Tarih: 17.09.2023 19:11

"Müziğin sesi değil, sözü oldu"

Facebook Twitter Linked-in

Şarkıların hikâyelerini araştıran ve Türk müziğinin tarihini aydınlatan Müzik Yazarı Suat Yener 5N2K'da Gazeteci Birol Mert'e özel açıklamalarda bulunarak tarihe düşecek notlara imza attı.

Müzik Yazarı Suat Yener, Türk Müziği ve Edebiyatı Tarihini araştırdı ve şarkıların hikâyelerini buldu. Müzik camiasına ‘’Şarkıların Gözyaşları’’, ‘’Türk Müziği Arşivi’’, ’’Musiki Kılavuzu’’, Musikişinas Atatürk’’ ve Musiki Tarihi ve Edebiyatı’’ kitaplarıyla katkıda bulundu.

1954 yılında Adana’da doğan Suat Yener, ortaokul ve lise eğitimini Adana’da tamamladı. Liseden mezun olduktan hemen sonra İstanbul

 Üniversitesi İşletme Fakültesini kazandı. Lise ve Üniversite yıllarında plakçılarda çalışırken okul hayatını tamamladı. Müzik sevdasını şarkı söylemekle sürdürmek isteyen Suat Yener, bunda başarılı olamadığını ifade etti. Müziği çok sevdiğini ve Türk müziği ile edebiyatı üzerine araştırmalar yaptığını belirten müzik yazarı Suat Yener, ‘’4 Bin müzik kaseti arşivi yaptım. Bu kasetlerin içinden 12 bin şarkıyı el yazısıyla tek tek yazdım ve makamlarını öğrendim’’ dedi.

MÜZİK SEVDASI NASIL BAŞLADI?

Ortaokul sonlarında Zafer sineması yanındaki As Plakta çalışmaya başladım. Daha öncesinde Adana Taşköprü’nün başında sabahları gazete satardım. Müzik beni çok ilgilendiriyordu. As Plak sahibine yanında çalışmak istediğimi söyledim ve beni işe aldı. O dönemde 45’lik plaklar çok büyük bir talep görüyordu.  Özdemir Erdoğan’ın ‘’Duyduk duymadık demeyin’’, Semiramis Pekkan’ın ‘’Olmaz olmaz bu iş olamaz’’ ve Sabit Gürses’in ‘’Uykuda mısın sevgili yârim’’  45’likleri hızla satılıyordu. Çok fazla sipariş almıştık ancak elimizdeki plaklar siparişleri karşılayamadı. Çalıştığım plak sahibi, bu siparişleri temin etmem için İstanbul’a gitmemi söyledi. Henüz 16 yaşındaydım ve ilk kez şehir dışına çıktım. Unkapanı plakçılarına giderek siparişleri tedarik ettim. Bu gidiş-gelişler zamanla arttıkça müziği derinlemesine araştırma isteğim de arttı. Ayrıca müzik dünyasında kullanılan ses taşıyıcılarının değişimine de tanıklık ettim. Suat Yener,’’45’lik plaklardan sonra kasetler kullanılmaya başlandı. Kaset öncesinde çıkan makaralar ve kartuşlar vardı, ancak tutunamadılar çünkü çok pahalıydı. Kasetlerin kullanımı kolaydı ve ayrıca kayıt yapma imkânı tanıyordu. Kasetlere istenilen şarkıları, şarkı başına 1 lira alarak istenileni kasetlere dolduruyorduk’’ şeklinde konuştu.

4 bin kaset arşivi yaptı ve kasetlerden 12 bin şarkıyı tek tek el yazısıyla yazdı.

Suat Yener, müzik sevdasını üniversite okurken de sürdürdü. Üniversiteyi okurken bir yandan da çalışmaya devam eden Suat Yener, "Kasetlerimi dinleyebilmek için ilk kazancımdan Kasetçalar aldım ve kaset koleksiyonu yapmaya başladım" dedi

4 bin kasetlik bir arşive sahip olan Yener, bu kasetlerde bulunan şarkıların içinden 12 bin şarkıyı tek tek el yazısıyla yazdı. Şarkıların makamlarını öğrenebilmek için müzik sanatçılarının toplandığı mekânlara gidip bir kenarda durarak müzik sohbetlerini dikkatlice dinlediğini söyledi. Udi müzisyen Bahri Özügergin'den repertuvar ve müzik edebiyatı hakkında bilgiler alarak bu şarkıların makamlarını öğrendi. Kasetlerden yazdığı her şarkının üstüne notlar aldı ve makamlarına göre tekrar istiflediğini ifade etti.

Suat Yener, müzik üstatlarının bulunduğu mekânlarda daha fazla vakit geçirmeye başladıkça, edindiği bilgilerle daha derin araştırmalara girdiğini ve büyük bir hevesle çalışmalar yaptığını ifade etti. Türk Müzik Tarihi ve Edebiyatı konusundaki merakıyla, bu alanda edindiği bilgileri izini sürdürdüğünü belirtti. Dönemin müzik sanatçılarının buluştuğu mekânlar onun için vazgeçilmez hale gelmişti. Sürekli olarak edindiği bilgileri yazıya döken ve araştırmalarını genişleten Yener, müziğin gizli hazinelerini ortaya çıkarmaya devam ettiğini anlattı.

‘’Cep Antolojisi Kitabı’’nı çıkardı.’’

Suat Yener, 'Cep Antolojisi Kitabı'nı çıkardı. "Cep Antolojisi" kitabını, pratik hayatta kolay kullanım için hazırladığını söyleyen Suat Yener, güfteleri makama göre ve 'Fasıl ve Repertuar' düzenine göre seçme şarkılardan oluşturduğunu ifade etti. "Cep Antolojisi" kitabını hazırlarken her makamdan önce Fasıl çalışmaları ve Repertuar çalışmaları yaptığını belirtti.

Bu kitapta 1400 şarkı sözüne yer veren Suat Yener, 'Fasıl', 'Fasıl nasıl hazırlanır', 'Repertuar Nasıl Hazırlanır' gibi başlıklar altında müzik bilgileri sunduğunu ifade etti.

Şarkıların hikâyelerini sordum

Her şarkının kendi içinde bir hikâye barındırdığını anlatan Suat Yener, "Şarkılar dile gelince neler söyler neler. Bazen bir aşkın gözyaşları olup dökülür, bazen suskun duygularla coşturur. Aşkını anlatır sevgiliye nazlı sözlerle" diyor.

Suat Yener, "Şarkıların Gözyaşı" kitabında şarkıların hikâyelerini kaleme aldı. Suat Yener kitabında yer verdiği bu iki hikâyeyi şöyle anlattı:

Deniz Kızı Eftelya'nın Hikayesi:

Eftalya Hanım genç kızlığında sıcak yaz gecelerinde bazen babasıyla, bazen de tek başına, Büyükdere'den sandalla denize açılırdı. "Musikili Boğaz gecelerinin bu yüzyıldaki bir uzantısı sayabileceğimiz bu sandal sefalarında Eftelya gece boyunca şarkılar söylermiş.

Bir sandalla çıkılan bu mehtap turlarına çoğu zaman 20 sandal daha eşlik edermiş, Eftelya’nın büyüleyici sesiyle mest olmaya gelmiş insanları taşıyan 20 sandal... Kimse adını bilmezmiş bu güzel sesin sahibinin. Denizden geldiği için “Denizkızı” demişler Eftelya’ya. O söyleyince her şey susar, hayat dururmuş.

Şirket-i Hayriye (Vapur Şirketi),  Eftelya Hanım’a şükranlarını ifade için bir mehtabiye tertip etmiş, Eftelya Hanım için ışıklar ve çiçeklerle donatılmış özel bir sal hazırlanmış.

Deniz kokusu, mehtap ve denizin nazlı kızı Eftelya’nın billur sesini dinlemek için 37,5 lirayı veren herkes iştirak etmiş bu geceye. Talep o kadar fazlaymış ki Şirket-i Hayriyye  tam 14 vapur kaldırmış. Geceye bir birinden güzel şarkılarla başlamış Eftalya. Fakat bu özel geceden sonra ayrılık dayanmış kapıya. Eftelya Hanım o gece soğuk algınlığı geçirmiş. Boğaz havası çarpmış. Ve bir daha da toparlayamamış kendini. Aynı gelişi gibi gidişi de denizden olmuş Eftelya Hanım’ın. Tarih 15 Mart 1939'u gösterdiğinde “Denizin Nazlı Kızı Eftalya” 48 yaşında göç etmiş sonsuzluğa.

Beni bırakıp burada gitme güzeller güzeli şarkısının hikâyesi:

Mehmet Ebrulan bir gün yüzü solmuş ve bitkin vaziyette Ali Şenozan’nın yanına gelir. Elindeki kâğıtta bir şiiri yazıyordu ve Ali Şenozan’a uzattı: “Al baba. Bu çocuğumun son hatırasıdır” dedi ve gitti.

Erbulan’nın oğlu 15 gündür hastanede komada yatıyordu. Şenozan, dondu kaldı ne yapacağını bilmiyordu. Herkesin bir kadın sevgisi olarak sandığı bu şarkı gerçekten çocuğundan umut bekleyen babanın çaresizliğini anlatıyordu.

Beni bırakıp burada gitme güzeller güzeli
Ermeden daha murada gitme güzeller güzeli
Garip gönlümün maralı gözyaşlı gönül karalı
Bırakıp beni yaralı gitme güzeller güzeli

Zeytin gözlüm, melek yüzlüm, tatlı dillim,
 

Şirin sözlüm sürmelim sevgilim nazlım gitme güzeller güzeli
 

Gelmeden yolun ucuna ne dedim gitti gücüne

Dayanamam bu acına gitme güzeller güzeli

Bu güzel güfteyi de Ali Şenozan Hüzzam makamında besteledi. Sonrasında mutlulukla sonuçlandı ve Erbulan’nın yavrusu sağlığına kavuştu.

Türk Musiki Tarihi ve Edebiyatı kitabını yazdı

Suat Yener, yıllarca yaptığı araştırmaların ve arşivlerin birikimiyle en son kaleme aldığı Türk musiki tarihi ve edebiyatı kitabını tamamladığını ifade etti. Bu kitabının akademik bir çalışma olduğunu vurgulayarak "Bu eserimi gelecek nesillere aktarmak için yazdım. Sanat camiasına da katkı sağlayacağına inanıyorum " dedi.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —