En az 12 eve ateş düştü…
En az 12 evde kıyametler koptu…
12 canımızı kaybettik…
12 çocuğumuzu daha toprağa verdik.
Şehidim!
Bilirim ve inanırım ki şimdi rahat bir uykudasın.
Bilirim ve inanırım ki yerin cennetlerin en üstü.
Ama yanar ananın babanın yüreği…
Eşinin, varsa evlatlarının…
Kardeşlerinin, yakın akrabalarının…
Yanar yüreğimiz…
Bilir ve inanırım ki cennetliksin.
Amma sen de bilirsin ki davulla zurnayla uğurlanmaz şehitler.
Yanar yürekler.
Umarım bizleri affedersiniz…
Hakkınızı helal edersiniz inşallah.
Futbolumuzun tadını kaçırmıştı başta TFF olmak üzere başkanlar, yöneticiler.
Sonra medya…
Yılın sonunda 12 şehidimiz ile zehir gibi bir sene oldu 2023.
Ertelenmiş hafta ile birlikte Süper Lig’de 18. haftayı tamamladık.
Yaşanan olaylardan sonra ortalık biraz sakinlemiş gibi oldu. Hakemlerin üzerinden bir baskı kalkmış olmalı ki Halil Umut Meler ve Ali Şansalan’ın başına gelenlerden sonra genel olarak daha iyi göründüler.
Cumartesi;
Sivas, İstanbul’u 1-0 yendi.
Trabzon maçında hükmen yenik sayılan ve 3 puanı da silinen İstanbul 1 puanı zorladı ama olmadı.
Önceki hafta GS’yi hayli zorlayan Karagümrük, Dragus’un yıldızlaştığı maçta evinde Gaziantep’e 3-0 kaybetti.
Trabzon evinde Başakşehir ile puanları paylaştı: 1-1
Pazar
Konya, 2 penaltı golüyle Kayseri’yi yendi.
Adana Demirspor rahat kazanacak gibiyken son anlarda Antalya karşısında çok zorlandı; 2-1
“KAYBETMEYEYİM DERBİSİ”
Fenerbahçe-Galatasaray: 0-0
Yılın son derbisinde -ki 100. yılın derbisi olarak da adlandırılmıştı- teknik direktörler önceliği kazanamıyorsan kaybetme düşüncesine vermişti; gol yemeyelim, bir tane sıkıştırırsak maçı kazanırız.
Oyun kurgusu da oynamaktan daha çok rakibin oyununu bozmak şeklide olunca derbinin kalitesi fena halde düştü.
FB önde hiç basmadı -özellikle ilk yarı-, GS önde baskıyı an az yaptığı maçı oynadı.
Bu iş kalecilere yaradı. Muslera’nın kalesine isabetli şut gelmedi. Livakovic’in kalesine bir tane isabetli şut geldi.
FB’de Szymanski’nin şutu tehlikeli olurken bu maçta kaleyi en fazla zorlayan Kerem Demirbay’ın çok etkili bir şutunu Livakovic çeldi. Hakem Livakovic’in temasını görmeyince bu şutta isabetli şut sayılmadı.
Hâl böyle olunca teknik direktörler kaybetmedi…
Takımlardan yenilmedi…
Ancak futbol kaybetti.
40’ın üstünde faulle oynanan maçta top oyunda sadece 43 dakika kaldı.
Zorlu zamanda Hakem Arda Kardeşler’in temasa fazla izin vermeyeceği daha maçın başında belli oldu. Kardeşler, bazı faul kararları ve kart hataları dışında genel anlamda maçı idare etti denilebilir.
Ancak Djiku-Icardi pozisyonu akıllarda kaldı. Ganalı Icardi’ye önce sol, sonra sağ eliyle müdahale etti. Aslında bu müdahaleden öte tokat-yumruk karışımı bir şeydi.
Spor yorumcularından ve eski hakemlerden penaltı demeyen çıkmadı gibi. Djiku’ya kırmızı kart diyenler de vardı.
Ama görüntü kelimenin tam anlamıyla ber-bat-tı…
Yayıncı kuruluş bu pozisyonu net bir şekilde ekranlara taşıyamadı.
Benim, televizyonda ilk seyrettiğim ilk turnuva 1974-Almanya Dünya Kupası’ydı.
Doğrusu 1974 şartlarında Alman televizyonunun yayınları, yayıncı kuruluşun -beIN Sports- yayınlarından çok daha kaliteliydi.
Bu pozisyonu ekrana getirmemek/getirememek teknik açıdan olasıdır, belki bir sebebi vardır. O zaman, çıkar açıklarsınız, özür dilersiniz.
Pazartesi;
Alanya, Samsun’u 3-1 yendi.
Kasımpaşa-Rize maçı 2-2 bitti.
Pendik ve Ankaragücü 1-1 ile puanları paylaştı.
Zorlu günler yaşayan Beşiktaş, “Çalımbaysız” çıktığı ilk maçta Hatay’ı 2-1 yendi. Bu maçın deplasmanda oynanması belki de BJK’nin en büyük şansıydı.
GÖZE TAKILANLAR
Derbi öncesi yaşanan sakinlik önemliydi. Okan Buruk’un -İsmail Kartal’ı dinleyemedim- her iki takım için de hayırlısı dileği değerliydi.
Ancak maç sonrası açıklamalar gerçekten çok düşündürücü oldu.
Yöneticilerin açıklamalarında rakip takım yöneticilerini değil de toptan bir kulübü ve camiayı hedef almaları endişe verici. Üstelik Türk futbolunun en büyük sorunu yöneticiler iken…
Bu kulüpler ezeli dostlar ama aynı zamanda ebedi rakipler… Lütfen bu unutulmasın. Yöneticiler centilmenlik ve saygı sınırları içinde birbirlerini eleştirsinler fakat camiaları hedef almasınlar.
Sonuçta bu kulüpler, bu camialar bu ülkenindir. Yöneticiler arkalarında kalıcı hasar bırakmasınlar.
Bir de İsmail Kartal’ın dikkatini çekmek istiyorum. Ben, bu zamana değin, doğrudan rakip takım futbolcularını eleştiren ve rakip takım teknik direktörünü hedef alan basın toplantısı görmedim.
Siz biliyor musunuz?
Haber-Yorum: Yüksel Durak