Bölgemizde özellikle Suriye ile ilgili gelişmelerin tek belirleyeni olmadığı için sonuçları çok boyutlu yorumlamak durumundayız. Hiçbir şey bir tek şeyle ilişkili değildir. Bir şey her şeyle ilgili olmaktadır. O sebeple çok karmaşık, komplike bir akıl yürütmeye, ona göre çareler, çözümler üretmeye, dengeler, denklemler kurmaya ihtiyaç vardır. Siyaset tam da bu ustalığı gösterme ilmi veya sanatıdır.
Ustalığınızda incelik olacak; kıvrak, doğru ve hızlı düşüneceksiniz. Geç kalmayacak ama acele de etmeyeceksiniz. Hızlı, akıllı, cesur ve güçlü olacaksınız. İkircikli, çelişkili olmayacaksınız. Dostunuz, düşmanınız, sizi seven sevmeyen ciddiyetinizden, samimiyetinizden, doğrultunuzdan şüphe etmeyecek. Kararlarınız, politikanız ciddiye alınacak. Kimse sizi hesaba katmazlık yapamayacak. Aldatmayacak, aldanmayacaksınız. Neyseniz öyle konuşacak, öyle davranacaksınız.
Kendi anlamına gelecek söylediğiniz. Düşmanınız bile sözünüzde başka anlamlar aramayacak. Açık olacaksınız. Siyaset budur. Daha doğrusu dürüst siyaset budur. Keşke insanın kendi sorunları için en yüksek seviyeden çözüm üreten aklını temsil eden ?siyaset? kelimesini ayrıca ?dürüst? sıfat tamlamasıyla nitelemek durumunda kalmasaydık. Her devlet, mesajını, amacını açık bir dille beyan etseydi, gizli saklı amaçlar gütmeselerdi de bu nitelemeye mecbur kalmasaydık. Her neyse biz, ait olduğumuz tarih ve kültürün, özellikle inanç ve irfan odaklı tutumun gereği olarak dürüst olmak durumundayız.
Ülke ve millet olarak bu çizgide siyaset ürettik.
Sözlerimiz kendi anlamlarına geldi. Dürüst, sağlam, sabırlı, kararlı, cesur duruşumuz evvelâ halklar, samimi aydınlar nezdinde karşılık gördü. Eninde sonunda diğer birçok ülke de bizim dediğimiz çizgiye geldi. Çünkü biz insan odaklı siyaset ürettik. Canları, hayatları, insanlığı, vicdanı, umudu, gelecek nesilleri, barışı kurtarmaya çalıştık. Risk aldık. Ülke ve millet olarak dayandık, direndik. Sadece söylemedik. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı hareketlerinde gerekeni başka boyutta yaptık. Sözden anlamayanlara anlayacakları dille konuştuk.
Herkese anlayacakları dilden konuşacağımızı ispatladık. Bu, başta ABD?nin yaptığı gibi blöf değildi, şantaj değildi. Gizli saklı gündemimiz olmadı. Bize düşman olanların yaptığı hatta politik üslûba dönüştürdükleri gibi yüzlerine başka söyleyip arkadan başka işler çevirmedik. Burada ne söylediysek orada da her yerde de aynı şeyi söyledik. Bu anlamda Türkiye karanlık, bulanık, kirli bir ülke olmadı. Tarihimiz, kültürümüz, benlik ve ahlâkımız buna müsaade edemezdi. O nedenle de ?geliyoruz, geleceğiz? dediğimizde hepsinin dizlerinin bağı çözüldü. Tir tir titrediler. Dilleri tutuldu. Şoka girdiler. Çünkü bu kararlılığın kendileri için ne anlama geldiğini, başlarına nasıl bir kıyametin çökeceğini anladılar.
Öfkeden kabarmış bu yangını söndürmelerinin, hele artık daha fazla sürdüremeyecekleri yalanlarla sakinleştirmelerinin mümkün olmadığını, olmayacağını onlar çok iyi biliyor. Tarihinin hiçbir döneminde sefere çıkınca asla geri dönmeyi düşünmeyen ve savaşmayı çok iyi bilen bir ordunun karşısında duramayacaklarını en iyi onlar bilir, onlar biliyor. Şimdi destek verip şımarttıkları, şımartıp azgınlaştırdıkları terör şebekelerini bir anda yüz üstü bırakıp çekiliyorlar.
Aldıkları desteğe bel bağlayarak içlerinden çıktıkları halklara, coğrafyalara ihanetten başka maharetleri olmayan bu alçakları şimdi kim kurtaracak? ?ABD bizi arkadan vurdu? diye sızlanıyorlar. Asıl arkadan vurucular kendileridir; bu halkı, ümmeti arkadan vurdular. ?ABD bizi yüz üstü bıraktı? diyorlar. Asıl bu halk, bu ümmet, sizin gibi emperyalistlerle işbirliği yapan özgürlük savaşçıları(!) tarafından yüz üstü bırakıldı. Merkez üssü Anadolu olan bir deprem, ümmetin evini başına yıkanların kalbine doğru yürüyor. Korkunç bir sarsıntı ihanete ayarlı dünyalarının altını üstüne getirecek. Sarsıntı, ABD siyasetini de sallamaya başladı. Savunma Bakanı Jim Mattis istifasını sundu. Her şeye rağmen helâl olsun adama. Davasının adamıymış. Suriye?de kalma yanlısı olan bu kişi, istediği rüzgârı daha fazla estiremeyince istifa etti.
Çekilme biraz zaman alacak. Biz de onlara makul bir süre tanıyacağız elbette. Ne ki, bu, ABD?nin alttan alta yine başka fesatlıklar planlayacaklarını hep hesapta tutmak gerekir. Bunun ilk sinyalleri gelmeye başladı bile. ABD'nin bu kararının ardından Trump'ın danışmanı IŞİD ile mücadelenin Türkiye ve Rusya'nın işi olduğunu açıkladı. Aslında bu açıklamadan, bundan böyle bize ve Rusya?ya DAEŞ terörünü daha fazla musallat edeceklerini çıkarmak yanlış olmaz.
Siyaset de savaş da yeni bir evreye giriyor.
Kazandıklarımızın kaybettiklerimizin azlığıyla ölçüldüğü bir dönem geride kalsın.