Selçuk Özdağ


ALGI VE GERÇEK

On gün sonra CB seçimi için yeniden sandık başına gideceğiz. Erdoğan önde gibi görünmesine rağmen oy kullanmayan seçmenler ve Sinan Ogan faktörü dikkate alındığında seçimin alınması için hiçbir engel yok.


On gün sonra CB seçimi için yeniden sandık başına gideceğiz. Erdoğan önde gibi görünmesine rağmen oy kullanmayan seçmenler ve Sinan Ogan faktörü dikkate alındığında seçimin alınması için hiçbir engel yok.
Erdoğan, seçim kampanyasını HDP üzerine bina etti. Vatandaşı altılı masa ile ilgili tereddüde düşürdü. Oysa HDP/PKK ile masa kuran tek parti AKP’ydi. Üstelik Erdoğan’ın milliyetçileri aşağılayan bir sürü ifadesi var. Milli bayramlara katılmıyor. Anıtkabir’e gidileceği zaman hasta oluyor. Bugün çıkarları gerektirdiği için MHP ile beraber. Yarın sıkışınca partner değiştirebilir. Eski söylemlerine her an dönebilir.
Kaldı ki, Çözüm Sürecinde yaşananlar hala hafızalarda, AKP’nin aymazlığı yüzünden Türkiye Hendek terörüne 859 şehit verdi. Ne yazık ki bunları kimse görmüyor, yahut görmek istemiyor. Altılı masada hiçbir zaman HDP olmadı, ama bunu vatandaşa anlatamadık. Kalan on gün içinde en çok odaklanılması gereken konu bu.
Erdoğan’ın aslında dini bir hedefi de yok. Mavi Marmara gemisinde olanları hatırlayın, önce sahip çıktı, sonra ben mi gönderdim diyerek o insanları ve acılı ailelerini yolda bıraktı. Merve Kavakçı’yı başörtülü olduğu için itip kakan meclisten dışarı atan DSP genel başkanı AKP listesinden milletvekili yapıldı. Sayın CB için önemli olan biattır. Biat ediyorsanız isterseniz din ve milliyet karşıtı olun önemli değil.
Geçmişte FETÖ’ye, HDP’ye hatta Öcalan’a övgüler düzen birçok isim bugün AKP’de siyaset yapıyor. Apo’ya sayın demeyi ve PKK bayrağı taşımayı suç olmaktan çıkaran da AKP. Bu açık gerçeklere rağmen yandaş medya vasıtasıyla Millet İttifakı aleyhine çirkin bir algı oluşturuldu. Ülkenin birlik ve bütünlüğünden ne biz taviz veririz ne de diğer paydaşlarımız. Altılı masada PKK ile iş tutmuş tek bir kişi gösterilemez.
CB seçiminin kaybedilmesi halinde bu düzen aynen devam edecek. Artık hiçbir siyasetçi vatandaşa güvenmeyecek. Çünkü gittiğimiz her yerde hükümetten yakınan yüzlerce binlerce insan gördük. Fukaralıktan, işsizlikten, enflasyondan yakınan, geçinemiyoruz diye çığlık atan o kadar çok insan vardı ki. Bütün bu yakınmalar,ağlamalar gerçek değil miydi? Yani bu ülkede kimse halinden şikayetçi değil mi? Adalet sorunu yok mu? Mülakatlar yoluyla fakir fukara çocuklarının emekleri,alın terleri çalınmıyor mu? Yarın faturalarımızı ödeyemiyoruz denildiğinde kim nasıl inanacak? Hep siyasetçiler şikayet ediliyor, ya vatandaş? Hem şikayet edip hem de elindeki fırsatı ülkeyi değiştirmek için kullanmayanların artık şikayete hakkı olabilir mi?
On gün sonra ekonomik kriz var diye çığlık atanlar da bir sınav verecek. Herkes halinden memnunsa yapacak bir şey yok. Vatandaş sorunlarına tercüman olanlara sahip çıkmazsa hiçbir şey değişmez. Hiç kimse değişmezse bu ülke nasıl değişecek. Aynı yönetimin devam etmesi halinde bugünleri bile arayacağız. Onun için bu algı operasyonları kimseyi aldatmamalı. Daha dün dediğimiz bir tarihte Öcalan’ın mektubu AA tarafından okunmadı mı? 64 askerin katili Osman Öcalan AKP’ye destek için TV’ye çıkarılmadı mı? Kaldı ki HDP neyi savunuyorsa daha beterini HÜDAPAR da savunuyor. HDP’yi görüp HÜDAPAR’ı görmemek milliyetçilik değil körlüktür. Unutmayın kaybedersek hep beraber kaybederiz. Onun için hem sandığa koşmalı hem de sandığa sahip çıkmalıyız