ÜMİT ÖZDAĞ İÇERDE, HIRSIZLAR, MAFYA BOZUNTULARI, BÖLÜCÜLER DIŞARDA

Ülkücü Camia’nın en önemli isimlerinden Hakkı Öznur; Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın tutuklanması ile ilgili açıklamada bulundu.

Güncel 1.02.2025 15:01:00 0
ÜMİT ÖZDAĞ İÇERDE, HIRSIZLAR, MAFYA BOZUNTULARI, BÖLÜCÜLER DIŞARDA

 “9 Ciltlik Ülkücü Hareket” kitabı başta olmak üzere yayınlanmış 11 kitabı olan, Ülkücü fikir ve siyaset adamı, şehit lider Muhsin Yazıcıoğlu’nun

 en yakın arkadaşı, Ülkücü Camianın en önemli isimlerinden Hakkı Öznur;  küresel bir tertiple düzenlenen suikastla şehit edilen Muhsin Yazıcıoğlu ve Silivri’de tutuklu bulunan Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın tutuklanması ile ilgili açıklama yayınlamıştır. Yazısında ülkücülerin birlik ve beraberliğini vurgulamış Milliyetçi Ülkücü camiaya da tarihi mesajlar vermiştir. 

Açıklamasında   Muhsin Yazıcıoğlu suikastı için bütün Milliyetçi  Ülkücü camianın STK’ların  ortak hareket ederek meydanlara çıkmalarını adalet için haykırmalarını, hak, hukuk, adalet mücadelesinde seslerini daha fazla çıkarmalarını AKP oligarşine ,parti vesayetine, karşı  tek yürek, tek yumruk olmalarını demokrasiyi, demokratik hukuk devletini savunmaya Ülkücü ilke ve değerler etrafında ortak hareket etmeye  bütünleşmeye ve birleşmeye çağırmıştır. 

“Ülkücü Hareket, ahlak, vicdan ilkeler hareketidir” diyen Hakkı Öznur'un yazılı açıklamasının tam metni:

PARTİ-DEVLET BÜTÜNLEŞMESİ OTORİTER REJİMLERDE OLUR

Her gün yeni soruşturma, gözaltı ve tutuklamalar var. AKP karşıtı toplumsal kesimlere, muhalif çevrelere savaş ilan edilmiştir. Askeri vesayete de parti vesayetine de karşı çıkan muhalif çevreleri baskı altına almaya çalışmak, asla kabul edilemez ve bu durum antidemokratiktir.

Ülkede korku iklimi var, korku imparatorluğu havası hakim; Siyasi iktidar kendisine muhalif toplum kesimlerini öteki olarak görüyor, düşman muamelesi yapıyor. Demokratik ve haklı eleştirilere asla tahammül edemiyor. Otokratik siyaseti ve otoriterleşmeyi eleştiren insanları fikirlerinden dolayı gözaltına alıyor, tehdit ediyor, hapse atıyor.  Baskıcı, otoriter yönetimlerin idare tarzı budur.

Mafya bozuntuları, kolpacılar, torbacılar, sokaklarda cirit atıyor.  Mafya bozuntuları, AKP’ye muhalif liderleri, siyasileri, gazetecileri ve akademisyenleri tehdit ediyor, sağa sola saldırıyorlar.

Bu mafya yapılanmaları, çeteler, para militer yapılar, bu cesareti AKP iktidarından alıyor. 

SUİKASTTE ZAMAN AŞIMI, TERÖRİSTBAŞINA UMUT HAKKI, HUKUK DEVLETİNE AYKIRIDIR.

AKP iktidarı döneminde Muhsin Yazıcıoğlu dosyaları teker teker zaman aşımından düşürülmeye çalışılıyor. Takipsizlik veya başka şeyler uydurarak kapatmaya, gündemden düşürmeye kalkıyorlar. Adi bir hırsızlık vakasına sokarak itibarsızlaştırmaya kalkıyorlar.

Muhsin Yazıcıoğlu suikastı için ne Erdoğan ne diğer siyasi liderler bugüne kadar tek kelime etmediler. AKP Genel Başkanı Erdoğan, suikast için bugüne kadar tek söz etmemiştir. AKP/Saray rejimi, suikastı “kaza” olarak göstermeye çalışmış ve bu suikastın çözülmemesi için her şeyi yapmışlar ve yapmaya devam etmekteler. 

Türk siyaset tarihi yazılırken açılması gereken en önemli başlıklardan biri de şüphesiz “Muhsin Yazıcıoğlu ve Türk siyasetidir. Milletin adamı, “ŞEHİT LİDER” Muhsin Yazıcıoğlu, 40 yıllık siyasi yaşamı boyunca askeri vesayete, bürokratik vesayetlere, parti vesayetine, yargı vesayetine, hep karşı olmuştur.

Türk Siyaseti, Devlet kurumları (Askeri ve Sivil Bürokrasi) İstihbarat kurumları Yazıcıoğlu suikastında sınıfta kalmışlar, bu imtihanı verememişlerdir. 

AKP iktidarı, ihmalleri, kusurları, suçları, olan  bazı askeri ve sivil bürokratları korumuş, kollamış, hatta ödüllendirmiştir. 

Muhsin Yazıcıoğlu soruşturmasına engel olanlar, “kaza” diyenler, “kazadan kaza çıkarmayın” diyenler, “bu davanın peşini bırakın, kaza ile düştü, ne uğraşıyorsunuz?”, “helikopter dağa çarptı öldüler, ne peşine düşüyorsunuz”, “Ne karıştırıyorsunuz? Gitti dağa çarptı. Bırakın bu olayla ilgilenmeyin.” diyenler, AKP yöneticileri, bakanları ve bürokratlarıdır.

Ömrünü aziz Türk milletine Ülkücü Hareket’e, Türk Milliyetçiliği Ülküsüne adamış bu kutlu yolda, 4 kez idamla yargılanmış ,10 yıla yakın mapus yatmış, işkencelerden geçmiş, zindanlara ,tabutluklara atılmış davası uğruna, büyük çileler çekmiş zulümlere  uğramış, milletine davasına, ülküsüne, hizmet yolunda şehadete yürüyen lider Muhsin Yazıcıoğlu suikastına “kaza” diyenleri, korkanları, susanları, seyirci kalanları da milletimiz ve biz dava arkadaşları not ettik. Alayını biliyoruz.

Zannetmesinler ki bu davanın peşini bırakacağız. Zannetmesinler ki yaptıklarını yanlarına bırakacağız. Zannetmesinler ki susacağız, korkacağız, çekineceğiz, zannetmesinler ki mahkeme salonlarını, meydanları terk edeceğiz.

Tüm Ülkücüler vefalı, vefakar, kadirşinas,  her ülkücünün derdiyle dertlenmiş, dara düşen her ülküdaşına yardımcı olmuş, ülküdaşlık hukukuna hep bağlı kalmış, ülküdaşlarını korumuş, kollamış, satmamış, dışarda da, mahpusta da,  hep “MUHSİN BAŞKAN” olmuş  dik durmuş, model bir şahsiyet olan Muhsin Başkanları için , Muhsin Yazıcıoğlu için geçte olsa adalet için meydanlara akmalı vefasını göstermeli ve. suikastın aydınlatılması için tek yürek tek yumruk olmalıdır.

ÜMİT ÖZDAĞ İÇERDE, HIRSIZLAR ÇETELER BÖLÜCÜLER DIŞARDA

Zafer Partisi Genel Başkanı Sayın Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın fikirlerinden dolayı restaurant’ta yemek yerken gözaltına alınmasını ve tutuklanmasını Marmara Cezaevinde yatmasını  demokratik hukuk devleti açısından doğru bulmuyorum.

Başkanlık sisteminde toplumsal muhalefetin tüm kesimlerine karşı büyük ve acımasız bir cadı avı başlatıldı. Bu cadı avının, tahammülsüzlüğün son örneğini akademisyen, siyasetçi  Prof. Dr. Ümit   Özdağ’ın  tutuklanması ile gördük. 

Ümit Özdağ kendini “Atatürk Milliyetçisi” olarak tarif eden bir siyasetçidir. Davet edilse mutlaka gelir, ifadesini verirdi. Fikir ve ifade özgürlüğüne herkes saygı göstermelidir. 

Milliyetçi çevreler Ümit Özdağ’ın tutuklanmasına kayıtsız kalmamalıdır.  Zafer Partisi ve onun Genel Başkanı ile ilgili bazı olumsuz kanaatleriniz olabilir. Bir siyasetçi olarak onu beğenmeyebilirsiniz. Üslup söylem ve tavırlarından dolayı hoşlanmayabilir itici bulabilirsiniz. 

 Ümit Hoca ile aynı düşünmek zorunda değiliz. Farklı düşünebiliriz. Ancak Ümit Özdağ, Ümit Özdağ olduğu için değil, her türlü bölücülükle ve bölücülerle mücadele ettiği için Türkiye’nin Milli Güvenliği noktasında uyarılarda bulunduğu için, Silivri de yatmaktadır. 

Milliyetçi camia kendi içindeki kısır tartışmalarını ve çekişmelerini bir tarafa bırakarak milliyetçiliğin icabı olarak Ümit Özdağ’ın tutuklanmasına karşı çıkmalıdır. Dayanışma içinde birlik olmalı, demokratik tepkilerini ortaya koymalıdır.

Bugün Özdağ’ın başına gelenlerin yarın herhangi bir Türk Milliyetçisinin başına gelmeyeceğinin garantisi yok! Hukuksuzluk her alanda hüküm sürmektedir. Türk Milliyetçileri birlik ve beraberlik içinde hareket etmelidir. Biz Türk Milliyetçileri her zaman tam demokrasiyi, temel hâk ve hürriyetleri savunmaya devam edeceğiz!

GİTTİ ASKERİ VESAYET; GELDİ PARTİ VESAYETİ!

Siz muhalif siyasetçileri, gazetecileri ,akademisyenleri gözaltına alacaksınız; şehitlerimizin katili devlet ve millet düşmanı  Amerika, NATO, İsrail uşağı bölücülere de “çiçek çocukları” muamelesi yapacaksınız! 

Yok öyle yağma!

Gitti askeri vesayet; geldi parti vesayeti! AKP parti devleti oldu. İleri demokrasi, tam demokrasi diyenler, tek adam, tek parti rejimine doğru maalesef ki yol aldılar.

Türkiye'yi adeta demir perde ülkeleri haline dönüştürme çabası var.  Parti devletine karşı çıkanları, biat etmeyenleri, itiraz edenleri yok etmeye ve susturmaya çalışmak, ancak parti devleti rejimlerinde olur.

Toplumun, muhaliflerin, diken üstünde olması demokrasilerde değil, ancak tek parti rejimlerinde, dikta rejimlerinde, totaliter rejimlerde olur.

Yargı parti devletine bağlı. Tek tip toplum peşinde koşan, ülkeyi cepheleştiren, kutuplaştıran, kamplaştıran AKP rejimi, Türkiye’yi  Otoriter rejime sürüklemiştir.

AKP KENDİ OLİGARŞİK YAPISINI KURMUŞTUR 

AKP oligarşisi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin bir ürünü olan parti-devlet yapısının doğal sonuçlarından.  Tek parti iktidarı baskı iktidarına dönüşmüştür. AKP oligarşisi. Devletin sadece yönetsel ve iktisadi aygıtlarını değil, aynı zamanda propaganda ve istihbarat aygıtlarını da ceberut ve kaprisli bir biçimde kullanmaktan çekinmiyor

Bu sistemde, bazı Valiler AKP İl Başkanları gibi ,bazı Kaymakamlar ise AKP İlçe başkanı gibi hareket ediyorlar. Bürokratlar devletin bürokratları gibi değil, AKP devletinin memurları gibi hareket ediyor.

İç ve dış faktörlerin yardımıyla yaklaşık çeyrek yüzyıl boyunca hâkim parti konumunda olan AKP Oligarşisi ülkeyi korkunç bir karanlığa sürüklüyor.

Otokratik siyaset ile parti oligarşisi ortaya çıkmıştır.  Türkiye’yi muhaberat rejimi mantığıyla, Baas rejimini aratmayan kirli yol ve yöntemlerle parti devletini inşa etmeye çalışanlara izin vermeyeceğiz! Bunlarla demokratik yol ve yöntemlerle mücadele etmeye devam edeceğiz!

Tam demokratik hukuk devleti, fikir ve ifade özgürlüğü, güçler ayrılığı ilkesi, güçlü bir parlamenter demokrasi Türkiye’mizi bu karanlıktan kurtararak aydınlığa ulaştırır

Biz Türk Milliyetçileri, AKP ve saray rejiminin dayattığı bu baskı ve korku ortamına asla teslim olmayacağız boyun eğmeyeceğiz 

Biz Ülkücüler diktalara, diktatörlere, boyun eğmeyiz! Teslim olmayız! Biat etmeyiz! Tarihimiz boyunca bu günlere her türlü demokrasi düşmanlarıyla, askeri ve bürokratik vesayetle, cunta rejimleriyle, dikta rejimi heveslileriyle mücadelemizi sürdürerek geldik.

81 YIL ÖNCE CHP DİKTASI 81 YIL SONRA AKP OTORİTERİZMİ

CHP despotizminin, zulmünün yerini AKP despotizmi, zulmü almıştır.

81 yıl sonra yine değişen bir şey yok ülkemizde. 81 yıl önce CHP diktası, 81 yıl sonra AKP otoriterizmi. İnönü rejimi, Yassıada rejimi, 12 Mart rejimi, 12 Eylül rejimi, AKP/Saray rejimi. Değişen bir şey yok ülkemizde. otoriterizm, otokratik siyaset, demokrasi karşıtı uygulamalar, baskılar, dayatmalar, devam ediyor.

Biz Türk milliyetçileri, dik durmayı, zulme, kötülüğe ve kötü olana karşı direnmeyi, hak ve adalet uğrunda mücadele etmeyi haksızlıklara karşı çıkmayı, zalimlere başkaldırıyı Atsız Hoca’dan, Serdengeçti’den, Başbuğ Türkeş’ten, Muhsin Başkan’dan, şanlı tarihimizden, kahraman şehitlerimizden ve Ülkücü geleneğimizden öğrendik.

Atsız Hoca’nın, Başbuğ Türkeş’in, Muhsin Başkan’ın izinde giden dava arkadaşları, ülküdaşları, onların öğrettiği yüce ülkü ve değerlerin ışığında adaleti, demokrasiyi savunmaya, milletin adamları olmaya devam edeceklerdir.

ÜLKÜCÜLER, TEK ADAM-TEK PARTİ REJİMİNE KARŞIDIR!

Türk milliyetçileri, Ülkücüler, 3 Mayıs ruhuyla “tek adam, tek parti, tek ses” rejimine karşı Ülkücü duruşunu göstermeye devam edecektir.

Türk milliyetçileri, 1944’ten günümüze diktalarla, diktatörlerle, demokrasi düşmanlarıyla ve her türlü vesayetçilerle mücadele ede ede bugünlere geldi.

Tek adam, tek parti rejimine, otoriterizme, otokratik siyasete, despotizme karşı çıkmak, Ülkücülüğün gereğidir. 

Türk milliyetçileri, muktedire, zulmedenlere, zulüm düzenini savunanlara destek vermez, alkış tutmaz ve onlarla asla iş birliği yapmaz.

Ülkücüler, Ülkücülüğün gereği olarak otoriterizme, tek adam-tek parti rejimine karşı çıkmaya, adaleti, demokrasiyi, temel hak ve hürriyetleri savunmaya devam edecektir.

Bir ahlak, vicdan ve değerler hareketi olan Türk milliyetçiliği hareketi, askeri vesayete, yargı vesayetine, parti vesayetine, parti devletine, bürokratik oligarşiye karşı, milletin değerlerini savunmaya adalet ve demokrasiyi savunmaya devam edecektir.

Ülkücüler, tarihleri boyunca otoriterleşmeye, otokratik siyasete, tek adam-tek parti zihniyetlerine, kamplaşmaya, cepheleşmeye, kutuplaşmaya karşı çıkmıştır.

Ülkücü hareket, her zaman üstünlerin hukukunu değil; hukukun üstünlüğünü, çoğulcu ve katılımcı demokrasiyi, sivil demokratik siyaseti savunmuştur.

Ülkücü hareketin siyaset çizgisi, ayrıştırıcı, ötekileştirici değil, birleştirici ve bütünleştiricidir.

Milletin vicdanı olan Ülkücüler; tarihi sorumluluğunun gereği olarak ilke ve değerlerinin ortaya koyduğu Ülkücü duruşu her alanda göstermek ve ‘adalet, özgürlük, demokrasi’ demeye devam edecektir.

Ülkücülük, bir siyasal kimlik ve bir yaşam biçimidir. Ülkücülük, ahlaktır, duruştur, tavırdır. Ülkücüler, milletin adamlarıdırlar. Ülkücüler tarihleri boyunca demokrasi, adalet ve özgürlüklerden yana tavır almış, adaletsizliklere, haksızlıklara, zulme hep karşı durmuştur.

20. yüzyılın Kürşat’ı Atsız Hoca, parti-devlet rejimine, tek parti diktatörlüğüne boyun eğmedi, dik durdu, tarih yazdı.

Milliyetçi hareketin lideri, Başbuğ’umuz Alparslan Türkeş, 12 Eylül cunta rejimine meydan okudu, idamla yargılandı. 

1980 öncesi Ülkücü gençlik hareketinin önderi, Büyük Birlik Partisi’nin kurucusu ve lideri Muhsin Yazıcıoğlu, 12 Eylül’cülere, 28 Şubatçılara meydan okudu, direndi, boyun eğmedi.

BOP ve BİP gibi küresel emperyalist projelere karşı çıktı, emperyalizm ile küresel emperyalist sistemle ve onun iş birlikçileriyle mücadele etti.

ÜLKÜCÜLÜK ZULME BOYUN EĞMEMEK, ZALİMLERE RIZA GÖSTERMEMEKTİR

Ülkücüler, tarihleri boyunca adaletsizliklere, haksızlıklara, zulümlere karşı çıkmış, hak, hukuk, adalet ve özgürlük mücadelesi vermiştir. Tarih boyunca tevhit ve adalet mücadelesini veren insanların en iyileri, davaları uğruna kendilerini feda edenlerdir. Tarih zalimlerden korkanları değil, zulme karşı duran ve zalimlerle mücadele edenleri kaydeder.

 Hak, hukuk, adalet ilkesine bağlı kalmayı zulme, kötülüğe ve kötü olana karşı direnmeyi, hak ve adalet uğrunda mücadele etmeyi şanlı tarihimizden ve köklü geleneğimizden öğrendik. 

Her zaman ve her hal ve şartta ne pahasına olursa olsun hakkın yanında, haksızlığın karşısında durmayı değişmez bir prensip kabul eden ülkücüler, hak ve adalet yolunda mücadelelerini sürdürecektir.

Biz tarihimiz boyunca zulme boyun eğmedik, diz çökmedik, güce teslim olmadık. Dik durduk ve dik durmaya inançla, imanla, devam edeceğiz. Ülkücüler, Ülkücülüğün gereği olarak otoriterizme, tek adam-tek parti rejimine karşı çıkmaya, demokrasiyi ve adaleti savunmaya, demokratik olmayan KHK’lere karşı çıkmaya devam edecektir. 

Ülkücüler, milletin adamlarıdırlar. Millet adına hukuksuzluklara, adaletsizliklere, zulümlere karşı çıkmak, onların tarihi görevidir. Şehit lider Muhsin Yazıcıoğlu, “Ben size bir şey vaat ediyorum: Adalet!” demiştir. Adalet, demokrasi ve özgürlük çağrıları yapmış her zaman “Haksızlarla beraber olmaktansa yalnız da olsak hakkı savunuruz.” demiştir. 

Bütün Ülkücüler/Alperenler, Türk milliyetçileri, tek adam-tek parti zihniyetine, AKP’ye, totalitarizme karşı tek yumruk, tek yürek olmalı, hak, hukuk, adalet mücadelesinde demokratik olmayan dayatmalara karşı sesini daha fazla, daha güçlü yükseltmelidirler. 

Ülkücüler, tarihleri boyunca demokrasi, adalet ve özgürlüklerden yana tavır almış, adaletsizliklere, haksızlıklara, zulme hep karşı durmuş; toplumda yükselen adalet ve özgürlük taleplerine destek vermiştir. Ülkücüler/Alperenler, haksızlıklara karşı susmayanların yolunda yürümeye devam edeceklerdir. 

Ülkücülük, bizim onurumuzdur. Milletin hareketi Ülkücü hareket, bugünlere kolay gelmedi. İnandığımız hak dava için sevdası olduğumuz milletimiz, ülkemiz ve ülkümüz için çok ağır bedeller ödedik. Tarihimiz boyunca haksızlık ve zorbalığa sessiz kalmadık, zalimlerin önünde diz çökmedik, başımızı öne eğmedik.

Tarih, elbet bir gün kumpasları, dönen dolapları, çevrilen entrikaları, şantajları, tehditleri, boyun eğenleri, muhbirleri, dönekleri, yandaşları, yalakaları, ispiyoncuları, alkışçı şakşakçıları, zübükleri, tek tek yazacaktır.

Alparslan Türkeş’in, Muhsin Yazıcıoğlu’nun, Dündar Taşer’in, Gün Sazak’ın, Ahmet Er’in, Galip Erdem’in, Seyid Ahmet Arvasi’nin, Erol Güngör’ün, Nevzat Kösoğlu’nun, Önkuzuların, Özmenlerin, Mustafaların, Halillerin, Selçukların, Ali Bülentlerin binlerce şehidin yol arkadaşları, dava arkadaşları olan Ülkücüler/Alperenler Türk milliyetçileri “hak, hukuk, adalet” demeye devam edeceklerdir. 

Atsız Hocanın. Başbuğ Türkeş’in ,Muhsin Başkanın dava arkadaşları, ülküdaşları, onların öğrettiği yüce ülkü ve değerlerin ışığında adaleti, demokrasiyi savunmaya, milletin adamları olmaya devam edeceklerdir.

Türk Milliyetçisi önderlerimizi, dava büyüklerimizi, tarihi şahsiyetlerimizi bir kez daha saygı ve minnetle anıyoruz. Ruhları şad, mekanları cennet olsun.


Pazar 12.9 ° / 4.4 °
Pazartesi 11.9 ° / 4.4 °
Salı 10.8 ° / 3.7 °