AY: Hocam, nasılsınız? Kısaca Kendinizi Okurlarımıza Tanıtır mısınız?
GÜRAY: Çok teşekkür ederim, gayet iyiyim. Bu söyleşiyi Sizinle gerçekleştirmekten şeref duyuyorum. 1973 yılında Ankara’da doğdum. Ortadoğu Teknik Üniversitesi Maden Mühendisliği Bölümü’nden 1995 yılında mezun oldum. Aynı bölümde 1998’de yüksek lisans, 2003’de de doktora çalışmalarımı Prof.Dr. Neş’e Çelebi’nin danışmanlığında, Prof.Dr. Günhan Paşamehmetoğlu ve Prof.Dr.Volkan Atalay’ın destekleriyle tamamladım. Başkent Üniversitesi Devlet Konservatuarı Müzikoloji Anabilim Dalı’ndaki yüksek lisans çalışmalarımı ise 2006 yılında Dr.Erdoğan Okyay’ın danışmanlığında “Makam Yapılarını Yansıtan Bir Model Önerisi İçin Yapay Zekâ Tekniklerinin Kullanımı” adlı tez çalışması ile sonuçlandırdım. 2006’da Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Türk Din Musikisi Anabilim Dalı’nda Prof.Dr. Bayram Akdoğan’ın danışmanlığında ikinci bir doktora çalışmasına başladım. Bu çalışma 2012 yılında, “Anadolu’daki inanç ve müzik ilişkisinin sema-semah kavramları çerçevesinde incelenmesi” başlıklı tez çalışması ile sonuçlandı. Ortaokul-lise yıllarından beri bağlama icrasıyla da meşgulüm. Erhan Kürkçü, Mehmet Semiz, Okan Murat Öztürk, Veysel Aydın, Selçuk Sipahioğlu, Hasan Erdoğan, Süleyman Erguner ve Tahir Aydoğdu ile “geleneksel müzik icrası ve müzik teorisi” alanlarında çalışma fırsatı buldum. Ayrıca, Durul Gence ve Murat Arkan ile caz teorisi ve tarihi konularında çalışma fırsatı bulurken, Erkan Oğur’dan hayatım boyunca pek çok müzikal ve felsefi değer alma şansı da buldum. Erkan Oğur ağabey halen müzik ve fikir üretmem açısından çok önemli bir kaynak olmaya devam ediyor hayatımda. İcraya yönelik çalışmalarımda Ali Fuat Aydın ile Zeybek müziği ve Ege müzik kültürü üzerinde yoğunlaşırken; Okan Murat Öztürk, Murat Salim Tokaç ve Derya Türkan ile birlikte şekillendirdiğimiz Dem Trio ile Anadolu Kentli Müzik geleneği üzerinde çalışma imkânı buldum; bu değerli ustaların tecrübelerinden faydalandım. ABİS-Deneysel Müzik Topluluğu, Akdeniz Orkestrası, Yağmur Öncesi, Akis, Barok Minyatürler, Dem Trio, Zeybek Havaları ve ODTÜ Türk Halk Bilimi Topluluğu Bağlama Orkestrası gibi topluluklar aracılığıyla müzikal fikirlerimi ortaya koyma şansı bulurken, bu çalışmalar kapsamında Muammer Ketencoğlu, Nida Ateş, Erdal Erzincan, Sarp Maden gibi değerli icracıların birikimlerinden de faydalanma imkânı buldum. Yine uzun yıllardır Müzik, özellikle Makam Teorisi ve Bestecilik’e dair alanlarda Prof. M. Ertuğrul Bayraktarkatal’ın öğrencisi olma onurunu da taşıyorum. Ertuğrul Hocam ile ortaya koyduğumuz üretimler hem makam teorisi hem de geleneksel müzik icrası ve besteciliği alanında uzun yıllardır hayatımın merkezinde duruyor.
AY: Müzik Alanında; Hem Uygulamacı Hem Teorisyen Olarak Biliniyorsunuz. İki Alanda Başarılı Olmak Zor mu? Yoksa Birbirini Tamamlıyor mu?
GÜRAY: Ben müzik teorisini, müziğin icraya dair ayrıntılarını içinde saklayarak aktarılmasını sağlayan ana kaynak olarak görüyorum. Zira müzik teorisi müzisyenler için müziği oluşturma metodolojisini, ses sisteminden, akort sistemlerine, çalgı teknikleri ve pozisyonlarından, ezgi, ritim ve form oluşturma metotlarına kadar en ince ayrıntısına kadar tanımlayan bir alan. Sözlü ve yazılı biçimlerde aktarılabilen bu bilgiler öncelikli olarak icracının kafasındaki müzik fikrinin seslere aktarılabilmesi için geçerli yolları gösteriyor ve o yollar müziğe dair üslupları, tarzları, geleneğe dair fikirleri ve geleceğe dair tahayyülleri bir bütün olarak kapsıyor. Bu yönüyle bu alanların birisi olmadan diğerinin sağlıklı bir biçimde devam etmesinin mümkün olamayacağını düşünüyorum. Hayatında hiçbir yazılı kaynağa başvurmamış bir müzisyenden, senfoni orkestralarına eser yazan bir besteciye kadar tüm müzik insanlarının içinde bir “teori” olduğuna, bu teorinin “doğaya, kadim zamanlara, insanın içsel yönelimlerine, geleneklere ve hayallere” dair bilgileri içinde sakladığına ve “müzik” aracılığıyla bu bilginin açığa çıkarıldığına inanıyorum. Dolayısıyla teori ve uygulama alanlarının birbirlerini tamamladığını düşünüyorum.
AY: Sürekli faaliyetler yapıyorsunuz ki çok güzel…Üretken akademisyenler, üstelik müzisyen olursa daha da seviliyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu değerlerini müzik ve sanat alanında geleceğe taşıyan bir “bellek olarak” görülebilecek olan “Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı’nın 87. Kuruluş Yıldönümü” etkinliklerinde neler yaptınız?
GÜRAY: Konservatuvarımızın 87. Yaş günü kutlamak için oldukça kapsamlı bir program yürüttük. Ankara Devlet Konservatuvarını, bu okulun kuruluş ilkelerini ve bu ilkelerin sonucunda ortaya çıkan kazanımlarımızı Cumhuriyetimizin 100. Yılında daha da fazla hatırlamamız ve hatırlatmamız gerektiğini düşünüyorum. Zira Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılının ancak bu ilkelerin üzerinde gelişen ve kendini yenileyen fikirlerle bizi geleceğe taşıyabileceğini düşünüyor, tüm Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı ailemizin de bu fikirler paylaşacağını düşünüyorum. İsterseniz hem bu noktadaki fikirlerimizi özetleyeyim hem de etkinliklerin içeriklerinden bahsedeyim:
1936 yılında Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün direktifleriyle kurulan ve 1982 yılında Hacettepe Üniversitesi’ne bağlanan Ankara Devlet Konservatuarı’nı, Türkiye Cumhuriyeti’nin sanat ve kültür hayatının merkezi kurumlarından biri olarak Cumhuriyet’in “kurucu” fikirlerini günümüze ve geleceğe taşıyan bir kültürel bellek olarak görmek mümkündür. Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı 87. Yaşını sürdüğü bugün de aynı heyecan ve kararlılıkla Cumhuriyetimiz ’in müzik ve sanat mirasını günümüze ve geleceğimize taşımaya çalışmakta, dünya insanları için kadim Anadolu uygarlıklarının ve asırlık Türkiye Cumhuriyeti’nin kılavuzluğunda güzellik ve umut dolu bir düşünce alanını var etmeye çalışmaktadır. Müzik, Sahne Sanatları ve Müzik Bilimleri başlıklarına sahip üç bölümü; ilköğretimden, doktora ve sanatta yeterlik seviyesinde eğitim veren yüzlerce programı ile Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı, emanet aldığı Cumhuriyet’in “müzik ve sahne sanatları” mirasını koruyarak, geliştirerek geleceğe coşku ve inançla taşımaya devam etmektedir. Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarının 87. Kuruluş Yıldönümü etkinlikleri 5-11 Mayıs 2023 tarihleri arasında Ankara Devlet Konservatuvarı Binası’nda gerçekleştirilen çeşitli etkinliklerle büyük bir coşku içinde kutlandı.
5 Mayıs 2023 tarihinde, Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı’nın öğretim elemanları, mezunları ve öğrencilerinden oluşan heyetinin Anıtkabir’de Konservatuvarın Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün manevi makamını ziyaret etmeleriyle başlayan törenler, hemen arkasından mezuniyetlerinin 50. Yıllarını kutlayan mezunların plaketlerini almalarıyla Konservatuvar binasında devam etti. İstiklal Marşının Hacettepe Senfoni Orkestrası ve Konservatuvar Korosu tarafından icrası ile başlayan plaket töreni müdür Prof. Dr. Metin Munzur’un anlamlı konuşması, HSO konseri, Konservatuvar Marşının icrası ve plaket töreni ile devam etti. Aynı gün, Yaylı Çalgılar Ana Sanat Dalı’nın düzenlediği Feza Gökmen Oda Müziği Sınıfı konserinin ardından Tiyatro Ana Sanat Dalı tarafından sahneye konulan Mrozek’in “Sığıntılar” isimli oyunu sergilendi. İlk günün son etkinliği ise Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarının Paraguay ve El Salvador Büyükelçilikleri ile Cumhuriyetimizin 100. Yılı onuruna birlikte düzenlediği "Agustín Pio Barrios Anma Konseri" oldu. Konser, 6 Şubat 2023 tarihinde ülkemizin yaşadığı deprem felaketinde hayatlarını kaybeden vatandaşlarımız için yapılan saygı duruşu ve üç ülkenin milli marşlarının icrası ile başladı. Hemen arkasından El Salvador Türkiye Büyükelçisi Hector Enrique Jaime Calderon, Paraguay Türkiye Büyükelçisi Ceferino Adrian Valdez Peralta, Dışişleri Bakanlığı Dış Tanıtım ve Kültür İşleri Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Günay ve Ankara Devlet Konservatuvarı Müdürü Prof. Dr. Metin Munzur’un konuşmalarının ardından “Barrios’un” eserlerinden oluşan konsere geçildi. Hacettepe Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Serhat Ünal’ın yanında, 15 büyükelçiyi de içeren yoğun bir uluslararası protokolün katılım ve ilgisini çeken konserde Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarının eğitim kadrosunda yer alan sanatçılar konserde Barrios’un çeşitli eserlerini icra ettiler. Konserde Barrios’un eserlerinin Erkan Mehmet Karagülle, Alper Es, Soner Çiftçioğlu ve Eren Süalp tarafından yapılan ustalıklı icralarının takdir görmesinin yanında, bestecinin "Danza" adlı eserinin bağlama için yazılmış varyasyonları ve ana tema üzerine doğaçlamaların Cenk Güray tarafından bağlama ile icrası da yoğun ilgi topladı.
Etkinliklerin ikinci günü olan 6 Mayıs 2023 tarihi aynı zamanda Ankara Devlet Konservatuvarı’nın anıtsal isimlerinden Necil Kazım Akses’in de 115. Yaş günüydü. Bu vesile ile “Bir Cumhuriyet Mirası Olarak Ankara Devlet Konservatuvarı söyleşisi ve “Sanat ve Çocuk” isimli sergi 115. Doğum Gününde Necil Kazım Akses Anısına Prof. Rengim Gökmen, Ersin Antep, Pınar Alpay ve Cenk Güray’ın katılımlarıyla tertip edildi.
8 Mayıs 2023 tarihindeki etkinlikler ise Üflemeli ve Vurmalı Çalgılar Ana Sanat Dalı tarafından düzenlenen “Klaranka” konseri ile başladı. MBO ve MSSL Okul-Aile birlikleri tarafından düzenlenen Kermes’in ardından Caz Ana Sanat Dalı dinletisi düzenlendi. Günün etkinlikleri Yaylı Çalgılar Ana Sanat Dalı tarafından düzenlenen Erdoğan Davran Oda Müziği Sınıfı’nın konseri ve Tiyatro Ana Sanat Dalı tarafından sahneye konulan Shakespeare’in Macbeth adlı oyunu ile devam etti. Günün son konseri ile Prof. Rengim Gökmen’in şefliğinde sahneye çıkan Hacettepe Üniversitesi Senfoni Orkestrası’nın Genç Solistler başlığındaki konseri oldu. Başar Gül (trombon), Buğrahan İlter (keman), Atakan Altun (kontrbas), Ece Namlı (keman), Efe Erol (bariton) ve Dilan Kan’ın (soprano) solist olarak yer aldığı konser büyük bir başarı ile tamamlandı.
9 Mayıs 2023 tarihinde etkinlikler Yaylı Çalgılar Ana Sanat Dalı tarafından düzenlenen Kontrbas Orkestrası konseri ile başladı. Alanındaki ilk örneklerden olan orkestra sıra dışı repertuarı ile ilgi topladı. Bu etkinliğin ardından Müzik Bilimleri Bölümü tarafından düzenlenen Müzik Bilim Konferansları kapsamında Günay Günaydın “Güftelerimizin Gizli Dünyası” başlıklı bir seminer verdi. Hemen ardından CSO Keman Sanatçısı ve Konservatuvarımız mezunu Hüseyin Ulutaş ve Yaylı Sazlar Quarter izleyiciyle birlikte oldu. Konserde keman repertuarının ustalık gerektiren eserlerinin yanında Ali Ekber Çiçek’in “Haydar haydar” adlı eserinin özgün bir düzenlemeyle seslendirilmesi de büyük bir coşku yarattı. Günün son etkinliği ise Opera Ana Sanat Dalı tarafından düzenlenen ve lied’lerin incelikli icrası ile beğeni toplayan “Lied Akşamı” oldu.
Etkinliklerin son gününde yer alan Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı Gençlik Senfoni Orkestrası’nın Prof. Dr. Burak Tüzün’ün şefliğinde verdiği konser adeta Konservatuvar ruhunun genç kuşaklarda nasıl bir güç ile devam ettiğinin güzel bir işaretiydi. Öykü Kebir (fagot), Beyza Tur (fagot), Mert Bütüner (kontrbas), Roni Doğan (korno), Hatice Nisa Sarı (viyolonsel) ve Zeyno Karadağlı’nın (piyano) solist olarak katıldığı konser Cumhuriyet’in oluşturduğu kültür temellerinin önümüzdeki yüzyılda da devam edebileceği konusunda bizlere umut verdi. Bu bağlamda etkinliklere tüm emeği geçenlere şükranlarımızı arz ediyoruz.
Devam edecek…