Siyasette vefa duygusu varsa güzeldir. Artık şu parti, bu parti değil; siyasetçinin halkın içinde olanı muteberdir. Selçuk Özdağ iyi bir dost, vefalı bir kardeş, hizmet ehli bir siyasetçidir.
O'nu ilk defa 1977 yılında Manisa Spor Akademisi'nde okurken tanımıştım. O zamanlarda sayıları az olan Spor Akademili Ülkücüler Manisa'da okuma mücadelesi veriyorlardı. Mustafa Erkaya, Kahraman Taşkan, İbrahim Temiz, Turgut Kaplan, Halit Sıkı, Orhan Özcan, Yavuz Selim Sümer, Ramazan Çakı, Aydın Çelebi, Kenan Şengel, Mustafa Yeniçeri, Murat Sancak, Ersoy Aslan, Selçuk Özdağ… İsmini hatırladığım Manisa Spor Akademisi Ülkücüleri…
O, zor geçen Manisa yıllarında ihtilal heveslilerinin yaptığı planlar ve uygulamalarla bir çok kardeşimiz, arkadaşımız, ülküdaşımız şehit olmuştu. 12 Eylül 1980 darbesi ile birlikte bir çok arkadaşımız tutuklanmış ve uzun yıllar cezaevlerinde kaldıktan sonra suçsuz bulunarak serbest bırakılmıştı. Bunların arasında Selçuk Özdağ da vardı. Cezaevi yıllarından sonra O'nunla ilk defa Ankara Keçiören Belediyesi'nde çalışırken görüşmüştük. Cezaevi yılları onlar için Medrese-i Yusufiye olmuş ve orada kendilerini çok iyi yetiştirmişler, her biri birer Alperen olmuşlardı. O kadar işkence, acı ve zulüm görmelerine rağmen devletine, milletine küsmeyen; hizmet söz konusu olunca “Nerede kalmıştık” şuurunda olan bu gençliği tarih elbet alkışlayacaktır.
Selçuk Özdağ, cezaevi çıkışı öğrenimini tamamlamış ve Muğla Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Bölümünde Öğretim Üyesi olmuştu. Bu görevde iken ve daha sonra atandığı Basın Yayın Enformasyon İzmir İl Müdürü olduğu zamanlarında bir çok görüşmemiz olmuştu. Karşılıklı olarak istişarelerde bulunur ve önemli karar verme anlarımda hep O'nun desteğini alırdım.
O, idealist bir dava adamı, ilkelerinden ve ülkülerinden taviz vermeyen iyi bir vatansever ve vefalı bir dost olarak benim hayatımda iz bırakan iki kişiden biri.. Bir çok siyasetçi “Ülkücü Şehit Aileleri”nin edebiyatını yaparken Selçuk Özdağ çok sık olarak Şehit Anası olan (Annemi) ziyaret etmiş ve telefon ile hal ve hatırını sormuştur. Anneme “Annem” diye acılarına ortak olmuş, evine defalarca gelip elini öpmüştür.
Ayrıca ilk Manisa Milletvekili olmasından bugüne geçen zaman diliminde Manisa ve ilçelerinde ayak basmadığı yer bırakmamış, her görüşten insanımızın gönlüne girmiştir. Bir çok milletvekili gibi seçimden seçime 'seçim bölgesine' uğramak yerine haftalık programlar yaparak Manisa'yı bir uçtan bir uca adeta fethetmiştir. Aylık ve yıllık yayımladığı faaliyet raporları ciltler dolusu kitap olacak niteliktedir. Manisa'da açtığı irtibat bürosu ile halkımızın problemlerini yerinde çözmek için elinden gelenin fazlasını yapmıştır.
Katıldığı programlarda gönüllere hitap eden Özdağ; aranan, özlenen, beklenen bir milletvekili oldu. Sadece Manisa'ya değil, her ilimize Selçuk Özdağ gibi dava adamlarına ihtiyaç vardır.
O devrin Başbakanı Sayın Ahmet Davutoğlu’na yapılan haksızlık karşısında suskun kalmayan Selçuk Özdağ; makam ve mevkileri bir kenara iterek doğru olanın yanında yer almıştır.
Üç dönem süren Manisa Milletvekilliği zamanında gönülleri fethetmiş ve önemli hizmetlerde bulunmuştur.
Gelecek Partisi’nde siyasi hayatına devam etme kararı nedeniyle bazı kesimlerce büyük tepki almış, haksız saldırılara maruz kalmıştır. Geçtiğimiz haftalarda bir görüşmemizde kendisine “Başkanım bu kadar çok çalışıyorsun, kendine dikkat et bu tepkiler sana zarar vermesin” dediğimde “Takdir” demişti.
Şimdi bu saldırıyı yapanlar utanmadan demokrasi havariliği yapıyorlar. Oysa fikirlerinden dolayı kaba kuvvetle susturmaya çalışmak çağın gerisinde değil mi?
Konuşmak varken, tartışmak varken silahla, sopayla sonuca ulaşmaya çalışmak antidemokratik değil mi?
Bu olayı yapanlar ve azmettirenler hak ettikleri cezayı almalıdırlar.
Selçuk Özdağ Türkiye için bir değerdir. O; iyi bir hatip, iyi bir akademisyen, iyi bir arkadaş ve özlenen bir siyasetçidir.
Selçuk Özdağ yalnız değildir.
Arkasında, yanında önemli bir seven kitlesi vardır.
Türkiye’nin O’na ihtiyacı vardır.
Selçuk Başkanım; dualarımızla, desteğimizle, inancımızla her zaman senin yanındayız.
Parti önemli değil.
Önemli olan hizmettir, önemli olan insanımızı ayrım yapmadan sevebilmektir.
En kalbi duygularla seni seviyoruz.
Allah’ım yâr ve yardımcınız olsun.
***
Aşı ile birlikte; tünelin ucunun göründüğünü düşünenlerdenim. Bir yıldır bizi mahkûm eden virüsten kurtulma ümidimizi kaybetmeyelim. Virüsün yok olması ile birlikte özlediklerimize birer birer kavuşacağız inşallah!
Geçen bu mahkûmiyet süresinden önemli bir ders çıkardığımızı sanıyor ve bu günleri unutmamamızı diliyorum.
En azından sağlığın önemini daha iyi anlamış olduk. Şimdi birinci önceliğimiz sağlık... Yarın da buna dikkat edelim.
Yine temizliğe dikkat edeceğimizi anladık sanıyorum. Sağlığımız için temizlik... Sağlığımız için temiz bir çevre, temiz bir toplum, temiz bir dünya!
Ve de temiz bir kültür sanat anlayışı. Bunun için “Salihli Kültür Sanat ve Edebiyat Derneği” olarak biz varız.
Başarmak için yola çıkanlarla birlikte...