ŞAŞKINLIK HAFTASI
Hayal Kırıklığı
#guardiola istifa
MİLLİ TAKIM ÜZDÜ
3 PUANI ALAMADIK... 16 Kasım Cumartesi günü Kayseri’de Galler ile 0-0 berabere kaldık. Bu sonuçla Uluslar Ligi’nde A kategorisine yükselme işini son maça, Karadağ maçına bıraktık.
Galler’den daha iyi bir oyun sergileyen milliler galibiyeti hak etti, çok da yaklaştı fakat maçın sonunda istediğini alan taraf Galler oldu.
Son dakika da Kerem Aktürkoğlu’nun direkten auta giden penaltısı maça damga vuran pozisyon oldu. Bu özellikle Kerem karşıtları için kaçırılmayacak bir fırsat oldu. Kerem, nerdeyse penaltı kaçıran tek futbolcu olarak tarihe geçecekti.
Sahanın en iyisi Yunus Akgün oldu.
19 Kasım 2024, Salı: Karadağ-Türkiye: 3-1
BÜYÜK HAYAL KIRIKILIĞI... Galler İzlanda’yı yenerek grubu lider bitirdi. Doğrusu ben bu maçı Galler’in kazanamayacağını düşünmüştüm. Maçı 4-1 kaybeden İzlanda beni büyük hayal kırıklığına uğrattı.
ZİHNİYET... Karadağ son maça 0 puanla gelmişti ve doğal olarak iddiası yoktu. Bu konuda sorulan soruya TD Prosinecki muhteşem bir cevap verdi; oynanacak bir maç var ve biz o maçı kazanmak için sahaya çıkacağız.
ABARTMASAK... Jenerasyon sözcüğünü çok seviyoruz; kuşak, nesil anlamında. Harika bir jenerasyona sahiptik. Bu çocukların her biri dünya yıldızıydı. Hele bir de Arda Güler’imiz vardı. “İstersek” yenemeyeceğimiz takım yoktu.
Varmış; Karadağ...
YILDIZ... Medya ve medyacılar “yıldız” sözcüğünü de çok seviyor. Biz de hemen büyüsüne kapılıyoruz. Öyle ki dört büyüklerin bütün transferleri yıldız topçulardı bu medya ve medyacılara göre. Milli takım da öyleydi. Sen bu ülkeden bek, sol bek (Ferdi Kadıoğlu sol bek değildir) çıkaramıyorsan hangi yıldızdan bahsedebilirsin ki?
Milli Takımın tek yıldızı vardır; beğensen de beğenmesen de o isim HAKAN ÇALHANOĞLU’dur. Onun haricinde belki belki Orkun Kökçü ve Kerem Aktürkoğlu’nu sayabilirsin. Biraz daha zorlarsak Kaan Ayhan’ı katabiliriz oraya.
YILDIZ ADAYI... Kenan Yıldız, Yunus Akgün ve kimsenin yere göğe koyamadığı ARDA GÜLER henüz bir yıldız değildir. Kendi takımında ilk 11 oynamayan, yeterince süre alamayan oyunculardan yıldız çıkaramazsın. Bu çocuklar ciddi ve önemli yıldız adaylarıdır. Yıldız olup olmayacaklarını zaman gösterecektir.
OYUNUN KURALI 11’e 11 OYNAMAKTIR... Sen 11’e karşı 9 ve hatta 8 kişi oynarsan rakip Karadağ da olsa kazanma ihtimali Kaf Dağı’nın ardındadır.
Eren Elmalı sol bek olduğuna bu maçta pişman oldu. Savunmamızın sol tarafı felç geçirdi adeta. Çünkü Kenan ve Arda oyunun savunma aşamasında hiç yoktu. Üzgünüm ama bu maçta Arda ve gol atmasına rağmen Kenan takımı eksik bıraktı. Karadağ sol kanadını kullanmadığı ya da kullanamadığı için -savunma anlamında- Yunus Akgün ve Kaan Ayhan’a söyleyecek sözüm yok.
BÖYLE MAÇLARI SEVMİYORUZ... KAPANAN TAKIMLARA KARŞI ZORLANIYORUZ... Aldatmanın -affedersiniz- daniskası. Sen böyle maçların (Letonya, Litvanya, Ermenistan, Karadağ vb.) hemen hepsinde iyi oynamıyor ve kazanırken zorlanıyorsan futbolunda, futbol kalitende sorun var demektir. Ne demiştik; ülken kadardır futbolun...
Böyle maçlar için bir de sorum var... Diğerlerini geçtim, grubumuzda yer alan İzlanda, Galler ve Karadağ’dan, futbolseverler kaç takım ismi sayabilir acaba?
HERKES Mİ KÖTÜ OLUR? Kalecimiz Mert Günok’un konsantrasyon sorunu olduğu 5 dakika içinde belli oldu. Sol kanadımız felçti zaten. Orta sahamız hiç çalışmadı. Birkaç pozisyon bulmamıza karşın hücum aksiyonlarımız asla tatmin edici olmadı. Kısacası bütün futbolcular kötüydü. Ve gireniyle çıkanıyla bütün oyuncular yenilgiyi kabul etti. Belki de Galler maçında kaçan penaltı nedeniyle Kerem çok hırslı göründü fakat o da sahada en çok top ezen oyunculardan biri oldu.
Montella ve kenar yönetim kötüydü.
Hakem iyi değildi.
Zemin berbattı.
Yayıncı kuruluş kötüydü. Reji -tekrar görüntü nedeniyle- 2 golü kaçırdı.
Spikerimiz de (Murat Kosova) kötüydü. O da 2 golü kaçırdı. Hatta ben maçı Türkiye’den anlattığını düşündüm. Oyuncuları da karıştırdı. Kosova’ya göre sahada bir Arda Güler vardı bir de diğer futbolcular...
Yorumcu Ömer abi de (Üründül) son derece formsuzdu doğrusu.
Maç sonu yayınlarında TV programları da kötüydü.
İki yanlış bir doğru etmez iken bu maçı kazanmamız düşünülemezdi.
Bu maçta -futbol adına- bir iyi vardı; o da 3 golü atan Krstovic’ti. Bu maçın yıldızı Krstovic oldu ancak şimdi bu futbolcuya yıldız mı diyeceğiz?
MONTELLA... İtalyan gider, yerli gelir... Yerli gider çok iyi bir yabancı gelir. Devran böyle dönüp durur. Zihniyet değişmedikçe, kendi içimizde hakemler ve sahadan daha çok saha dışı faktörleri -son zamanlarda BİR YAPI- konuştukça biz daha çok havanda su döveriz.
Böyle takımların bize yaptığını, biz de arada Almanya’ya, Fransa’ya, Hollanda’ya yapınca yine ayağımız yerden kesilir, kendimizi dev aynasında görmeye devam ederiz.
TÜRK FUTBOLUNDA ARDA GÜLER SORUNU... Bu başlık 21.11.2022 tarihinde Enpolitik’te yayımlanmış yazımın başlığıdır. Sevgili Arda ile ilgili -Arda Güler bir yıldız değildir gibi- yazılarım da var. Arda ile hiçbir sorunum yok. Onun dünya çapında bir yıldız olmasını umuyor ve istiyorum.
Sorunum, Arda’ya taşınması mümkün olmayan yükü yükleyenlerle. Sorunum, Arda’dan Messi çıkarmaya çalışanlarla. Sorunum, Arda’nın performansını Messi performansı görenlerle.
Bu hem Arda’ya hem de futbolumuza zarar. Böyle devam ettiği takdirde “bir yıldız adayımız daha” kayıp gidecek ellerimizden.
Çok benzer durum Kenan Yıldız için de geçerli.
Arda iki maçta da (Galler-Karadağ) iyi değildi. Bu maçta gol atmasına karşın Kenan Yıldız da iyi değildi.
Bu maçlarda bu gençler oyunda kaldı. İlginç bir şekilde kimse -ben duymadım- bunu eleştirmedi.
Hem bakın; sadece Murat Kosova değil... Diğer maçlarımızı anlatan spikerleri hatırlayın;
Arda’dan olağanüstü bir çalım/Arda’dan akıl dolu bir pas/Arda pası harika aldı/Arda arkadaşını harika gördü/Süpersin Arda/Ah Arda! Bu gol olmalıydı/Arda, Arda, Arda...
Arda Güler, 6 grup maçında 1 gol ve 1 asist ile oynamış.
18 milli maçta 3 gol atmış Arda.
Geçen sezon sonunda Ancelotti Arda’ya süre vermeye başlayınca (Real şampiyonluğu garantilediğinde) ve Arda da iyi oynayınca umutlanmıştık. Ama İtalyan bu sezon neredeyse hiç süre vermiyor Arda’ya. Kendiyle ve Arda ile bir sorunu yoksa bir bildiği olmalı.
ARDA GÜLER BÜYÜK BİR YILDIZ OLDUĞUNDA... O zaman ne diyeceksin diye soran biri/birileri olabilir. Öncelikle inşallah deyip ardından size rağmen diyeceğim.
SAHA ve EKSİKLER... Saha ve hava şartları çok kötüydü, oyun oynamamıza izin vermedi. Kusura bakılmasın ama futbol böyle bir oyun. Her zemin ve hava şartında oynamak zorundasın
Hakan Çalhanoğlu ve Abdülkerim Bardakçı’nın yokluğu çok hissedildi. Kesinlikle evet ama olsalardı mutlaka kazanırdık diyebilir miyiz?
SONUÇ... Türk gibi başladık ve bir kez daha sonunu getiremedik. Şimdi play-off turunda rakip Belçika olmasın diye dua edeceğiz.
RAKİP Macaristan oldu... Hayırlısı bakalım.
---
Milli ara dönüşü Süper Lig ilginç maçlarla başladı. Maalesef hakemler yine ön plana çıktı. Verilen ve verilmeyen kararlar tartışmalara neden oldu.
---
Bodrum TD Volkan Demirel, futbolu bilenler (hakemler için) yönetsin dedi. “Ben niyete bakarım” diyen Demirel kırmızı kartı eleştirdi fakat kendisinin haricinde hemen herkes 2 sarı kartın da doğru olduğunu söyledi.
Bilmekle yönetmek arasında da bir fark olsa gerek.
Trafik kazalarında arkadan vuran araç kusurludur... Ancak hiç kimse yola kaza yapmak niyetiyle çıkmaz herhalde.
---
Galatasaray mağlubu Tottenham, Manchester’de City’i 4-0 yendi. City taraftarları “Guardiola istifa/City’nin hocası değil/Buraların hocası değil” gibi paylaşımlar yapmış olabilir mi?
23.11.2024/Cumartesi
Eyüp 1-0 öne geçtiği karşılaşmada Rize’ye 2-1 mağlup oldu. Hakem kararlarının etkin olduğu maçta Arda Turan çıldırdı. Üstelik Eyüp, Galatasaray maçı öncesi 3 oyuncusunun (Melih Kabasakal, Robin Yalçın ve Ahmed Kutucu) cezalı duruma düşmesi nedeniyle kadro sıkıntısı yaşayacak.
Başkanı ve teknik direktörünün “Galatasaraylı” olması sebebiyle Galatasaray-Eyüp maçı spekülasyonlara gebe bir maç gibi görünüyor.
Taraftarlar neyse de bir teknik direktörün de (Mourinho) bunu gündeme getirmesi ve üç oyuncunun cezalı duruma düşmesine gönderme yapması ilginç oldu.
Gaziantep, bir süredir kazanamayan Başakşehir’i 3-0 gibi net bir skorla mağlup etti. Oyun olarak da ev sahibi üstün bir oyun sergiledi. Selçuk İnan’ın takımı daha iyi günler görmeye aday.
Sorescu’nun golü güzel bir gol olarak kayıtlara geçti.
“ALLAH ALLAH!”
BELLONA KAYSERİSPOR-FENERBAHÇE AŞ: 2-6
Goller: Djiku (43’-KK), Kolovetsios (56’)/Tadic (7’-P), Oğuz Aydın (15’ ve 26’), Nesyri (63’), Kostic (85’), Szymanski (88’)
Kayseri zor durumdaydı. Transfer tahtasının kapalı olması nedeniyle kadro sıkıntı vardı. İlk 11’den önemli oyuncularından bazıları bu maçta yer almayacaktı. Bütçe, kadro ve kalite farkı vardı.
Bunlar büyük sorunlardı fakat en önemli sorun neredeyse ev sahibinin “maç boyunca bir oyun disiplinin” olmamasıydı.
Doğrusu bir araya gelmiş oyuncu grubu “hadi top oynayalım” demiş gibiydi.
Kayseri cephesi ve TD Sinan Kaloğlu hakemden şikâyetçi oldu fakat bu sonuç hakeme bağlanamazdı.
Fenerbahçe beklediğinden çok daha kolay bir galibiyet elde etti. Bir antrenman maçından farklı olmayacak maça sarı lacivertli futbolcular heyecan getirmek istedi herhalde.
İlk gol penaltıdan geldi ki penaltının “tuhaf ve çok kolay” bir penaltı olduğu konusunda kimsenin şüphesi yoktu. Ardından sahne alan Oğuz Aydın -maç boyunca hep sahnede kaldı Oğuz- iki golle maçı 3-0’a getirdi ve bitirdi.
Ancak Djiku olmaz dedi... Ganalı kendi kalesine inanılmaz bir gol atarak ilk devrenin skorunu belirledi; 1-3
İkinci devreye Kayseri atak başladı. Fenerbahçe ilginç bir şekilde bu baskıyı kabullendi. Ardından bir yan topta Livakovic Kolovetsios’a bir armağan sundu. İsabetli şutu olmayan Kayseri skoru tek farka düşürdü.
Skor 3-2 olunca sarı kırmızılı oyuncular adeta çıldırdı, topyekûn Fenerbahçe kalesine gitti. Ben, kaleci Bilal Bayazit ve hatta Kayseri yedek kulübesinin de karşı kaleye gideceğini düşündüm doğrusu.
Böyle gidersen Fenerbahçe seni cezalandırır ki sarı lacivertliler cezayı fena kesti.
Fred, Amrabat, Dzeko falan derken takımın vazgeçilmez oyuncusunun Tadic olduğu bu maçta da ortaya çıktı. Basit fakat son derece etkili oynayan Tadic skorun baş mimarı oldu.
Saint-Maximin çok ilginç bir oyuncu. Kendi takımı için bal yapmaz arı gibi. Rakipler için ise ne yapacağı belli olmaz bir oyuncu.
Oysa Oğuz Aydın, Maximin’e göre fevkalade gösterişsiz bir oyun oynadı. O da Tadic gibi oyunu çok basit fakat harika oynadı. Aldığı fırsatı çok iyi değerlendiren Oğuz maçın yıldızı olmayı başardı. Şanssızlığı çok yaklaştığı “üçlemeyi” yapamaması oldu.
Dzeko sonradan girdiği oyunda orta sahadan müthiş bir şut çıkardı, top yan direkte patladı. Gol olsaydı haftanın en güzel golü olabilirdi.
Mourinho, ikinci devrenin başında Kayseri baskısından ve yenilen ikinci golden etkilendi ki hamlelerini skoru tutmak üzerine kurdu. Lakin Nesyri’nin çıkmadan attığı gol her şeyi değiştirdi. Fakat Portekizli yine de Nesyri’yi oyundan almaktan vazgeçmedi.
Kayseri ile fena başlamayan Sinan Kaloğlu bu maçta sınıfta kaldı.
Hakem Direnç Tonusluoğlu, daha maçın başında verdiği penaltı kararı ile kolay maçı sıkıntıya soktu. İlk 10 dakika içinde çıkardığı 2 sarı kartta doğrusu gerekli kartlar değildi.
6-2’lik skora rağmen hakem-VAR yönetiminin sınıfta kalması ilginçti.
YİĞİT KURT ANISINA
SİPAY BODRUM FK-GALATASARAY AŞ: 0-1
Gol: Batshuayi (54’)
Kırmızı Kart: Ege Bilsel (45’-Bodrum)
Öncelikle böyle bir stat... Üzgünüm ama Süper Lig’de oynayacak takımların stadyum işini çözmesi gerekmez mi? Üstüne çok şiddetli rüzgâr ki gerçekten zaman zaman top kontrolü diye bir şey söz konusu bile olmadı. Bodrum da karşı kaleyi düşünmeden savunmaya gömüldü. Galatasaray’da yavaş oynayınca haftanın en tatsız maçlarından biri oldu.
İlk devresi çok sıkıcı geçen maçta Galatasaray tehlikeler üretti fakat sonuç alamadı. Gömülü oynayan Bodrum buna rağmen rakip kaleye 2 isabetli şut attı ki maç boyu fazlası olmadı.
Devrenin son dakikasında Ege Bilsel talihsiz bir şekilde ikinci sarı kartla oyun dışı kaldı.
İkinci devre Batshuayi’yi de sahaya atan Okan Buruk tempoyu biraz olsun yükseltti. Temponun yükselmesi golü ve net pozisyonları getirdi. Oyuna giren Hakim Ziyech ve oyunun çalışkanlarından Sallai iki çok net fırsatı akıl almaz bir şekilde kaçırdı. Maçın iyilerinden Osimhen de iki net fırsatı harcadı.
Maçın sonunda Bodrum en büyük tehlikeyi yaşattı Muslera’ya. Gökdeniz Bayrakdar’ın şutu direkten döndü.
Galatasaray bazı maçları gerçekten çok ilginç oynuyor. Farklı kazanabileceği maçlarda bile son anlarda rakiplerine beraberlik şansı veriyor. Tottenham gibi Bodrum maçı da öyle oldu.
Cezalı Sanchez’in yerine oynayan Metehan Baltacı sakin ve iyi oynadı. Ancak devrede Okan Buruk’un hücum gücünü arttırma taktiği nedeniyle oyundan erken çıktı.
Sallai çok çalışkandı lakin sonuç almakta güçlük çekti. Osimhen sahanın en iyisiydi. Ama 3 puanı getiren adam Batshuayi oldu.
Bodrum’da Fredy inanılmaz çalıştı. Dimitrov Galatasaray sağ kanadını zaman zaman zorladı.
Hakem-VAR yönetiminin iyi olduğu söylenemez lakin sonuca etki etmemesi teselli oldu.
En kritik karar Ege Bilsel’in ikinci sarıdan ihracı oldu. Volkan Demirel’in aksine yorumcular her iki kartın ve sonuçta kırmızının doğru olduğu konusunda birleşti.
24.11.2024/Pazar
Yoğun kar yağışı altında ve zor şartlarda oynanan Sivas-Kasımpaşa maçında gol olmadı, maç 0-0 bitti.
Konya-Hatay maçı da 1-1 bitti. Konya erken bir golle (17’, Jevtovic) öne geçmesine rağmen 90’da Aboubakar’ın volesine engel olamadı.
Konya TD Recep Uçar’ın hakemlerle sınavı devam etti.
Samsun-Alanya maçı haftanın hareketli maçlarından biri olurken Alanya bu deplasmanda 1-1’lik sonuçla 1 puan çıkarmayı başardı. Doğrusu daha iyi oynayan taraf konuk Alanya olurken Samsun şaşırttı.
ALLAH ALLAH!
BEŞİKTAŞ AŞ-GÖZTEPE AŞ: 2-4
Goller: Semih Kılıçsoy (3’), Bokele (9’-KK)/Bokele (12’), Taha Altıkardeşler (32’), Fofana (82’), Tijanic (90+1’)
SENARYO... Dakika 2: Kaleci Mert Günok’un hatasında Göztepe gole çok yaklaştı ama olmadı. Ceza sahası içinde İsmail Köybaşı-Svensson mücadelesine hakem devam dedi. Gelişen hızlı kontratakta Semih Kılıçsoy golü atarak Beşiktaş’ı 1-0 öne geçirdi.
VAR, hakemi (Alper Akarsu) incelemeye çağırdı. İnceleme sonucu hakem Semih’in golünü iptal etti. Göztepe lehine penaltı verdi. Penaltıyı gole çeviren Solet takımını 1-0 öne geçirdi.
Maçı 1-0 kazanan Göztepe 3 puanı alan taraf olarak haftanın sürprizine imza attı.
Maç böyle bitse idi Beşiktaş yönetimi -belki teknik kadro ve camia- çok büyük tepki gösterecek, hakemi ve VAR’ı sert eleştirecek ve yenilgiyi hakem yönetimine bağlayacaktı.
GERÇEK... Yorumcuların nerdeyse tamamının Göztepe lehine penaltı dediği, Beşiktaşlı yorumcuların çekimser kaldığı ve gri gördükleri pozisyona Alper Akarsu devam dedi ve Beşiktaş 1-0 öne geçti.
Göztepe bir anlamda maça -2 skor dezavantajı ile başladı.
Ardından sahalarda ender görülebilecek bir kendi kalesine gol geldi. Kalecinin, ceza sahası çizgisi üzerinden uzaklaştırmak için vurduğu top arkadaşına (Bokele) çarptı ve filelerle buluştu. Maç 10 dakikada 2-0’a geldi.
Bu 10 dakikalık bölümde savunma hattını sağlam kurarak, çok koşarak ve müthiş bir önde baskıyla kontrolü eline alıp oynadı Göztepe. Çok rahatlıkla öne geçebileceği bu süreyi geride tamamladı. Ama aldırmadı konuk takım, bildiğini oynamaya devam etti.
Skoru 2-2’ye getiren Göztepe 65 dakikayı bir Premier Lig takımı keyfiyetinde oynadı. Doğal olarak temponun aynı şekilde devam etmesi mümkün değildi, yavaşladı takım. Buna karşın topu aldığında etkili ataklar yapmayı ihmal etmedi.
Bronckhorst oyuncu değişiklikleriyle oyunu biraz olsun lehine çevirdi. Oyuna giren İmmobile ile daha fazla karşı sahada görünen Beşiktaş fırsatlar da yakaladı.
Ancak maçın son bölümünde, oyuna sonradan giren Göztepeli oyuncular 2 gol atınca İzmir ekibi 3 puanı aldı ki bu Göztepe’nin bu sezon ilk deplasman galibiyeti olarak kayıtlara geçti.
Göztepe’de bütün futbolcular iyiydi. Solet’in sakatlanarak çıkması (kendisine geçmiş olsun diyorum) büyük talihsizlikti.
Bir o kaleye, bir bu kaleye gol atan Bokele’yi maçın yıldızı seçmeye kimse itiraz etmez sanırım
Beşiktaş’ta Svensson çok koşan adamdı fakat maçta en çok zorlanan oyuncu da o oldu sanki.
Stanimir Stoilov... Bir dönem Fenerbahçe’de de oynamış (1993-94) eski futbolcu. 57 yaşında bir teknik direktör. Bulgar Hocanın parlak bir kariyeri yok. Buna karşın geçen sezon zorlu şartlar altında takımını Süper Lig’e çıkarmayı başardı.
O takım bugüne kadar ligin en renkli ve heyecanlı takımlarının başında geliyor.
Tesadüf değildi belki hiçbir şey... Stoilov Beşiktaş’ı yenerek haftanın sonucuna imza attı.
Bronckhorst... “İlk 10 dakikada istediğimizi elde ettik” dedi. Beşiktaşlı yorumcular da buna özellikle vurgu yaptı ve bundan sonra gelen yenilgiyi eleştirdi.
Ancak ilk 10 dakikada da skor tamamdı ama oyun yoktu. Göztepe, ilk 10 dakika da dahil 65 dakika göz açtırmadı Beşiktaş’a. 10 dakikalık skor tamamen şans ve kısmetti.
Hakem Alper Akarsu, sahaya duruşuyla yakışıyor aslında. 2. dakikada ki penaltıyı çalmak hiç kolay değildi, çalmadı. Dönüp golü iptal etmek imkânsız gibiydi, iptal edilmedi. Buna karşın kalan bölünde fena değildi hakem.
Yine de bazı ince düdükler beni biraz endişelendirdi, birkaç kararı “cinlik” olarak gördüm. Umarım bu benim yanılgımdır. Zira hakem yorumcuları genel anlamda başarılı buldu Akarsu’yu.
“Cinlik...” Svensson-İsmail mücadelesinde hakem ihlal görmedi, olabilir, takdir hakkı. Fakat İsmail’e parmak sallayarak bir şey yok demesi garipti. İsmail o pozisyonda düşmekten başak ne yapabilirdi ki? Havada asılı mı kalacaktı?
NE OLMUŞTU?
Beşiktaşlı yöneticiler ve yorumcular ne demişti?
-Derbi için- Galatasaray 9 kişi kalmalıydı...
-Kasımpaşa maçı için- Kasımpaşa 10 kişi kalmalıydı...
-Başakşehir maçı için- Penaltımız verilmedi.
Takke aslında çok önce düşmüştü. O zaman sorun görülse ve çözüm alınsaydı 13 puan fark olmayabilirdi.
NE OLMALI?
Bazı ülkelerin teknik direktörleri (Başta Portekiz ve Hollanda) bizim ülkemizde olmadı, olamıyor. Ancak bu aşamada teknik direktör değişikliği ve yönetimin istifası (maçta bir grup taraftar bu tezahüratı yaptı) çözüm değil. Geçen sezon çözüm olmaması çok yakın bir örnek.
Yönetim ve teknik kadro önce bi durup düşünmeli, sakin kalmalı, sorunları tespit edip çözüm aramalı.
RAFA SİLVA... Kaliteli ve klas bir futbolcu. Seyretmek büyük bir keyif. Portekizli harika da bir sezon başlangıcı yaptı. Kariyeri de ortada, eyvallah.
Ancak Beşiktaş’a gelen -hatta lige diyenler de var- en iyi oyunculardan biri tanımlaması için en azından çok erken. Bunu söyleyebilmek için sezon sonu katkısını görmeye ihtiyaç var.
Şu ana kadar ki gol katkısı sadece 3.
Lütfen! Beşiktaş’a ne oyuncular gelip gitti. Bunlardan ikisi Rafa’nın yöneticisi şu anda.
KIRILMA NOKTASI...
Futbolda kırılma noktaları önemlidir fakat süreç kırılma noktalarına bağlanamaz, bağlanmamalı... Ama biz seviyoruz. Beşiktaş’ın kırılma noktası Süper Kupa maçı olabilir.
Çok kötü ve hemen unutulması gereken bir sezonun akabinde süper bir başlangıç beklentileri çok yükseltmiş ve ayarları bozmuş olmalı...
25.11.2024/Pazartesi
ALLAH ALLAH...
TRABZONSPOR AŞ-ADANA DEMİRSPOR AŞ: 5-0
Goller: Cham (3’, 78’ ve 84’), Banza (50’ ve 54’)
Trabzon’un bir 10 numarası varmış. Bu 10 numara on numara bir oyun oynadı. 10 numara 3 gol atarken iki de asist (bana göre bir ama istatistik iki yazacak) yaptı. Muhammed Cham Heliton ve Taha Altıkardeşler’den haftanın futbolcusu olma unvanını aldı.
Şenol Güneş nihayet Mendy’i olması gereken yere çekti, orta sahaya aldı. Fransız Umut Güneş ile birlikte iyi bir oyun sergiledi.
21 yaşındaki Arif Boşluk harika oynadı. Bu çocuk kesinlikle çok süre almayı hak ettiğini gösterdi.
2 gol atan Banza zaten bu ligin önemli golcülerinden biri olduğunu göstermişti.
Rahat ve iyi oyandı Trabzon. Bütün oyuncular iyi katkı verdi. Doğrusu en az katkı Visca’dan geldi. 67’de Visca’yı alıp Enis Destan’ı sahaya süren Güneş, Enis’in oyununu görünce bu değişikliği keşke daha önce yapsaydım demiştir.
Bu parlak galibiyete rağmen bu maçın ölçü olmayacağını en iyi de Şenol Hoca bilir. Adana Demir ligin en zayıf takımı. Ligde kalma ihtimalinin çok zor olduğunu ikinci hafta yazmıştım ben. Sevdiğim şehir takımlarından biri olan Mavi Şimşekler’in bu durumu üzüntü verici.
Bu maçta bile 40-45 arası bölüm Şenol Güneş’i kızdırmıştır. Bu bölümde konuk takım gole çok yaklaştı. Yusuf Sarı’nın muhteşem volesini Uğurcan Çakır müthiş kurtardı.
Şenol Hoca son bölümlerde iyi bir düşünceyle genç oyunculara süre verdi.
Bu şekilde devam etmek, Trabzon’un şampiyonluk yarışına devam etmesini sağlayamaz belki ama gelecek sezon için iyi bir planlama ve genç oyuncuların kazanılması sonucunu getirebilir.
Şenol Hoca’nın maç sonu açıklamaları da önemliydi. Hoca, sonraki maçların bu şekilde kolay geçmeyeceğini belirtti.
Kolay ve temiz maçı Mehmet Türkmen iyi yönetti. Bizde bazen hakemler çok kolay maçları bile zora sokmayı başarıyor.
Haftanın maçı;
Göztepe-Beşiktaş (2-4)
Haftanın takımı;
Göztepe
Haftanın futbolcusu;
Muhammed Cham (Trabzon)
Heliton ve Taha Altıkardeş (Göztepe)
Haftanın performansları;
Bokele, Romulo (Göztepe), Oğuz Aydın, Tadic (FB), Osimhen, Batshuayi (GS), Sorescu (Gaziantep), Arif Boşluk, Banza (Trabzon)
Haftanın golü;
Cham’ın golleri (Üçü de)
Haftanın güzel golleri;
Sorescu (Gaziantep)
Haftanın asisti;
Oğuz Aydın (FB-Szymanski’ye)
Mertens (GS-Batshuayi’ye)
Haftanın hakemi;
Burak Pakkan (Sivas-Kasımpaşa)
Haftanın pozisyonu;
Göztepe’nin penaltı beklentisi ve Beşiktaş’ın ilk golü.
Hakim Ziyech’in altı pas çizgisinde topu boş kale yerine üstten auta göndermesi.
Dzeko’nun yarı sahadan attığı şutta topun Kayseri kalesinin yan direğinden taca gitmesi.
Kostic penaltısı.
Haftanın söylemi;
Adnan Aybaba: Beşiktaş’ta futbolun başına getirilen Brad Friedel eskiden Galatasaray’da kalecilik yapmış. Bu adamı Derin Galatasaray mı getirdi Beşiktaş’ın başına, Görev verdiğiniz Feyyaz Uçar ve Samet Aybaba nerede?
Haftanın talihlisi;
Oğuz Aydın (FB)... Gelen şansı harika kullanması.
Bokele (Göztepe)... Kendi kalesine golden sonra Beşiktaş kalesine de gol atması.
(Golün, Bokele; kendi kalesine olarak kayıtlara geçmesi tuhaf. Aslında golü kendi kalesine Göztepe kalecisi Mateusz Lis attı. Bokele ne yapsın, buhar mı olsun?)
Haftanın talihsizi;
Oğuz Aydın (Çok yaklaştığı üçlemeyi kıl payı kaçırması, FB)...
GÖZE TAKILANLAR;
*Sosyal medyada Galatasaray taraftar gruplarının bazılarında “Derin Galatasaray işbaşında” cümleleri geçiyor. Bir Yapı ile uğraşırken bir de Derin Galatasaray...
Yapıyı bilmem ama Derin Galatasaray’a inanacağım;
19.05.2024-Geçen sezonun sondan bir önceki haftası; Galatasaray-Fenerbahçe maçı. Galatasaray 1 puan alsa şampiyon. Fenerbahçe 10 kişi kalıyor. Kötü değil, hiç oynamayan Galatasaray maçı 1-0 kaybediyor. Galatasaray’ın son 86 maçına (lig maçları) bakın, böyle bir oyunsuzluk asla göremezsiniz.
Bu galibiyetle bayram yapan Fenerbahçe seçime gitti. O maçı Galatasaray kazansaydı muhtemelen Ali Koç başkan olamazdı.
03.08.2024-Süper Kupa Finali; Galatasaray-Beşiktaş...
Şüphesiz uzak ara favori Galatasaray iken Beşiktaş maçı 5-0 kazandı ve kupayı aldı. Kazanmak, farklı kazanmak ve kupa almak çok güzeldir ama bu maç 5-0’lık bir maç değil, nasıl oldu demedi kimse.
Ardından ligde 3 maçta alınan 9 puan ile başlayan Beşiktaş bir anda ligin en iyi takımı gibi görüldü ve en büyük şampiyonluk adayı ilan edildi.
Derin Galatasaray şüphem kuvvetlendi doğrusu...
*Basın toplantıları... Okan Buruk, mücadelesi nedeniyle Bodrumspor’u tebrik ederken Volkan Demirel oyuncularıyla gurur duyduğunu söyledi. Gurur, mücadele nedeniyle ise sorun yok fakat oynanan oyun içinse sorun çok. Zira Bodrum “gömülü” bir savunma yaptı. Futbolun cilvesi; maç 1-1’de bitebilirdi ancak maçın hakkı farklı Galatasaray galibiyetiydi.
* Mourinho: (Maçtaki penaltı pozisyonuyla ilgili) Bulunduğum yerden penaltı gibi gözüküyordu. Sayın Galatasaray ikinci başkanı mantıksız olduğunu düşünüyorsa her hafta, her Galatasaray maçında mantıksız şeylerle karşılaşıyoruz. Mesela bir sonraki rakiplerinin (Eyüp) 3 oyuncusu sarı kart sınırındayken 3’ü de sarı kart görüyor.
(Portekizli Galatasaray’ı her anlamda çok sıkı takip ediyor olmalı.)
*Reha Kapsal: Fenerbahçe bu oyunu sürdürürse (Manu, Sivas ve Kayseri maçları) hem ligde hem UEFA’da başarılı olur. Dolayısıyla Slavia Prag maçı zor bir maç değil.
*Galatasaray Avrupa dönüşü Fenerbahçe ve Beşiktaş gibi pazartesi oynamak istedi, TFF “aynı şehirde aynı gün” iki maç oynanmaz gerekçesi ile talebi kabul etmedi.
(Anlaşılan burada “Bir yapı” kâr etmedi.)
GÖZE BATANLAR;
*“Marka” olmak isteyen Süper Lig’de “Grey Beton Bodrum Stadyumu...”
*Futbol oyun kuralları. Kuralların gittikçe bir sürü kriter ile karışık, karmaşık hale getirilmesi. Örnekse; Bariz gol pozisyonu... Yok topun yönü, yok kaleye mesafe, yok kontrol, yok hız, yok kademede adam... Yahu! Bir oyuncu topu ayağına aldığında taraftarı gol diye ayağa kalkıyorsa, rakip taraftar “eyvah” diyorsa bu “bariz gol pozisyonudur.” İsterse top uzayda olsun.
Malum; Avrupa Şampiyonası’nda Kerem Aktürkoğlu Gürcistan’a golü attı. Kerem topu ayağına aldığında biz ayağa kalktık, Gürcistanlılar başlarını ellerinin arasına aldı. Kerem topu ayağına aldığında faule maruz kalsaydı muhtemelen “bariz gol pozisyonu” sayılmayacaktı. Çünkü Kerem o mesafeden kaleye gidene kadar daş düşebülü, ayu çıkabülü... Veya başka çok şey olabilirdi.
Birilerinin aksine -VAR ve teknoloji oyunu bozuyor diyenler- yeni kurallar ve kurallara eklenen kriterler bozuyor oyunu.
Futbolda “doğal hal ya da doğal hale aykırı” gibi bir kriter kullanamazsınız. Bu futbolun doğasına aykırı...
Şimdiden söyleyeyim... Yeni kurallar ve kriterler devam ederse futbol, liderliğini basketbola ve voleybola kaybedebilir.
*TRT Spor, Hünkar Mutlu: Bizi izleyenlerin anlaması için soruyorum hocam, biraz açar mısınız?
(Ne bu şimdi; uzay geometrisi mi fizik problemi mi? Yine de bizleri düşündüğün için teşekkürler Hünkar Mutlu)
Haber-Yorum: Yüksel Durak