Gündüz Aydın


40. Yıl Anısına... Yavuz'a

40. Yıl Anısına... Yavuz'a


Döndüm baktım ardıma, Bayrak her an zirvede

Gidişin şanlı idi, yağmur vardı mayısta

Melekler tarıyorken o kıvrım saçlarını

Ülkü denen o genç kız, seni sordu mayısta

 

Bir kurşun değdi bele, bir yiğit ‘Allah’ dedi

Kuşlar çığlık çığlığa, dağlar taşlar inledi

Al yazmalı Anamın kulakları çınladı

“Can Oğlun Şehit oldu” demek zordu mayısta

 

'Karardı birden dünyam, gözümdeki bu perde

Doğrulmak istiyorum; neden ellerim yerde?

Kaldırın beni düştüm; hani dostlarım nerde?'

Yürekler yanıyorken, yağan kardı mayısta

 

Ateş düştüğü yeri yakarmış kavururmuş

Sen yoksan ya Yiğidim, rüzgâr bin savururmuş

Unutulmak insanı, can evinden vururmuş

Vefasızlık diz boyu, zaman durdu mayısta

 

‘Unutanlar unuttu, sevdiklerim üç-beşmiş

Kırk yıl geçti aradan, kalan tende ateşmiş

Gayrısı hepsi yalan, anne-baba-kardeşmiş’

Külün altında kalan, yanan kordu mayısta

 

Kanımız aksa da zafer İslam’ındır diyen biz

Kol kolaydık dünlerde, ak kefenler giyen biz

Hak yola zafer için, başımızı koyan biz

Bir sabah ayaz geldi, bize vurdu mayısta

 

'Anam benim gül anam, artık saçımı tarama

Kapıların ardında, can yavrunu arama

Duaların yeterli, ilaç olma yarama'

Anaların çığlığı, sanki nurdu mayısta

 

Kaç mayıs geçti sonra, yanan ateş sönmedi

Ebedi yolculuğa, giden geri dönmedi

Sabahlar hiç olmadı, gözde yaşlar dinmedi

Hasret yüklü bu gözler, neler gördü mayısta

 

Yeşil boyalı evin, bacası duman tütmez

Cıvıl cıvıl çocuklar, haneye neşe katmaz

Saksılarda çiçekler, neden sözünü tutmaz?

Tüller içinde o kız, hayal kurdu mayısta

 

Gündüz karardı birden, kara bulutlar çöktü

Bir kurşun hızla geldi, belden aşağı aktı

Konu komşu ilgisiz, sadece baktı baktı

Yiğidim yerde-zorda, alem kördü mayısta

 

Vefasızlık diz boyu, zaman durdu mayısta