Yaz aylarında özellikle Akdeniz Bölgesinde kendini gösteren orman yangınları aynı anda 20’yi aşkın yerde çıktı ve kontrol edilemez bir hal aldı. İnsanlar, evler, 300 -500 yıllık ağaçlar ve hayvanlar yandı.
Yangınlar konusunda onu bunu suçlamak yerine üstünde durulması gereken konu, yangını söndürecek uçakların neden olmadığıdır; bakımının çeyrek asra yakın iktidarda olan hükümet tarafından neden yapılmadığıdır. Yangın ilk defa çıkmış da değil, defaatla orman yangınlarını yaşamış bir ülkenin çocuklarıyız.
Yangını cam parçalarının mı yoksa kasıtlı olarak insanların mı çıkardığını bilmemekle birlikte, ilkokulda öğrendiğimiz “Cam parçacıkları mercek vazifesi görür, Güneş ışınlarını bir noktaya toplar ve yangın çıkmasına neden olur.” bilimselliği gerçekliğini koruyorken ormanları birilerinin yaktığını söylemek kanıttan uzaktır; sadece algı oluşturabilir.
“Temiz çevre” duyarlılığı gelişmeden yangınları engellemek de mümkün değil. Cam parçalarını orman içine atmaya devam ettiğimiz sürece orman yangınlarından kurtulamayız. “Temiz doğa” bilinci oluştuktan sonra halen ormanlar yanmaya devam ediyorsa sabotaj ihtimali üstünde durmak daha yerinde olur.
Orman yangınlarının yaşandığı yerlerden biri de Adana- Kozan’ın Kızlarsekisi köyü. Köy sözcüğünü kullanıyorum; çünküAvrupa Birliğiuyum yasaları çerçevesinde köy kültüründen çıkıp modern hayata katılmak olarak işlevselleşmesi gereken anlayış yerine, yetkililer, “köy” sözcüğü yerine “mahalle” kelimesini ikame ederek, sınıf atlama kandırmacasını seçti. Moderniteye ulaşmaya kararlı olamamanın bedeli olarak, ormanlarımızın yanışını seyrettik/seyrediyoruz.
Yangınlar gösteriyor ki millet olarak en tepeden tırnağa kadar “doğanın korunması” konusunda çok iyi bir eğitime ihtiyacımız var.
Cumhurbaşkanı’nın emrinde 13 uçağın bulunması ancak milli servet 20’yi aşkın ilde yanarken yangın söndürme uçaklarının olmayışı,yöneticilerde doğa bilincinin hiç olmadığını ispatlıyor.
7334 sayılı Kanun’da yapılan değişiklikle “ Kültür ve turizm gelişme bölgeleri dışında kalsa bile orman arazileri “kamu yararı “ kapsamına alınarak turizm yatırımcılarına açılabilecek.” Kanun maddesinin yangından önce 18 Temmuz 2021’de kabul edilmiş olması, yangınlar devam ederken Resmi Gazete’de yayınlanarak yasalaşması perde gerisinde olup biten her şeyi anlatıyor.
Başka bir şeyin değil de ormanların turizm yatırımcılarına açılması ne demek? Cevabını hemen verelim: Ormanların talan edilmesinin yasallaştırılmasıdır. Ormanların yapılaşmaya açılmasında hangi kamu yararı gözetilebilir ki?“Kamu yarar” gibi büyülü bir kelimenin arkasına gizlenen rant hesaplarıdır.“Orman arazilerinin turizm yatırımcılarına açılması” demek açıkça orman ortasına koca koca otellerin kondurulması değil midir? Yanmamış ormanın göbeğinegrandoteller konduranlar, yanarak ormanı yok edilmiş arazilere neler kondurmaz ki…Millet izah bekliyor.
Orman yangınları konusunda bazı yazarlar kimi çevreleri orman yakıcı olarak gösteriyor. Ancak - yangın söndürme uçaklarının atıl halde hangarda bekletildiği dikkate alındığında- vatandaşın kanaati odur ki, T.C. MB’nin kasasını boşaltan ya da boşaltılmasına ses çıkarmayan iktidarın büyük- küçük ve ortanca ortakları şimdi de milli servetimiz olan ormanlarımıza göz dikmiş ve emellerine ulaşabilmek için ilgili yasada tadilat yapmıştır. “Yangın söndürme uçakları niçin yok?”sorusunun cevabı ilgili kanun maddesinin içinde saklı durmaktadır.
Orman yangınlarının -doğal afet olma ihtimali ile birlikte- “Turizmi Teşvik Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”la aynı zaman dilimine tekabül etmiş olması, yanan bölgelerin yapılaşmaya açılmama gibi bir ihtimalinin olmaması -geçmiş uygulamalardan hareketle-endişemizi arttırıyor. Orman arazilerindeki yapılaşma yetkisinin Tarım ve Orman Bakanlığından alınıp Kültür ve Turizm Bakanlığına devredilmesi ve bu alanların Cumhurbaşkanı tarafından belirlenmesi ve de ruhsatın 15 gün içinde verilecek olması, yangından duyulan memnuniyet izlenimi bırakmıyor mu?
Ağaç kesen köylünün bilmem kaç yıl hapis yattığı bir ülkede milyonlarca ağacın yanmasına o ya da bu şekilde engel olmayan/olamayan yetkililere verilmesi gereken bir ceza yok mu?
Yanan ormanlar, bu güne kadar sunduğu görsel şöleni bir daha sunabilecek mi? Ya da kim bilir kaç kuşak sonra tekrarlayabilecek.
Ülkemizin 20’yi aşkın noktasından aynı anda orman yangınlarının çıkması tesadüf değil de, ormanların turizm yatırımcılarına açılmasına dair kanun çıktıktan sonra yangınların çıkması tesadüf mü?
Millet cevap bekliyor.