Gelecek-Saadet Grup Başkanvekili ve Muğla Milletvekili Doç. Dr. Selçuk Özdağ, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) yaptığı konuşmada, Yunus Emre Enstitüsü’nde ortaya atılan 17 milyon dolarlık yolsuzluk iddialarını gündeme taşıdı. Özdağ, Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’nin devreye girmesinden sonra yolsuzluk, suistimal ve hukuksuzlukların arttığını, denetim mekanizmalarının etkisizleştiğini ve hesap verebilirliğin ortadan kalktığını dile getirdi.
Özdağ konuşmasına, Yunus Emre Enstitüsü’nün Türkiye’nin kültür ve değerlerini dünyaya tanıtmak için kurulan önemli bir kurum olduğunu belirterek başladı. “Bu enstitü, tıpkı Almanların Goethe Enstitüsü gibi, Türk dilini ve kültürünü tanıtma amacıyla hem Türkiye’de hem de dünya çapında faaliyet gösteriyor. Ancak bu güzel misyon, ortaya çıkan yolsuzluk iddialarıyla gölgeleniyor” diyen Özdağ, bu tür olayların ülkenin uluslararası imajına zarar verdiğini vurguladı.
“CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİ ŞEFFAFLIK SÖZÜ VERDİ, AMA GERÇEKLEŞMEDİ”
Özdağ, hükümetin Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ni savunurken şeffaflık ve etkin yönetim vaat ettiğini, ancak bu sözlerin yerine getirilmediğini ifade etti. “Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi ile her şey daha şeffaf olacak denildi, ama öyle mi oldu? Sayıştay, olması gerektiği gibi bağımsız raporlar hazırlayabiliyor mu? Hayır. Sayıştay raporları artık gerçeği yansıtmıyor. Denetçilerin raporları inceleniyor, ‘kuşa çevrilip’ geri gönderiliyor. Üstelik ilk hazırlanan raporlar sistemde kayboluyor” diyerek denetim mekanizmalarındaki eksikliklere dikkat çekti.
Hükümetin altyapı projelerine ve teknolojik yatırımlara karşı olmadıklarını belirten Özdağ, “Biz yollar, köprüler, havaalanları yapmanıza karşı değiliz. Milletin ihtiyacını karşılamak için sosyal, ekonomik ve kültürel projeler üretin. Ama bunları yaparken ahlaklı, ehil ve liyakatli kadrolarla çalışın. Şeffaf olun, hukuka uygun hareket edin” çağrısında bulundu.
YOLSUZLUK İDDİALARI VE TEFTİŞ SÜRECİ ELEŞTİRİSİ
Yunus Emre Enstitüsü’ndeki yolsuzluk iddialarına da değinen Özdağ, bu iddiaların üzerine gidilmediğini ve ilgili kurumların görevlerini yerine getirmediğini ifade etti. “Burada 17 milyon dolarlık bir istismardan, hırsızlıktan bahsediliyor. Teftiş Kurulu devreye girmiş gibi görünüyor ama gerçekten etkin bir inceleme yapacaklarına inanıyor musunuz? Bu Teftiş Kurulu, 15 Temmuz sonrası korku imparatorluğu haline gelen Türkiye’de işlevsizleştirildi. Bürokrasi korkuyor, medya korkuyor, siyaset korkuyor, vatandaş korkuyor. Açıkça tehdit edilen bir sistemde, yolsuzlukların üzerine gidilmesini nasıl bekleyebiliriz?” dedi.
Konuşmasında İslam ahlakına da vurgu yapan Özdağ, “Peygamber Efendimiz, ‘Ben üstün ahlakı tamamlamak için gönderildim,’ diyor. Peki, üstün ahlak bu mu? Yetimin hakkını gasp etmek mi? Bir gün mutlaka hesap vereceksiniz” diyerek hükümete sert eleştirilerde bulundu.
“YARGI VE MEDYA BAĞIMSIZ OLMALI”
Özdağ, yargının ve medyanın bağımsız olması gerektiğini belirterek, bu kurumların siyasi baskılardan kurtarılmasının önemine değindi. “Yargı bağımsız olmalı, elindeki terazi doğruyu tartmalı. Ancak bugün Türkiye’de savcılar resen soruşturma açamıyor; başsavcı izin verirse ancak harekete geçebiliyor. Medya ise iktidarın etkisi altında. Özgür basın olmadan, halk gerçekleri nasıl öğrenebilir?” diye sordu.
“MECLİS ARAŞTIRMASI ŞART”
Yunus Emre Enstitüsü’ndeki yolsuzluk iddialarının sadece buzdağının görünen kısmı olduğunu söyleyen Özdağ, Meclis araştırması talep etti. “Bu olay, sistemdeki daha büyük sorunların küçük bir parçası. Gelin, bu iddiaları şeffaf bir şekilde araştırmak için Meclis araştırma önergemize destek verin. Türkiye’yi sadece bir grubun değil, herkesin devleti yapalım. Aidiyet duygusunu güçlendirelim, zenginliği adil bir şekilde paylaştığımız, yetenek ve liyakate değer veren bir ülke olalım” diyerek tüm milletvekillerine çağrıda bulundu.
Son olarak, Kültür ve Turizm Bakanı’nı göreve davet eden Özdağ, “Sayın Bakan, bu konuyla ilgili tek bir cümle sarf etmedi.
Burada yetim hakkı var. Eğer gerçekten hukuk devleti olacaksak, yolsuzlukların üzerine gidilmeli, sorumlular hesap vermelidir. ‘Ben yaptım oldu’ mantığıyla bir devlet yönetilemez” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
