'Devlet karşısında yurttaşların değeri yoktur.'der Giorgio Agamben .
Ancak Gara operasyonu ile duyabildiğimiz 16 evladımızın şahadeti şüphesiz hepimizi çok üzdü. Şehit ailelerinin ve Türk milletinin ocağına ateş düştü. Rehinelik durumunun beş- altı yıldır devam etmiş olduğunu bir kaç gün önce öğrenmiş olmamız acıyı katmerledi.
Olay duyulur duyulmaz herkes iç dünyasında mağara günlükleri oluşturmuştur. Gün yüzü görmemek, taşlar içinde yatmak, aileye- vatana özlem duymak hafife alınacak şeyler değil. Hepsinden beteri de rehinelerin asker ve polis oldukları halde çaresiz kalmaları, kederlerin en büyüğünü yaşamalarına sebep olmuştur.
Bir tarafta saray saltanatı; diğer yanda kurtarılmayı bekleyenler...
Tek merkezden yayın yapan TV kanalları 13 evladımızın beş-altı yıldır rehineliğini bir kez dahi gündeme getirmedi. Milletle gerçekler arasına perde çekildi. İnsanlarımız gasp ve darpların, açlık ve sefaletin, korkunun pençesinde kıvranırken sorunsuz bir ülke profili çizilerek realiteden uzaklaşıldı. Olmayan doğal gaza, üretilmeyen Güneş enerjili veya elektrikli arabalara, herhangi bir çocuğa dâhi diye medyada verdikleri yer kadar rehinelerimize de yer verseymişler ya. Rehinelerimizden devlet yetkililerinin haberi var- yok bilinmez ama Anadolu insanının haberinin olmadığı belli.
Etkili yetkili konumdakilerin hem yıllar sonra hem de iyice ölçüp biçmeden harekete geçmiş olmaları milleti rahatsız etti. Eğer ki rehin alınan yöneticilerin kendi çocukları olsaydı müdahale biçimleri böyle mi olurdu? Hele ki operasyonun zayiatsız gerçekleşeceğinden emin olmadan herhangi bir girişimde bulunabilirler miydi?
Ülkenin kurtuluşu ancak kendisi için istediğini yurttaşları için de isteyen yöneticilerle mümkün olacaktır. Empati kurarak, kendi çocuklarımızın rehin alındığını düşünerek hareket etmemiz doğru adım atmanızı kolaylaştıracaktı. Buna göre çocukları esir alındığı halde hangi yetkili makamda olan kimse 5 sene bekleyebilirdi? sormak lazım.
Millet PKK'ye HDP'ye kızdığı kadar ülkeyi yönetenlere de öfke duymaktadır. Ölümle sonuçlanmış bir operasyona başarılı demek akıllı insan işi değildir. Yıllar sonra girişilen ve başarısızlıkla sonuçlanan operasyona dair Meclis kürsüsünden söylenen cümleler bir şey ifade etmez. Yapmaları gereken, bu ülkede hiç bir insanın kaçırılmasına müsaade etmemek olmalıdır. Bu çağda insan kaçırmak ya da dövmek can güvenliğinin olmadığını gösteriyor. T.C. Devleti'nin sınırları içinde seyahat eden asker ve polislerin arabadan indirilerek rehin alınmasını anlamak mümkün değil. Vatandaşının can emniyetini sağlamak devletin görevidir.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun Karayılanı yakalayıp bin parçaya böleceğini söylemesi ayrı bir komedi. Yakala, hep beraber yüz bin parçaya bölelim, bu ayrı bir mesele; ancak elinizde bulunan Öçalan'ı bin parçaya bölmek bir yana neden besliyorsunuz? Yani ki Karayılan'ı parçalama vaadinizi gerçekleştiresiniz diye oy mu istiyorsunuz. Halk uyanana kadar hamaset yapmaya, hava satmaya devam etseniz de, yerel seçimlerde halk, Ankara ve İstanbul'da realiteye bakarak hava satın almayı tercih etmedi.
Başarısız Gara operasyonunu iç siyaset malzemesi yapmaya çalışmak ayrı bir işgüzarlık. Ahlakiliğin ve güvenliğin yerlerde süründüğü ülkede, rehinelerimizi en kısa zamanda sağ salim kurtarmak için siyaset yapmayan, seçime giden yolun başarı taşlarını döşemek için malzeme olarak gören zihniyet çok tehlikelidir. 'Açım' diye bağıran kadının valilikte çekilen videosunda 'Aç maç değilim, her şeyim var. Benim ömrümden alınıp Cumhurbaşkanımıza ömür versin Allah'ım!'diyorsa korku odalarının varlığından şüphe duymayız.
Gara operasyonu başarılı olsa -ki temennimiz budur- başarıyı iktidar kendi hanesine yazacaktı; keşke de böyle olsaydı da evlatlara kıyılıp sönmeyen ateş anne, eş ve çocukların yüreğine düşmeseydi. Başarısız olunca faturayı Cumhur İttifakı dışında kalan siyasi partilere kesmeye çalışmış olmak gülünç. Cumhur İttifakı bu operasyondan, başarısız olursa HDP'yi kapatma gerekçesini sağlamlaştırmak, başarılı olursa da kaybettiği seçmen kitlesine yeniden kavuşmak gibi çift yönlü bir fayda ummuşa benziyor.
Ateş hepimizin yüreğine düştü, ancak Gara şehitlerinin aileleri bu ateşle bir ömür kavrulacak; ya siz...