Namık Açıkgöz


Gara, İçimizde Yaradır

Gara, İçimizde Yaradır


Türk Ordusu 10 Şubat gece yarısı Türkiye sınırına 35 km uzaklıktaki PKK kampına Pençe Kartal-2 Operasyonu gerçekleştirdi. Son derece isabetli bir istihbaratla, ekserisi  2015’te olmak üzere kaçırılan 13 vatandaşımızın rehin tutulduğu yer tespit edilmiş ve kartalın pençesi ile bu vatan evlatları kurtarılmak istenmiştir. Ancak anlaşılan o ki, su uyumuş ama düşman uyumamış; operasyon haberi PKK katillerine uçurulmuş ve karşı tedbirler alınmış. Yoksa ordumuzun gelişmiş teknoloji ile vahşi sürüyü darmadağın etmesi hiç mesele olmazdı. Bir PKK ini yok edilmiş ama 3’u asker 13’ü savunmasız 16 kişi şehit olmuştur. Bu acı bütün vatan sathını kaplamıştır.

Görünüşte 16 eve düşen ama aslında her eve düşen ateşin yakıcılığıyla, TBMM’de görüşme açılmıştır. Maalesef görüşmeyi takip edemedim ama bir arkadaşım Aksaray Milletvekili Cengiz Aydoğdu’nun konuşmasının muhteva özelliğinden söz edince, konuşmayı dinledim.

Baştan söyleyeyim… Cengiz Aydoğdu’nun konuşması, muhteva itibariyle, Türk siyasetinin birkaç gömlek üstünde. İnşallah bu metin, doğrudan muhatabı olan siyasetçilerde (Buna Ak Parti de dâhil) ve kamuoyunda ma’kes bulur.

DİLİ KRİSTALİZE EDEREK KONUŞMAK

Aydoğdu’nun metninin neredeyse tamamı, güncel adlandırmayla ifade edelim, “motto/aforizma” gibiydi. Çözüm için gayret sarf etmek yerine kurnazca taktiklerle husumet üretmeyi ifade eden şu cümle, Türk siyasetinin altı çizilecek bir cümlesidir: “Çok özel kasıtlarla karşılıklı kurnazlık müşterek aptallıktır” Mer’î siyasetin açmazını özetleyen bu ifade, meclise seviye kazandırmıştır.

VATANLAŞAN KALP, KALPLEŞEN VATAN

Millet olmayı bütün politik-stratejik kaygılardan uzak ve son derece insanî bir duyarlılıkla dile getiren şu cümlenin künhüne vâkıf olunduğunda, bu ülkede bölücülük/ayrılıkçılık taban bulamaz. Aydoğdu “millet olma”yı şu şekilde tarif ediyor:  “Herhangi bir millet ferdinin sadece bir tek ferdinin kalbini ısıtan ateşin bütün kalplere değmesidir” Bu görüşüne bağlı olarak“Anadolu sosyolojisi”nde inşa edilecek olan ortak aklı duygusal ve sezgisel zeminde aramak gerektiğine dikkati çeken Aydoğdu, şöyle diyor: “Toplumsal ruh ve gönül planını ihmal eden hiçbir tavır ortak aklı inşa edemez. Hâlbuki ihtiyacımız olan şey kalbî bir akıl, gönülden bir zekâdır.”

NİTELİKLİ DÜŞÜNELİM, ÇÖZÜM ÜRETELİM

Aydoğdu, duyguya ve ruh birliğine dayalı bir “ortak akıl” tavsiye ederken, net bir çözümcü tavır takınır ve bu çözümcü tavrını “ ‘fikren’ çözülemeyen ‘fiilen’ hiç çözülemez” mottosuyla ifade ederken asıl meselenin düşüncede olduğunu vurgular. Ne diyordu Yetik Ozan (Turgut Günay):

Yüce surları ören taş değil, düşüncedir.

Kişiye uzluk veren, yaş değil, düşüncedir.

Suç onun eseridir, yasa onun eseri;

Darağacına giren baş değil, düşüncedir.

Yara olan dertlerin çözümü nitelikli düşünmekten geçer. Düşüncede çözülmeyen hiçbir şeyi fiiliyatta çözemezsiniz. Bu yüzden çözüm için önce nitelikli bir düşünce tesisi şarttır.

Türkiye’nin veya dünyanın başka yerlerinde yaşanan terör acılarıyla ilgili ifadeleriyle de evrensel hakikatleri dile getiren Cengiz Aydoğdu, son derece realist ama bir o kadar da şiirsel ifadelerle, güncel batağının tehlikelerini çok nefis bir şekilde şöyle ifade ediyor:

“Moda söylemler geçer, hakikat kalır.

Konjonktür dalgaları geçer, realiteler kalır.

İfratlar tefritler uçar, tarihin mirası gerçekler kalır.

Meseleler ancak bir sahihlik bilinciyle çözülebilir.”

TERÖR VE DESTEKÇİLERİN GAYYA KUYUSU

Konuşmasında, terör ve destekçileriyle ilgili olarak son derece isabetli ve bir o kadar da sağlam cümlelerle tespitlerde bulunan Aydoğdu, terör destekçiliğini düşünme özgürlüğü olarak ifade eden popüler “aydınımsıları” (İfade C. Aydoğdu’nundur.) da ciddi bir eleştiri yağmuruna tutar. İşte her biri kendi içinde bir bütünlük ve sağlamlık arz eden o cümleler:

Terör taammüden, yani tasarlayarak öldürür. Lakin düşünerek konuşarak da insan öldürülebilir, belki biyolojik olarak değil ama zihnen öldürür. Ve zihnen ölü olanların sebep oldukları felaketin sonuçları da en az terör kadar can yakıcıdır. Zihni ve fikri öldürme cinayeti ve caniliği; bir ideoloji veya sapık bir ideal için, cinayet işlemek; cinayeti kendi amacının yapı taşı olarak kullanmak demektir. Dehşet verici olan budur. Bu hastalıklı zihniyet nazarında her ceset, kendi inşaatının yapı taşıdır. İşte PKK budur, terör budur.

Hadi gel de şu cümle ve tespit karşısında şapka çıkarma  ”Bir ideoloji veya sapık bir ideal için cinayet işleme; cinayeti kendi amacına yapı taşı olarak kullanmak demektir. Dehşet verici olan da budur”

Ya “zihnen ölü olanların sebep oldukları felaketin sonuçları da en az terör kadar can yakıcıdır.” cümlesine ne dersiniz?

GAFLETİN İHANETİ, İHANETİN GAFLETİ

Terör destekçiliğine güya “entelektüel çözümler” arayan “aydınımsılar”, kendi çukurlarına çekecek gafiller peşinde de koşuyorlar. Cengiz Aydoğdu, gaflet çukuruyla ilgili tespitleriyle de muhteşemdir:

Terörün en büyük dostu; öncelikle ihanet bile değil, gaflettir (… ) Şartları çetin hale getiren şey, gafletin yayılmasıdır. Terörü destekleyenler insan haklarından söz edemez. Terörü destekleyip kullananlar, onu yapanlardan daha az suçlu değildir.”   Bu cümleleri madde madde yaz; bir manifestik metin olur.

Konuşmayla ilgili daha uzun yazılabilir ama siz okumak yerine en iyisi youtube’dan bulup dinleyin ve siyasete nitelik getiren cümlelerin şahidi olun.

Sayın vekilimize teşekkür ediyoruz… Muhteva ve üslup açısından mükemmel bir metindi.