Her yıl Aralık ayında yüksek gündem oluşturan asgari ücret konusu bu yıl yine gündem.
Son beş yıl için bakıldığında;
2016 yılında Asgari Ücret 1.300,99- TL tutarında ve 433,66 Dolara tekabül ediyordu.
2020 yılında Asgari ücret 2.324,00- TL tutarında ve 292,70 Dolara tekabül ediyor.
Özellikle 2018 yılından sonra dolar da ki hızla yükseliş karşısında TL öz varlığını koruyamamıştır.
Ekonomik istikrarsızlık ile birlikte ülkemizin yönetim sistemi değişikliğinin yaşattığı çalışma şeklide ekonomide ciddi yaralar açmıştır.
İşsizlik oranı (mevsimsellikten arındırılmış) %13,20 olmuş, Ancak,
2019 Yılının Aralık ayında ortaya çıkmış ve tüm dünyayı etkisi altına almış corona virüs salgını sonrası milyonlarca çalışan işsiz kalma tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştı.
Hükümet bu durumun önüne geçmek için 17 Nisan 2020 tarihinde aldığı kararla 3 ay süre ile işten çıkarma yasağı kararı aldı ve bu karar 3 ay bitimlerinde de uzadı. İşveren 30/06/2021 tarihine kadar işçiyi işten çıkaramayacak. Bu süre zarfı içerisinde bir çok işçi 1.700-TL Kısa Çalışma Ödeneğine mahkum edilmekle, birçok işçi ücretsiz izne gönderildi ve 17/11/2020 tarihinde yayımlanmış 7256 sayılı yasa ile de günlük: 39,24 TL ücretsiz izin bedeli almaya mahkum edildi. Ayrıca, Bu kararlar sadece kayıtlı işçiler için geçerli ve ülkemizde kayıtsız işçiler ve kayıtsız işçilerinin durumu atlanmış kayıtsız işçiler kaderlerine mahkum edilmiştir.
17/04/2020 tarihinde sonra işe girmiş olan işçiler ve 17/04/2020 tarihinden sonra ücretsiz izne gönderilmiş olanlar KÇÖ veya işsizlik maaşı şartlarına haiz değil ise, ücretsiz izinli olmasından kaynaklı Nakdi ücret Desteği alamıyor. Bu durumdaki vatandaşlarımız ve kayıt dışı çalışan vatandaşlarımız için ne yapılıyor? Bu kadar insan ne yiyip içmektedir? Hükümet kanadında hala neden bir çalışma yapılmamaktadır?
Bu hususlarda, akla yatkın öneriler olarak Gelecek Partisi’nin Önerileri olduğunu biliyorum. “Asgari ücretlinin cebine 3.300- TL girsin, asgari ücretliden kesilen sigorta primleri ve vergiler devlet tarafından karşılansın, 17/04/2020 den sonra ücretsiz izinli olan işe girenlere de nakdi ücret desteği verilsin” şeklinde.
Asgari ücretli de durum böyle iken, zaten öncesinde var olan ekonomik krizin pandemi sürecinde yükselmesi ile işverenler de çalışanları ile olan bağlarını sürdürme de bir takım formüller bulmaya zorlanmışlardır.
Özellikle Kobiler in yaşamı öncesinde kredi ile sürmekte iken, pandemi sürecinde de hükümet kanadından Kobilere yönelik hibe kapsamında bir destek gelmemiştir. Kepenkleri kapalı kobi hane geçimini sağlayabilmek için yine kredi ile sağlamak mecburiyetindedir. Ancak, burada da Kamu Maliye sinin vatandaş banka hesaplarına koyduğu E-Haciz uygulaması ile karşılaşmakta ve kredi müracatları da e-hacizden kaynaklı onaylanmamaktadır. Kobiler devam eden sağlık tedbirleri kapsamında Kepenkleri kapalı olmasına rağmen tüm vergi yükümlülüklerini sürdürmek mecburiyetindedirler. Kira, elektirik, su, vergi, sgk, bağkur .. ödemeleri devam etmektedir. Hükümet 7256 sayılı yasa ile kamu alacaklarını yapılandırma yoluyla tahsil etme yoluna gitmiştir. Ancak, öncesinden kredi ve kamu borcu olan vergi mükelleflerinin 18 ay gibi kısa süreli taksitlerini ödeme gücü yoktur. Kaldı ki pandemi sürecinde Kepenklerin kapalı olduğu atlanmaktadır. Kepenkler kapalı iken işverenin gelir sağlaması mümkün değildir.
Bu hususta baktığım da da Gelecek Partisinin önerisini görüyorum. Neymiş Gelecek Partisinin önerileri; “ E haciz uygulaması pandemi sürecinde kaldırılsın, en az 1 yıl haciz işlemleri uygulanmasın, Geliri olmayanın vergi yükümlülükleri ertelensin, genel gider ödemelerinin yarısı karşılansın, yapılandırma taksiti 1 yıl ödemesiz 60 ay taksitli olsun ve hibe kredi verilsin, işverenin bağ-kur primi karşılansın, SGK prim oranından %4,5 oranında indirim yapılsın, pandemi sürecinde kçö alan ve ücretsiz izinli olanların emekliliğe gün kayıpları olmasın pandemi sürecindeki günler devlet güvencesine alınsın, pandemi sürecinde kira stopajı kaldırılsın, esnafa kredi desteği verilsin “ şeklinde.
Kepenkleri kapalı esnaflar, Kobi ler de hal böyle iken,
Firmalar ekonomik kriz de ayakta kalabilmek için, özellikle asgari ücretin üzerinde ödeme yaptığı çalışanı ile arasındaki işçi işveren sözleşmesini feshe gidecektir. Çalışan işsiz kalmamak için işveren de işgücü faydasından mahrum kalmamak için sözleşme feshini kabul etmek durumunda kalacaktır. Akabinde, işçi işveren sözleşmesi fesh olmuş çalışan ikametgahının bulunduğu vergi dairesine veya çalışacağı işletmenin göstereceği sadece bir odada bir bilgisayar, bir masa, bir sandalyeyi kiralama ile edindiği adreste Gelir Vergisi açısından mükellefiyet kaydı açtıracak ve akabinde İşçi İşveren Sözleşmesi çalışma yönergeleri, şartları belirlenmiş İŞ/Danışmanlık.. Sözleşmesi gibi yeni sözleşmeler ile patronla patron çalışma hayatının başlatılması haline gelecektir. Artık her iki tarafta vergi mükellefidir. İşi yapan taraf fatura karşılığı aylık ücretini tahsile gidecektir. İşi veren taraf ise, işçi kıdem, ihbar, ücretsiz izin, yıllık izin, ücretli izin, fazla mesai…. Ve hukuki işçi işveren anlaşmazlıkları gibi durumlarla karşılaşmayacaktır. (Karşı taraf ise; bu haklardan mecburen mahrum kalacaktır. ) Bu şekilde işverenin Sgk primi ödeyeceği bir çalışan yoktur artık.
Sağlık sektöründe benzerlerine rastlandığı gibi, Özel Hastanalerde çalışan doktorlar ortak ve yöneticisi olduğu şirket namına hastane ile hizmet sözleşmesi yaparak çalışmaktadır.
Eğer ki, asgari ücret üzerinden kesilen sigorta primleri ve vergiler devlet tarafından karşılanmaz ise, asgari ücretli çalışan dahi vergi mükellefi olmaya zorlanmış olacaktır.
Bu şekildeki çalışma düzenine doğru giderken, sgk’lı sayısı, sgk emeklisi, sgk primleri tahakkukunda azalma, işçi işveren anlaşmazlıklarından kaynaklanan hukuk davalarında azalma olacak, Vergi mükellef sayısında, bağkur tahakkukunda, bağkur emeklisinde ve vergi tahakkukunda ise artış olacaktır.