Recep Kürkçü


Beşiktaş-Fenerbahçe kupa maçı ve fair play

Beşiktaş-Fenerbahçe kupa maçı ve fair play


  Ziraat Türkiye Kupası yarı final ilk maçında Beşiktaş sahasında Fenerbahçe'yi ağırladı. Gergin geçen mücadele 2-2 sona erdi. 44. dakikada Alper Potuk'un kırmızı kart gördüğü mücadelede ikinci yarı  olaylarla başladı. Mücadelenin 52. dakikasında Beşiktaş'ta Quaresma'nın Josef de Souza'nın yüzüne vurduktan sonra kırmızı kart görmesi sonrasında saha karıştı. Tansiyonun giderek yükseldiği mücadelede Volkan Demirel de 77. Dakikada itirazları sonucu, ikinci sarı karttan sonra gördüğü kırmızı kartla takımını 9 kişi bıraktı. Ancak maça damga vuran gollerden daha çok çıkan kartlar ve olaylar oldu. Beşiktaş- Fenerbahçe derbi müsabakası sonrası fair play?in önemi tekrar gündeme gelmiş oldu.

Uluslar arası fair play komitesine göre, ?fair play bir takımın veya sporcunun galibiyeti veya performansının düşmesini göz ardı ederek yaptığı jesttir?.

Fair play, sporcuların yarışmalar esnasında, güçleşen şartlar altında dahi fırsat eşitliğini bozmamak amacıyla haksız avantajları kabullenmemeleri, kurallara sabırla, tutarlı ve bilinçli olarak uymaları, rakibin haksız dezavantajlarından yararlanmaya kalkışmamaları, rakibi düşman değil, aksine oyunun gerçekleşmesini sağlayan, aynı haklara sahip eş olarak görmeleri ve değer vermeleri çabalarında kendini göstermektedir

Sporun temel amacı, birlikteliği, kardeşliği, gönül verdiğiniz renkleri en iyi şekilde destekleyip, centilmence, rekabet içerisinde bir müsabaka ortaya koymayı gerektiriyor. Bu anlamda kulüp başkanlarımızın, sporcuların, antrenörlerimizin, teknik kadronun özellikle de basınımızın bu noktada büyük hassasiyet içerisinde olması gerektiğini düşünüyorum. Taraftarların da takımlarını desteklemek anlamında her şeyi sahaya güzel bir şekilde ortaya koyma anlamında hakları vardır.

FAİR PLAY?in gerçekleşmesinde en büyük sorumluluklar hiç şüphe yoktur ki oyunculardadır. Yapmış oldukları göreve, rakiplerine, hakemlerine ve seyircilere saygılı olmak zorundadırlar. Evvela kendi kendilerine sonra rakiplerine karşı saygılı olmalıdırlar. Yarışmalar arkadaşlık çerçevesi içinde gerçekleşmelidir. Yazılı olsun veya olmasın kurallara uyulmalıdır. Rakip bir düşman gibi görülmemeli, tehdit edilmemeli, aldatılmamalıdır. Kaybeden en az kazanan kadar mutlu olmayı bilmelidir. Böylece spor, gerçek anlamına ulaşacaktır. Hakemlere gösterilmesi gereken saygıya gelince, Hakemler de insandır onlarda her insan gibi hata yapabilir. Onların yapmış oldukları hataları da anlayışla karşılamalıdır.

Fair Play anlayışı kişinin doğuştan getirdiği bir özellik değildir. Amaca uygun eğitim süreci ile kazanılan bir özelliktir. Başarı ve ödül odaklı spor ortamlarında fair play kurallarından söz etmek olası değildir. Toplumsal beklentiler alanının merkezinde duran, başarısızlık halinde antrenörünün olumsuz etkileneceği, kulübünün başarısız olacağı, basında yeterince yer alamayacağı gibi endişeler taşıyan sporcuların fair play ilkelerini göz ardı ettiği ve kazanmak için her yolun meşru olduğu düşüncesinde olduğu görülmektedir.

Sonuç olarak, gerek yaşamda olsun gerek se spor müsabakalarında empati yapmalıyız. Yani kendimize yapılmasını istemediğimiz bir haksızlığı bir başkasına ya da rakibimize yapmamamız gerekir. Bu ilke sporun ruhu bakımından son derece önemlidir.