Erol Maraşlı


Davutoğlu Hocanın Kurduğu Gelecek'in Partisi mi?

Davutoğlu Hocanın Kurduğu Gelecek'in Partisi mi?


Adalet ve Kalkınma Partisinin  kuruluşundan sonraki dönemlerinde, gerek partinin en üst makamlarında gerekse devlet bürokrasisinde görevler üstlenen Hoca; Danışmanlık, milletvekilliği, bakanlık, başbakanlık ve Ak Parti genel başkanlığı yapmış birisi.

 

Geçen hafta içinde kurduğu GELECEK PARTİSİ ile siyaset dünyasına kaldığı yerden devam edecek; siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez, koklanacak gülleridir. 

Partiler olmadan ya da baskı altında tutularak, yasaklanarak demokrasi yaşatılamaz. 

Kuruluşuna gerekçelerinizi sıralayarak karşı çıkabilirsiniz, söylem ve ilkelerini, programını tenkid edebilirsiniz. Ama bunlar edep dahilinde olur. Hainlikle suçlayarak, kötü sözlerle aşağılayarak yapılması; nefret atmosferinde yalpalnan siyaset dünyamıza daha fazla kin ve nefret saçarsınız. Milletimiz ve devletimiz için hayırlı olsun demek lâzım diye düşünüyorum.

 

*154 kişilik kurucular listesine baktığımızda genellikle kurucuların yüzde 21’inin bayanlardan teşkil edildiği görülüyor. Davutoğlu’nun eşinin dediği gibi “Daha fazla sayıda olsaydı iyi olur”du.

* Gençler ise çoğunlukta…

* Kahir ekseriyeti eğitimli insanlardan seçilmiş. Başta kurucu başkan Prof. Dr.Ahmet Davutoğlu olmak üzere birçok akademisyen listeye konulmuş: Selçuk Özdağ, Yusuf Ziya Özcan, Avni Erdemir, Neslihan Kevser Çelik, Serpil Bulut vd…

* Yirmi ve yirmi bir yaşında kurucu olan çok genç iki kişi var: M. Mustafa Çakmakcı ve İsmail Günaçar; partinin bu iki isminin daha sonraki dönemlerde öne çıkacağı, önemli görevler üstleneceği söyleniyor. Özellikle Günaçar’ın vizyonu çok önemli icraatlar’a yol açabilir.

*Vitrin aynen Ak Parti’nin kuruluşundaki tabloya benziyor; renkli, kariyerli, değişik kitlelerin temsilcileri olan kişiler görünürken, sanki hedef kitle olarak Ak Partide görev almış ve onun düşünce sistemine yakın kişiler hedeflenmiş. 

Ayrıca anlaşılıyor ki; Sefer Üstün’ün Ak Partiden ayrılış gerekçesi olarak ortaya sürdüğü “Ak parti MHP’lileşiyor’ sözleri etkili olmuş ki; ülkücü gelenekten gelen birkaç kişinin dışında, o kesimden başka kimse yok. Ülkü Ocağı başkanlığı yapan akademisyen Prof.Dr,Selçuk Özdağ ve bir iki BBP’linin dışında başka isme rastlayamadım! Elbette bu bir tercih meselesi denilirse o zaman toplumun her kesimine kucak açılması havada kalıyor demek.

Kurucu genel başkan olan Prof. Ahmet Davutoğlu’nun partinin siyasi vizyonunun tanıttığı konuşmasının tam metnini, parti tüzüğünü ve programını dikkatle okudum: tüzük genellikle spy’ına göre rutin bir metin olmak zorunda. Ancak genel sekreter dışında 16 birim için genel başkan yardımcılığı kuruluyor. Bu da Yerel Yönetimler ve Şehircilik Başkanlığı, Politika İzleme Kurulu Koordinatörlüğü, Sivil Toplum ve Halkla İlişkiler Başkanlığı, Sosyal Politikalar Başkanlığı, İletişim Başkanlığı, İnsan Hakları Başkanlığı, Dış İlişkiler Başkanlığı, Kültür ve Sanat Politikaları Başkanlığı, Kadın Politikaları Başkanlığı, Gençlik Politikaları Başkanlığı gibi ünitelerin, belli bir çalışma sonrası konulduğu belli. Önemli olan bu başkanlıkların ülke siyasetine soluk getirecek çalışmalar yapması ve hayâlden öte uygulanabilir projelerin sürdürülebileceklerini toplum önüne getirmek ve tartışmaya açmaktır!

“Gelecek milletimizindir, gelecek Türkiye’nindir” sloganını öne çıkaran konuşması biraz da Ak Partinin kuruluşundaki söylemlerine benziyor. Ayrıca başbakan olduğu dönemde de yaptığı konuşma ile örtüşüyor gibi: konuşmasında “milli görüş geleneğinin” hedef kitlesi olarak “mütedeyyin Müslüman muhafazakâr toplumun orta direğine” hoş gelecek söylemlerin yanı sıra “siyasi yöntem ilkelerinin kapsayıcılık” olduğunu belirtiyor. Ak Partinin “Fabrika ayarları dediği” ilkelere sarılıyor gibi.

Temel hak ve özgürlükler konusunda ki düşünceleri, insan hakları, din ve vicdan hürriyeti, Hak ve makam taleplerinin ibadet üzerinden değil adalet, ehliyet ve liyakat temellerine dayalı hukuk ve teamül üzerinden geçekleştireceklerini deklare ediyor. Çok güzel.

“Farklılıkların güven ve huzur ortamında bir arada yaşamasının teminatı olan kapsayıcılık ilkesi bağlamında çoğunlukçuluğa karşı çoğulcu bir yaklaşımı hayata geçireceğiz.” derken; çoğunlukçuluğa karşı çoğulcu ifadesinin açıklığa ihtiyacı var.

Güzel hazırlanmış bir metin olmakla birlikte önümüze sürülen tezlerin zaman içinde altı doldurulmuş ve ikna edici, farklılık yaratıcı, toplumun mutabakatına mazhar olacak şekilde topluma anlatılarak ikna etmek ve kabulünü sağlamak zorundalar.

Partiler; iyi niyet ve vatandaşına hizmet etmek, dış siyasette sıfır sorun ve ülke çıkarlarına göre strateji tespitiyle kurulur. Önemli olan; uygulamadaki niyet ve adalettir.

 Konuştuğumuz vatandaşların sessiz bir bekleyişi var. Partinin kuruluşuna, bazı siyasi partiler ve gazeteler dışında pek karşı çıkışlar, aksi tepkiler olmadı. Ancak tereddütleri var; önümüzdeki yazımda bunları yazacağım.

Önemli olan tereddüt’ün kuşkuya dönüşmeden, sessiz çoğunluğa anlatılması ve açıklığa kavuşmasıdır.