Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ sosyal medya sayfası üzerinden Birleşik Arap Emirlikleri’ne seslenerek, Sedat Peker üzerindeki tecridin kaldırılmasını istedi.
Siyaset-sermaye-mafya ve yandaş medya üzerindeki ifşalarıyla gündemi sarsan Sedat Peker’in Birleşik Arap Emirlikleri’nde tecrit altında tutulma iddialarını sosyal medya sayfasında yer vererek paylaşan Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, Birleşik Arap Emirlikleri’ne seslendi.
Selçuk Özdağ, “Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE)açık çağrımdır” başlığıyla yaptığı çağrıda, Sedat Peker’in siz Birleşik Arap Emirlikleri yönetiminin bir tecridi ile karşı karşıya kaldığı ifade edilmektedir. Şimdi soruyorum; böyle bir tecrit söz konusu mudur? Bu tecridin gerekçesi olarak can güvenliğinden endişe edildiği söylenmektedir. Bu doğru mudur? Eğer doğruysa legal olarak ülkenizde ikamet eden bu kişinin sosyal medyadan bir açıklama yapması, iddia edilen can güvenliği sorununu daha ne kadar artırabilir? Türkiye’de milyonlarca insan Sedat Peker’den gelecek bir açıklamayı dört gözle beklemektedir” ifadesinde bulundu.
Özdağ’ın paylaşımı şu şekilde;
“Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE)açık çağrımdır. Malumunuz olduğu üzere ülkemiz, iki ay sonra yeni parlamentosunu ve Cumhurbaşkanını seçecek. Büyük bir inanç ve mutlulukla ifade etmeliyim ki, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları mevcut iktidardan kurtulmak için gün saymaktadır.
Devletler arası ilişkiler devamlılık esasına dayanır. Söz konusu ilişkilerin; çatışmalar, düşmanlıklar ve şantajlar üzerinden dizayn edilmesini, iki ay sonra gelecek yeni yönetim olarak asla kabul etmeyeceğiz. Bizler tarihi ve kültürel bağları olan karşılıklı iki devlet ve milletiz.
Söz konusu tarihi bağların yanında, modern dünyanın gereklerini yerine getiren iki bağımsız ve özgür ülke olarak, hukuka ve bireysel haklara olan bağlılıklarımız bizleri daha da saygıdeğer yapacaktır. Karşılıklı iş birliğimiz şantaj veya suçlamalardan azade olmak zorundadır.
Arap dostlarımızın örf ve adetlerine olan bağlılıklarını bilmeyen çok azdır. Onlara da ben hatırlatmış olayım: Misafirlerine ve hele ki kendilerine sığınmış olanlara karşı çok hassas ve cömerttirler. Düşmanı bile olsa zarar vermez, teslim etmezler.
Onların canını kendi canları gibi aziz görürler. Ve açık söylemem gerekirse bu özellikler modern dünyanın çok da sahip olmadığı hasletlerdir. Ama modern dünya da bir konuda hayli mesafe katetti ki o da bireysel haklar, ifade özgürlüğü ve şeffaflık değerleridir.
Gelelim meselemizin esasına. Yaklaşık iki senedir bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan Sedat Peker, ülkemizin yakıcı sorunları ile ilgili açıklamalarda bulunmaktaydı. Ve maalesef kendisi yine kendi ifadesiyle eskiden birtakım suç organizasyonlarının da içinde bulunmuştu.
Tüm bunlardan nedamet getirmesi, ülkesine ve milletine kendisini hak yok vazife vardır diyerek affettirmek istemesi ve de her şeyden önemlisi adaletin yerini bulması adına içerden ve ”çok değerli bir tanık” olarak bildiklerini, şahit olduklarını belgeleriyle anlatmaya başlamıştı.
Anlattıkları Türk halkı tarafından dikkatle takip edilmeye başlanmış ve ciddi bir kamuoyu oluşmuştur. Özellikle ülkelerin ve vatandaşlarının başına bela olan uluslararası suç şebekelerinin yanında ülkemizde de birçok suça karışmış kişi ve gurupları ifşa etmekteydi.
Türkiye’deki yönetimin bu konulara ilgisiz olması sonucunda kamuoyu baskısı artmış ve devlet başkanı, suç ilişkileri açığa çıkan etrafındaki bazı kişileri de yanından uzaklaştırmıştı. Tüm bunlar olurken ülkenizde legal bir şekilde yaşayan Sedat Peker ise sessizliğe bürünmüştür.
Bu sessizliğin sebebi olarak Sedat Peker’in siz Birleşik Arap Emirlikleri yönetiminin bir tecridi ile karşı karşıya kaldığı ifade edilmektedir. Şimdi soruyorum; böyle bir tecrit söz konusu mudur? Bu tecridin gerekçesi olarak can güvenliğinden endişe edildiği söylenmektedir.
Bu doğru mudur? Eğer doğruysa legal olarak ülkenizde ikamet eden bu kişinin sosyal medyadan bir açıklama yapması, iddia edilen can güvenliği sorununu daha ne kadar artırabilir? Türkiye’de milyonlarca insan Sedat Peker’den gelecek bir açıklamayı dört gözle beklemektedir.
Sadece insanlar değil Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurumları ve özellikle de adalet mekanizması beklemektedir. Zira tüm bu beyanat, iddia ve ifşalar, soruşturmalar için dosyalanmakta, iki ay sonra işbaşına gelecek yönetimin öncelikli ele alacağı konuların başında gelmektedir.
Kaldı ki Birleşik Arap Emirlikleri’nde ikamet eden Sedat Peker bir suçlu ise yeri tecrit değil cezaevi olmalıdır. Yok legal biri olarak ülkenizde bulunuyorsa bu baskı ve tecrit uygulamasının ne hukukta ne sizin geleneklerinizde yeri olmaması gerekir.
Ayrıca bu durum karşılıklı tarihi bağları olan iki halkın ortak his ve kanaatleriyle de örtüşen bir şey de değildir. Biz her türlü örtülü anlaşma iddialarına karşı BAE’nin iyi niyetli olarak, kendisine sığınmış bir vatandaşımızı korumak amacıyla hareket ettiğini düşünüyoruz.!
Ve fakat bu korumanın bir tecrit şeklinde değil, hür bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına layık bir şekilde yapılmasını talep ediyoruz. Mevcut iktidarın anlayışına karşı olan insanlar olarak bizler, soyut iddia ve suçlamalar ile sizi asla rencide etmedik.
Gün gelip azılı bir düşman olarak lanse edip, gün gelip bir takım şantaj iddialarının iki ülke halklarının birbirine husumet beslemesine de onay vermedik. Bu sadece sizin için değil tüm ülkeler için beslediğimiz bir kanaattir.
Tüm bu kanaat ve iyi dileklerimiz sonucunda birkaç ay sonra işbaşına gelecek olan yeni hükümetin, bağımsız ve özgür iki ülke halklarının daha da yakınlaşması adına güzel gayretleri olacağını hatırlatmak isterim. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.
Bu vesileyle, ülkenizde izninizle ikamet eden Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Sedat Peker’in ifade hürriyetinin ne kadar değerli olduğunun tarafınızdan da anlaşıldığı kanaatindeyim. BAE, bir kişiyi tweet attığı için koruyamayacak kadar aciz bir devlet değildir.”