Dr. Muzaffer Yurttaş


Doğal tedavilere doğru yaklaşım!

Doğal tedavilere doğru yaklaşım!


İlkokula başladığım yıllardan beri hep hayalim doktor olmaktı. Rabbim nasip etti ve Genel Cerrahi uzmanı oldum. Tedavisi olmayan hastalıkların çaresini keşfetmek çocukluktan beri en büyük hayalimdi. Üniversite yıllarımda bir yandan Batı Tıbbına göre eğitim alırken bir yandan da Tıbb-ı Nebevi ve Doğu Tıbbını araştırmaya başlamıştım.

Batı Tıbbı ya da modern tıp denilen ekolün bazı hastalıklara gerçek şifa yerine sadece belirti ve semptomları giderdiğini, kronik hastalıklarda kortizon ile çare olmaya çalıştığını gördüğümde hem Batı hem Doğu Tıbbının birlikte insanlığın yararına kullanılması gerektiğini düşündüm.

Doğu Tıbbını araştırırken çok farklı tedavi türlerinin olduğunu gördüm. Önce Tıbbı Nebeviyi yani koruyucu hekimliği ele aldım. Aidin Salih?in Gerçek Tıp kitabı ile tanışmam bana yepyeni rotalar açtı. Bu yollara ve sokaklara girip çıktıkça ne kadar çok araştırılacak konu olduğunu gördüm.

Batı Tıbbının önündeki engellerden birisi, insana sadece maddi bedenine yönelmesi, tek bir açıdan ve sadece hastalıklı organı ele almasıdır. Batı Tıbbı temelde insana birbirinden bağımsız robot parçaları gibi bakar ve kronik hastalıklarda gerçek bir çözüm sunmak yerine sentetik ilaçlar, toksik kimyasallar ile hastalık belirtilerini makyajlamaya çalışır.

Çöpleri halının altına süpürerek çözüm sunduğunu zanneder. Batı Tıbbı insanı et, kemik, deri ve damardan ibaret bir maddi beden olarak kabul ettiği müddetçe, insana bütüncül bir yaklaşımla çare olmaya çalışmadıkça başarılı olamayacak ve acılara ancak pansuman tedbirler sunacaktır.

Batı Tıbbı sadece ilaçla tedavi etmeyi düşündüğü, vücutta otoregülasyon (kendi kendine tamir mekanizması) olabileceğini, immün sistemin ve vücut dengesinin düzeltilmesinin tedavinin bir parçası olacağını düşünmediği müddetçe hep eksik kalacaktır. Kullanılan antibiyotiklerin barsak florasını bozup tüm dengeyi alt üst edeceği gerçeğini görmek zor değil.

İlim aramak için hiç durmadan çaba gerekir. Antik Yunan tıbbını, İslam Tarihi boyunca farklı hekimlerin Antik Yunan Tıbbını geliştirmesi ile meydana gelen farklı tıp ekollerini (İbni sina, Er-Razi, İbnü?l Baytar, İbnü?n Nefis vb. ekolleri), Geleneksel Çin tıbbını, Tibet tıbbını, Ayurvedayı, farklı hekimlerin geliştirdiği farklı, bütüncül ve fonksiyonel tıp ekollerini ve farklı doğal tedavi yöntemlerini araştırdım ve halen bunların üzerinde çalışmaktayım. Okumaya ve araştırmaya devam ediyorum çünkü, ilim beşikten mezara kadardır.

Başarılı olmak için insan vücuduna bütüncül olarak yaklaşmak, ?hastalık yoktur hasta vardır? diye yola çıkmak ve Alla?ın verdiği şifayı insanlara ulaştırmayı bir ibadet olarak görmek gerekir.

Her hastayı ayrı ayrı ele alma, temel hayat tarzı değişiklikleri, kişiye özel beslenme ve kişiye özel perhiz tek başlarına yeterli olmamakla birlikte tedavinin olmazsa olmaz çok önemli temellerindendir. Hastanın tedavisi yolunda atılacak ilk adım vücudun temizlenmesi ve iç dengenin sağlanması olduğuna inanıyorum. Tedavinin sabırla ve inançla başarılı olacağına önce hekimler inanmalı, sonra da hastasını buna ikna edebilmelidir.

Biz hekimlere düşen görev, şifa nerede ise onu arayıp bulmak, Batı ya da Doğu ayırt etmeden insanlığın yararına olan her bilgiyi derleyip acılara çare bulmaktır. Doğal şifalı bitkileri ile ülkemiz zengin bir cennettir. Bunu değerlendirmek gerekir. Sağlıklı ve acıdan uzak bir hayat dileği ile!