Kerime Yıldız


SON KHK'YA İTİRAZIMDIR

SON KHK'YA İTİRAZIMDIR


Yıllardır gözümün önünden gitmeyen bir manzara var. Bir tıp fakültesi öğrencisi? Tüfekle arkadan vurulmuş, yerde yatıyor. Öldüren kişi, babası. Kızını vurduğu tüfekle bir kahraman gibi poz vermiş.

Baba, tarikatçilerin eline geçtiği için kızını vurduğunu söylemiş; bir kısım basın da babanın bu ifâdesini öne çıkarmıştı. Sonradan anlaşıldı ki bir âile meselesiymiş. Anne baba ayrılmış. Genç kız annesine sâhip çıkmış. Ruh hastası baba da bunun intikamını almış.

28 Şubat günleriydi. Başörtülü üniversite öğrencilerinin, köşe yazarları tarafından potansiyel terörist, hatta fahişe i?lân edildiği günlerdi. Demek ki baba,?Şeyhiyle kırıştırıyordu.? dese tam on ikiden vurmuş olacaktı.

Emin olun, 28 Şubat?a destek veren gazetelerden etkileneneler, babaya hak verdiler.

Menemen hâdisesinin yıldönümünde Emin Çölaşan öyle rezil bir yazıya imzâ attı ki bir akl-ı evvel çıkıp bir Ak Partiliyi vursa haklı. 90 yıl evvel Üsteğmen Kubilay?ı şehid eden hâin gericiler, şimdi iktidardaymış.

Kemalistlerin algı operasyonlarından bir asırdır canımız yanıyorken şimdi aynısını yapmamız doğru mu?

Üstelik ?En iyi savunma taarruzdur.? denilecek bir dönem geçiriyorken?

Bizzat yaşadığım bir olayı nakledeyim.

Bülent Arınç?a ?Manisalı Lawrens? diyen bir yazarın nasıl bir fetöcü olduğunu; ?Ölülere işkenceyi meşrûlaştırıyor.? diyecek kadar Erdoğan düşmanı olduğunu ortaya çıkarınca Ankara?ya geldiğimde tanıştığım bir arkadaşımın lincine mâruz kaldım. Sosyal medyada zehirlenen arkadaşıma göre mezkûr yazar, kahraman; Bülent Arınç, vatan hâiniydi. O kadar!

Aslında bu arkadaşım, Fetönün en güçlü olduğu dönemde polis kolejinde öğretmenlik yapmıştı. Bunu ağzından kaçırdığını unutmuştu. Tıpkı her sözünü doğru sandığı yazar gibi geçmişini örtmek için herkese saldırmaya hazırdı.

Bir cemaat düşmanının, Fetönün en güçlü olduğu dönemde polis kolejinde öğretmenlik yapması mümkün mü? Arkadaşım, bunu hatırladıkça korktuğundan inanılmaz bir fetö avcısına dönüşmüştü. 15 Temmuz gecesi karşılaşsam bana ne yapardı bilmiyorum. (Tıpkı tapındığı yazarlar gibi o gece meydana çıkmayacak kadar akıllıydı.)

Demokrasi nöbetleri sırasında yaşadığım ve gerçekten korktuğum ibretlik bir hâdiseyi de anlatayım. Ziyâretimize, bir Ak Partili vekil hanım geldi. Hemen çevresi sarıldı. Beni de çağırdılar. Gittiğimde koyu bir sohbet vardı. Ergenlikten çıkamamış bir akl-ı evvel şöyle dedi: ?Bunları aramızda yaşatmayalım.?  Sürek avından bahsediyordu resmen. Tüylerim diken diken oldu. ?Siz ne dediğinizin farkında mısınız?? diye kızdım. Sağolsun sağduyu sâhibi vekil hanım, bu manyağı susturdu.

?Bunları ihbar edin!? denilince nefret ettiği eltisini fetöcü diye ihbar eden kadınların; Kurtlar Vâdisi seyredince pardesü giyip sokağa çıkan ergenlerin olduğu bir toplumuz.

 Bu KHK, çıkarcıların ve akıl baliğ olmamış insanların işine yarar.

Neresinden dönülse kârdır.

Arınma Gecesi diye bir film var. Lütfen seyredin. İstikbâldeki Amerika?da senede bir gece, sokakta kalan insanları öldürmek serbest. Kolluk kuvvetleri, kimseyi korumuyor. Mantık şu: O gece sokakta olan suçludur; öldürülebilir.

Lütfen seyredin. Devletin verdiği bu izni, insanların nasıl kullandığına inanamayacaksınız. Devlet, ?sokakta olan? diyor ama evler basılıyor. 364 günün hıncı, o geceye saklanıyor.

Son bir şey daha. 15 Temmuz gecesi hiçbir hesap yapmadan sokağa çıktık. Biliyorduk ki tankları durdurmak isteyenler dışarıdaydı. Allah?tan darbeye destek veren halk, dışarı çıkmamıştı. Karşımızda sâdece darbeciler vardı.

Şimdi bu KHK, ?Nasılsa yırtarım diyen? darbe ve terör destekçilerine cesâret vermez mi?

Bizim gibilerin de cesâretini kırmaz mı? Düşünsenize, darbe ve teröre karşı durmak isteyeni vuran bir hâin, ?Vatan için yaptım? derse yargılanmayacak.

Yoksa bu da, ?Halk bir daha dışarı çıkmasın? diye oynanan bir oyun mu?