Göktan Ay


13 Üniversite Rektörü Atandı…

Cumhurbaşkanı 13 üniversiteye rektör atamasını 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 13'üncü maddesi ile 3 sayılı CB Kararnamesi'nin 2'nci, 3'üncü ve 7'nci maddeleri gereğince yaptı


Cumhurbaşkanı 13 üniversiteye rektör atamasını  2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 13'üncü maddesi ile 3 sayılı CB Kararnamesi'nin 2'nci, 3'üncü ve 7'nci maddeleri gereğince yaptı

 

Atamalar şöyle;

 

Ankara Üniversitesi Rektörlüğüne Prof. Dr. Necdet Ünüvar (2.dönem),

Atatürk Üniversitesi Rektörlüğüne Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu (Yeni), 

Akdeniz Üniversitesi Rektörlüğüne Prof. Dr. Özlenen Özkan (2.dönem), 

Orta Doğu Teknik Üniversitesi Rektörlüğüne Prof. Dr. Ahmet Yozgatlıgil (Yeni), 

İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörlüğüne Prof. Dr. Hasan Mandal (Yeni/TÜBİTAK Başk.),

Gazi Üniversitesi Rektörlüğüne Prof. Dr. Uğur Ünal (Yeni/ CB Devlet Arşivleri Başk), 

Trakya Üniversitesi Rektörlüğüne Prof. Dr. Mustafa Hatipler (Yeni), Dicle Üniversitesi Rektörlüğüne Prof. Dr. Kamuran Eronat (Yeni), 

Fırat Üniversitesi Rektörlüğüne Prof. Dr. Fahrettin Göktaş (2. Dönem),

İstanbul Esenyurt Üniversitesi Rektörlüğüne Prof. Dr. Süleyman Özdemir (Yeni), 

İstanbul Ticaret Üniversitesi Rektörlüğüne Prof. Dr. Necip Şimşek (Yeni),

Adana Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Rektörlüğüne Prof. Dr. Adnan Sözen (Yeni), 

Çukurova Üniversitesi Rektörlüğüne Prof. Dr. Hamit Emrah Beriş (Yeni/ YÖK Denetleme Kurulu Başk.) 

 

Elbette memnun olanlarla birlikte eleştirenler de oldu: Şimdi medyadan bir haberi yorumlayalım:

https://www.cumhuriyet.com.tr/egitim/egitimciler-erdoganin-rektor-atamalarina-tepki-gosterdi-2238692?utm_campaign=Cumhuriyet&utm_medium=SliderHaber&utm_source=Anasayfa

CUMHURİYET: “Anayasa Mahkemesi, Resmi Gazete’de yer alan kararla 4 Haziran 2024’te Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın KHK ile rektör atamasını iptal etmişti. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi ise “İddialar doğru değil” diyerek bir iptal söz konusu olmadığını belirtmişti. Yaşanan bu olayların üstünden 2.5 ay geçtikten sonra cumhurbaşkanı tarafından ODTÜ ve İTÜ’nün de aralarında bulunduğu 13 üniversiteye rektör ataması yapıldı. ”

AY: Evet AYM, rektör ataması ile ilgili KHK’yı iptal etmiş, gerekçe olarak bu tür atamaların KHK ile değil Kanun ile yapılmasını gerektiğini ifade etmiş ve iktidara yeni kanun hazırlaması için 6 ay süre tanımıştı.

1/ Bazı kesimler bu iptali Sn. Erdoğan’ın imzasının iptali diye yorumlamıştı. Oysa AYM’nin iptali, atamaların CB tarafından atanmasına değildi. Atama şeklinden bahsediyordu.

2/ Biz de 16 üniversite ataması önümüzdeyken iktidarın 6 ayı beklememesini, hemen ilgili yasayı hazırlayarak TBMM’ye sunmasının etik olacağını ve atanacak rektörlerin rahat edeceğini önermiştik.

Nedense iktidar 6 ayı kullanmak istedi ki yanlıştı. TBMM’de çoğunluğu elinde bulunduran ve dakikada yasayı çıkaracak güce sahip olan Sn. Erdoğan’a “AYM iptalini yanlış anlatmış olabilirler” diye düşünüyorum. Bunu anlamak mümkün değil.

CUMHURİYET: “Eğitim-İş’ten “Anayasa Mahkemesi’nin kararına karşın atamaların devam ettirilmesi, hukuk devleti ilkelerine ve anayasaya aykırı” çıkışı geldi: “Üniversiteler, bilimsel araştırmaların ve özgür düşüncenin yuvasıdır. Bu kurumların yöneticilerinin, siyasi baskılardan uzak ve liyakata dayalı bir şekilde atanması, demokratik bir toplumun temel gerekliliklerinden biridir. Anayasa Mahkemesi’nin kararı, titizlikle uygulanmalıdır” ifadelerine de yer verildi.

Cumhuriyet’e konuşan Eğitim- İş İzmir 4 No’lu Yükseköğretim Şube Başkanı Elbey Kale, Anayasa Mahkemesi kararlarına uyulması gerektiğini söyleyerek, “Üniversitelerin bir an önce siyasi parti arka bahçesi olmaktan kurtarılmasını istiyoruz. Üniversitelerin çağdaş, bağımsız birer bilim yuvası olması için rektörlerin demokratik seçimlerle seçilmesi gerekmektedir” dedi.

AY: Şimdi bu paragrafları okuduğumuzda;

1/ Yapılan atamalar AYM iptaline karşı değil. Keşke AYM 6 ay süre vermeseydi. Dolayısı ile Anayasa’ya karşı” ifadesine katılamıyoruz.

2/ Elbette; “Üniversiteler, bilimsel araştırmaların ve özgür düşüncenin yuvasıdır.” paylaşıyoruz. Ancak atanan rektörlerin; “siyasi baskılarla ve liyakata dayalı bir şekilde atanmadığını” ifade etmek de çok zor. Önce uygulamalarına bakmak gerekmez mi? 

Bazı rektörler ise göreve 2-0 yenik başladılar;

1/ Dicle Üniv. ektörlüğüne eski AKP’li Milletvekili Oya Eronat’ın kardeşi Prof. Dr. Kamuran Eronat getirildi.

2/ Çukurova Üniversitesi rektörlüğüne “Hocaefendi” paylaşımları ile bilinen YÖK Denetleme Kurulu Başk. Prof. Dr. Hamit Emrah BERİŞ atandı. Ama, Beriş Hocanın YÖK Denetleme Kurulu Başk. Hiç sorgulanmamıştı. Sıradan bir görev miydi?

CUMHURİYET: Konuya ilişkin gazetemize konuşan bir başka eğitimci, Eğitim Sen Yükseköğretim ve Eğitim Sekreteri Evrim Gülez ise “AKP iktidarının AYM’nin kararına rağmen mevzuatta gerekli düzenlemeleri yapmamakta ısrar etmesi, rektör ve Üniversitelerarası Kurul (ÜAK) üyelerinin atamalarının doğrudan cumhurbaşkanı tarafından yapılması kabul edilemez. Üniversiteler, siyasal iktidarların etki alanında olmaktan çıkarılmalı ve cumhurbaşkanı tarafından atanan rektörler tarafından değil, üniversite bileşenlerinin ortak iradesiyle seçilen kurullar eliyle yönetilmelidir. Üniversitelerin tüm kurumlardan, siyasi iktidardan ve sermayeden bağımsız olarak kendi kararlarını almaları sağlanmalıdır. Bilimin özgürleşmesi, kamusal, özerk ve demokratik bir üniversite anlayışı ancak bu koşullarda yaşatılabilir” ifadelerini kullandı.

AY:              Evrim Gülez’in  atama konusundaki düşüncelerine katılmıyorum, gerekçemi yukarda yazmıştım. “Üniversite bileşenlerinin ortak iradesiyle seçilen kurullar eliyle yönetilmelidir.” Bu konu daha önce de uygulanmış ancak ikilikler, rektör adaylarının birilerine söz vermesi, paylaşımlar vb. olumsuzluklar ortaya çıkarmıştır. “Üniversiteler, siyasal iktidarların etki alanında olmaktan çıkarılmalı ve cumhurbaşkanı tarafından atanan rektörler tarafından değil, üniversite bileşenlerinin ortak iradesiyle seçilen kurullar eliyle yönetilmelidir.” Cümlesine ise büyük üniversitelerde rektörün dediği değil, kurulların kararları uygulanıyor. Ama küçük üniversitelerde maalesef kraldan fazla kralcı olan akademisyen Prof. lar “her türlü “mobbing, kayırma, ötekileştirme, itibarsızlaştırma vb.” uygulamaları yaparak akademiye olan güveni sarmaktadırlar.

Bunun da yolu seçim-atama değil; rektör adayının sağlıklı araştırılması, geçmişinde yaptıklarının incelenmesi, ceza alıp almadığına bakılması, kişisel karakter analizi yapılması vb. gereklidir.

CUMHURİYET: Gülez son olarak şunları söyledi: “YÖK ve siyasal iktidarın temsil ettiği anlayışlar üniversitelerimizden ellerini tamamen çekmeli ve özerk-bilimsel üniversite anlayışının hayata geçirilmesi için gerekli adımlar atılmalıdır. Bunun için öncelikle yıllardır üniversitelerimizin üzerinde “Demokles’in Kılıcı” gibi sallanan YÖK kapatılmalı ve üniversiteler arasında koordinasyonu sağlayacak, demokratik, katılımcı ve çoğulcu modeller hayata geçirilmelidir.”

AY: Evet, 208 üniversiteyi YÖK idare edememektedir. YÖK kaldırılmalıdır, ancak yerine Yükseköğretim (Ve Bilim) Bakanlığı kurulmalıdır. Ülkemizde özerk-bilimsel-sanatsal üniversite anlayışı kurmak çök zordur. Çünkü, yetişen insan yapımız buna engeldir. Hala 1eleştiri kültürü” oluşmayan, çok çabuk kızan, sadece kendisinin çok iyi /doğru düşündüğünü sanan, üretmeden kazanmak isteyen, her türlü yasal olmayan yollarla yükselen vb. bir akademik insan tipimiz vardır. Unutulmamalıdır ki 2006-16 arası Yabancı Dil soruları verilerek, jürileri ayarlanarak Doç., 2011’den sonra jürileri ayarlanarak Prof. yapılan 5000 hırsız akademisyen aramızdadır. Bunların bir kısmı Rektör, Dekan, Müdür, Bölüm Başk./Yard. görevlerindedir. 

Kısaca, 42 yıllık akademisyen/yazarlık tecrübeme göre; “üniversiteler arasında koordinasyonu sağlayacak, demokratik, katılımcı ve çoğulcu modeller hayata geçirmek” mümkün değildir.