Süleyman Kalaycı


HALİFESİZ İSLAM OLMAZ!

HALİFESİZ İSLAM OLMAZ!


     Osmanlının çöküşünden sonra, batı karşısında yenik düşen İslam âlemi, parça parça olmuş, kendi iç dinamiklerini kaybederek, batılı devletlerin hegemonyası altına girmiştir. O devasa imparatorluk 63 ülkeye bölünerek, batı yanlısı iktidarlarla donatılmıştır. Bu iktidarlar, dolaylı ya da direkt olarak batılı devletlerin egemenliğini kayıtsız şartsız kabul etmiş ve halkı Müslüman, kendi batılı olan sistemler oluşturmuşlardır. İslam, hukuk düzeninden vazgeçilmiş, eğitim, öğretim batılı değerlerle değiştirilmiş, İslam?ın sosyal düzeni tamamen yok sayılmış, batıya özenen, batılı olmayı medeni olmakla eş değer kılan politikalar hayat bulmaya başlamıştır.

   İslam kültürünün temel kaynakları kültür hayatımızdan çıkarılmış, batı düşünürlerinin batıl görüşleri hayatın ?olmazsa olmaz?ları arasına girmiştir. İslam aydınları, onların ürettiği kavramlar ve düşünce dinamiklerini kabul etmeyi, bilgi dağarcıklarını onlarla doldurmayı bir erdem olarak kabul etmiş ve bu kavramlar uğruna farklılaşmayı, çatışmayı ve ayrışmayı İslam toplumuna taşımışlardır. Bu anlayış, İslam ülkelerinde hayat buldukça, ayrışmalar derinleşmiş, birbirine düşman, birbirine yabancı toplumlar oluşmuştur. Bugün birçok İslam ülkesinde egemen olan iktidarlar, batıya ve batılı olana dost, İslam olana düşman statüsündedir.

   Oysa Yüce Rabbimiz buyuruyor ki; ?Ey iman edenler! Yahudi ve Hristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse, o, onlardandır. Şüphesiz ki Allah zalimler gürûhunu hidayete erdirmez.? (Maide: 51)

   Bu ayet-i kerime, içinde bulunduğumuz zilleti ne güzel izah ediyor. İslam coğrafyasına hâkim olan iktidarlar batılı ülkelerle dost ve müttefik değil mi? Batılı ülkeler istiyor diye, Afganistan parçalanıyor, işgal ediliyor, Libya, Irak, Yemen, Arakan, Bosna soykırımlara uğruyor. Türkistan yüz yıldır zülüm altında inliyor, Filistin her gün bir katliamla uyanıyor, katar, İran yalnızlaştırılıyor, Suriye parça parça ediliyor kısacası İslam âlemi yaşanan bu zulme ya ortak oluyor ya da sessiz kalıyor. Bütün bunların neticesi, batı karşısında yenik, zelil ve rezil bir hayat?

   Bugün geldiğimiz nokta ise, Mescid-i Aksa Yahudilerin işgali altında, o Mescid-i Aksa ki, Müslümanların ilk kıblesi, Allah Resulünün miraca çıktığı nokta, yani İslam?ın bir kutsalı, bir mahremi ve Yahudiler bu mahreme giriyorlar. Bundan daha zelil daha rezil bir durum olur mu inanan insan için?  Buna sessiz kalan iktidarlar, batıyı dost edinenlerdir. Bir tek itiraz var ortada, bir tek duruş o da Türkiye? Asırlarca İslam?ın bayraktarlığını yapmış, İslam?ın önderlik merkezi olmuş Türkiye?

   Umuyorum ki, batının yüzyıldır ülkeme dayattığı batıl sistem, Türkiye?de son buluyor ve Türkiye kendi üzerindeki sorumluluğu fark ederek, başsız ve yalnız bırakılmış İslam âlemine yeniden önder olmak, İslam önderliğinin merkezi olmak yolunda ilerliyor. Bugün Türkiye?nin başında olan Recep Tayyip Erdoğan, hem ülkemin hem de bütün bir İslam coğrafyasının umududur. İçinde bulunduğumuz zillete ve batının dayatmalarına karşı duran tek lider O?

   Bugün zulüm altında inleyen, Müslümanların halini tasvir eden şu ayete dikkat edelim. ?Size ne oluyor da: 'Rabbimiz! Bizi halkı zalim olan bu şehirden çıkar, katından bize bir sahip çıkan, gönder, katından bize bir yardımcı lütfet' diyen zavallı çocuklar, erkekler ve kadınlar uğrunda ve Allah yolunda savaşmıyorsunuz?? ( Nisa 75)

     Ve ben umuyorum ki; bu ayetin en az benim kadar şuurunda olan Türkiye önderlik makamı, bu ayetin muhatabıdır MUHATABI DA OLMALIDIR. Osmanlı sonrası ortadan kaldırılan Hilafet makamı artık yeniden hayat bulmalı ve İslam âlemi bu sahipsizlikten kurtulmalıdır. Yoksa bu zillet ve bu esaret bitmez. Mescid-i aksa işgal edilir, Hz İbrahim camiinde Yahudiler müzik çalıp oynamaya devam ederler vesselam.