Mehmet Atilla Maraş


Hem Derviş, Hem Savaşçı Bir Şair: Erdem Bayazıt

Hem Derviş, Hem Savaşçı Bir Şair: Erdem Bayazıt


Ünlü Fransız şair Baudelaire diyor ki; “Hayatta üç kişiye saygı duyun ve onları sevin: Derviş, Şair ve Savaşçı.” Bu özdeyişe baktığımızda, şairi, iki zıt kutbun arasında konumlanmış olarak görüyoruz. Şair; bir yönüyle mistik bir derviş, diğer bir haliyle de savaşçı konumundadır. 
Şairin; durmuş, arınmış, çocuksu bir yanı her zaman vardır. Ama olumsuzluklar karşısında, bir savaşçı gibi tavır almasını da bilen biridir.
Şair dostum ve ağabeyim, Erdem Bayazıt’ın şiirlerini okurken aldığım intiba, yukarıda arz ettiğim gibi onun hem savaşçı ve hem de derviş meşrep bir şair olmasıdır.
Birazdan Gün Doğacak
                       Nuri Pakdil’e
Beton duvarlar arasında bir çiçek açtı
Siz kahramanısınız çelik dişliler arasında direnen insanlığın
Saçlarınız ıstırap denizinde bir tutam başak
Elleriniz kök salmış ağacıdır zamana 
O inanmışlar çağının

Zaman akar yer direnir gökyüzü kanat gerer
Siz ölümsüz çiçeği taşırsınız göğsünüzde
Karanlığın ormanında iman güneşidir gözünüz
Soluğunuz umutsuz ceylanların gözyaşına sünger

Gün doğar rüzgâr eser bulut dolanır
Rahmet şarkısı söyler yağmurlar
Alnınız en soylu isyandır demir külçelere
Gürültü susar ses donar sevgi tohumu patlar
Sessiz bir bombadır konuşur derinlerde

Ey bizim sabır yüklü toprağımızın kutsal ağacı
Sen bize hayatsın umutsun mezarlar kadar derin
Bizi tutan bir şey varsa dirilten o sensin
Üzerinde uyuduğumuz yavru kuşların tüy renkli sıcaklığı

Ey damarlarımızda donan buz yüklü heykeller beldesinden
Yıkıntılar sonrası sarındığım şefkat anası
Ey dağları yerinden oynatan ses, ey mermeri toz eden rüzgâr
Ey âlemi donatan ışık, toprağa can veren el


Erdem Bayazıt’ın, ilk şiir kitabı ‘SebebEy’in ilk sayfasını açtığımızda karşımıza çıkan ilk şiiridir bu. Bu şiirde;tok bir ses, devrimci bir tavır, klâs bir duruş sergileyen yiğit bir şairinin nidasını, sayhasını ve haykırışınıduyarız. Şair Mehmet Emin Yurdakul’un

Bırak beni haykırayım susarsam sen matem et
Unutma ki şairleri haykırmayan bir millet
Sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk gibidir 

Deyişini hatırlarız. Şair,herkesten öncehaykırır, feryat eder. İşte Yunus, bir başka derviş şairdir:

Kastım odur şehre varam
Feryadı figan koparam

Şairlerin kalbi; incedir, yufkadır, rakik ve dakiktir. O, olumsuzluklara karşı sesini yükseltirken, aynı zamanda, içinde taşıdığı bir isyan ahlakına da sahiptir. Kur’an’da, “İnsan için emeğinden başkası yoktur.” Deniliyor. İnanan şairlerin; emeği, alın terini yüceltmesi kadar tabii bir şey olamaz.

Erdem Bayazıt; 1980 öncesine kadar yazdığı şiirlerde, iç isyanını haykıran bir savaşçı şair konumundadır. Bu dönemde yazdığı şiirlerini ‘Sebep Ey’ adlı kitabında toplamıştır. 

1980 den sonra; gerek yaşayış tarzı, gerek hayatı algılayış, eşya ve olaylara bakış tarzı itibarıyla, onu derviş meşrep bir konumda görürüz. Onun bu tavrını, bu dönemde yazdığı şiirlerindegörmek mümkündür. 
Her iki döneminin arasına aktif siyaseti yerleştirmiş, 1984 te Anavatan Partisi’nden Kahramanmaraş Milletvekili olarak parlamentoya girmiştir.  1980’li yılların sonunda o savaşçı ruh, yerini teslimiyetçi bir akışa bırakmıştır. Şairliğinin bu ikinci döneminde üç kitap yayınlamıştır. Aşk Risalesi, Ölüm Risalesi ve Tabiat Risalesi, hepsine birden ‘Risaleler’ demiştir.

Şair; ruhumuzda bir ürperti, bir sarsıntı ve hatta bir deprem oluşturmak için şiir sanatını, bir yol, bir yöntem olarak benimsemiştir. Erdem Bayazıt’ın şirinin köklerini, kendi Kültür ve Medeniyet değerlerimizde aramamız gerekir.

Aşk, ölüm, ölüm ötesi, yeryüzü ve tabiat ve hepsinin üstünde varoluşumuz, şiirin ana temalarıdır. Bu temaların her biri için bir risale yazılmalı değil midir? Erdem Bey’in şiirlerinde; aşkın, erdemin, isyanın, başkaldırının, teslimiyetin, Müslümanca bir duruş ve doğrultunun izlerini, işaretlerini görürüz.

Erdem Bayazıt’ın şiiri, ‘İkinci Yeni Şiiri’ ne şekil olarak yaslanmakla beraber, içerik olarak onlardan farklıdır. Bayazıt, Yeni Türk Edebiyatı’nda ’60 Kuşağı’ şairlerindendir. Şiirinin beslendiği damarlara baktığımızda, karşımıza Sezai Karakoç ve Necip Fazıl’ın çıktığını görürüz.  Necip Fazıl’ın Büyük Doğu, Sezai Karakoç’un Diriliş, Nuri Pakdil’in Edebiyat dergilerinde şiirleri yayınlanır. Daha sonra 1976
Arkadaşlarıyla birlikte kurdukları ‘Mavera Dergisi’nde yazmaya devam eder. 

Bekleyin geliyor ölüm
Usulca girer koynumuza
Yedi Güzel Adamların şair olanları, Rahmet-i Rahman’a kavuştular. Güzel yaşadılar ve güzel öldüler.Ölüm, hayatımızın en gerçek olan bir olgusudur. Her doğan, mutlaka ölümü tadacaktır.

Onlar önden gittiler
Giderken gelecekten bir haber gibiydiler

Bu gün, 05 Temmuz 2020, Erdem Ağabey’in vefatının 12. seneyi devriyesi. Onu bin rahmetle anıyorum. Mekânı cennet olsun.

Dünyanın kalbini dinle
Geliyor adım adım
Dallar meyveye dursun 
Toprak tohuma dursun
İnsan barışa dursun
Selama dursun zaman
Sabır, savaş, zafer
Adım: Müslüman

Adil Erdem Bayazıt’ın, vefatının ardından yazdığım ve ona ithaf ettiğim şiirimi buraya alıyorum.

Güzel Ev
            Erdem Bayazıt için
Bir zamanlar bu eve beyler Erdem gelirdi
O gelince bu eve neşe gündem gelirdi

Cahit gelir, Sait gelir, Akif gelir, gam gider
Hatme biter sohbet başlar çaylara dem gelirdi

Yedi güzel adamlardı yürekleri dağ kadardı
Koşuyorken soylu atlar özengi ve gem gelirdi

Toplanırlar ceylanların su içtiği gözelere
Edep içre nice fikir ins ü cin ve cem gelirdi

Ve ben dahi bu eve arada bir gelirdim
Rengârenk kişilikler nice âdem gelirdi

Şimdi bir hikâye her şey yani bir yokmuş gibi
Koy ki varmış bir hayal rüya kadem gelirdi

Ah o ki yok şimdi hem sarsıldı yürekler deprem
Öteye gitse de erdem her dem her dem gelirdi