Aykut Karahan

Tarih: 03.12.2020 08:23

Kant'ın Aydınlanma Tanımı Biz Türkler için Ne Anlama Gelir?

Facebook Twitter Linked-in

Ünlü Alman filozofu İmmanuel Kant, aydınlanma düşüncesinin tanımını yaparken, mealen şunları söyler ; 'Aydınlanma insanın kendi hatası ile düşmüş olduğu ergin olmama durumundan kurtulma halidir.' Yani Kant'a göre insan karanlığa kendi suçu ile düşmüştür ve yine o karanlıktan aydınlığa ise yine kendi iradesi ile çıkacaktır. İşte bu ise 'Ergin' olma halidir demektedir üç aşağı beş yukarı.
Şimdi bu sözler mealen Türk insanı daha doğrusu Türk seçmeni ve demokrasisi açısından ne anlama geliyor biraz da ona bakalım.
1. İçinde bulunduğumuz demokrasi yoksunluğu kendi suçumuz ile düşmüş olduğumuz bir hal değil midir?
2. Bu demokrasi ve özgürlük yokluğundan yine kendi rüştümüzü ispat ederek mi çıkacağız?
3. Peki bu iki maddeyi nasıl gerçekleştireceğiz yani bunun yolu nedir?

Şüphesiz içinde bulunduğumuz demokrasi ve özgürlük yoksunluğu bir dereceye kadar kendi suçumuzdur. Zira Yaratıcının vermiş olduğu aklı ve iradeyi kullanmamak nedeniyle. Ve yine bu durumundan aklımızı ve irademizi kullanarak çıkacağız. Peki bunu nasıl yapacağız diye soracak olursak da o zamanda aklımızı kullanarak demek gerekir. Sakın bir kısır döngü olarak anlaşılmasın. Ancak Yaratıcının insan olma vasfımızın alameti farikası olan aklı küçümsemeyelim. Evet işte cevap burada yatıyor 'Aklı' küçümsemeyerek dev bir adım atmış oluruz. Şöyle bir yakın geçmiş siyasi hayatımızı hatırlayalım demek istediğimiz daha net bir şekilde ortaya konulacaktır. Bir zamanlar iktidar seçmeni olan insanlar 'bu chp zihniyeti nasıl bir şeydir, şehir pislik içinde yine de gidip chpye oy veriyorlar derlerdi.' Ve haklılık payı da vardı. Peki bugün benzer eleştiri akparti seçmenine yapılmıyor mu? Elbette yapılıyor. Ortada onlarca yanlışlık var ama yine de Reis, dava, beka kelimeleri birer yıldız gibi başımızın etrafında dönüp duruyor.
İşte Kant'ın tam tarif ettiği durum bu. Yani kendi tercihlerimiz ile bu duruma düşmüşüz. Düşmüşüz ama bu kısır döngü maalesef her 20 yılda bir bizi esir alıyor. Tam bir hayal kuruyoruz tamam şimdi oldu diyoruz sonra bir yol ayrımında yine bildik eski stabilize yola sapıyoruz.

Kendimizi bu döngüden bir an önce çıkarmamız gerekiyor. Sorumlu ve bilinçli seçmen ve vatandaş olmak için artık kendi kaderimizi kendi elimize almamız gerekiyor. Sürekli bir kurtarıcı beklentisi bu ülkeye yazık edilmesine yol açıyor. Nasılsa biri gelecek ve bizi kurtaracak demek bizi bu kısır döngünün kör kuyularına atıp atıp çıkarıyor. Kurumsal bir akıl değil sürekli bir aklın birşeyler yapmasını bekliyoruz. Eğer bu tavır ve hal devam ederse bu kör kuyularda kalmaya devam edeceğiz maalesef. Her alanda sorumluluk hissetmemiz gerekir. Evde sorumlu ebeveyn, şehir yaşamında sorumlu şehirli, vatandaş olarak verdiği verginin nerelerde harcandığını soracak sorumlu vatandaş. Ve daha niceleri...


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —