Erol Maraşlı


Muhteşem Bir Hanımefendi’nin Gidişi…

Muhteşem Bir Hanımefendi’nin Gidişi…


Bugün sabah aldığım bir haberle adeta yıkıldım: bir ülkü devi, müstesna bir yazar ve romancı  Türk edebiyatına birçok eser vermiş; Emine Işınsu hanımefendi rahmet-i rahmana kavuşmuş.

Hafızamda eski eski günlere, elli beş -altmış yıl öncesine döndüm: 1971 yılı sonlarında Ankara’da kooperatifçilik kursundaydım. Işınsu Hanımın’ın annesi; büyük şairimiz Halide Nusret Zorlutuna’nın  kuruculuğunu yaptığı Töre edebiyat dergisinin yazıhanesine uğradım. İşte, orada Emine Işınsu hanımla tanıştım. Daha önceden İsmini ilk kez Manisa muhabiri olduğum; o dönemin Milliyetçi gazetesi Yeni İstanbul gazetesinde muhabirlik yaparken duymuştum. Emine Hanım da o gazetenin yazarları arasındaydı. Ayrıca Küçük Dünya ve Azap Toprakları romanlarını okumuştum. Daha sonraları Ankara’ya her uğrayışımda mutlaka yanına uğrar sohbet ederdik. Hiç unutamam 1978 yılında ki MHP’nin büyük yürüyüş ve mitingine katılamamıştım da daha sonra yanına uğradığımda “Utanmalısın! Yetmiş altı yaşındaki annem katılırken, sizin gibi genç insanların katılmamasını aklım alamıyor.” dediğinde sanki  çok mahcup olmuştum.

Emine Işınsu Hanım babası Türk ordusunda Tümen Kumandanı bir general, annesi ise Türkiye’nin tanıdığı ünlü bir şair Halide Nusret Zorlutuna’nın kızıydı: kültür ve san’at ortamının yoğun yaşandığı bir ortamda yetişti. 17 yaşındayken Ayşe adında bir dergi çıkardı. Ayrıca gazetelerde ve dergilerde yazıları yayınlandı.  Bir ara Milliyetçi kesimin gayet iyi tanıdığı Galip Erdem ve İrfan Atagün ağabeyimizle Sabah gazetesini çıkardılar.

Yetiştiği gibi birçok genç yazarı yüreklendirerek onlarında roman yazmalarını sağladı. Beni de roman yazmaya teşvik eden kendisiydi. 1976 yılında Töre dergisinde açtıkları “Dündar Taşer Roman Yarışmasına” katılmamı istedi. İlk romanım olan “Baba Dağın Başında Bir Top Ak Bulut” romanıma teşvik ödülü verildi. Yarışmada Sevinç Çokum Birincilik ödülü aldı. O dönemin gençlerinden Alper Aksoy, Hasan Kayıhan gibi isimlerini de katıldığını hatırlıyorum. Belki Güzide Taranoğlu da vardı.

Yirmiye yakın roman yazdı ve bildiğim kadarıyla birçok romanı ödül almıştı. TRT’nın radyofonik oyun yarışmasında birincilik ödülünü aldı. En büyük ödül ise milliyetçi ve ülkücü gençliğin saygı ve sevgisine mazhar olmasıydı. 70’li yıllarda eserleri kapışıldı, okundu. Ne yazık ki; fikrinden, duruşundan ve inancından dolayı/milliyetçilik-muhafazakarlık/ hep göz ardı edildi. Bun birazda mütedeyyinlerin sahip çıkmaması ve edebiyat dünyasının solun tekelinde olduğundan kaynaklanıyordu.

Türk düşünce,edebiyat hayatına büyük hizmet ve katkıları unutulmayacak.

Ağabey gibi sevdiği ve hürmet gösterdiği Alparslan Türkeş ve Dündar Taşer ile buluşacaklar…

Mekanları cennet olsun!

Seni hiçbir zaman unutmayacağız, unutturmayacağız; muhteşem hanımefendi. Sizler ölmediniz; hatırlarımızda ve gönlümüzde hep yaşayacaksınız…