Atsız?ın Edirne' de çıkardığı Türkçü derginin adı: Orhun?dur. Orhun ancak dokuz sayı çıkabildi ve kapatıldı. Orhun 1950 yılında İstanbul' da Orkun ismiyle yeniden çıktı ve malî imkânsızlıklar yüzünden, 68 sayısında, okuyucularına veda etti. 0 son sayıda, Atsız'ın 'Veda' başlıklı önemli bir yazısı var. Atsız, ?Veda? yazısının bir bölümünde aynen şöyle söylüyor:
' ? Milleti yapan unsurlardan birisi de din olduğuna göre, Türklerin dini üzerinde de durmaya mecburuz. Hiç şüphe yok ki, Türk?lerin dini Müslümanlık 'tır. Eski dinimiz olan Şamanlıktan da bazı unsurlar alarak, bir Türk Müslümanlığı hâline gelen bu din, on asırdan beri bizim milli dinimiz olmuştur.
Bununla berâber, Türk olmak için mutlaka Müslüman olmaya lüzum yokdur. Çünkü bugünkü Türkler arasında birkaç yüz bin Şamanî, birkaç yüz bin Hıristiyan ve hatta birkaç bin Musevî Türk (Karayımlar) de vardır. Din ayrılığı yönünden bunları Türk?lükten çıkarmaya hakkımız yoktur. Zaten Hıristiyan Türkler olan Gagavuzların, Türkiye 'de yerleşenleri, ekseriyetle Müslüman olmuşlardır. Onlar bunu, Türklüğün bir lâzımesi saydıkları için yapmışlardır.
Öyle gözüküyor ki, bir Türk birliği gerçekleştiği takdirde, bütün bu Şamanî ve Hıristiyan Türkler, Müslüman olacaklardır. Onun için onları zorlamaya bir mecburiyet yoktur. '
Atsız, bir ayet-i kerime'de belirtildiği veçhile: ?Emredildiği gibi dosdoğru olan? bir dâvâ adamıdır. Kimse bize, Atsız?ın, şu veya bu baskı altında kalarak inandıkları dışında yazdığını ve konuştuğunu söyleyemez. Atsız, bir elif gibi, bir kalem gibi, dosdoğru olan bir yürekli er kişidir. ?Veda? yazısında da, samimiyetle inandıklarım yazmıştır.
Atsız, Şamanizm?in İslâm?dan daha güzel, daha doğru, daha faydalı millî bir din olduğuna inansaydı, bunu 200 milyonluk Müslüman Türk topluluğu önünde bile çekinmeden yazar, söylerdi.
Türkeş, Atsız?ın vefatından sonra, Sabah gazetesine yaptığı bir açıklamada, Atsız?ın Şamanist olduğunu iddia etmişmiş. Bana göre bu, ummanları dolduracak derecede yanlış bir iddia. Atsız sağ olsaydı, Türkeş böyle bir iddiada bulunamazdı.
Atsız ile Türkeş arasının, zamanla gerildiğini, hatta kopma noktasına geldiğini biliyorum. Bu gerginlik, kat?iyyen İslâm-Şamanizm konusundan doğmadı. Türkeş?in tâkip ettiği siyasetten kaynaklandı.
Türkeş, Atsız?ın çıkarmış olduğu Ötüken dergisinin ülkücü gençler arasında okunmasını yasaklamıştı. Atsız, bu uygulama karşısında öfkeliydi. Bu yasaklama kararından yıllarca sonra, Atsız?ın küçük kardeşi Nejdet Sançar vefat etti. Ben, başsağlığı için Ankara? dan kalkıp İstanbul?a gittim.
Atsız?ın Maltepe? deki evinde Prof. Dr. Muharrem Ergin vardı. Atsız?ın yüzü bembeyazdı. Acısı gözlerini büzmüştü. Sanki kırk günden beri uyumamış gibiydi. Muharrem Ergin ile Kürtçülük ve komünizm üzerine konuşuyorlardı. Daha doğrusu Atsız soruyor, Ergin anlatıyordu. Konuşma esnasında telefon çaldı.
Arayan Mehmet Çavuşoğlu idi. Atsız, Çavuşoğlu?nu bir süre dinledi. Sonra birden bire öfkelendi:
?Çavuşoğlu, dedi. Türkçülük dâvâsının çileli komutanlarından Nejdet Sançar öldü! Sen de kalkmış bana 27 Mayıs?ın kudretli albayından bahsediyorsun! Ne kudretli albayı be? Bu kudretli albayın 27 Mayıs Darbesi?ni önceden haber vermemesi yüzünden, başta Sait Bilgiç arkadaşımız olmak üzere kaç milliyetçi arkadaşımız Yassıada zindanında çile çekti biliyor musun? 27 Mayıs'ın kudretli albayı 13 Kasım tasfiyesine mi mâni oldu? Yassıada?daki hukuk faciasının önüne mi geçti? Ordu'daki arkadaşlarını harekete geçirerek idamların yapılmasını mı durdurdu? Milletimizin yarısından fazlasının kuyruklar diye ezilmesini mi bertaraf etti? Ne yaptı? Gücü Türkçülüğün yeni sesi olan Ötüken 'i yasaklamaya yetti. Benim karşımda, şeyhini uçuranlardan olma! ?
Telefonu öfkeyle kapadı. Odadakilerden hiç kimse bu konu üzerinde durmadı. Atsız ile Ergin sohbeti, kaldığı yerden devam etti.
1975 yılında, yüz elli milyonluk büyük Türk dünyasında 150 bin Şamanist ya vardı ya yoktu. Atsız gibi akıllı, bilgili, tecrübeli bir kişi, 150 bin kişinin inancıyla, yüz elli milyonluk Müslüman Türk milletinin karşısına nasıl çıkabilir? Eski dinimizin Şamanizm olduğunu söylemek başka, İslâm?ı reddetmek başkadır.