Darbe ve ihtilaller, bir ülkenin gelişmişliği ile doğru orantılıdır. Eğer bir ülkede, hukuk sistemi her vatandaşa eşit davranıyorsa, insan hak ve hürriyetleri teminat altında tutuluyorsa, toplumun değer yargıları, devlet tarafından önemseniyorsa, demokrasi ve refah toplumun her kesimine ulaşıyorsa, o ülkede darbelerden, ihtilallerden söz edilemez. Ancak, bir ülkede elit bir yönetim varsa, halka rağmen dayatmalar yapılarak devlet şekilleniyorsa, hukuk taraflı ve kayırmacı bir yapıya dönüşmüşse, insan hak ve hürriyetleri tabana yayılmamışsa, o ülkelerde darbe ve ihtilaller kaçınılmaz hale gelir.
Osmanlının, çöküşüyle başlayan siyasi yozlaşma süreci darbeleri de beraberinde büyütmüştür. Son iki yüz yıllık tarihimiz bu kötü örneklerle doludur. Bu örnekler iyice incelendiğinde görürüz ki, darbeleri besleyen ana unsur, devletin ?milletleşmemiş? olmasından kaynaklıdır. Bilindiği gibi devlet; toplumların aynı toprak üzerinde, belli bir hukuk çerçevesinde teşkilatlanmış halidir. Bu yapı iki şekilde değerlendirilir. Birincisi, devlet kurulur ve bütün bir millete ait olur. İkincisi, devlet kurulur ve belli bir düşünceye, belli bir zümreye ait olur. Bunlardan birincisine adil devlet ikincisine ise diktatörlük diyoruz. En azından ben öyle diyorum. Diktatörlük; sadece bir insana tabi olmak olduğu gibi, belli bir zümrenin, kendi düşünceleri doğrultusunda, halkın değer yargılarına rağmen hüküm sürmesi de diktatörlüktür.
Dikta rejimleri halkın bütününü kucaklayamaz, iktidar yanlıları belli imtiyazlara, belli imkânlara sahipken, halkın geneli bu imtiyaz ve haklardan yararlanamaz bu durum ise, devleti milletin sevgi ve saygısından soğutur ve millet kalbi olarak, bu yapılanmayı benimsemez hale dönüşür. Bu ortam ise darbe ve ihtilallerin önünü açar. Bu yüzden, DEVLET; MİLLETLEŞMELİDİR diyorum.
Eğer devlet, millet için var olduğunu bilir ve milletin hizmetinde olursa, devletin hukuku, her fert için bir güvence haline dönüşürse, birey hak ve özgürlükleri devletin teminatı altında tutulursa, milletin inançları, devletin asli unsuru haline dönüşürse, o devlet milletleşmiş demektir. Bu tip bir devlet yapılanmasında darbe ve ihtilal yapmak imkânsız hale dönüşür. Çünkü millet kendi devleti, içerisinde oluşacak her türlü hukuksuzluğa başkaldıracaktır. Her türlü işgal ve yetki gaspına karşı devletini koruyacaktır. Çünkü devlet, millete aittir.
Unutulmasın ki, Egemenlik kime aitse, devletin başına bir iş açıldığında, sadece egemenliğe sahip olanlar, devlete sahip çıkacak, toplumun geri kalanı sadece seyirci kalacaktır.
Bir iki örnek vermek gerekirse, ırak devleti kendi halkının bütününe ait olmadı hiçbir zaman, Saddam ailesinin ve baas partisinin devleti olarak vücut buldu. Bunun dışında kalan kesim doğal olarak devleti samimiyetle sahiplenmedi. Keza Suriye?de ki Esad rejimi de öyle ve bu devletlerin başına iş gelince, sadece devlete hâkim olan güçler devleti savundu, diğer halk kesimleri ise ya duyarsız kaldı ya da muhalif oldu.
Kendi ülkemize gelince, Osmanlı sonrası kurulan Türkiye cumhuriyeti, Osmanlının yıkılışında önemli bir rol oynayan ittihat ve terakki zihniyeti tarafından kuruldu. Halkın inancı olan İslam yüz yılarca devletin ana ekseni olmuşken, Türkiye cumhuriyeti bu ekseni laik hukuk sistemi ile değiştirdi. Bu sistemin kalıcı olması adına hareket eden devlet erki, halkla kendi arasında bir mücadele başlattı bu mücadele, halkı devletten soğuturken, devleti de bir zümrenin egemenliği altına soktu. İmtiyazlı sınıflar, imtiyazlı kadrolar oluştu. Tabi ki zaman zaman iktidar hırsları yüzünden bu imtiyaz sahipleri arasında, onların dış bağlantıları arasında da mücadeleler oldu ve bu mücadeleler, kimi zaman darbe. Kimi zaman ihtilal olarak gün yüzüne çıktı. Dikkat edilirse yaşanan bu darbe ve ihtilallerde halk, sadece seyretmekle yetindi. Ne zamana kadar? 15 Temmuz 2016 ya kadar.
15 Temmuz darbe girişimi gerçekten ülkem için bir milat oldu. Çünkü darbeyi yapanlar, eskiden olduğu gibi milleti hiç hesaba katmadılar. Oysa Türk devleti, AKP iktidarıyla yaşadığı 14 yıllık iktidar döneminde ?milletleşmeye? başlamıştı. Ve millet bu yapıyı samimiyetle benimsemiş ve devletin yönetiminde kendi varlığını bulmaya başlamıştı. İnanç özgürlüğü genişlemiş, inanca saygı artmış, milletin istek ve arzuları devletin siyasi ülküsü haline dönüşmüştü. Bu yüzdendir ki, millet 15 Temmuz ayaklanmasını kendisine karşı yapılan bir ihanet olarak değerlendirmiş ve başkaldırmıştı.
Eğer bir ülkede darbe ve İhtilal olsun istemiyorsanız, devleti ?MİLLETLEŞTİRİN? . O ZAMAN MİLLET DEVLETİNE SAHİP ÇIKACAKTIR VESSELAM