Bir kez daha tüm Enpolitik okurlarına selam ediyorum. Yaklaşık yedi aylık bir ayrılıktan sonra kaldığımız yerden devam edelim.
Bugün yaşadığımız en büyük sorunun “ahlak”a dair olduğu âşikar. Dindar olmanın ahlaklı olmak anlamına gelmediğinin artık herkes farkında. Hatta bir adım öteye geçip şöyle demeye başladı insanlar: Pek çok insan için dindarlık, ahlaksızlıklarını örtme aracı haline getirildi. Namaz, oruç ve hac gibi ibadetler tüm ahlaksızlıkların sütresi oldu sanki. Din; haksızlıklara, hukuksuzluklara, adaletsizliklere, kayırmacılığa, yolsuzluklara, zulümlere kısacası bütün olarak ahlaksızlığa bir payanda yapıldı.
Konunun gündeme geldiği bazı sohbetlerde “ahlaksız dindarlık” diye bir terkip kullanılır oldu.
Peki bu durumda ne yapmak gerekmekte?
Bu sorudan hareketle konuyu bir kitap merkezinde ele alalım.
Kitabın adı “Ahlak Sorunumuz”. Yazarı Prof Dr. Hasan Ayık. Öncekitap Yayınları 1. baskıyı Mayıs 2018’de yapmış. Ben de o yıl alıp okumuştum. Kitap hakkındaki kendi yorumumu sona bırakarak devam edeyim.
Sunuş ve Giriş bölümlerinden sonra bazı konu başlıkları şöyle;
Ahlak Nedir, Din ve Ahlaki Tavır, İslam Dünyası ve Ahlaki Tavır, Modern Dünyanın Ahlak Krizi, Duygusal Ahlak, Akılcı Ahlak, İslam Ahlakı, Allah’ın Ahlakı İle Ahlaklanmak Nasıl Olmaktadır, Kuran Ayetlerinin Ahlaki Yorumu …
“Ahlaklı insan nitelikli insandır” teziyle başlıyor kitap. Çocuk için ailenin ve okulun kazandırdığı ahlak ve kültürün sokak kültürü ve ahlakı karşısında dayanıksız olduğu tespiti, ilkinin “kurallı”, sokağın ise “kuralsız” oluşuna bağlanması dikkat çekici. Bunun sadece çocuk ve genç düzeyinde değil yetişkinler için de geçerli olması, iletişim araçlarının ağına düşmüş bireyin özgür iradesine ve işleyen aklına hücum edişiyle irtibatlandırılması yerinde bir tespit. Dolayısıyla internet çağında artık kültür ve ahlakın kaynağı(ortamı) aile, okul ve sokak olmaktan çok sosyal medya olduğu bir gerçek.
Batıda Kant ile temelleri atılan “akılcı ahlak” (ödev ahlakı), buna karşın Doğunun “duygusal ahlakı” yanında üçüncü yol olarak yazarın öne çıkarmaya çalıştığı “İslam ahlakı” (Evrensel İslam Ahlakı) sınıflaması nesnellikten epeyce uzak görünüyor.
Zira bugün yapılan ahlaki tutum merkezli İslamilik endekslerinde ateist çoğunluğun yaşadığı Kuzey Avrupa ülkelerinin Doğu ve Orta Doğuya nazaran açık ara önde oluşu bu tasnifte öne çıkarılan temel tezleri zayıflatmaktadır. Ne yazık ki bireysel ve kamusal ahlaka atıf yapan pek çok araştırma aynı sonuca işaret ediyor.
Hasan hoca, kitabı çok sınırlı tutmuş. Ahlakın kaynağı konusunu genişçe ele almamış. Ahlaki davranışın İslam dünyasında niçin geri plana itildiğini tartışmamış. Özellikle son yıllarda ülkemizde dindarlaşma, muhafazakarlaşma eğilimlerinin önünün alabildiğince açılmasına karşın ahlaki yozlaşmanın sebeplerini irdelememiş. Dindarlaşma ile ahlakileşmenin ters yönlü eğilim göstermesinin gerekçelerini aramamış. Ahlak disiplini üzere inşa edildiği iddia edilen tasavvuf geleneğinin modern zamanlarda müntesiplerini ahlaklı kılmama sebepleri üzerinde durmamış.
Yine de konuyla ilgilenenlerin bir çırpıda okuyabileceği küçük bir risale boyutundaki eseri başlangıç olarak tavsiye edebilirim.
Yok eğer, “ben konuyu daha genişçe ele almak istiyorum” diyorsanız İslam Ansiklopedisi 2. ciltte Mehmet Aydın ve Mustafa Çağrıcı hocaların hazırladığı “Ahlak” maddesiyle okumaya başlayabilirsiniz. Sonra Mustafa Koç’un inceleme ve çevirisini yaptığı, Yazma Eserler Kurumu tarafından da “tıpkıbasımı” yapılan Kınalızade’nin Ahlakı Alai’ni konunun en orijinal örneklerinden birisi olarak inceleyebilirsiniz.
Ama benim ısrarla tavsiye edeceğim eser Diyanet İşleri Başkanlığı yayınlarından çıkan “Ana Konulara Yeni Yaklaşımlar” alt başlığı ile yayınlanan İslam’a Giriş kitabındaki Ahlak bölümü.
Konuyu çok eksik bıraktığımın farkındayım. Özellikle İslam filozoflarının, sufilerin ve fakihlerin konuyu ele alışları ile antik dönem Yunan ve modern dönem Batılı müellif ve mütefekkirlerin konuya yaklaşımlarını kısa da olsa not etmeliydim.
Bir de yaşadığımız zaman diliminde şahit olduğumuz “muhafazakar ahlaksızlık” diyebileceğimiz mebzul miktarda örnekler vardı.
“Belki başka bir yazıda …” diyerek sonlandırayım.
Tüm dostlara bol okumalı bir yaz tatili diliyorum.