Namık Açıkgöz


Makedonya’da “Yücelciler Hareketi”

Makedonya’da “Yücelciler Hareketi”


Dış Türkler meselesi söz konusu olduğunda gözlerimiz daha çok Orta Asya’ya çevrilir. Oysa, Balkanlar, baştan başa yakın akrabalarımızın olduğu bir coğrafya. Anadolu’nun her tarafında 93 Harbi (1877-78) başta olmak üzere, Balkanların her yerinden insanlar göç etmiştir. 1923-1927 Lozan Mübadelesi, 1952 büyük göçü, daha sonra gerçekleşen göçler… En son 1989’dan Bulgaristan’dan göçler… Anadolu’nun her yerinde Balkan doğumlu insanımız vardır. Çoğu Türk, bazıları Arnavut, Boşnak, Makedon…  Yüzbinlerce insan. Akif, Balkan mağlubiyetinden sonra “Kimlere bıraktık o mukaddes emanetleri?” diye acı acı soruyordu. Çünkü kendisi de baba tarafından bugünkü İpek kasabasının bir köyündendi.

İstanbul’dan önce Türkleşip İslamlaşmış Balkan coğrafyasından çekildikten sonra, orada kalanlar asimilasyona tâbi tutuldu. En yakın örnek, 1980’lerin sonunda Bulgarların yaptığı zulmü hiç unutmadık.

Cumhuriyet döneminde Lozan Mübadelesinden sonra maalesef Türkiye başını çevirip Balkanlara hiç bakmamıştır. Yaşanan mağduriyetler karşısında koskocaman Türkiye sesini hiç çıkarmamıştır. Türkiye ilgilenmeyince Balkan Türkleri ve Müslümanları kendi başlarının çaresine bakmışlardır.

Tito, Yugoslavya’yı komünist sistemle yönetmeye başlayınca, ikinci dünya savaşının son yılında, Makedonya Türkleri, kendi kimliklerini korumak için bazı faaliyetlere başlamışlardır. Başlarında Şuayb Aziz olmak üzere, okumuş-yazmış Türkler, bir araya gelerek okul kurmuşlar ve Türkiye’nin kullandığı Latin alfabesini okullarda okutmak üzere dağıtmaya başlamışlardır. Bu arada gazete yayını ve sözlük çalışmaları ve tiyatro eseri sahnelemeleri de yapmışlardır.   Hepsinden önemlisi Üsküp radyosunda ilk defa Türkçe yayın başlatmışlardır. Teşkilatlarına “ulu, yüce, büyük” anlamında Yücel adını vermişlerdir.

İşte bu idealist ekip, Tito zulmünün mağdurlarındandı; 5 günlük göstermelik yargılama ile idama mahkum edilmişler ve 27 Şubat 1948 günü,  Şuayb Aziz İshak, Ali Abdurrahman Ali, Nazmi Ömer Yakup ve Ali Adem Ali kurşunlanarak idam edilmişler, diğer Yücelciler hapse mahkum edilmişlerdir.

“Yücel” adıyla teşkilatlanan Türkler, Balkanlardaki ilk organize direniş hareketidir ve 1990’larda gerçekleşecek olan Aliya İzzetbegoviç harekatının da ruhunu oluşturmuştur. Aliya, Yücelciler için “Onlar birer tohumdu ve toprağa ekilmişlerdi.”

***

“Yücelciler” veya “Yücel hareketi” hakkında ilk bilgileri 1970’lerin sonunda, üniversite öğrencisiyken edinmiştim ama sistematik ve doğrulanabilir bilgiler değildi ve ne acı ki o yılların Türkiye’sinde Yücelciler ile ilgili bilgi kırıntılarından ibaret çok az yayın vardı.

1980 yazında, Prof. Dr. Yusuf Hüseyinbegas ile tanıştım. Kendisi Tito’nun “devrim arkadaşı” imiş. Yani Yugoslavya komünist ihtilalini beraber yapmışlar fakat Tito ile anlaşmazlığa düşmüşler ve Tito Yusuf beyi, üniversite tahsili gördüğü İsviçre’ye sürerek güya iyilik yapmak istemiş. Ama o, “Ezan sesi duyacağım bir ülkeye, Türkiye’ye gönderin beni.” demiş ve Türkiye’ye gelmiş. Ankara’da bir halı tüccarının çocuklarına İngilizce dersi veriyordu. Tabii siyasî mülteci olarak. Yusuf beyle dost olduk. Bir ara Yücelcilerin adı geçti. Çok heyecanlandı. “Yücelciler çok kahramandı. Türkçe için çok büyük mücadele ettiler. Ben Arnavut’um ama onların Türkçe mücadelesi herkesi hayran bırakmıştı.” dedi.

Maalesef Yücel Hareketi, Balkanlarda Yugoslavya’nın baskısıyla unutturuldu ama Türkiye’de de unutturuldu. 1991 yılında Mehmet Ardıcı’nın hatıratı neşredilince ilk derli toplu bilgilere ulaştık. Sonraki yıllarda başta Yıldırım Ağanoğlu  ve Zeki Gürel olmak üzere Yücelcilerle ilgili çalışmalar yaptı ama ne yazık ki bu trajedi hâlâ kamuyuna mâl olmadı.

27 Şubat 2021 günü Üsküp Tefeyyüz Mektebi’nde Yücelciler Anıtı, Tarım ve Orman Bakanımız Bekir Pakdemirli’nin de katılımıyla açıldı. İlk adım küçük gibi gelebilir ama toplumsal hafızaya bir not düşülmekle, bu anıt çok önemlidir ama ondan daha önemlisi Yücelcilerin mücadelesinin yüreklerimizde anıtlaşmasıdır.

27 Şubat 1948 günü şehid edilen Yücelci şehitleri rahmetle yâd ediyorum.