M. Yavuz Elbirler


Polis Arması

Polis Arması


Polis, Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunundaki anlatımı ile; asayişi, amme, şahıs tasarruf emniyetini ve mesken masuniyetini koruyan, halkın ırz can ve malını muhafaza ve ammenin istirahatini temin eden, yardım isteyenlere, yardıma muhtaç olan çocuk, alil ve acizlere muavenet eden, kanun ve nizamnamelerin kendisine verdiği vazifeleri yapan silahlı icra ve inzibat kuvvetidir.
Polisin, kimlik kartı, üniformasının sol göğsünde ve şapkasında bulunan, üzerinde ay-yıldız, 62 şualı ve 8 köşeli yıldız, defne dalı, çift başlı kartal ve kitap şeklindeki figürlerin her birinin ayrı ayrı bir anlam ifade ediyor.
Ay-Yıldız, bağımsız, laik, hukukun üstünlüğüne saygılı, demokratik Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ve Türk Milletinin asla vazgeçilemez sembolüdür. Bu sebeple Türk Devletinin Polisi, O'nu başının ve kalbinin üzerinde taşır.
Sekiz köşeli yıldız, Nişan-ı Osmani Şemsesi adıyla Sultan Abdülaziz tarafından, devlet hizmetinde üstün başarıları görülen kişilere iftihar ve imtiyaz olarak verilen bir madalyadan esinlenerek alınmıştır. Bu şekilde her Polis görevlisinin temsil ettiği meslek mensubu olarak, devlet hizmetinde üstün başarılar gösterecek kişiler oldukları ifade edilmiştir. Ayrıca, üzerinde 62 şua bulunan yıldız da her bir şua, Polis Meslek Mensuplarının, kendi aralarında, aileleriyle ve hizmetinde oldukları toplum ile ilişkilerini anlatır. Her bir şua ile belirlenen 62 ahlaki değerler, 8 ana kural altında toplanıyor. 8 köşeli yıldız ayrıca Güneşi ifade ediyor.
Defne dalı, yıldızın etrafını çevreleyen defne dalı, barış, başarı, ün, şan, şöhret ve görkemi temsil etmektedir.
Çift başlı kartal, Selçuklu Devletinin simgesidir. Bin yıldır bu topraklar üzerinde doğu ve batıya hakimiyetimizi, güç, kudret ve bağımsızlığımızı ifade eder.
Kitap, temeli, ahlak, inanç, hak ve adalet olan kanunlara bağlılığı ifade eder.
Poliste bulunması gereken, kahir ekseriyetinde var olduğuna inandığım ve esasen Türk Milletinin Milli Karakterini ifade eden 62 şua ile belirlenen ahlaki veya bir deyişle etik değerler şunlardır:
''Atatürkçülük, iyi ahlak, faziletli, nezaketli, merhametli, itaatli, yurt sevgisi, izzeti nefisli, karakterli, barışçı, haysiyetli, sabırlı, doğru, tarafsız, mütevazi, mert, cesur, temkinli, soğukkanlı, güçlü, bilgili, vakarlı, feragatkâr, intizamlı, adil, azimli, cumhuriyetçi, yasaya saygılı, yardım sever, kültürlü, diğergam, ketum, çalışkan, bayrağa saygılı, meslektaş sevgisi, vazife sevgisi, meslek sevgisi, amir sevgisi, vefakar, hak sever, ulus sevgisi, aile sevgisi, disiplinli, namuslu, saygılı, Allah korkusu, vicdan temizliği, üniformaya saygı, temiz ve sıhhatli, terbiyeli, imtizaçlı, sebatkar, mesuliyetli, bağımsızlık, güç, kudret, başarı, ün, şan, şöhret, görkem.''
Her biri kutsal vatan topraklarının bir köşesinden gelmiş polislerin oluşturduğu bu teşkilat. Suç ve suçlu ile, Türkiye Cumhuriyeti Devletini yıkarak yerine Marksist-Leninist, irticai esaslara dayalı bir devlet kurmak, vatan toprağını milletiyle bölmek isteyen şer odakları ile mücadelede binlerce şehit ve gazilerinin canları ve kanları pahasına rüştünü defalarca ispat etmiştir.
Bir dönem solcu ve sağcı olarak bölünmek istenen, bu oyuna direnen, sonrada inanan-inanmayan olarak bölünmeye çalışılan, mukaddes dinimizi, kuklası oldukları güç odaklarının veya kendi siyasi, maddi ve şahsi çıkarları uğruna kullanılmak istenilen ve maalesef bir kısım mensuplarının verilen eğitim, inandırıldıkları inançları, şahsi ikbal hırsları doğrultusunda kullanıldığı, siyasilerin adeta şamar oğlanı muamelesi yaptıkları polis gündemden düşmüyor.
Bir tarafta, mensup olduğu Yüce Türk Milletinin milli-manevi değerlerine yürekten bağlı, her türlü olumsuzluğa rağmen kendisine yasalar ile verilen görevini cansiperane yapmaya çalışan çoğunluk...
Diğer tarafta, saldıran, döven, insan sevgisinden uzak, taşıdığı üniformaya, kimliğine saygısı olmayan, dolaysıyla meslektaş kelimesinden, hak ve hukuktan bihaber azınlık.
Öyle bir azınlık ki, toplumsal olaylarda bilinçsizce veya bilinçli olarak gaz silahını veya ateşli silahını kullanan, elinde Türk Bayrağı olan bir genci veya sakat arabasındaki engelli bir kişiyi tazyikli su sıkarak yere serebilen kişiler, korumakla yükümlü oldukları devlet büyüğünü korumanın asli görevleri olduğunu unutarak, bakan koruması sıfatları ile meslek mensubu ast ve üstlerine saygısızca davranabilen, sokakta vatandaşı vahşice dövebilen birileri...
Eskiden polisler vardı. Görev yaptıkları yere yerleşen. Sağlıklarında saygı ve sevgi gören, vefat ettiklerinde binlerin uğurladığı ve hala rahmetle anılan polisler...
Arzumuz odur ki, her birey sorumluluğunun bilincinde davransın. Makamlar ve rütbeler geçicidir. Baki kalan kubbede hoş bir sedadır.
Selam ve Dua İle!...