Bir kaç hafta önce yayınladığım yazımda Yunanlıların bize karşı hava üstünlüğü kurma amacıyla yürüttüğü askeri faaliyetleri anlatmıştım. Bugün bu yazımda uzun yıllardır sahip olduğumuz havadaki üstünlüğümüzü kaybetmemek ve sürdürmek amacıyla yürüttüğümüz proje olan TF-xv(Turkish Fighter-x)’ten bahsedeceğim.
Türkiye’de kurulan ilk uçak fabrikası 1925 yılında Atatürk’ün Türk Hava kuvvetlerini güçlendirme ve millileştirme amacıyla açtığı TOMTAŞ (Tayyare Motor Türk Anonim Şirketi)’dir. Tabi ki mühendislerin teknoloji eksikliği sebebiyle Alman Jankers uçak şirketiyle ortaklık kurulmuştu. Daha sonra Almanların 1. Dünya savaşından kalan borçları sebebiyle ciddi bir krizde olması yüzünden şirket ortaklıktan çekilmek zorunda kaldı. Daha sonra benzer ortaklık Amerikan , Alman ve Polon şirketleriyle kuruldu. Sonraları 1940 yılında da İngiliz Philipsand Powis Aircraft şirketi ile marka lisans anlaşması yapıldı. Neticede yapılan anlaşmalarla ülkeye giren teknoloji ve tecrübeyle Kayseri’de 212 adet uçak üretildi ancak bu güzel haberlere rağmen Türkiye’nin 2. Dünya savaşından sonra başlayan Soğuk Savaş’ta ABD safına yaklaşması sebebiyle uçakları ABD’den almaya başladı. Sonunda uçak satamayan fabrikalar iflas etti ve kapatılmak zorunda kalındı.
Yerli üretimin ABD ‘nin Marshall yardımları yüzünde bitmesi ve ABD’ ye olan yüzde yüz bağımlılık çok geçmeden Kıbrıs Barış Harekatı’nda başımıza bela olmuştu. 1964’ te Johnson Mektubu’ndan sonra ABD tarafından büyük bir askeri ve başka çeşitli ambargolara tutulan Türkiye hem ekonomik krize girmişti hem de yerli ve milli askeri araçların önemini daha iyi kavramıştı. Yaşanan krizlerden sonra bu günlerde ordumuzun meyvelerini aldığı Aselsan , Havelsan, Tusaş gibi savunma şirketlerinin temeli atılmıştı.
1980’li yıllarda oluşturulan temel altyapıyla hava kuvvetlerindeki eskiyen savaş uçakları ABD’den yenilerini alarak yenilenme yoluna girdi ancak kurulan altyapı sayesinde ABD ile yapılan anlaşma ile avcı uçağı ihtiyacını tamamlamak için alınan F-16’lar Türkiye’de üretilecekti. Önce 8 adeti ABD ‘ de üretildi vede daha sonra üretilecek olan 200 küsur f-16 lisans altında Türkiye ‘de montajı yapıldı. Hatta aradan geçen yirmi yılda öyle bir noktaya gelindi ki Türkiye ABD olmadan kendi başına F-16 üretebilirdi ve hatta Türkiye bugün ABD’den sonra en büyük ikinci F-16 parça tedarikçisi. Uçakların lojistik ve bakım maliyetleri göz önüne alındığında bu durum Türkiye için büyük bir avantajdır. Ayrıca bu durumun diğer bir avantajı Türkiye’nin ise 20-30 yıl savaş uçağı montajı yapan tecrübeli bir mühendis birikimi olması.
Türkiye bugün stealth karakterine sahip 5. nesil bir savaş uçağı geliştirmeye çalışıyor. Uzun yıllar F-16’larda sahip olunan tecrübeyle bu uçağı tasarlamak , üretmek ancak mümkün olabilir. Bir işe eğer sıfırdan başlıyorsanız elinizde önce güçlü bir know-how bilgisi olmalıdır. Yoksa işin sonunda hatalar , kazalar meydana gelir .Bu yüzden Türkiye’nin bir F-16 tedarikçisi olması Milli uçak üretimi adına atılan ilk adımdır.
Milli Muharip Uçak TF-X ilk defa 15 Aralık 2010 tarihinde duyurulmuştur. Kavramsal tasarım çalışmaları 2011 yılında Tusaş tarafından başlatılmış ve 2013 yılında bitmiştir. Bu sayede 2013 yılında uçağın yaklaşık şeklini görmüştük.TF-x savaş uçağının üretim çalışmalarında asıl amaç eskiyen F-16’ların yerini almasıydı.Eskiyen F-4 Phantom 2’lerin yerini de eğer iptal edilmeseydi F-35’ler alacaktı(O da bir başka yazının konusu…).Oluşturulan projede tabi ki teknolojik altyapı da gerekiyordu . Bu sebeple 2013 te Jas-39 Gripen gibi başarılı bir savaş uçağının üreticisi İsveç menşeili SAAB şirketiyle , 2015’te uçağa motor için İngiliz BAE Systems ile anlaşıldı.
İlk olarak diğer önemli savunma araçlarında olduğu gibi TF-X Güney Kore’nin geliştirdiği KAI KF-X savaş uçağını temel alarak geliştirilmektedir ancak TF-X ‘ in motoru altyapı ,sistemleri , elektronik aksamı , silah sistemleri ve de uçağın ebatları KF-X’ten farklı.Şu an IDEF fuarında sergilendiğinde açıklanan en yakın verilerle uçağın maksimum irtifası 55 bin feet(Yaklaşık 17 bin metre) maksimum hızı 2200 km/s uzunluğu 21 metre kanat açıklığı 14 metredir.Uçağın ön kısmında tam bir stealth karakterine sahip uçağın ihtiyacı olan Aselsan tarafından geliştirilen AESA radarı bulunuyor.
Son aylarda uçağın testleri de yapılmaya devam ediyor .Bu şekilde eğer hızla devam edilirse 2025 yılı gibi uçak ilk uçuşunu yapabilir ancak belki kötümser olacak ama envantere girmesi 2027-2028 i bulabilir.Yani öyle yakın zamanda söylendiği gibi çıkabilecek bir uçak değil TF-X . Bunun iki sebebi var; Birincisi ilk defa bir 5. nesil savaş uçağı geliştirmeye çalışmamız ikincisi ise elektronik aksamın uçakta çok yoğun olmasından hata payını arttırması.Örnek vermek gerekirse eğer karmakarışık bir yapısı olan Leclerc Tankı bir dönem Fransızları çok uğraştırmıştır ve tankın seri üretime geçişi zaman almıştır. Bir başka örnek F-35 savaş uçakları Türkiye’de dahil olmak üzere toplam 9 farklı ülke tarafından geliştirilmiştir. İlginç olan durum ise F-35’lerin asıl teslimat tarihinin 2008 olması. Yani 9 ülkenin uğraştığı bir uçakta bile 20 yıllık bir aksama yaşanıyorsa TF-X’in sorunsuz bir şekilde seri üretime geçmesi belki bir 10 yılı daha bulacaktır…