanında başlangıç oyunu aynen oynandı ve aynen üretkenlik olmadı. İlk yarı tabiri caiz ise konuk takım tarafından çöpe atıldı.

 

Okan Buruk ikinci devreye Lemina-Yunus Akgün değişikliği ile başladı ancak sakatlıktan dönen Yunus’ta etkili olamadı.

Buna karşın Galatasaray, baskılı oyununun karşılığını bir kısmet gol ile aldı. Kaleci Ertuğrul Taşkıran-Aliti ikilisi topu kendi ağlarına gönderdi. 

Golden sonra ayağı yere basan Galatasaray sahaya geldi. Ardından pozisyonlar da geldi. Barış Alper Yılmaz, yapması gerekeni yapıp kafasını kaldırdı ve topu Osimhen’in kafasına kondurdu. Sahanın en isteklisi ve çalışkanı için bunu gol yapmak işten bile değildi.

 

Golden sonra özellikle Barış ve Osimhen ile maçı koparabilecek olan konuk takım fırsatlardan yararlanamayınca maç 2-1 bitti. 

 

Alanya’nın en iyisi golü de atan Vilhena oldu. Yusuf Özdemir ise son pas ve şut tercihlerinde hata yapınca ayağına kadar gelen maçın yıldızı olma fırsatını kaçırdı.

Galatasaray’ın en çalışkanı Barış oldu ama daha sakin ve basit oynamayı öğrenmeli artık. Aslında bunu geçen sezon ve bu sezonun başında başarmıştı.

Maçın yıldızı Osimhen’di. Nijeryalı haftanın performanslarından birine imza attı yine.

 

Yerli hakem Yasin Kol maçı yönetmekten öte idare bile edemedi. Triocular Kol’a pek kıyamadılar, onca yanlış kararına ve “vücut dili” hatasına karşın sınıfı geçirdiler. Bence inanılmaz kötü yönetim gösterdi hakem. Birçok faulde ve gösterdiği kartlarda öfkesi yüzüne açık bir şekilde yansıdı. 

Karta doyamayan Yasin Kol, devre arasında Galatasaray’ın yedek kalecisi Günay Güvenç’e de kırmızı kart göstermiş. Kartın Günay ile Alanyalı yönetici Mevlüthan Çavuşoğlu diyaloğundan çıktığı söylendi fakat hem Çavuşoğlu hem de Günay böyle bir şeyin söz konusu bile olmadığını söyledi. 

Amma ve de lakin fahiş/vahim hata Morata’nın elle oynama kararıydı ki hakem beklemeden anında düdüğü çaldı. Pozisyon gol olsaydı “güme” gitmişti. Karardan bağımsız olarak burada bir hakem nasıl beklemez? El varsa yine kararını verirsin arkadaş, niye yangından mal kaçırıyorsun.

 

Galatasaray, şampiyonluk yarışındaki rakibi Fenerbahçe’nin “bay” geçtiği haftada hata yapmadı ve puan farkını maç fazlasıyla yediye çıkardı.   

 

10.03.2025/Pazartesi

OLE GUNNAR BAHARINDA ZEMHERİ

BEŞİKTAŞ AŞ-GAZİANTEP FK AŞ: 1-2

Goller: İmmobile (31’-P)/Arda Kızıldağ (61’), Furkan Soyalp (87’)

Kırmızı Kart: Bruno Viana (77’, Gaziantep)

 

Haftanın maçı son güne saklanmış. Dolmabahçe’de tribünler iyi bir maça tanıklık etti fakat sonuç onlar için hüzün oldu. Tabii hakem-VAR yönetimi de cabası.

Maça ev sahibi iyi başladı ve oyun boyunca da iyi oyununu sürdürdü. Rafa Silva’nın “Mertens penaltısını” İmmobile gole çevirince skoru da aldı takım. 

Sonrasında pozisyonlar da buldu siyah beyazlılar ancak gecenin performansı Gaziantep kalecisi Mustafa Burak Bozan’dan geldi. İkinci bir gole izin vermedi Mustafa Burak.

 

Selçuk İnan, çalıştığı takımlarda bir oyun karakteri ortaya koyuyor. Bu karakter Gaziantep’te de yakıştı doğrusu. Konuk takım çok dengeli bir oyun ortaya koydu. Rakip yarı sahaya geçtiğinde topun kıymetini bildi ve hayli etkili oldu.

Okere-Tayyip Talha Sanuç eşleşmesi dikkate değerdi ki Nijeryalı daha başarılı olan taraftı. 21 yaşındaki Polonyalı Kozlowski, ilk devrede daha çok savunmada kaldı ancak ikinci devrede hücum gücünü de gösterdi. 

 

Viana’nın kırmızı kartından sonra Gaziantep’in daha fazla kapanması beklenirken kapandı da takım ama hücumu da tamamen boşlamadı. Nitekim Furkan Soylap’in golüyle konuk takım 3 puanı kapıp gitti. 

Beşiktaş’ta temel sorunlardan biri İmmobile... İtalyan çok da iyi bir sezon başlangıcı yapmış iken ilerleyen süreçte etkisini kaybetti. 

Ole Gunnar Solskjaer, hayal kırıklığını belirtirken “bugün çok şey öğrendim” dedi. Takımı iyi bir yola sokan Norveçli için -özellikle bu sezon- sabır gerekiyor.     

 

Yerli Hakem Zorbay Küçük idare etmeye çalıştı fakat maalesef olmadı. Maçı doğrudan Selçuk İnan ya da Furkan Soyalp yönetseydi daha iyi bir yönetim ortaya çıkardı.

 

Mim 1: Selçuk İnan, acilen futbolcularına faul, fena hareketler ve kart eğitimi vermeli. Kırmızı kart bu denli zorlanamaz. Hak edilmiş bir galibiyet adil bir yönetimde uçar giderdi.

Mim 2: Selçuk İnan, iyi bir yoldasın ve yolun açık görünüyor, açık olsun da... Lakin kenarda mutlaka daha sakin kalmalısın hoca. 

 

Haftanın maçı;

Beşiktaş-Gaziantep (1-2)

Haftanın takımı;

Gaziantep,

Hatay

Haftanın futbolcusu;

Osimhen (GS)

Haftanın performansları;

Rafa Silva (BJK), Mustafa Burak Bozan, Okereke (Gaziantep), Cardoso (Kayseri), Gaich (Antalya) 

Haftanın golü;

Massanga (Hatay)

Haftanın güzel golleri;

Fredy (Bodrum), 

Haftanın asisti;

Barış Alper Yılmaz (GS)

Haftanın hakemi;

Pierluigi Collina (Şaka)

Haftanın pozisyonu;

Trabzon-Hatay maçlarında penaltı kararlarının VAR’dan dönmesi

Haftanın söylemi;

Ole Gunnar (BJK): bugün çok şey öğrendim

Hakan Keleş (Adana TD): Kasımpaşa’da rakibe göre talimat veriliyordu, detaylara girersem sorun olur. Cevabı Turgay Ciner biliyor. Daha önce Sami Hoca ve Mehmet Hoca da kazandığı hafta ayrıldı.

 

GÖZE TAKILANLAR;

*Avrupa’da başarı? Fenerbahçe 242 milyon Avro, Galatasaray 277 milyon Avro... (transfermarkt.com)

Ama adil ve düzgün bir ligin yoksa, yapılar, federasyon, hakemler, yabancı hakemler konuşuluyorsa, liginin “sportif bir gerçekliği yoksa” başarı hiç de mümkün değil. 

*Mourinho eleştirisi yasak mı? Değilse neden bu kadar dikkatli ve hassas bir dil kullanılıyor? “Special One” diye mi? Buyurun;

Gürcan Bilgiç: Mourinho’nun maç öncesi söyledikleri aynen çıktı.

(Ne yapalım Gürcan Bey, kendilerini tebrik mi edelim?)

Cem Pamiroğlu: Mourinho da kendisini eleştirdi. Her teknik adam yapamaz bunu... Mourinho olmak gerek.

(Allah Allah! İlk kez bir teknik direktör özeleştiri yapıyor herhalde)

Çeşitli yorumlar;

Bu maç hemen unutulmalı(mı)...

(İkinci maçın taktik planı nasıl yapılacak o zaman?)

  1. gibi başlamalı(mı)...

(Fesuphanallah! 3-1 galip gibi başlayalım, ne dersiniz?)

*Eksiklik... Genel olarak mağlubiyet Fred’in eksikliğine bağlandı. Biraz daha cesur olanlar Mert Hakan Yandaş’ın oyuna alınmamasını sorguladı.

*Bir soru; Galatasaray kupa maçına yabancı hakem isteyecek mi? İsterse ne olacak?

Gaziantep’te bir maçta 7 sarı kart gördü... Ama fazlası da olabilirdi.

GÖZE BATANLAR;

*Ey yerli hakemler! Yabancı-yerli ikileminde “oyun başladıktan sonra kural değişmez” gerekçesiyle sizden yana oldum. Ama Allah aşkına, bu nedir yahu?

*Ey yabancı hakemler, VARcılar! Size ne oluyor da bizimkilerden aşağı kalmıyorsunuz?

DEMEK Kİ NEYMİŞ? MESELE YERLİ YA DA YABANCI DEĞİLMİŞ... İYİ HAKEMMİŞ. 

*Galatasaray UEFA’dan elenince Acun Ilıcalı -belki de biraz alayla- eleştirmiş, yurt dışı olunca, yapı olmayınca başarısızlık ortada mealinde bir şeyler söylemişti. 

Bakalım; 

Fenerbahçe son 10 Avrupa maçında sadece 2 kez kazanmış; Slavia Prag ve Anderlecht.

10 kişi kalan Galatasaray’ı 4-1 yenen AZ, 11-11 oyunda Fenerbahçe’yi de 3-1 yenmiş.

Beşiktaş’ın 4-1 ile sürklase ettiği A. Bilbao’ya 2-0 yenilmiş.

Tarihinin en kötü Manu’su ile 1-1 berabere kalınmış. Yine Beşiktaş’ın 1-0 yendiği Lyon ile İstanbul’da 0-0 berabere kalınmış. 

“Kınadığı şeyi yaşamadan ölmezmiş insan” diye bir söz var ya, bu defa Rangers ile çok çabuk gerçekleşti. 

(Kınamayınız, kınadığınız şey başınıza gelmedikçe ölmezsiniz/Hadis; Tirmizi) 

 

Yorum-Haber: Yüksel DURAK

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —