Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu,
birinciliği beyaza verdiler…
Özdemir Asaf
TFF, Süper Lig ve 1. Lig’in yayın ihalesini güçlükle tamamladı. Medyada yer alan haberlere göre en yüksek teklifi Saran Medya vermişti. Saran Medya teklifini 150 milyon Euro’ya çıkarmıştı. TFF, beIN’den yıllık 185 milyon Euro istemişti. Dolar bazında 200 milyon demekti bu, beIN kabul etmemişti.
TFF, Saran’dan yıllık 150 milyonu peşin istemiş, Saran peşin teklifini kabul etmemişti.
TFF, ihaleyi son olarak teklifini yıllık 160 milyon Dolar’a çıkaran beINSPORTS/Digiturk’e verdi.
Saran Holding yaptığı bir açıklama ile ihalenin iptali için tüm hukuki yollara başvuracağını açıkladı.
Böylece TFF bir işi daha biraz “karışık-kuruşuk” çözmüş oldu.
28. hafta derbi haftasıydı; Beşiktaş-Galatasaray maçı oynandı. Genel anlamda temiz bir derbi mücadelesi ortaya kondu. 3 puana daha çok ihtiyacı olan takım, “oyunun başında gelen kısmet golüyle” maçı kazandı.
Beşiktaş taraftarı maç başı koreografileriyle güzel bir gösteri sundu, doğum günlerini kutladı. Doğum günün kutlu olsun Beşiktaş.
Maç içinde ekranlara yansıyan küfür işitmedim. Küfür yoksa Beşiktaş taraftarına 10 üzerinden 8,5 puan verdim. 1,5 puanı sahaya atılan maddeler nedeniyle kestim ancak taraftarın büyük bir bölümü de eyleme katılmadı.
Maçın değil ama haftanın yıldızı olarak Semih Kılıçsoy’u seçtim. Çünkü bu çocuk (daha 18 yaşında delikanlı) maç içinde Barış Alper Yılmaz ile bir pozisyon yaşadı. İki genç adam topa uzandı, Semih topu kurtardı, Barış’ın ayağı Semih’in ayağına bastı. Futbolun doğası içinde bir mücadeleydi fakat hakem yakalasaydı faulü verir ve hatta sarı kart gösterebilirdi. Hakem pozisyonu kaçırdı, top Galatasaray’da kaldı. Ayağına basılan Yiğit Semih bağırmadı, çağırmadı, feryat figan ağlamadı. Kendini yere atıp takla üstüne takla atmadı. Hafifçe ayağını ovalayıp oyuna devam etti. Bu durum meslektaşlarına, oyundaki abilerine, yöneticilere, ekranlarda ahkâm kesen yorumculara açık bir dersti.
Yürü be çocuk! Yolun açık olsun. Biliyorsun, biz sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını seviyoruz…
Atakaş Hatayspor kulübü özel oluşan operasyonal nedenlerden ötürü 2 Mart cumartesi günkü Hatayspor-Fenerbahçe maçında Kuzey tribün kombine bileti olanların bu maça özgü Güney tribünde oturacaklarını duyurdu.
(https://antakyagazetesi.com/hatayspor-fenerbahce-mac-biletlerinde-degisiklik/)
Mersin Valiliği, 2 Mart Cumartesi günü oynanacak Fenerbahçe maçında Hatayspor tribünlerine bordo beyazlı takımın ve Mersin İdmanyurdu taraftarı dışında başka takımlara ait kaşkol, bere, forma ve atkı ile giriş yapılamayacağını ve tribünde giyilemeyeceğini duyurdu. - Adil Yeşildağ-
(https://antakyagazetesi.com/hatayspor-fenerbahce-mac-biletlerinde-degisiklik/)
Hatayspor küme düşme hattının hemen üstündeydi. Ligin boyunun kısaldığı şu günlerde her puan altın, her maç final niteliğindeydi. Buna karşın Hatay’ın ev sahipliği yaptığı maçta Fenerbahçe taraftarının ezici bir üstünlüğü vardı.
Hatayspor’un Onursal Başkanı Lütfü Savaş’ın aynı zamanda FB kongre üyesi olması nedeniyle tribünlerdeki seyirci sayısı polemik konusu oldu.
Bir kulübün başkanı/yöneticisi olup bir başka kulübün de üyesi olma durumları daha önce de yaşandı. Günümüzde de örnekleri vardır. TFF başkanları ve yöneticileri için de aynı durum söz konusu.
Atalarımız “kulağa kar suyu kaçırmak” ve “akla karpuz kabuğu getirmek” gibi sözleri boşa söylememişler olsa gerek.
Federasyonlarda ve kulüplerde görev alan birilerinin başka kulüplerle organik bağı olması ETİK değildir. Federasyon bu duruma acilen müdahale etmelidir.
Koro halinde küfür, başka ülkelerde var mı, bilmiyorum. Bu durum yıllarca “adamlar deşarj olmaya geliyorlar” hezeyanıyla geçiştirildi, bugünlere gelindi. Öncelikle “adam olanın küfür etmeyeceğini” söylemek gerek. Ayrıca artık tribünlerde kadınlarımız ve çocuklarımız var. Aileler var.
Koro küfrün son örneği Beşiktaş-Konya kupa maçından geldi; Beşiktaşlı bir grup taraftar 1951 yılında vefat eden Merhum Ali Sami Yen’e küfür etti.
Efsane Başkan Merhum Süleyman Seba olsaydı bu işe ne derdi acaba?
Yine kupa maçında FB taraftarının Emre Belözoğlu’na küfürlü tezahüratı, Belözoğlu’nun tribüne bakışı ve kafa sallaması trajikti.
TFF’nin küfürlü tezahüratı önlemeye yönelik bir çalışması var mı? Veya daha doğru bir deyişle “marka değeri” peşinde olan TFF’nin küfürlü tezahürattan rahatsızlığı yok mu?
“Küfür etmeyin/edilmesin” demek bu sorunu çözmeyecek fakat her biri bir ANA’dan doğan onca insan nasıl ve neden ANA’lara böyle küfür eder, hayret! İlle de edecekseniz “adamların” kendisine etsenize…
Takımlar şampiyonluk yolunda, ilk 5 hedeflerinde, küme düşmeme çabalarında iken başkan ve yöneticilerin kavgası devam ediyor, gerilim sürekli tırmandırılıyor.
Bir kez daha söylüyorum; başkan ve yöneticilerin birbirlerine karşı tutumlarına bir şeyler demenin faydası olmuyor. Ancak bütünüyle camiaları suçlamak, itham etmek vahim... Çok geç olmadan ilgililerin bu işe el atması gerekmez mi?
Merhum Özdemir Asaf’tan esinlenerek;
Her şey aynı hızla kirlendi, futbol birinciliği kimseye bırakmadı desek…
KUPA MESAİSİ
Ziraat Türkiye Kupası’nda çeyrek final maçları sürprizle başladı, sürprizle bitti.
Ankaragücü Türkiye Kupası’nı biri 1971-72 ve biri de 1980-81’de olmak üzere toplamda 2 kez kazanmıştı. Kupayı toplamda 2 kez kazanan bir takımın “Kupa Beyi” olarak anılması tuhaf görülebilir.
Ancak Ankaragücü’nün kupa maçları hep heyecanlı olmuş ve Başkent takımı birçok kez sürprizlere imza atmış, futbolumuzun 3 Büyüklerini birçok kez yenmeyi, elemeyi başarmıştır.
Bu nedenle “Kupa Beyi” unvanı Başkent’e çok yakışmıştır.
Sarı lacivert eşleşmede şüphesiz favori konuk takım Fenerbahçe’ydi. Ama Kupa Beyi bir kez daha sürprize imza attı, rakibini net bir skorla 3-0 yendi ve yarı finale yükseldi.
Ankaragücü-Fenerbahçe eşleşmesi TD Emre Belözoğlu için en kötü eşleşme sayılabilirdi. Belözoğlu, Süper Lig’de Galatasaray’ın muhtemel bir puan kaybının söz konusu olduğu maçı 3-0 kaybetmişti. Ardından kader, bir başka sarı kırmızılı ekiple -Kayseri deplasmanı- 2-0 öne geçtiği maçı da 3-2 kaybetmişti. Sonra FB’yi eleyince bir kısım taraftarı kızdırdı.
FB taraftarının küfürlü tezahüratı Belözoğlu’nu üzdü.
Son haftalarda gol yemeden kazanan Trabzon Başakşehir’i de 1-0 yendi. İlk yarıda oldukça genç bir kadroyla sahaya çıkan TD Çağdaş Atan, ikinci yarıda as oyuncuları sahaya sürdü ancak sonuç alamadı.
Abdullah Avcı ve Trabzon kazanma serisine bir yenisini ekledi ve kupa yürüyüşüne devam etti.
Beşiktaş’ta Trabzon ile benzer bir şekilde ilerliyordu. Santos’un takımı son haftalarda gol yemiyordu. Takım, Konya engelini 2-0 ile aştı.
Bu maçta, GS’nin Kurucu Başkanı Merhum Ali Sami Yen’e edilen küfürler Beşiktaş camiasına yakışmadı. Hiçbir küfür hiçbir yerde yakışmaz elbette fakat bu küfürlü tezahürat anlamdan da yoksundu. Merhum Beyefendi Başkan Süleyman Seba’nın “Beşiktaşlılık Duruşuna” bu küfür tamamen tersti.
Kupanın son maçında Karagümrük sürprizi geldi. Deplasmanda GS’yi hiç yenememiş olan Karagümrük turu fazla da zorlanmadan 2-0’lık skor ile geçti.
Süper Lig’in at başı giden ikilisi GS ve FB tura veda etti. Bu arada iki takımın sürekli aşağı giden bir form durumu var. Kupada süre şansı bulan oyuncularda da dâhil olmak üzere bazı oyuncuların yürüyecek hallerinin olmaması gerçekten çok garip.
TFF, sponsor (Ziraat Bankası) ve yayıncı kuruluşun “kupa heyecanına” bir çözüm bulması gerek. Türkiye Kupası heyecan vermek bir yana gittikçe şampiyonluğa oynayan takımlar için angarya olmaya başladı.
Sahi sonucu heyecanla beklenen son final ne zaman oynandı acaba?
Yarı final eşleşmeleri;
Ankaragücü-Beşiktaş ve Trabzon-Karagümrük şeklinde oldu.
Finalistler çift maç sonunda belli olacak.
Kupa için bir not; takımını desteklemek için statları dolduran taraftara ve ekranları başında milyonlara ayıp olmuyor mu?
01.03.2024/Cuma
KASIMPAŞA AŞ-EMS YAPI SİVASSPOR: 0-0
Kasımpaşa her zamanki oyununu sergiledi fakat tempo oldukça düşük kaldı. Zaman zaman tehlike oluşturdu ev sahibi lakin pek pozisyon bulamadı.
Sivas’ın topla hiç işi yoktu. Hücumu da fazla düşünmedi konuk takım. Golü tamamen Manaj’ın oyun aklına ve becerisine bırakmıştı.
Maçın tek net pozisyonu Koita ile Sivas’tan geldi. Kaleci Gianniotis karşı karşıya kalan Koita’nın vuruşu kaleciden döndü. Manaj vurdu, Porozo çıkardı, Manaj tekrar vurdu, top Gianniotis’te kaldı.
Hafta, pek de keyifli olmayan bir maç ile başlamış oldu.
02.03.2024/Cumartesi
MKE ANKARAGÜCÜ -İSTANBULSPOR AŞ: 1-1
Goller: Bassogog (53’)/Loshaj (45+8’)
Kırmızı Kart: Ertaç Özbir (38’, Ankaragücü)
38. dakika… Ankaragücü kalecisi Ertaç Özbir, ceza sahasının hemen önünde “kontrolsüz bir müdahale” sonucunda Emir Kaan Gültekin ile çarpıştı. Çarpışma sonunda Emir Kaan ceza sahası içinde kıvranırken Ertaç yerde “hareketsiz” kaldı.
Karşılaşmanın hakemi bir deparla olay yerine koşarken elini şortunun arka cebine attı, çıkardığı kırmızı kartı yerde hareketsiz yatan Ertaç’a gösterdi. Gösterdi ama Ertaç’ın kartı görecek durumu yoktu. Çarpışmaya yakın olan İstanbulsporlu bir futbolcu kalecinin yanına koştu ve anında “sağlık ekibini” sahaya çağırdı.
İki futbolcu da dakikalarca yerde kaldı. Canı yanan Emir Kaan daha şanslı olan taraftı. Zira Ertaç bir süre hiç hareket edemedi. Maçı anlatan Spiker Yalçın Çetin olayı endişeyle ekran başındaki seyircilere aktardı.
Her iki oyuncu da sağlık nedeniyle maçı sedye ile terk etti.
UEFA/FİFA, yerde yatan futbolcuya kart göstermemek, kartı göstermek için futbolcunun yerden kalkmasını beklemek gibi bir “teamül” oluşturmuştu. Buna karşın maçın hakemi Sayın Muhammet Ali Metoğlu’nun acelesi umarım bir anlık gaflettir ve kendisi bu pozisyondan gerekli dersi çıkarmıştır.
Bu olay esnasında Ankaragücü tribünleri destek amaçlı “Ertaç” tezahüratı yaptı. Aynı seyirci Emir Kaan sahayı sedye ile terk ederken alkışlasaydı çok şık ve güzel olurdu.
Her iki futbolcuya geçmiş olsun derken acil şifalar diliyorum.
Fenerbahçe maçı sonrası Ankaragücü’nün bu maçı kazanması olmazsa olmazdı. Öyle de başladı ev sahibi. Ancak konuk takım da yabana atılamazdı, etkili kontratakları ile gol sinyali verdi.
Gol, ilk yarının uzatma dakikalarında Başkent ekibi 10 kişi iken geldi. Ankaragücü’nün eksik kalmasına rağmen mücadelesi, oyunu ve aldığı 1 puan gerçekten çok değerli oldu.
Ankaragücü’nde Bassogog, İstanbul’da haftanın golüne aday bir gol atan Loshaj etkili oyuncular olarak öne çıktı.
ÇAYKUR RİZESPOR AŞ-MONDİHOME KAYSERİSPOR: 3-0
Goller: Shelvey (62’), Zeqiri (81’), Varesanovic (90’)
Maçın ilk yarısı başa baş ve dengeli geçti. Tempo ve heyecana karşın eksik olan goldü. Ancak her iki takımın savunması sağlam olunca gol öyle kolay değildi.
İkinci devrede Shelvey oyunu bozdu, müthiş frikik golüyle takımını öne geçirdi. Sonrası ev sahibi için daha kolay oldu ve net bir skorla 3 puana ulaştı.
86’da ortalık karıştı, taraftarlarla tartışan TD Burak Yılmaz kırmızı kart gördü. Burak Yılmaz’a küçük bir not; teknik direktörlükte sinir ve stres yönetimi olmazsa olmaz bir özelliktir…
ATAKAŞ HATAYSPOR-FENERBAHÇE AŞ: 0-2
Goller: Osayi-Samuel (24’), Cengiz Ünder (40’)
Küme düşme endişesini ensesinde hisseden Hatay için puan/puanlar çok önemliydi. Zorlu bir süreçten geçen takım belki oyunu ile değil ama mücadelesi ve şansı ile Galatasaray’ı yenmişti.
Buna karşın kupadan elenen Fenerbahçe, elenmenin üzüntüsünün yanında oynadığı oyun ile taraftarını endişelendirmiş, Hatay maçı daha zor bir hale gelmişti. Ancak öyle olmadı, FB maçı çok kolay kazandı.
İlk yarıda konuk takım gerçekten iyiydi fakat bunda rakibin “pamuk” gibi olması da önemli bir etkendi. FB, bu devreyi tek taraflı oynadı, birbirine benzer 2 golle öne geçti. Szymanski eski günlerindeki gibi olsaydı maç çok daha farklı bir skorla bitebilirdi.
Ev sahibi maçı tek isabetli şutla tamamladı. Elbette Hatay’ın FB’yi yenmesi ya da puan alması zayıf bir olasılıktı. Ancak oyunda bir direnç gösterememesi ve mücadele edememesi ilginçti.
İstanbul’da oynanan ilk maçtan sonra TD Volkan Demirel sorumluluğu üstüne almıştı. Muhtemelen bu maçtan sonra da almıştır. Lakin sadece sorumluluk almak sorun çözmüyor ve takımın dibe doğru gidişi engellenmiyor.
FB’de Dzeko çalışkan, Ferdi Kadıoğlu yine çok iyiydi. Hatay’da görevini yapan biri var mıydı, bilemedim.
Bir de Hatay-GS ve Hatay-FB maç kadrosunda 5 oyuncu farklılığı vardı. Bu teknik direktör tercihi ve sorumluluğu değilse yönetim sorunudur…
03.03.2024/Pazar
SİLTAŞ YAPI PENDİKSPOR FUTBOL AŞ-TÜMOSAN KONYASPOR: 0-2
Goller: Çikalleshi (12’-P), Ethemi (73’)
Pendik ideal kadrosu ve yeni hocası İbrahim Üzülmez ile çıkıtı sahaya ancak Konya bu ligde kalmaya kararlıydı; bir hayli taraftarıyla gelmişti İstanbul’a. Konuk ekip erken bir penaltı golüyle skor avantajını yakaladı. Fakat sonraki bölümler o kadar kolay olmadı. Pendik’in isabetli şutu yoktu maçta lakin Umut Nayir ve Erencan Yardımcı üç net pozisyonu inanılmaz bir şekilde kaçırdı.
Oyuna 70’ten sonra giren Ethemi maçı doğrudan etkileyen adam oldu. Kuzey Makedonyalı iyi bir oyun ortaya koyarken harika bir gol attı.
Konya, bu deplasman galibiyetiyle önemli bir 3 puanı cebine koydu ve geleceğe daha güvenli baktı. Fakat haftaya evinde zorlu bir Adana Demirspor maçı var takımın.
RAMS BAŞAKŞEHİR FUTBOL KULÜBÜ-YILPORT SAMSUNSPOR: 0-1
Goller: Aleksic (47’)
Kırmızı Kart: Mouandilmadji (34’, Samsun)
Kalabalık bir taraftar grubunu arkasına alan Samsun, oyun karakteriyle gelmişti Başakşehir deplasmanına. Gisdol, oyun felsefesini oturtturmuştu takımına.
Konuk takım oyuna iyi başladı. İlk 10 dakikada bu maçın bir kazananı olacaksa Samsun’dur düşüncesi hâkim oldu. Ancak 34. dakika tam bir kâbustu.
Takımın iyilerinden Mouandilmadji, sakar bir hamleyle Kemen’in bacağına bastı; kırmızı kart.
10 kişiyle teslim olmadı Samsun ancak yedikleri sakar bir golle maçtan puansız ayrıldı.
Evinde ve 10 kişi kalan rakibine karşın çok da etkili olamadı ev sahibi. İyi bir savunma yapan rakibini çözemedi. Eğer Samsun defansının çıkardığı topları, Samsun orta sahası ve forveti biraz tutabilseydi, bu maçı kazanması mümkün olmazdı Başakşehir’in. Nitekim attıkları gol şanstı.
“EN KRİTİK HAFTA”
BEŞİKTAŞ AŞ-GALATASARAY AŞ: 0-1
Goller: El-Musrati (2’-KK)
Kırmızı Kart: Colley (90’)
Beşiktaş, kazandığı maçlar da dâhil olmak üzere en derli toplu oyununu oynadı. Üstelik daha maçın başında yenilen talihsiz bir gol vardı. Bu gol olmasaydı, Santos muhtemelen savunmasını sağlam tutup Rashica’nın ataklarıyla gol arayacaktı. Erken gol planları biraz bozdu ama Portekizli taktiğinden vazgeçmedi.
Golden sonraki 10 dakikalık bölümde, Köhn’ün de yerini kaybetmesiyle Rashica çok etkili oldu. Hemşerim, gol katkısı için çok istekliydi. Ancak Köhn yerini hatırlayınca ve Kerem Aktürkoğlu’nun savunma katkısıyla etkisi azaldı. Yine de ev sahibinin etkili kanadı maç boyunca sağ açık oldu.
İkinci yarıda Santos’un oyuncu değişiklikleriyle 60. dakikalarda yine hareketlendi Beşiktaş. Oyuna giren Ghezzal ile maçın en net pozisyonu bu dakikalarda yaşandı. Ghezzal’ın sert şutunu Muslera çıkardı. Bu dakikalar içinde Masuaku’nun sert şutuna da izin vermedi Uruguaylı.
Beşiktaş’ın bu baskısı 6-7 dakika sonra söndü. Sonrasında pozisyon ve tehlike yaşanmadı.
Maç sonunda Santos çok eleştirildi. Ben, bu eleştirileri anlamakta güçlük çektim. Santos, teknik direktörlük hayatı boyunca böyle oynadı, böyle oynayacaktı. Daha önceki yazılarımda belirttiğim gibi, bu oyunun Beşiktaş taraftarını tatmin etmesi çok olası değil. Ancak yenilmez bir takım oluşturulup atılacak 1-2 golle başarılı olunabilir. Santos bunu daha önce böyle başardı.
Santos, fazlasıyla eleştirilirken şu unutulmamalı; FB, evindeki berabere kaldığı GS maçında rakibinin kalesine tek isabetli şut atamamıştı.
Beşiktaş’ta Rashica çok istekli ve zaman zaman çok etkiliydi. Muçi topla fazla buluşamadı. Ancak bu genç adam, ilerleyen süreçte takımına çok faydalı olabileceğinin sinyallerini verdi. Semih Kılıçsoy’a ise GS savunması göz açtırmadı. Kaan Ayhan-Barış Alper işbirliğine gücü yetmedi.
Fenerbahçe’nin Hatay’ı yendiği haftada olası puan kaybı liderliğe veda demekti. Bu nedenle Galatasaray’ın karakter haline getirdiği önde baskıyla oynaması muhtemeldi. Ancak çok erken gelen “kısmet golü” -ki bu gol iki takımın arasında oynanan maçlarda en erken gol olarak kayıtlara geçti- planı değiştirdi. Okan Buruk ile GS’nin, öne geçtiği maçları tutmak ve kazanmak gibi bir âdeti vardı. Öyle de oldu.
Bu maçta konuk takım, yıldızlarından daha çok takım oyunuyla öne çıktı. Köhn’ün maç başında bir 15 dakika kadar yer kaybı nedeniyle yaşadığı sorunun haricinde sıkıntısı olmadı. Sonrasında toparlanan Köhn’ün katkısı da yerindeydi.
İstediğinden ve zannedildiğinden daha kolay bir 3 puan oldu bu GS için. Ama bu takım bunu sıklıkla yapıyordu. Fakat bu maç özelinde Davinson Sanchez-Victor Nelsson savunmasını söylememek haksızlık olur.
Futbolculuk hayatı tartışmasız iyiydi Okan Buruk’un. Henüz başlarında olduğu teknik direktörlük kariyeri ise başarılarla dolu... Bunlara rağmen bu denli eleştirilmesi hakkaniyetle bağdaşmaz. Fatih Terim de dâhil bu denli bir derbi performansı olan ikinci bir teknik direktör var mıdır, gerçekten bilmiyorum. Kazanıyor işte adam…
İsmail Kartal ile bu sezon bir ara gündem olan “psikolojik üstünlük” şimdi tam olarak GS’ye geçti. Sarı kırmızılılar evindeki FB maçı hariç derbileri bitirdi ve bu bölümü rakibinin 2 puan önünde tamamladı. Buna karşın FB’nin iki deplasmanı (Trabzon ve GS) ve BJK maçı var önünde.
HAKEM… Halil Umut Meler, ülkenin en iyi hakemi olduğunu bu maçta net bir biçimde gösterdi. Daha maçın başında otoritesini koydu. Maçın başında çaldığı birkaç kolay faul ile kontrolü eline aldı ve sonrasında iyi bir maç çıkardı. “Önleyici hakemliği” çok iyiydi… Olası pozisyonlara anında müdahale ederek olayların önüne geçti. Baskı altında kalan bir hakem ile taraflar bu maçı asla 11-11 tamamlayamaz, birkaç kırmızı kart çıkardı.
Hataları elbette vardı lakin özlediğimiz “hakemlik duruşunu” bu maçta gösterdi. Beşiktaş taraftarı da bunu gördü ki hakemlerle işi olmadı.
Kritik kararlarda;
En büyük hatası Barış Alper’in Semih’in ayağına basmasını kaçırmasıydı ki pozisyon orta saha mücadelesiydi.
Icardi, penaltı beklentisinde haklıydı. Rakibinin teması varı ve futbol oynayanlar, özellikle toprak sahada futbol oynayanlar bilir. Bu faullerde kişi yere kapaklanır, toprak sahada dizler parçalanır. Ancak Meler, muhtemelen pozisyonu yer kapma esnasında bir temas olarak gördü ve devam dedi.
Cenk Tosun-Köhn pozisyonunda devam kararı çok doğruydu. Cenk Tosun kusura bakmasın ama burada penaltıdan söz edilemez. Buna penaltı çalacak bir hakem, her duran topta penaltı çalmak zorunda kalır.
Halil Umut Meler’in bir küçük hatası da Colley’i sarı ile cezalandırmak oldu. Oysa -yardımcı hakem işbirliğiyle- VAR’a gerek kalmadan kırmızı ile değerlendirilmeliydi.
Halil Umut Meler ve ekibine UEFA organizasyonlarında ve Avrupa Şampiyonasında başarılar diliyorum.
SEYİRCİ… Sahaya madde atılması haricinde Beşiktaş taraftarını tebrik ediyorum.
Deplasman tribününde hiç susmayan az sayıdaki GS taraftarını da tebrik ediyorum.
(Tebriklerim küfür yoksa geçerli… Küfür varsa geri alırım.)
Maç sonunda GS’li futbolcuların sevincinde ve taraftar bütünleşmesinde hiçbir olay çıkmaması maçın en güzel anlarındandı. Ev sahibi burada gerçekten övgüye layıktı.
CENK TOSUN… BJK’nin “Tosun Paşası”. Genel anlamda iyi bir oyuncu. Centilmenlik anlamında da pek sorun yok gibiydi. Ama bu maçta sinir ve asabiyet çok yüksekti. Zaman zaman oyunu ve maçı bozma aşamasına getirdi. Kerem Demirbay’a tavrı anlaşılmazdı. Olası bir yangının kıvılcımlarını çaktı ancak hakem engel oldu.
Penaltı pozisyonunda topaç gibi dönmesi inanılmaz ve kabul edilemezdi. Sevgili Cenk’e bir çağrım var; çık bir televizyon kanalına… Pozisyonu seyret ve sonra ekranlardan bize “pozisyon penaltıdır” de. Ben ancak o zaman kabul edeceğim penaltı olduğunu. Tamamen haklı olsan bile itirazların çirkindi be çocuk…
Semih Kılıçsoy’u zaten söylemiştim. Necip Uysal’ı da tebrik ve takdir ediyorum.
FEYYAZ UÇAR… “Metin-Ali-Feyyaz” efsanelerinden birisiniz. Taraftarınız size “Kibar Feyzo” adını taktı, tüm Türkiye bunu kabul etti. Size hiçbir zaman hiçbir statta koro halinde küfür edilmemiştir. Centilmenliğinizle birlikte futbolda keyif veren biriydiniz. Spor yorumculuğunuz da çok hoştu.
Bu nedenle maç sonu gergin açıklamalarınız size pek yakışmadı. Alınganlık ve tepki hususunda haklı olabilirsiniz fakat “gayya çukurlarında” olmayıp tek derdimiz sadece bahsettiğiniz tweet olsaydı. Üstelik daha geçen yılın “üçün biri” paylaşımları kayıtlarda bütün tazeliğini korurken.
Hayır! Haklarınıza elbette sahip çıkın, koruyun. Ama bize lütfen “Kibar Feyzo’yu” aratmayın. Beşiktaş sahasında ilk defa kaybetmedi. Beşiktaş, sahalarda hangi hakem yönetimlerine maruz kaldı, hepsi hafızalarda. Oysa bu maç gerçekten temizdi ve ev sahipliği hususunda büyük takdir ve teşekkürü hak ettiniz.
Lütfen! Gergin bir Feyyaz Uçar’ın kimseye faydası olmayacaktır. Siz de bilirsiniz ki takımınıza da olmayacaktır.
Yöneticilik hayatınızda size başarılar dilerim…
04.03.2024/Pazartesi
YUKATEL ADANA DEMİRSPOR AŞ -VAVACARS FATİH KARAGÜMRÜK: 1-0
Goller: Balotelli (27’-P)
Kırmızı Kart: Ceccherini (90+8’)
Geçen yılların iyi takımı ve bu sezona da iyi bir başlangıç yapan Adana Demirspor sonrasında büyük bir gerileme yaşadı, takım küme düşme endişesini ensesinde hissetmeye başladı. Mavi Şimşekler 10 maçtır kazanamıyordu. TD Hikmet Karaman’ın ise henüz siftahı yoktu. Bu maçta puan alamamak küme düşme hattına bir maç kalması demekti.
Sağlam ve sert başladı ev sahibi. Ancak konuk takım da benzer endişeleri daha yakından yaşıyordu. Karagümrük’te sert cevap vermek istedi. Maçın başında Markao ile bir şut direkten döndü.
Bir penaltı golü ile öne geçen Adana Demir ilk yarıyı iyi oynadı fakat başka gol atamadı. Tek gol konuk takımın oyunda kalmasını sağladı. İstanbul ekibi özellikle son bölümde puan için rakip kaleyi hayli zorladı. Ancak verimlilik eksikti. Maçı tek isabetli şut ile tamamladı.
BITEXEN ANTALYASPOR-GAZİANTEP FUTBOL KULÜBÜ AŞ: 1-0
Goller: Larsson (40’)
Antalya beklenmedik şekilde etkili başladı. Rakip kaleyi adeta abluka altına aldı. Pozisyonlar buldu, etkili şutlar attı. Buna karşın istenilen gol ancak 40’ta geldi.
Gaziantep ilk yarıda hiç yoktu sanki. İkinci yarıda hareketlendi takım. Puan için gereken golü aramaya başladı. Ev sahibi sağlam savunması ile rakibe pek imkân tanımadı. Üstüne bir de kontrataklarla daha etkili olan taraftı.
Antalya’nın golcüsü Buksa bu maçın talihsizi olmalıydı. Yakaladığı fırsatlara rağmen bu maçı golsüz geçti.
CORENDON ALANYASPOR-TRABZONSPOR AŞ: 3-1
Goller: Oğuz Aydın (8’, 18’), Efecan Karaca (73’)/Pepe (90+5’)
Galatasaray maçını saymazsak Trabzon yeniden kazanma alışkanlığına dönmüştü. Üstelik savunması da pek hata yapmıyor ve kolay gol yemiyordu. Ancak Alanya’da son yılların en enteresan maçlarından biri oynandı ve Fırtına kaybetti.
İlk gol Uğurcan Çakır’ın kontrol edemediği top sonrası geldi.
İkinci gol sanmam ki sahalarda daha önce görülmüş olsun. Uğurcan’a faul yapıldı. Kaleci Uğurcan atışı kullanmak için topun başına geçti. O arada Denswil arkadaşının topu atması gereken yeri göstermek için ileri bakıyordu. Uğurcan topu Denswil’e yolladı. Denswil’in yanından geçen toptan haberi olduğunda iş işten geçmiş, Oğuz Aydın topu boş kaleye yollamıştı.
İlk yarıda oyunu Trabzon oynadı fakat 2 gol ile skoru yapan ev sahibi oldu.
İkinci yarıda konuk takım bastırdı, ev sahibi savundu, hızlı ataklarla etkili olmaya çalıştı. Aslında iki tarafta bu yarıda pek bir şey oynamadı.
Fatih Tekke ve takımı şanslı bir günündeydi.
Abdullah Avcı’nın oyundan yana şikâyeti yoktu. Ama 3 puanı daha fazla gol atan alıyordu işte.
Belki de kalecilik hayatının en formsuz gününü yaşayan Uğrucan Çakır’a karşın Trabzon için bu maçta en olumlu şey Pepe’nin golle dönmesi oldu.
Haftanın Maçı
BJK-GS (0-1)
Haftanın Güzel Maçı
Rize-Kayseri (3-0)
Haftanın Heyecanlı Maçı
ADS-Karagümrük (1-0)
Ankaragücü-İstanbul (1-1)
Haftanın Takımı
Galatasaray
Haftanın Futbolcusu
Davinson Sanchez (GS)
Haftanın performansı
Nelsson (GS)
Haftanın Performansları
Ethemi (Konya), Ferdi Kadıoğlu (FB), Kerem Demirbay (GS), Shelvey (Rize)
Haftanın Golü
Ethemi (Konya)
Güzel Goller
Loshaj (İstanbul), Shelvey (Rize), Larsson (Antalya)
Haftanın Asisti
Bünyamin Balcı (Antalya)
Haftanın Pozisyonu
Muslera’nın, Ghezzal’ın yakın mesafeden şutunu kurtarması.
Haftanın Hakemi
Burak Şeker (Kasımpaşa-Sivas)
Haftanın iyi hakemleri
Direnç Tonusluoğlu
Halil Umut Meler
Haftanın Talihsizi
El-Musrati (BJK, ilk derbisinde kendi kalesine gol)
Haftanın Talihlisi
Alanya ve Oğuz Aydın
Haftanın Söylemi
Abdullah Avcı: Oyun olarak kazandık…
MOR KART
Cenk Tosun (BJK, genel anlamda gerginlik… Kerem Demirbay ile yaşananlar ve penaltı pozisyonunda kendini atması yakışmadı kaptana)
GÖZE TAKILANLAR
* Turkuvaz Medya, Türkiye Kupası yayın haklarını 2011-12 yılında almış. O tarihten bu yana Beşiktaş 1, Trabzon 2, GS 4 ve FB 5 kez final oynamış. Ancak bu finallerde 4 büyükler, biri FB-Trabzon ve biri de FB-GS olmak üzere iki kez karşı karşıya gelmiş. 12 senede sadece iki büyük final. Bu formatta Türkiye Kupası asla eski heyecanlarına ulaşamayacak, şampiyonluk yolundaki takımlar için angarya olacak. Şampiyonluk yarışını kaybeden için teselliden öte bir anlam taşımayacaktır.
TFF, yayıncı kuruluş ve sponsor Ziraat Bankası buna bir çözüm aramaz mı? Kupa maçları dizilerin karşısında “reyting” alamıyor.
* 1. Lig’de Göztepe Boluspor’u yenerek Eyüpspor’u takibini sürdürdü. Dolu tribünleriyle Göztepe gerçekten 1. Ligi hak ediyor.
GÖZE BATANLAR
* Gerginlikten 1. Lig’de nasibini aldı. Bodrum-Eyüp maçında kırmızı kartlar havada uçuştu. Her iki takımın teknik direktörü ile Bodrum’dan Kenan Öze kırmızı kart gördü, sahaya maddeler yağdı.
* Geri sayımın başladığı, son 10’a girildiği bu dönemde başta başkanlar, yöneticiler ve medya olmak üzere herkese sakinlik, hakkaniyet, sağduyu diliyorum.