Çağımızın hastalığı bu;
Ne olacak sanki!
*
Bu sayede değerlerimizi kaybettik, bu sayede geçmişimizden koptuk! Böyle diye diye kültürümüz dejenere oldu.
*
Geçmiş yıllarda bir konsere gitmiştim. Meydanda, belediyenin getirdiği bir konserdi. Sağ olsun, görevli beni protokole aldı. Şehrin bürokratlarının tamamı oradaydı. Çoğunluğu gençlerden oluşan on binler konseri izlemeye gelmişti. Ben gelen sanatçının ismini ilk defa duymuştum. 'Bu kadar kişi ilgi gösterdiğine göre demek ki ben geri kalmışım' diye düşündüm. Vakit geldi, sahneye mayo kıyafetiyle genç bir kız çıktı. Ortalık yıkılıyor! 'Herhalde sanatçı bu' dedim. Evet buymuş... Bir kere görüntü çok kötü örnek...
*
'Ne olacak sanki! Gençlik bunu istiyor!'
Tamam... Neyse... Müzik başladı! Hani müzik ruhun gıdası idi? Ama bu debisi artmış bir gürültü! Ahenk yok, tad yok, nota desen hiç yok!
Bir gecede yazılmış ve bestelenmiş bir parça!
Belki dedim sözleri kurtarır... Sözlerde ne kafiye var ne de redif, ne de anlam... Sanat desen hiç yok! Saman alevi gibi... Dinleyenleri alıp bir yerlere götürmüyor! Bu gürültünün, bu sözlerin, bu parçanın gelecek nesillere aktarılması çok zor!
Amaç, sadece günü kurtarmak, neslimizin hormonlarını bozmak, tedavisi zor virüsler bulaştırmak...
*
Ne olacak sanki! diyor yetkili arkadaş... 'Hocam sen de hiç bir şeyi beğenmiyorsun, ama gençlik bunu istiyor!' diyor.
Siz topyekün gençliğe bunu sunarsanız elbette beyinleri yıkamış olursunuz.
Televizyonlar, yazılı basın, sinema buna destek verirken; gençliğimiz gerçekleri nasıl görsün? Nasıl bilsin?
*
'Ne olacak sanki! Toplum bunu istiyor! Biz de toplumun istekleri doğrultusunda hizmet yapıyoruz'
Neymiş efendim, bir Türk Halk Müziği, bir Türk Sanat Müziği sanatçısı ya da bir halk ozanı getirirsek bu kadar vatandaşı toplayamayız.
Diye diye... Gerçek sanatçılar tanınmıyor, değer görmüyor... Kısır döngü böylece uzayıp gidiyor!
Üçüncü sınıf sanatçılar değer görüyor ve toplumun zehirlenmesine katkı sağlanıyor!
Niye... Sunulan menü bu!
*
Birden bu nereden aklıma geldi.
Geçtiğimiz haftalarda (Adını ilk defa duyduğum) Mabel Matiz takma adlı Fatih Karaca'nın şarkısının sözleri, 2020 Yükseköğretim Kurumları Sınavı'ndaki bir soruda çıkmıştı.
Merak ettim kimdir bu Mabel Matiz baktım 1985'de Mersin'de doğan Mabel Matiz, Türk şarkıcı ve şarkı yazarı. Adı, Kumral Ada Mavi Tuna romanında yer alan 'Tuna' karakterinin takma adı 'Mabel' ve çok sarhoş, düşkün kimse anlamlarına gelen Eski Yunanca kökenli kelime matiz'in birleşiminden oluşur.
Bu olaya tepki gösterince bir çok arkadaş 'Ne olacak sanki, Hocam her zamanki gibi çok büyütüyorsun!' dedi.
Fatih Karaca ismini bile beğenmeyen bir kişiyi siz gençlere rol model olarak sunuyorsunuz. 'Siz de böyle olursanız ileride sizin de yaptıklarınız sınavlarda soru olarak çıkar' diyorsunuz!
Yazık, bu milletin değerlerine bu kadar saldırmak ve de kültür yapımızı yok etmek asıl önemlisi bu toplum her olumsuzluğa 'Ne olacak sanki' yaklaşımında bulunması inanılmaz...
Mabel Matiz, mi yerli ve milli?!
Binlerce kültür insanı, sanatçı, halk ozanı varken; bu nasıl açıklanır?
ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Aygün soruya ilişkin inceleme başlatıldığını açıkladı. Aygün, '2020-YKS yaklaşık 2 buçuk milyon adayın katılımıyla üç oturum halinde 188 sınav merkezinde güvenle ve başarıyla tamamlanmıştır. Soru havuzu ülkemizin farklı üniversitelerinden binlerce akademisyenin katılımıyla oluşturulmaktadır. Kurumumuz yönetiminin milli, manevi değerlerimiz ve toplumsal değer yargılarımız konusundaki hassasiyeti açıktır. 2020 YKS'nin TYT oturumunda yer alan Türkçe alanındaki ilgili sorunun içeriği hakkında inceleme başlatılmıştır. Sorumlu kişiler soru hazırlama süreçlerinden çıkartılacaktır.'
Problem bu şekilde çözüldü.
Yine halının altına süpürdük.
'Ne olacak sanki!' diyenler ne kadar da çok!
Artık 'Bana dokunmayan yılan' bin yaşamasın!
Çocuklarımız ve gençlerimiz değerlerimizle tanışsın.
Göreceksiniz her şey daha güzel olacak...