Mehmet Çavul


“Made In China” Kalitesindeki Ekonomimiz

“Made In China” Kalitesindeki Ekonomimiz


Malum, Çin dünyanın en kalitesiz ve fakat en çok üretim yapan ülkesi olarak bilinir. Aslında Çin her keseye göre üretim yapma yeteneğine sahip bir ülke olduğu için alıcıya göre kalite belirleyebilmektedir. Ülkemizde Çin malları çok kullanılır ve kötü bir şöhreti vardır.

“Döviz kuru benim için önemli değil” diyen bir ekonomi bakanıyla yönetilen ülkenin vatandaşları doğal olarak Çin mallarının standartı en düşük olanına sahip çıkacaktır. Bir de buna jöleli danışmanı ekleyelim. Dolar 3.5 tl olacak diyenlere ekranlardan bağırıp çağıran. Bu durumda “Bana danışmanını söyle sana vatandaşının kullandığı Çin malı kalitesini söyleyeyim” desek olur!

Tabî, böyle olunca faiz mi enflasyonun, enflasyon mu faizin sonucu gibi devasa bir soruyu/sorunu! çözebilmek için 120 milyar $ gibi bir bedel ödemek zorunda kalırsınız. Ama olsun, öğrendik ya! Elalemin NASA’sı uzaydaki astronotları için 23 milyon dolarlık tuvalet icat ederken bizim bu Nobel’lik bilgiyi ucuza malettiğimiz söylenebilir.

Bir harf için kırk yıl köle olmaya alıştırılmış bir toplumun, faizin sebep değil sonuç olduğu datasına ulaşmak için bu kadar bedel ödemeyi önemsemeyeceği ortada. Yetmez, deprem vergileri, bedelli paraları, imar ve vergi affı gelirleri, şehit yakınları için toplanan paralar, ihtiyat akçesi ve varlık fonuna aktarılan devasa şirketler bu bilgiye kurban olsun diye düşünür.

Bireysel emeklilikte biriken paraları bugün istesinler hemen veririz!

Vermeyip de o güreşçimizi ele güne rezil mi edeceğiz? Cami avlusuna mahkum mu bırakacağız?Tabi ki beş mağaş alacak. Kıytırık bir danışmanın dört mağaş giren evinden daha mı değersiz onun malikanesi?

Bu arada hakları İngiliz mahkemelerine havale edilen garantili müteahhitlerimiz var. Millete küfrederek de saray gülü olunduğunu ispat eden mösyöler. Onlara ödenecek paralar için seksen üç milyonun alın teri feda olsun. Çünkü onlar bize yol yapıyor. Köprü yapıyor. Hastane yapıyor. Tünel yapıyor. Yapıyor da yapıyor! Bunları bizler pek kullanamasak da çocuklarımız borçlarını öderken bize epeyce rahmet okuyacak!

Onlar bize Külliye bile yapmıştı. Yüz akımız olan. İtibardan tasarruf olmaz diye inşa ettiğimiz. 128200 asgari ücretliye badel masrafı olan şaheserimiz! Günlük gideri 10 milyon tl. olan itibar abidemiz. Batarken saray yapmak Osmanlı atalarımızdan kalma bir sünnet. Terk edilemez!

Ahmet Hakan dövizi sorduktan sonra bir de ekonominin en önemli diğer üç göstergesi olan işsizlik, bütçe açığı ve enflasyonu da sorardı belki ama ilk soruya aldığı o hayranlık uyandıran cevaptan sonra nirvanaya erdiği için bunları soramadı. “Sen işsiz misin, senin aile bütçen açık mı veriyor ve enflasyondan sana ne be adam” deyiverse hali nice olurdu? O devasa kariyerini uzun gagalı bir kuşa yem etmek akıl karı değil diye düşünmüş olmalı.

Maliye Bakanımızın Çinli Sinosure kurumundan Türkiye Varlık Fonu için 5 milyar $’lık sigorta anlaşması yapıp sonra da Çin’i “otoriterliğine rağmen yatırım alan ülke” diyerek övmesi ve bir de bunlara ek olarak Çin malı, bindelik dilimdeki bir siyasinin her gün Türk televizyonlarında halkı ABD emperyalizmine karşı Çin ve Rus garnizonunda ictimâya davet etmesi baştan beri savunduğumuz tezi doğrulamaktadır.

Ekonomimiz Çin malı kalitesinde olur da siyasetimiz ondan geri mi kalır!

Mesela eski bir topçu var, ondan başlayalım. Hani Davutoğlu Hoca için özel imal edilmiş siborgvari birisi var ya, işte o! Adam o kadar ofansif oynuyor yine de bir kamu bankasına gol atamıyor! Atamaz çünkü hayatı defansta geçti. Bu yeteneğin skora dönük tek hamlesi kendi kalesine attığı goller olur.

Bir de Mart ayından beri ailemizden biri haline gelen sevimli bir bakanımız var, covit 19’a bakan. Bakanımız sekiz aydır üç şeyi millete öğretemedi. Bir de okulları beğenmezler. Mesafe, maske ve hijyen. Sekiz ay aynı şeyi aynı ses tonuyla tekrarlarsanız tabi ki millet öğrenemez. Bu üç şeyi öğretemeden bir de semptom-asemptom dersine geçmesin mi!

Aynı anda “300 Spartalı”dan esinlenen 300 fabrika açılışı ise tek kelimeyle muhteşemdi! Aslında “Fetih 1453” işsizlik sorunu için daha iyiydi. Ama herhalde akla gelmedi.

Anayasa Mahkemesi , Sayıştay, TTB, Twetter, F acebook ve Tik Tok dışındaki tüm sosyal medya kanalları başta olmak üzere tüm muhalif parti, dernek, vakıf, medya, okul, cami, lokal, şehir, sokak vb. odaklar bir an önce Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine uyumlu hale getirilmeli olmuyorsa ivedilikle kapatılmalı diyen gölge iktidara dair güzel tespitlerimiz olacaktı. Devlet bey alınmasın ama olamadı.

Tarım bakanının açıkladığı müjdeli haberler vardı, yazamadık. Hani domates, fındık, biber, tütün, üzüm… üreticisine verilecek devasa kuruşluk artışlar var ya! Elektrik, mazot, yem ve gübre gibi temel tüketim kalemlerine gelen hain zamların bu kuruşluk destekler karşısında hiçbir anlamının olmadığını tüm ülke bilmekte. Ve hatta bunun yerli ve milli bir diriliş, uyanış, kuruluş, uçuş hamlesi olduğunu çiftçilerimizin hiç akıllarından çıkarmadığını da yazacaktık. Yine başka bahara kaldı.

Dış politikamızın üzerine oturduğu Siha’lı/İha’lı zaferleri de hatırlatamadım. Hani “Türkün Türk’ten başka dostu yoktur” deyip Doğu Türkistan’ı  Çine yem ettiğimiz dış politika var ya! S400’lerin akıbetini, Mısır ile kuramadığımız diplomatik ilişkilerin maliyetini de konuşamadık. Tüm Avrupa’yı arkasına alıp efelenen Yunanın cesaretini de.

Damat’a “hodri meydan” demenin bedelini ödemekle meşgul Dâhiliye Nâzırı’mızın düştüğü yalnızlığı ve uğradığı sükutu hayali de yazamadım. Hani şu uzun ayaklı, uzun gagalı ve fakat küçük kafalı kuşun gadrine uğrayan nâzırımız!

Bakın unutuyordum. Hani şu kamu bankalarından kredi kullandırılarak satın alınan televizyondaki program var ya! Yahu anlayın işte canlı yayında çocuğunun komşusundan olduğunu öğrenince sevinç gösterileri yaptığı kanalı diyorum. Propaganda dâhisi Goebbels’in çırağı bir de haber şeysi var ya hani! O işte. Tam bir yazılık kara mizah. İyi ki “dindar nesil” hayali kuruyoruz! Yoksa halimiz nice olurdu!

Fakat “EBA çöktü diye sevinen bakan”  iğnelemelerine katılamıyorum. Hoca, sadece fazla iyimser. Ya da öyle görünmesi gerekiyor. İnsan öğütmeye ayarlanmış piyasanın affı yok. Bence kabinenin tek “Made In Germany” kalitesinde olanı o. Dört yıl önce o ayarda pek çok siyasimiz vardı. Kaliteyi “Merkelcilik” diye yaftalayıp gözden düşürme geleneği o günlerden miras. Sayın Bakan buna dikkat etse iyi olacak.

Evet. Çin Malı kalitesindeki ekonomi ve siyasetle buraya kadar! Oyuncak bozuldu. Ekonomi ve dolayısıyla hayat entübe.! Gözler ufukta, liyâkat ehlini bekliyor.